> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Divanı Kebir > Ölümden ebedî zevke ulacağım
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ölümden ebedî zevke ulacağım  (Okunma Sayısı 1229 defa)
22 Ekim 2010, 17:21:27
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 22 Ekim 2010, 17:21:27 »



591. Ben ölümden ebedî zevk ve safaya ulaşacağımı haber aldım.
 Allah ölümü ebedî ömür peygamberi yapmış, onunla ölümsüzlüğü müjdeliyor.

Mefa'îliin, Fe'ilatün, Mefa'îliin, Fa'îlün 

(c. III, 1284)

• Başını kaldır da bak! Haydi zevk ve safa meclisine varalım. Bedensiz can gibi bir an olsun zevk ve safanın kucağına kavuşalım. Onunla kucaklaşalım.

• Ben ölümden ebedî zevke, ebedî ömre ulaşacağımı haber aldım. Cenab-ı Hakk'ın lütfuna bakınız ki, ölümü ebedî ömür peygamberi yapmış, onunla ölümsüzlüğü müjdeliyor.

• Varlığımızın göbeğini ebedî zevk ve safa ile kestiler. Biz zevk ve safa anasından bayram günü doğduk.

• însanların peşinde koştukları zevk ve safa nedir, diye bana sor, söyleyeyim:

"Zevk ve safa şu dünyadaki zevk ve safayı terk etmektir. Aslında şu dünyada çekici, hoş bir şekle bürünerek karşımıza çıkan zevk ve safa, gelecek zevkin, gelecek safanın kapısının ancak dış halkasıdır."

• Ötelerde şu gördüğümüz hayat perdesinin ardında temiz rühlar zevk ve safadadır. Nefsanî isteklere kapılarak şu dünyada arzu ettiğimiz zevk ve safa, onların zevk ve safalarının gölgeleridir.

• Aklını başına al da, altına benzeyen varlığını gerçek, ebedî zevk ve safaya ver, gama, kedere verme! Manevî zevk ve safaya layık olmayan altının toprak başına olsun!

• Dur! Şu gök neden dönüp duruyor, sana söyleyeyim: Onu zevk, safa yıldızının parıltısı döndürüyor.

• Dur! Deniz neden dalgalanıyor, köpürüyor, coşuyor sana söyleyeyim: Onu zevk ve safa incisinin nuru oynatıyor da ondan!

• Şu yeryüzü, toprak neden hüriler, gılmanlar doğuruyor, sana söyleyeyim:

Ona zevk ve safa anberinden kopup gelen rüzgar cennet kokuları verdi de ondan!

• Dur, dur! neden eser eser, gelir geçer sana söyleyeyim: Zevk ve safa defterine yaprak yaprak, fakat çabucak gelmeni ister de ondan!

• Dur! Gece neden siyah perdeler geriyor, sana söyleyeyim: Ötelerde düğün var, demek var! Zevk ve safa çarşafına sarıl da düğüne gel, demek ister de ondan!

* Sana beşin de, dördün de, yedinin de sırrını söylerdim ama, zevk ve safa tavlasında bir iki oyunla yenildim de bu yüzden söyleyemiyorum, susuyorum.

"Bu gazelde Hz. Mevlana, milattan asırlarca önce gelen Epikoros(341-370)'un felsefî görüşlerini hoş bir ifade ile hülasa etmiştir. Bilindiği gibi Epikoros, "İnsanlar dünyada zevk ve safa için yaşarlar" görüşünü benimseyen "Zevkiyyeci doktirini"ni ortaya atmıştı. Epikoros bütün dünyevî zevklerden kendisini mahrum ederek manevî zevki duymuş, gelip geçici fanî zevklere sırtını çevirmiş bir bahçe içinde, bir kulübede yaşayarak nefsine hakim olma şerefine ermiştir."

 

592. Hz. Süleyman gönül gözüyle, can gözüyle gördü de,
 bu yüzden bütün kuşların dillerini bildi.

Mefa'îlün, Fe'ilatün, Mefa'îlün, Fa'ilün 

(c. III, 1281)

* Düşünce hüdhüdlerinden mademki onun nişanı, izi, belirtisi göründü; artık Süleyman'ın mülkü benimdir!

"Neml Suresi, 27/20. ayete işaret var.

* Hz. Süleyman'ın yüksek tahtının yerini peri ile dev bilmezler. Çünkü onun ahtı gözdür, bakıştır. Dünyası ise basiret, gönül gözü ile görüştür.

* Çünkü o, gönül gözüyle, can gözüyle görür de bu yüzden bütün kuşların dillerini bilir. Fakat hiç bir kuş onun diline yol bulamaz. Hiç bir kuş kendi anlayışı ile onun dilini bilemez.

* Onu ancak rindlerin arasında görebilirsin. Çünkü aşk araya girer, onu alır, rindlerin arasına sokar.

* Ötelerden uçup gelen gönül onun okudur. Yoksa onun çok güçlü olan ayını hangi yiğit çekebilir?

 • Aşkının sakîsi kime şarap sunduysa, kim o sakînin elinden şarap içtiyse, sen yine ona o şarabı sun, kadehi doldur, ver!

                                 

593. Kimi ekşi suratlı görürsen, bil ki o aşk ateşinden kaçmıştır.

Müfte'ilün, Fa'ilatü, Müfte'ilün, Fa'ilat 

(c. 111, 1274)
• Ey hoca! Neden yüzünü ekşitmişsin? Sen bu şeker ülkesinden, bu tatlılıklar diyarından git, burada herkes güleryüzlüdür. Burada kimse ekşi suratlı değildir.

• Ezel alemindeki gönül ülkesindeki tattan, şeker bile utanır. Sen böyle kaşın asık, çehren ekşi nereden geldin? Belli ki sen ötelerden, o neşe 'diyarından gelmemişsin.

• Dudu kuşları yani ermişler, gökyüzünde şekerler yemedeler. Sen niçin göklere uçmazsın, niçin bu kirli dünyada sürünür durursun? Niçin suratını asmışsın? Yüceleri, geldiğin yerleri hiç düşünmez misin? Yoksa oraları inkar mı ediyorsun?

• Seher vaktinde şarap içen, yani seher vaktini ibadetle geçiren, gündüz arslan avlar. Yani manen güçlü olduğu için hayatın zorluklarını yener. Fakat ayran içen kimsenin, yani dinî ve insanî vazifesini yapmayan kişinin bu dünyada da suratı asıktır, yarın ahirette de.

• îman sahibi de, iman da, din de zevklidir, tatlıdır. Helva tablasının ekşi olduğunu sen nerede gördün?

• Bu ekşiliğin hepsi cinsi cinsine gider. Ekşi, ekşi ile birlikte gider olduğundan ötürü, ekşilik de senin önünde ve yüzünde toplanmıştır.

• îlahî güneşin ışığı ile, sıcaklığı ile olgunlaşmayan meyve, şeker kamışı bile olsa ekşidir.

• Aşk güneşinin yakışına sabır gerektir. Sabret, şu uygunsuz hallerine, ekşi davranışlarına bak da bir iki gün sabret, olgunlaş, piş!

• Kimi ekşi suratlı görüsen bil ki o, aşk ateşinden kaçmıştır. Hep gölge içinde kalan koruk, salkım, baştanbaşa ekşidir.

 

594. Vuslat sabahı gelinceye kadar, karanlık geceyi kucakla!

Mef'ulü, Mefa'îlün, Fe'ulün 

(c. III, 1241)

• Her kulağa gitmesin, ham adamlar duymasın diye, biz geceleri susarak inleriz, dilsiz, dudaksız feryad ederiz.

• Her ham kişinin burnuna kokusu gitmesin diye vefa tenceresinin kapağını örtüyoruz.

• Gece oldu, halkın coşkunluğu durdu. Kalk şimdi coşkunluğa başlamak sırası bizimdir.

• Bir müddet çalgı dinledik. Şimdi de kendinden geçen canın çalgısını dinleyelim.

• Can arslanını avladı da, tavşan avından bezdi, usandı.

• Şerden kaç, geceye dost olmaya bak! Çünkü gecenin örtüsünü gecenin başına örterler.

• Vuslat sabahı gelinceye kadar, karanlık geceyi kucakla!

* Uyku nedir bilmeyen sevgilinin yüzünü hayal ettikçe, uykuyu unuttuk.

* Gece nedir; maksat yüzünün örtüsü! 0 yüze rahmetler, aferinler.

 

595. Sana susamış kişiye kim su verebilir?

Fe'ülün, Fe'ulün, Fe'ülün, Fe'ul 

(c. III, 1289)

• Senin aşkınla yanıp tutuşan kişinin devası ne olabilir? Sana susamış kişiye kim su verebilir?

• Seni seven hastalanır da çarşıda, pazarda dolaşır. Şekerler çiğneyerek senin dükkanını arar durur.

• Bağ sensin, gül bahçesi sensin, parlak gündüz de sensin. Gönlünü demir gibi katılaştırma, yüzünü görmekten bizi mahrum etme!

• Dertlerle, feryadlarla, mihnetlerle, horluklarla ne vakte kadar bizi sarayının dışında bekleteceksin.

• Ey ay! Sen gölgeni onun başı üstünden çekersen hümanın gölgesinden ona ne fayda vardır, ne de rahat!

• Bir an cemalini ve celalini görmezse canı da elemlere uğrar, dünyadan usanır, oturduğu yeri de elemler kaplar.

• Dünya onun güzelliği yüzünden cennete döner, çayırlar, çimenler dilsiz dudaksız onu överler.

• înciler bağışlayan kimdir? Onun denize benzeyen eli, avucu.. Cana canlar katan kimdir? Yanağı, yüzü..

• Dünya senin gölgendir. Sen yürüyünce o da yürür. Var oluşu da senin nurundandır, yok oluşu da!

• Edep yolunu tutayım, iki dudağımı da kapayayım da sırlar açan dudakları söze gelsin. Artık o söylesin

                                               

596. Aşk Allah'ın Burak'ıdır. Onu yukarılara doğru koştur!

Mefa'îlün, Fe'ilatiin, Mefa'îlün, Fa'îlün 

(c. III, 1283)


• Aşığa onun sırlar aleminden şöyle bir ses geldi: "Aşk Allah'ın Burak'ıdır. Onu yukarılara doğru koştur!"

• Allah kutlu etsin, yeryüzünde toprakta yaşayanlara nasıl bir rüzgar esti ki, onun nazındaki ateşten bile su gibi lütuflar coşup fışkırmada?

• Dünyada ay'dan balığa kadar ne varsa her şey Hakk'ın doğanının pençesine düşmüşün aşkıyla birer güvercin oldu.

• Aşıkların çehreleri kuyumcuların aşkından ve elindeki maharetin zevkinden altın rengine ve basılmış sikkelere döndü.

• Nefsanî istekleri tozduran o havada gönül kuşu acaba bizden ne gördü? Neden böyle uçup duruyor?

• Söyleme, kıskançlık her an elini ısırıyor da: "Sevgiliden utanacağına onun işvesinden, edasından, aşkından utan." diyor.

 

597. O'nun derdini tanıyan deva istemez.

Mefa'îliin, Fe'ilatiin, Mefa'îlün, Fa'îliin 

(c. III, ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ölümden ebedî zevke ulacağım
« Posted on: 19 Nisan 2024, 03:04:09 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ölümden ebedî zevke ulacağım rüya tabiri,Ölümden ebedî zevke ulacağım mekke canlı, Ölümden ebedî zevke ulacağım kabe canlı yayın, Ölümden ebedî zevke ulacağım Üç boyutlu kuran oku Ölümden ebedî zevke ulacağım kuran ı kerim, Ölümden ebedî zevke ulacağım peygamber kıssaları,Ölümden ebedî zevke ulacağım ilitam ders soruları, Ölümden ebedî zevke ulacağımönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes