> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Divanı Kebir > Menekşe gönlünü Hakk'a verdi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Menekşe gönlünü Hakk'a verdi  (Okunma Sayısı 1082 defa)
23 Ekim 2010, 00:07:00
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 23 Ekim 2010, 00:07:00 »



441. Menekşe, sünbül gibi gönlünü Hakk'a verdi de,
o duygunun heyacanı ile rüküa vardı!

Mefa'îlün, Mefa'îlün, Mefa'îlün, Mefa'îlün
 

• Kış geçti gitti, ilkbahar geldi. Yeryüzü yemyeşil oldu. Herkes neşeli bir hal aldı. Gel sevgilim gel; laleler arasında gezme zamanı geldi!

• Ağaçlara bak; hepsi de sarhoşlar gibi darmadağın, hepsi de başlarını saliayıp durmada! Seher rüzgarı bir efsun okudu da, gül fıdanlan yerlerinde duramaz oldular, neşe ile oynamaya başladılar!

• Nilüfer, yasemine; "Şu kıvranmayı seyret!" dedi. Çiçek de, yeşilliğe; "Allah'ın lutfu, ihsanı geldi, her taraf süslendi, güzelleşti!" dedi.

• Nergisin gözlerini kırparak; "îbret alacağımız zaman geldi!" sözünü duydu da, menekşe, sünbül gibi, gönlünü Hakk'a verdi ve o duygunun heyecanı ile rüküa vardı.

• Bahçelerde bulunan diğer varlıklar gibi ilahî kudret karşısında mest olan, ¦ kendinden geçen söğüt, başını sallayarak, dünyayı yeniden dirilten o eşsiz, o pek büyük yaratıcı hakkında acaba ne söyledi? Uzun boylu selvi de acaba ne  gördü de, uzadıkça uzadı, büyüdükçe büyüdü?

• Sanki, benzeri olmayan büyük bir ressam fırçayı eline aldı da, yaptığı resimlerle dağın, ovanın, bağın bahçenin giizelliklerini belirtti, gafillerin gözleri önünde onları sergiledi. Bu güzel resimleri yapan, bu şaheser tabloları ortaya koyan eşsiz ressamın nürundan ruhum mest oldu. Ben, O'na kurban olayım!

• Çeşit çeşit renklerde kanatları olan binlerce kuş, minberler gibi, ağaçların üstüne konmuşlar; "Allah'a hamd ü senalar olsun! Açılıp saçılma, gezme dolaşma zamanı geldi!" diye ötüşüyorlar.

• Can kuşu; "Ya hu!" deyince, kumru; "Kü, kü; nerede, nerede? O'nun kokusunu bile alamadın; sana bekleyiş hissesi düştü!" demeye başladı.

 Burada, Şeyh Galib hazretlerinin şu beyti hatıra gelmez mi:

"İrişüp bahara bülbül,
Yenilendi sohbet-i gül,
 Yine nevbet-i tehammül,
Dil-i bî-karara düşdü."

• Güllere; "îçinizdeki gizli sırları dökün; gönlünüzde Hakk sevgisine ait ne varsa, onları açığa vurun! Mağara dostu ile halvet zamanı geldi! Bu ilkbahar mevsiminde, duyguların içinizde kalması doğru değildir!" diye emir verildi!

 "Mağara dostu" sözü ile Peygamber Efendimiz'in Hazret-i Ebubekir'le Sevr Mağarası'nda gizlenmeleri hatıra geldiği gibi, Resül-i Ekrem Efendimiz'in peygamber olmadan öncc yalnız başına Hıra Dağı'ndaki mağarada gönlünde manen Hakk'la buluşmasına işaret de olabilir. Doğrusunu ancak Allah bilir.

• Gül, bülbüle dedi ki: "Şu yemyeşil süsene bak; yüz dili var ama, yine de sabrediyor! Gönlündeki sırları açığa vurmuyor, sabrediyor!"

• Bülbül de güle cevap verdi, dedi ki: "Yürü git; benim sana karşı duyduğum aşk sırlarını açığa vurduğumu hoş gör! Şuna inan ki, benim aşkım da senin aşkın gibi amansız!.."

• Bu arada, bahçede bulunan çınar ağacı, üzüme yüzünü çevirdi de; "Ey hep yerlere baş koymuş, secdeye kapanmış üzüm! Kendinde güç bul, ayağa kalk da, etrafına bir bak; herşey yeniden dünyaya geldi! Dünya, gelinler gibi süslendi, güzelleşti! Senin gözün bir şey görmüyor!" dedi. Üzüm; "Ben, kendi isteğimle, kendim secdeye kapanmadım! Beni, 0 secde ettiriyor!" dedi.

•"Ben, uzun boylu, senin gibi kocaman bir ağaç değilim ama, insanları sarhoş eden, onları kendinden alan şarapla yüklüyüm! Benim içim, aşk ateşi ile dolu; sen, boy atmışsın, kocamansın, benim gibi yerlerde sürünmüyorsun ama, sende ne var?"

• Safran, kutlu bir halde geldi; yiizünde aşıkların sanlığı vardı. Gül, onun haline acıdı; "Vah vah!" dedi. "Sararmış, solmuş bu zavallı, ağlaya ağlaya geldi!"

• Bu hali, la'l yanaklı elma anladı da, güle dedi ki: "Onun, yani bülbülün ku-

suruna bakma; sevgilisinin hilim sahibi olduğunu, dikenin cefalarına katlandığını bilmiyor!"

• Elma, kendisini bir şey zannederek bir davaya girişti: "Benim Cenab-ı Hakk'a karşı zannım iyidir; 0, her şeyi yerinde ve güzel yaratır!" diyerek benliğe kapıldığı için; "Bakalım elma eziyetlere katlanıyor mu, Allah'tan gelen belalara sabrediyor mu?" diye imtihan edilmek istendi. 0 yüzden, herkes onu taşlamaya, başına taşlar yağdırmaya başladı.

• Taşlanan, başına belalar gelen kişi, Hakk'a gerçekten bağlı er kişi ise, atılan taşlardan şikayet şöyle dursun, güler, neşelenir. Çünkü o taşlar, padişahlar padişahından geliyor!

 

442. Ateşte yanmadan koku veren öd ağacı var mı?

Mefa'îlün, Mefa'îlün, Mefa'îlün,
(c. II, 579)

• llahî şarapla mest olan kişiler, tekrar secdeye kapandılar! Acaba canların çalgıcısı perde arkasından çalgı çalmaya mı başladı?

• Hakk yoluna başlarını koyanlar, bu tehlikeli yolda canları ile oynayanlar bir kere daha coştular. Öyle coştular ki, sanki onların varlığı yokluğa gitti sonra tekrar yokluktan varlık alemine geldi!

" Bu beyitte denmek isteniyor ki: ilahî şarapla. can çalgıcısının tesiri ile, muvakkat bir zaman için varlıklarını unultular, sanki yok oldular, mahv haline girdiler. Sonra, bulundukları alemden tekrar varlık alemine geldiler, sehv haline döndüler. Varlıkları fanîliğe gitti. sonra da. fanîlikten varlığa geri geldi.

• Topraktan yaratılmış olan bedenlerinin her cüz'ü, taze can buldu. Sanki topraklıktan kurtuldular, temizlendiler, baştan başa can kesildiler ve bütün ziyanları hep fayda oldu!

• 0 alemde renk yoktur fakat, bedenlere hapsedildikleri için mavi, kırmızı gibi çeşitli renklere boyanan candan gelen nür, gözlere çeşitli renklerde göründü.

• Ey gönül! Yan yakıl; ham kaldıkça senden aşk kokusu, gönül kokusu gelmez! Ateşte yanmadan koku veren öd ağacını sen nerede gördün?

• Koku, her zaman öd ağacından gelir; başka ağaçtan gelmez! Başka bir ağaca da gitmez! Ama, biri çıkar da; "0 koku geç geldi." der; öbürü de; "Tez, geldi." der.

 

443. Allahım! Benim öyle bir canım var ki, bir an için olsun,
Sen'den ayn düşmeye sabredemez!

Mefa-îlün, Mefa'îlün, Mefa'îlün, Mefa-îlün
 (c. II, 585)


• Ben, manevî değeri çok üstün öyle bir sevgili istıyorum ki, can, onun üzengisini tutacak hizmetçisi olsun! Çalgı çaldığı zaman Zühre yıldızını öldürecek bir çalgıcı arzu ediyorum!

• Öyle bir kadehim var ki, denizi küçük görür de, ona güler! Benim öyle çalgıcı bir gönlüm vardır ki, ne öğüt kabul eder, ne de bağ ile bağlanmayı!

• Allahım! Bir balığın, bir an bile olsa, sudan ayrı düşmeye dayanamadığı gibi, benim de öyle bir canım var ki, bir an için olsun, Sen'den ayrı düşmeye sabredemez!

• Sen'in güzel bir varlığın var, benim de mestliğim var; Sana varlık yakışır, bana da mestlik yakışır!

• Kendine gel de, artık sus! Öyle bir aşk seçmişsin ki, her an gamsız neşe vermede, reddetmeden her şeyi kabul etmededir!

 

444. Kendini, kendini görmekten kurtarmış,
 benliğini ayak altına almış birisini arzu ediyorum!

Mefa'îlün, Mefa'îlün, Mefa'îlün, Mefa'îlün
(c. II, 584)

• Sevgiliye bakacak,.onun güzelliğini göremeyecek aptal bir adam arıyorum;bakışında hüner olan, görüş sahibi olan akıllı kişiyi istemiyorum!

• 0 inciyi sedef gibi içine alacak bir gönül arzu ediyorum; kendini gören, kendi içinde inci olduğunu sanan taş yürekli kişiyi istemiyorum!

• Kendini, kendini görmekten kurtarmış, benliğini ayak altına almış, Allah aşkı ile dolup taşmış, dertten, derdin, gamın insanı rahatsız eden sıkıntılarına aldırmayan birisini arzu ediyorum!

 

445. Sen, uykuya yol arkadaşı olunca, sevgiliyi nasıl bulabilirsin?

Mefulü. Mefa'îlün, Mefulü,
(c. 11,615)

• Uyku, senin aklını başından almaya gelir! Fakat, aşk delisi nasıl olur da .uyur? Onun, geceden haberi var mı?

• Aşk delisinin mezhebinde gece ve gündüz yoktur; onda olan şeyi, ancak o bilir!

• Bu alemin gecesi gündüzü, dünyanın dönüşünden meydana gelir. Fakat, o lahî alemin delisini dünya bile döndüremez!

• Onun baş gözü uyusa bile, o, başından ayağına kadar gözdür; o, ezel evhini can gözü ile görür, okur!

• Delilik istiyorsan, kuş gibi, balık gibi ol; mademki sen uykuya yol arkadaşı oldun, uyuyunca onu nasıl bulabilirsin?

• Deli dediğin, bir başka çeşit adamdır. 0, "can"a gebe kalmıştır, gözünü dosta açmıştır; onun gebeliği, bambaşka bir gebeliktir!

 

446. Senin hayal evine gamın girmesi doğru mu?

Miistef'ilün, Fe'uliü, Müstef'ilün, Fe'ulün
 (c. II, 851)

•Ey güzelliği karşısına ancak huri gibi güzellerin gelebildiği eşsiz ve güzel varlık! Sen'in hayal evine gamın girmesi doğru mu, gam oraya yakışır mı?

• Kainatta görülen her varlık Sen'den, her şeyi Sen yarattın! Sen, her varlığın laşlangıcısın! Bize, Sen'in varlığına, kudretine karşı yok olmak yaraşır! » Ey gam! Derlen, toplan; işte neşe ordusu şuracıkta! Neşelerin padişahı, yüzlerce zafer bayrakları i...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Menekşe gönlünü Hakk'a verdi
« Posted on: 28 Mart 2024, 19:06:51 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Menekşe gönlünü Hakk'a verdi rüya tabiri,Menekşe gönlünü Hakk'a verdi mekke canlı, Menekşe gönlünü Hakk'a verdi kabe canlı yayın, Menekşe gönlünü Hakk'a verdi Üç boyutlu kuran oku Menekşe gönlünü Hakk'a verdi kuran ı kerim, Menekşe gönlünü Hakk'a verdi peygamber kıssaları,Menekşe gönlünü Hakk'a verdi ilitam ders soruları, Menekşe gönlünü Hakk'a verdiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes