RUBAİLER V
251
Sevgiliye; "Gel!" dedim. 0 öfke ile bana baktı. Ben; "Bu öfkeli bakışın, gönülden değildir, bu bir hiledir! Benden ne diye kaçıyorsun, burada kaçtığınj bir şey mi var?" dedim. Sen aşk yolunda ölmüş bir varlıksın. Bir ölüde utanma duygusu, şundan bundan arlanma duygusu olur mu?
252
Senin varlığın, benliğin, seninle beraber oldukça, emin olarak rahatça oturma, zira senden putperestlik gitmemiştir. Hala benlik putuna tapmadasın. Farzedelim ki, şüphe putunu kırdın, tutalım ki zan putunu akıl baltası ile parçaladın, böylece zandan, şüpheden kurtulma başarısına ulaşınca, bu defa kendine güvenme sana put oldu kaldı.
253
Ney'e dedim ki: Senin canını kim yaktı, kim zulmetti? Kimden feryad ediyorsun? Dilsiz olduğun halde, bu inlemenin, bu ağlamanın, bu şikayetin, sızlanmanın sebebi nedir? Ney bana dedi ki: "Beni bir şeker dudaklıdan kestiler, ayırdılar. Ondan ötürüdür ki inlemek ve feryad etmeksizin yaşamayı ben bilmem."
254
Ey beden eşeği, haberin var mı? Senin sırtında kim var? Sırtında eşsiz, benzeri bulunmayan bir peri var. Bu yüzden sen yere değil, gökyüzünün başına, arşa ayak bas... Öyle birisini taşıyorsun ki, güneş bile bütün ömrünce, bir defa bile onun yüzüne bakmaya cesaret edemedi.
255
Ey can, haberin var mı; sevgilin kimdir? Ey gönül, haberin var mı; senin misafirin kimdir? Ey ten! Sen her türlü hile ile bir kaçamak yolu arıyorsun. Halbuki, o sevgili seni çekiyor. Bak, gör ki, seni arayan kimdir?
256
Ey aşk hastası gönül! Kendine gel, cesür ol. Bugün yiğitlik gösterecek bir gündür. Ben senin aşkına bağlıyım. Yabancı gibi durmanın yeri değildir. Aklın tedbirine, tasarrufuna giren her şeyi bırak, şimdi coşkunluk, divanelik zamanıdır.
257
Varlığa da, yokluğa da yabancılığım vardır. Ne varlığa seviniyorum, ne de yokluğu istiyorum. Fakat her ikisinden de el çekmek insanlık, mertlik, değildir. Gönlümde öyle acayip, şaşılacak var ki, deli olduğum için çıldırmıyorum. Eğer aklım olsaydı, gönlümdeki acayip şeylerden muhakkak çıldırırdım.
258
Aklın sermayesi, divaneliğin sırrıdır. Aşkın divanesi ise, dünyanın en akıllı, en derin düşünceli adamıdır. Bir kimse, ızdırap ve dert yolundan giderek, gönül sırlarına aşina olursa, gönülle tanışırsa, onun kendinden haberi olmaz, hatta kendine karşı binlerce yabancılığı vardır.
259
Hakk yolunda giden erenlere, ayak olmayan baş eksik olsun. 0 gönül ki, candan o sevdaya dalıp gark olmaz, yok olsun... Dediler ki: "Aşıkla maşukun arasına bir kıl bile sığmaz." Bu sebepledir ki, ben bir kıl kesildiğim halde oraya sığamadım.
260
Ey akıl, var git, burada hep aşıklar var. Tek akıllı bile yok. Sen kıl kesil-1 sen, yine burada sığacak yer bulamazsm. Gündüz oldu. Gündüz yakılan her' ışık, uyandırılan her akıl mumu, aşk güneşi karşısında hiç bir işe yaramaz, rezil, rüsva olur.
261
Bu aşk, bir padişahtır, sancağı görünmez. Bu Hakk'ın Kur'an'ıdır, ayetleri, esrarı gizlidir. Her aşık, aşk avcısından bir ok yemiştir. Kan ağlar, kan yutar, fakat yarası görülmez.
262
Ab-ı hayat, bizdeki ilahî emanet, su ve topraktan yaratılmış olan balçık ten içinde gizlenmiştir. Bu yüzden görünmemektedir. Nefis de gönlün kapısına mühür vurmuş, sevgiyi hapsetmiştir. Sen, o mührü kopar ve sevgiyi kurtar. Kimden korkuyorsun, utanıyorsun? Sen, gönlünü kurtar, onun görünmeyen yoluna düş, gerçek sevgiliyi bul!
263
Dünyada hiç kimse yoktur ki bir hevesle, deli divane olmasın! Hiç kimse yoktur ki, başında bir sevda bulunmasın. Şevk, istek uyandıran o zevkin ipucu meydanda, sezilmekte, ama, kendi görünmez, gizlidir.
264
Bu bizim sarhoşluğumuz, kırmızı şaraptan değildir. Bizim şarabımız, aşk kadehinden başka yerde bulunmaz. Sen, benim şarabımı dökmek için geldin. Fakat ben, görünmez bir şarabın sarhoşuyum, bu sebeple benim şarabımı görüp dökemezsin.
265
Can kuşunun hep yükseğe doğru uçmaya meyli yoktur. Çünkü onun altı yöne de kanat çırparak uçmasında, yükselmesinde bir mahzur, bir güçlük yoktur. "Ya onu bulmak için hangi yöne uçsun?" diyorsun. Hayır, kendisi nereye uçsun, orada 0 yok mudur?
266
De ki: "Gece oluncaya kadar, bizim gündüzümüze gece yoktur. Çünkü, bizim gündüzümüzün güneşi, aşktır. Aşk mezhebinde aşka yol bulunamaz. Aşk, öyle bir engin denizdir ki, ne kenarı, ne de ucu bucağı vardır. Aşıklar, o denize dalmışlar, batmışlar da onların inlemesi, feryadı; "Ya Rabb!" demeleri duyulmaz.
267
Ah etsem, ah buna yetmez; onun lütfuna karşı bir şey yapmış olmam, onun uğrunda toprak olsam, yerlere serilsem; bu hali sultanım yeter bulmaz. Bütün gece, gölge gibi, her yana secdeler etsem; neden gizleyeyim; ay yüzlüm, bunu da yeter bulmaz. '
268
Büyük kişinin küçülmesi, alçak gönüllü olması küçüklük değildir. Şüphe yok ki, küçülmek, çocukluk etmek, çocuk gibi olmak, kemalden gelir, olgunluk alametidir. Bir baba, çocuk gibi konuşursa, akıllı kişi bilir ki, o baba, çocuk gibi konuşuyor ama, çocuk değildir.
269
Ruh gibi hafif ve latîf olmayan kişi, aşık değildir. Geceleri, yıldız gibi ayın etrafında dönüp dolaşmayan aşık olamaz. Bu sözü benden duy; bu söz boş değil: Rüzgar esmedikçe, sancağın dalgalanmasına imkan yoktur.
270
Güzeller içinde, sevgilim gibi bir güzel yoktur. Onun cihan gibi, yok ol-ması, sonu yoktur. Şaşkının biri çene çalar, lüzümsuz sözler söylerse, ona de ki: "Sen ne dersen de, sevgilimin, bundan daha güzel olmasına imkan yoktur."
271
Cihanda, senin huyundan daha güzel bir huy olamaz. Dünyada hiç bir gönül yoktur ki, senin mahallende oturup kalmasın, kendisini sana adamasın. Baş kılı da nedir ki? Dünyada bulunan bütün insanların başlarını düşünüyorum. Şöyle bir bakıyorum ki, onların hepsi de, senin başındaki saçın bir kılına feda olup gitmiş.
272
Ey gece! Ben senin şarabınla kendimden geçmiyorum. Uykusuzluğum da manasız, boş yere değildir. Uykum, gökyüzüne dönmüş, göklere uçup gitmiştir. Çünkü onu, bu kirli dünyada, suçlarla, günahlarla dolu bu aşağı yerde çok aradım, bulamadım.
273
Azlık, çokluk, zenginlik, yoksulluk, bağlarından kurtulmuş olan kişi, rahattır, mutludur. Böyle bir kişi dünyaya da aldırış etmez, dünya halkının gamına da. Kendi ile de onun zerre kadar yakınlığı kalmamıştır. Onun zerre kadar varlığı ve benliği de yoktur. 0 Allah'tan başka her şeyden
274
Ey can, ey cihan! Her şey gelip geçicidir. Kadîm olan aşktan başka, ne güzel vardır, ne de sakî. Aşık, yokluk Kabe'sini tavaf etmektedir. Aslında, aşık Kabeye mensubdur, Kabe'dendir. Hatta kendisi Kabe'den başka yerden değildir.