RUBAİLER VI
351
Yastığa yaslanıp uyuyan baş, ondan haberi olmayan, onu bilmeyen baştır. Ondan haberi olan, onu idrak eden, onun yüce varlığını gönlünde hisseden! nasıl olur da uyur? Aşk gelir, bütün gece iki gözüme bakarak: "Onsuz uyu yan kişiye yazıklar olsun!" diye söylenir durur.
352
Benim gönlümle, gözümle hiç bir işim yok. Ancak sevgilimle buluşunca¦ gönlüme, gözüme işim düşer. 0 zaman gözüm onun güzel yüzüne bakıncai nürlanır, gönlüm de buluşma zevkiyle heyecana kapılır, sevinir, oyalanır. Gönül kanıyla gözyaşımı yağmur gibi akıttığım zamanlar, benim gönlüm ve gözüm olan, sevgilimin kucağıma düştüğünü sanırım.
353
Zamanede şerefsizlik rağbet bulursa, şerefli erlerin, iyi insanların adları kötüye çıkarsa, böyle insanların ilahî takdire boyun eğmeyerek kendilerini iyiye çıkarmaya uğraşmaları, ada, sana, nama düşmeye kalkışmaları, onların şereflerini büsbütün düşürür. Inci arıyorsan, denizin dibinde ara! Kıyıya vuran ancak köpüktür.
354
Ey can! Hizmetinde ben yerlere kapanınca o secdem benim kendi bahtıma karşı oluyor. Böylece ben bahta kavuşuyor, devlete erişiyorum. Ayağına her kapanışta, canım da içimde benim ayağıma kapanıyor.
355
Bu bir şaşılacak şeydir ki yar, benim gönlüme sığıyor. Binlerce tenin canı, bir tene sığıyor. Bir buğday tanesinin içinde binlerce harman bulunuyor. Bir iğne gözüne de, yüzlerce alem sığmış.
356
Seviniyorum ki, gamın gönlüme sığıyor. Çünkü senin gamın, aydınlık bir yere sığar. Göklere ve yere sığmayan o gam bir iğne gözü gibi olan bir gönü-lün içine sığar.
"Buradaki gam, ilahî tecellînin, ilahî sevginin sembolüdür. Bu ruba'îde "Ben, yere, göğe ağmam, mümin kulumun gönlüne sığanm kudsî hadîsine işaret var."
357
Benden yüz çevirdiğin gün, elinle öldürülmem bana zor gelmez. Fakat şuna üzülüyor, gam yiyorum ki, gözlerin benim matemimle yaşanrsa, canıma kıydığım için ne özür bulacaksın? Ve özrünü ne vakit, kime söyleyeceksin?
358
Varlığın, yokluğun mahiyetini anlayan ve bu görüşün derinliklerine inen bir kişi için, artık varlık, yokluk inancı onun Hakk yolunda yürümesine engel olamaz. Böyle bir kişi. sıfatlara ve yaratılan şeylere, yapılan işlere takılıp kalır tnı? 0 Allah'ın güzel eserlerinin, sanatının dışına çıkarak, yaradanı bulmaz mı? ona hayran olup kalmaz mı?
359
Gam, nasıl olur da aşıkları tedirgin eder, gönülsüz bir hale getirir? Aşıkın gönlü, daima sevgilinin saçlarının zincirine bağlıdır. Aşıkın rühunun derinlik-j lerinde anlaşılması güç, karışık sesler çıkaran bir rebab inlemektedir.
360
Sevgili güneş gibi panldamaya başlayınca aşık zerre gibi oynar, titrer, döner. Aşk baharının rüzgarı esince, her şey canlanır, kum olmayan her dalj oynamaya başlar... ;
361
Gam kim oluyor ki Hakk aşıklannın gönlü etrafında dolaşsın? Gam aşıkara yanaşamaz. 0 ancak duyguları donmuş, buz kesilmiş, kalpleri nasırlaşmı$¦ kişilerin çevresinde dolaşır. Başlarına bela olur. Allah adamlarının gönülle-j rinde öyle bir deniz vardır ki onun çok hoş bir dalgalanışından aşka gelir de gökyüzü dönmeye başlar.
362
Bu aşk, yiğitlerin yanlarına gelir. 0 arslanlarla dönüp dolaşan bir ceylandır. Bu aşk evi, ezelden beri mamurdur. Sensiz yıkılıp gideceğini mi sanıyorsun?
Ey müşkülümü çözen, zorluklarımı kolaylaştıran yüce varlık! Serviler, güller, bağlar, bahçeler senin lütfunla, ihsanınla mest olmuşlardır. Gül, senden hoş bir koku almış, senin güzelliğini görmüş, hayran olmuş, kendinden geçmistir. Gülün yanındaki diken de sarhoş ve baygın bir haldedir. Bana bir sevei kadehi lütfet de ben de kendimden geçeyim, böylece hepimiz senin sarhoşun olup çıkalım.
364
Gam, padişahın kullarma hiç yaklaşabilir mi? Padişaha gönül vermiş sadık kullarının başında bahtlar, devletler, mutluluklar döner dolaşır. Onların ya-şayışlarında, neşeden de üstün, bambaşka bir hal, bambaşka bir şey vardır. 0 şey onların sermest, mahmur başlarında döner durur.
"Bu ruba'î; Şeyh Galip hazretlerine; "Aşıkta kader neyler, gam halk-ı cihanındır" dizelerini yazdırtmıştır.
365
Kendini göstermeyen o gizli güzel meydana çıkıp da salına salına yürü-meye başlayınca, her gizli şey, her örtülü güzel, elbiselerini, örtülerini üstlerinden atarlar, oldukları gibi görünürler. 0 zamana kadar, güzelliklerini giz-^yen nice hasisler, onun güzelliği karşısında, her şeylerini ortaya korlar. Hasis, taş bile olsa, gizli güzeli görünce, inciler satan bir maden kesilir.
"Bu ruba'î'yi Hz. Mevlana her halde bir ilkbahar günü bahçelerin uyandığı,"
366
Bizim gönlümüzde dönüp duran bir sır vardır. Yaratılan her şey o sırra bağlıdır, hatta kat kat şu gökyüzü bile, onun yüzünden dönüp duruyor. 0 sır, yüzündendir ki, ne başın ayaktan, ne ayağın baştan haberi vardır. Baş da, ayak! da o sır ile başsız, ayaksız dönüp duruyor.
" Bu ruba'îde eşref-i mahlük olan insanın yaradılışına ve her şeyin bu yaradılışa bağlı bulunuşuna işaret var."
367
Bu gece, ne güzel, ne hoş geçiyor. Bu gecenin öyle bir letafeti, öyle anlatılamaz bir güzelliği var ki, hiç kimse, bu güzelliğe akıl erdiremez. Ruhların gezip dolaştıkları gül ve sünbül bahçelerinde, uyku, bu güzelliğe hayran olmuş, şaşırıp kalmıştır. Aşıklar, ise yüz yüze bakarak, gecenin bu letafeti ile mest olmuşlardır.
368
Ramazan ayında gereği gibi oruç tutarsan, senin vücut toprağmı altınj ederier. Senin fanî varlığını taş gibi ezerler de göğe sürme yaparlar. Iftar vaktinde yediğin yemek lokmasının her biri, birer mana incisi olur. Ramazan'da, yemekte, içmekte, kötü söz söylemekte, kötü iş işlemekte sabırlı olduğun için, bu sabır, senin manevî görüşünü artırır, gönlünün gözünü açar.
369
Her ne kadar söz, ağızda dönüp dolaşıyor ve biz dilimizin, dudaklarımızın hatta dişlerimizin yardımı ile konuşabiliyorsak da, şaşılacak bir halde, sözün, sözümüzün etrafında dönüp dolaşmasıdır. Söz bize demek istiyor ki: "Benim, kendi çevremde dolaştığıma ve söz söylediğime şaşkın şaşkın bakma! Benim çevremde dönüp dolaşanı, bana bu sözleri söyleteni düşün, bul!"
"Görünüşte sözü biz ama, sözü bize söyleteni göremiyoruz."
370
Her gönül ki, sevgilinin, o güzel dudaklarının hasretiyle yıkılmış, harab olmuştur. 0, bahar mevsiminde bağlarda, bahçelerde, ırmak kenarlarmda ne-den dolaşsın dursun? Küçük dallar, birbiri ardınca Hakk'a secde etsinler diye, rüzgar, ağacın dalı etrafında dönüp dolaşmakta...
371
Aşıkların gönüllerinin yanışlannda kıvılcımlar vardır. Gönüllerini, sevgiliye vermiş olanların gönüllerindeki derdin belirtileri vardır. Sen, hiç duymadın mı? Yanıp yakılanların gönüllerinden çıkan, ateşli bir "ah" ta Allah'ın rahmet huzuruna geçer, gider.
380
Canında senin aşk havalarından bir feryad, bir şikayet bulunmaktadır. Ruhumun muratlardan öte bir muradı, isteklerden başka bir isteği vardır. Bu aşk şarabıyla, kendimi bir kuru yaprak misali, senin sevgi rüzgarının önüne atmışım. Çünkü, bu aşk şarabında senin sevdandan esip gelen bir hava, bir sevgi kokusu var.