> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Divanı Kebir > İnsafsız ve imansız aşk
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İnsafsız ve imansız aşk  (Okunma Sayısı 1343 defa)
19 Ekim 2010, 16:50:10
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 19 Ekim 2010, 16:50:10 »



1111. Ben, onun eliyle kırılmaktan şikayetçi değilim.

Mefa'îlün, Fe'ilatün, Mefa'îlün, Fa'ilün 

(c. V. 2250)

• İnsafsız ve imansız aşk, gece yarısı beni yakaladı. Damdan beni bin kere odaya çekti, aldı. Sonra beni odadan aldı, köyün dışına çıkardı.

• 0 beni gece gafıl avladı. Öyle vakitsiz, öyle ansızın geldi ki, neye uğradığımı anlayamadım. Bir testinin kulağını tutar gibi kulağımı sıkıca tuttu.

• Zaten, ben ona bir testi gibi teslim olmuşum. 0 bigane isterse doldurur. Testi, sucunun esiridir. Ondan nasıl kaçabilir?

• Sucunun canı isterse, taşlar atar, testiyi kırar. Sahibi odur. Her şey onun elindedir. Fakat, ben onun testisi olduğum için memnunum. Ben onun eliyle kınlmaktan şikayetçi değilim. Bilakis seviniyorum. Beni zevkle, şevkle yenı-den yapmasından da memnunum.

• Testi, ırmağın içinde çalkalanmak, dalgalar yutmak, hevesiyle, binlerce canla, binlerce gönülle, iki kulağını da ırmağa teslim etmiştir.

 

1112. Rum da, Türk de kıyamete kadar senin sofranda yesinler, içsinler.

Müfte'ilün, Fa'ilat, Müfte'ilün, Fa'ilat 

(c. V. 2244)

• Ben, senin gülen dudaklarına doymam, doyamam. 0 senin güler dudaklarına, dişlerine binlerce aferin.

• Ey oğul, hiç kimse kendi canına doyar mı? Sen, benim canımsın. Çünki senin canınla benim canım, birdir.

• Susuzum, içtikçe içiyorum, kanmıyorum. Benim ölümüm de sudandır, diriliğim de sudandır. Sen suyunu devrettir, döndür! Ben senin suyu döndürüşünün kuluyum, kölesiyim.

• Bana peşkeş çekiyorsun, armağan sunuyorsun. Sen armağan olarak bana kendini sun da, ben senin gömleğinden baş çıkarayım.

• İki elim de yoruldu, işten güçten kaldı. Ama zaten ellerim benim değil, senindir. Senin nefesin, senin hikayen olmadıkça, benim elim ne işe yarar?

• Senin aşkın; "Ey dost!" dedi. "Bizim evimize gir de, hiçbir hırsız evimize girmeyi düşünmesin."

• Ben de ona dedim ki: "Ey ayağı uğurlu aşk! 'Senin kapının bekçisi benden incinmesin.' diye ben bu kapıya halka olurum."

• Bu sözüme aşk şu cevabı verdi: "Bilirim, sen halka gibi kapının üstündesin, hem de gönlümün içindesin. Sen hem dıştasın, hem içtesin. îki vatan da senin yerin yurdun, malın, mülkün."

• Sus artık, söyleme, yeter! Rum da, Türk de kıyamete kadar senin yesinler, içsinler.

1113. Seni dertlerle, belalarla imtihan edişim, seni sevmediğimden ötürü değildir; senin olgunlaşman içindir.

Fa'ilatün, Mefa'îlün, Fa'ilatün, Mefa'îlün 

(c. V. 2259)

• Çabuk ol, vefakarlık davulunu çal, çünkü senin beklediğin günler geldi. Erguvan çiçeklerin açıldı. Haydi sen de erguvan renkli şarabı sun!

• Senin bağının tatlı üzümlerinden sıkıp şıra çıkaralım. Genç taze ağaçlarından meyveler toplayıp, dağıtalım.

• Canı, aklı, lütuf ve kerem sofrasından kovma! Bir iki sinek, sofrasından ne yiyebilir? Onların yemeleri ile sofrandan ne eksilir?

• Bütün insanların dünya mallarına karşı duydukları hırs, tama', senin harmanından ancak bir arpa tanesi değerindedir. Senin mana cihanına nispetle dünya ve ahiret iki küçük köyden ibaret!

• Güneş, bütün gün ışık kılıcını çekip vursa, yine de senin kılıcının korkusundan erir, zerreden daha küçük bir hale gelir, daha da görünmez olur.

• Göklerin canı senin arkanda, yere kapanıp yeri öpünce, yer kanatlanır ama, o, hangi kanatlarla senin göklerine doğru uçabilir?

• Kanadı kırılmış bir halde ortada kalır. Kendisine senden armağan olarak bir kanat gelsin, uçsun diye bekler durur.

• Benim feryadım ne gece, ne de seher vaktinde sana ulaşabildi. Senin gece bekçisinin korkusundan feryadlarım ateşli bir hale gelemedi.

• Halbuki bana vaatlerde bulunmuştun, yeminler etmiştin, sana dualar ederken, yalvarırken, yakarırken göklere çıkmam için merdivenler gelmeyecek miydi?

• 0 nergis gözlerle kuluna baktığın zaman, onun canı mekan aleminden uça da, senin mekansızlık alemine varır.

• Sen de onu okşarsın da, "Ey kendini hüzünlere kaptıran! Bundan sonra ne gam çek, ne de elem! Çünkü gökler bile senin coşkunluğundan, feryadından coştu, feryad etti." dersin.

• Sana merhamet etmede, okşamada anandan, babandan daha ileriyim. San;  onlardan daha fazla acırım. Seni belalarla, dertlerle imtihan edişim, seni sevmediğimden ötürü değildir. Senin olgunlaşman, pişkinleşmen içindir.

• Sana bağlar, bahçeler, cennetler hazırlarım. Dertlerine deva veririm. Sana şu sislerle, dumanlarla gökyüzünden daha güzel, yepyeni bir gökyüzü hazırlarım.

• Ey güzelim, sana söylenecek sözlerin hepsini söyledim. Ama, sözün aslın söylemedim. Çünkü, senin sırrını, senin kendi ağzından duyup işitmeleri daha  iyi olacak.

1114. Onun yüzünün güzelliği karşısında tövbem de, günahım da yandı gitti.

Müfte'ilün,Mefa'ilün,Müfte'ilün,Mefa'ilün

(c.V.2147)


•Seni böyle her an onun tarafına doğru çeken şey nedir; amber mi? Hayır! mı? Hayır! Beni çeken onun kokusudur, onun kokusu!

• Çok kıymetli paha biçilmez bir zincir var. 0 bütün tövbelere düşmandır. Bana tövbeyi bozdurdu. Ben kim oluyorum da tövbe ediyorum. Taş atan o, kırılan testi de onun testisi.

• 0, pek çok tövbeleri bozdurur. Böyle güzele karşı, insan nasıl tövbe edebilir? Perdeler yırtmak, gönüller kapmak, onun huyudur, onun huyudur.

• Tövbem onun içindir. Tövbeyi bozduran da onun sevgisidir. Onun yüzünün güzelliği karşısında, tövbem de, günahım da yandı gitti.

• Akıl ve can ağacının dalları yoktur. Ancak onun bağında bulunur. Ab-ı hayat suyu yoktur. Ancak onun ırmağında bulunur.

• Aşk da, şarapla neşelenmek de ondandır. Her taraftan, her yerden onun aşkının sesi gelmededir.

• Kendini beğenen kimse, kabak gibi büyür, yukarılara tırmanır. Ama insan, kendi varlığından boşalmadıkça onun kabağı (yani başı) irfanla dolmaz.

• Yere düşen, kısalan, uzayan gölge, gölgenin yerde sürünmesi, bir şeyler arayıp durması, hep can güneşinin yüzündendir.

• Aslında, gölge de odur, nur da. Derlenip toplanan, uzayıp giden de odur. Nur, onun yüzünün aksindendir. Gölge de onun saçlarındandır.

• Ey can güneşi, ey can ay'ı! Açıkça perdeleri yırt da, gökler de yedi kat per-desini yırtsın.

• Ey varlığına karşı benim de, benliğin de, senliğin de yok olup gittiği güzel! Benim koynum da, varlığım da, senden başka ne varsa, onların hepsi bana perdedir.

 

1115. Ruhanî doğuşlarda ana rahmi olur mu?

Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilat 

(c. V. 2207)
• Aşkın özündeki İslam şivesi, islamî yaşayış tarzı nerede? Aşkı, islamî şekilde yaşamanın zorluklarını açıklayacak bilgi sahibi nerede?

• Kendi gönlündeki miske aşık olan, yani kendinde bulunan güzelden haber olan arş ceylanının yeme bakması, yani dünyanın maddî güzellerine bakması beklenir mi? 0 tuzağın etrafında dönüp dolaşacak ceylan nerede?

• Ayrılık zamanında her gün insana bir sene gibi uzun gelir. Ama, ayrılık geride bırakılınca gece de nedir? Gündüz de nedir?

• Canlı varlıklar, erkeklerle dişilerin buluşmalarından olurlar ve ana rahminden doğarlar. Fakat ruhanî doğuşlarda ana rahmi olur mu?

• Ey sakî; akıl başta iken, aşkı bulmanın imkanı yok. Aşk kadehinin kokusu beni kararsız bir hale getirdi. Karar nerede? Huzur nerede?

• Hac'da ihramın giyilmesinin manası varlık, benlik elbisesini kendinden sıyırıp atmaktır ama, ihramın bu şartını yaşayan, benlikten, varlıktan kurtulan hacı nerede?

• Varlığını atınca, benlikten kurtulunca, gel de sen ruh içinde ruhu gör! Çok çok canlar, hepsi de tek olmuş. Ayrı ayrı bedenlerde yaşayan canlar birleşmiş. Yıldızlar nerede?

• Dereler halinde denize doğru koşup duran, bütün susamış canlar, denize kavuştukları zaman, denizde yok olurlar, bu hakîkati bilen tek varlık nerede?

• Uzak, yakın mesafeler, köyler, şehirler, iklimler, memleketler, çeşit çeşit diller konuşan, çeşit çeşit renkte olan, çeşit çeşit dinler taşıyan insanların hepsi de bu tarafta; denizin öte tarafında ne şehir var, ne iklim, ne de memleketler, insanlar var.

• Bu beden eliyle ne yazarsa mutlaka onu kalemle yazar. Fakat canın kendisine yazdığı yazıda kalem bulunur mu? Kalemler nerede?

• İnsanın aklı da, fıkri de, ondan ayrı düştüğü için, soğumasından ileri gelir. fakat insan, aşk şarabı ile kırışınca, ne akıl kalır, ne fikir.

• Evet, aşk şarabı ile kendinden geçişte bir başka çeşit akıl vardır. Fakat gönlü "yanık bıir kişinin aklı nerede, korkulu ve karışık rüyalara dalmış akıl nerede?

• Kuş, kafeste kaldığı müddetçe bir başkasının emri altındadır. Kafes kırılıp da kuş uçunca, ona verilecek emirler nerededir?

• Akıl başta iken, nefis suçlar işler. Fakat aklın da aklı gelince, nefsin suçları nerede kalır?

• Beden, bedene temas edince, insan, hamama gitmek zorunda kalır, fakat ruhların birleşmesinde hamama ihtiyaç yoktur.

• Aşığın...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İnsafsız ve imansız aşk
« Posted on: 24 Nisan 2024, 11:50:43 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İnsafsız ve imansız aşk rüya tabiri,İnsafsız ve imansız aşk mekke canlı, İnsafsız ve imansız aşk kabe canlı yayın, İnsafsız ve imansız aşk Üç boyutlu kuran oku İnsafsız ve imansız aşk kuran ı kerim, İnsafsız ve imansız aşk peygamber kıssaları,İnsafsız ve imansız aşk ilitam ders soruları, İnsafsız ve imansız aşkönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes