> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Divanı Kebir > İnanma !
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İnanma !  (Okunma Sayısı 1517 defa)
22 Ekim 2010, 17:48:19
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 22 Ekim 2010, 17:48:19 »



540. Bir insan hem aşık olsun, hem mest olsun,
 sonra kalksın tövbe etsin. Sen buna inanma!

Fe'ilatün, Mefa'ilün, Fe'ilat 

(c. III, 1162)

• Ey çalgıcı, aşka dair nağmelere yeniden başla, sazını da bir iki tel daha pesten al, sesini de birazcık yavaşlat!

" Bu gazelin ilk beyti Piruzanfer baskısı Divan-ı Kebîr'in  1161 numaralı gazelinin ilk beytinin aynıdır.

• Felek sana şarap sununca, yüksel, yücelere çık ve gök kubbesinin damında ev kur!

• Mestlik mülkünü elde edersen, kendinde olmamak şerefine nail olursun da, Büyük Selçuklu hükümdarı Sencer'in mülkü gözünden düşer.

• Mest ol, dostlarını da mest et! Kırmızı şarabın atına bin, ötelere doğru yol al!

• Mestlik dimağın damının yolundan çıkageldi. Ey akıl, ey düşünce! Sen de defol git, sen de artık kapının yolunu tut!

• Yeryüzünde, şu kara toprakta çok yol vardır. Kendine bir gemi yap da aşk denizine açıl!

• Manevî kanatlarım çıktı da uçtum. Sen de benim gibi aşk yemeği ye de kanatlan!

• Şu kara toprakta hiç üzüm yetişmese de iyi bil ki, aşk mestleri, yine bu aşk yolunda yürür giderler.

• Şişeci artık hiç kadeh yapmasa da, aşk şarabının görünmez kadehi yine bizim elimize geçer.

• Bir ruh zerresine şekil, nakış verirsen, onu beden elbisesi ile süslersen, o da sana; "Beni süslenmiş, şekil verilmiş bir dilber say!" der.

• Tövbe ettim, artık söylemeyeceğim, ama sen yine de mest olmuş aşığın tövbesini yalancı tövbe say!

• Bir insan hem aşık olsun, hem mest olsun, sonra da kalksın tövbe etsin; sen buna inanma!

Mefa'îlün, Pe'ilatün, Mefa'îliln, Fa'ilün 

(c. III, 1151)

* Kadeh kırıldı, şarabım kalmadı. Ben de mahmurum. Benim bu perişan halimi, manevî yıkınlığımı ancak Şems-i Tebrizî mamur edebilir.

* Çünkü o görüş aleminin padişahıdır. Keşif aleminin ışığıdır. Ruhlar onu uzaktan görünce canla başla ona secde ederler.

* Harap olmuş binlerce can, binlerce gönül, elini uzatsın da, onları şaşkınlık denizinden çıkarıp kurtarsın diye ona secde etmedeler.

* Gökler ve yerler küfür karanlığına gömülmüş olsalar, onun ışığı parlayınca her taraf aydınlanır, her taraf nurlanır.

* Meleklerin ondan elde ettikleri, temizlik, paklık, şeytanlara da nasip olsa  onların her biri güzelleşir, birer huri olurlar.

* 0 nur, şeytana nasip olmasa bile yine de kerem perdeleri ile onu gizler.

* Bayram gelerek lütuflara ve ihsanlara başlayınca, her tarafta düğün dernek kurulur. Her ağlayan neşeye gark olur, güler.

• 0 güneş Tebriz'den doğunca, bütün alemin zerreleri, sür sesi duymuş gibi canlanır, dirilirler.

• Ey seher rüzgarı! Allah aşkına tuz ekmek hakkı için lütfet! Bilirsin ki her seher vakti ben onun yüzünden sevinirim, neşelenirim. Sen de onun yüzünden sevinir, tatlı tatlı esersin.

• Ey seher rüzgarı! Gayb aleminin ta ötelerinden esip gelirken bir de oralara, gayb alemine uğra, bu işi ihmal etme, tenbellik etme!

• Oradan elde ettiğin kanatla üç bin yıllık yol bile olsa uç, onun verdiği kanatlarla o yol uzun gelmez!

• Kanadın yorulup uçamayacak kadar yorgun düşersen, ona secdeye kapan, gönlü yaralı, ayrılıktan canı hasta olan aşığın halinden bahset!

• Gözyaşları dökerek ona de ki: "Senden ayrıldığı andan beri günleri karardı, gece oldu, saçları kafur gibi ağardı."

• Sen öyle affedicisin ki, dünyadaki bütün suçluları merhamet denizine daldınr, hepsinin suçunu örter ve bağışlarsın.

• Gören can gözü bile senin canını göremezken, gözü olmayan elbette mazurdur.

• Gözleri yaş dökerek ona yalvarırken, bir yolunu bul, ayağının bastığı topraktan al getir de, gözlerime sürme olarak çekeyim. Çünkü bu dert gittikçe artmada.

• Ey seher rüzgarı! Bu yolculuktan saadetle, kutlulukla dönünce, varlık alemini de, yokluk alemini de ateşlere yakarsın.

• Sürme olarak gözlerime çekeceğim toprağı bana getirirsen, sana, senin canına sayısız yıllar boyunca rahmetler olsun!

 

552. Kimin nabzı aşk ile atmıyorsa, Eflatun bile olsa sen onu eşek say!

Fe'ilatün, Mefa'ilün,Fe'ilat 

(c. III, 1161)

• Ey çalgıcı! Zevk ve işrete yeni baştan başla! Sazmı da bir iki tel daha pesten al, sesini yavaşlat!

• Kavgayı bırak da dostlarla uzlaş, hoş geçin, savaştan vazgeç! Eline kadehi ve sürahiyi al!

• Gülün Iutfuna bak! Dikenin suçunu görme! Sevgilinin saçlarının örgülerini aç, düğümleri çöz de etrafa miskler, anberler saç!

• Gökyüzü de yeryüzü de senin yüzünden semirmiş, güzelleşmiştir. Bir tek yıldızı da zayıf olarak kabul buyur!

• Baht da, devlet de senin ayağının toprağıdır. Sana lazım olan her şey kolaylaşmıştır. Onlar senin ayağına gelirler.

• Mademki saadet ve zafer senin kulun, kölen olmuştur. Senin düşmanların binlerce olsa ne çıkar?

• Ey gönül! Sana Kevser ırmağının suyu gerekse, sen aşk ateşini Kevser say!

• Kimin nabzı aşkla atmıyorsa, Eflatun bile olsa, sen onu eşek say!

• Aşktan kanadı olmayan başı, sen kuyruktan da aşağı, değersiz bil!

 

553. Yıkılan beden evinin hikayesi

Mefa'îlün, Fe'iiatün, Mefa'îlün, Fa'îlün 

(c. 111, 1134)

• Neden değerli ve aziz ömrün varını, yoğunu nefis hırsızı çalıp götürüyor da, hayat kervanında yol alanlardan hiç bir ses çıkmıyor?

• Neden senin ömrünü çalan, seni Hakk'tan habersiz bırakan uykuya ve nefis hırsızına incinmiyorsun, kızmıyorsun da, sana doğru yolu haber veren, gösteren dosta inciniyor, kızıyorsun?

• Seni kıran, seni inciten, senin şeyhindir. Sana öğüt verendir. Dünya sevgisi, su üstüne yapılan resme benzer. Kararı yoktur, geçer gider.

• Birisi durmadan içinde oturduğu eve gizlice; "Ey ev, sakın yıkılma, eğer yıkılacaksan bana haber ver!" diyordu.

• Bir gece ev, birdenbire yıkıldı. Adam ne dedi, bilir misiniz? Dedi ki: "Ey ev, bunca zamandır, sana söylediğim sözler, ettiğim vasiyetler ne oldu? Sözlerim sana hiç mi tesir etmedi?

• Yıkılmadan önce bana haber ver, haber ver de çoluğumla çocuğumla kaçmak için bir çare bulayım, demedim miydi?

• Ey ev, bir habercik bile vermedin. Bu vefasızlık değil midir? îkimiz de senelerce beraber yaşamadık mı? Bunca yıllık dostluk, bunca yıllık sohbetler ne oldu? İnsafsızca başıma çöktün, yıkıldın da beni çoluk çocuğumla perişan bir halde, ağlar, inler vaziyette bıraktın."

• Ev dile geldi de dedi ki: "Gece gündüz kaç kere, ama kaç kere sana haber verdim.

• 'O tarafta, bu tarafta çöküntüler, yıkıntılar oldu. Gücüm kuvvetim kalmadı. Aklını başına al, vakit geldi, çökeceğim!' diye ağız açtım. Durumumu sana açıkça haber verdim.

• Sense çatlayan, ağız gibi açılan yerime öfke ile balçık sıvamaktaydın. Duvarlarım baştan başa deliklerle doldu. Sen o delikleri balçıkla tıkadın.

• Nerede ağız açtımsa, sen ağzımı kapattın, bırakmadın ki söyleyeyim! Ne diyeyim sana ey mimarbaşı?"

• Bu anlatılan ev beden evidir. Bunu böyle bil! Ağrılar sızılar, çöküntüleri, çatlakları göstermektedir. Ey hasta! Bedende hasıl olan ağrı ve sızı deliklerini sen ilaçla sıvamaktasın.

• 0 ilaç, o macun samanlı balçığa benzer, haydi bakalım sen durmadan yarıkları, çatlakları, delikleri samanlı balçıkla sıva!

• Senin bedenin de ağzını açar, hal dili ile sana der ki: "Ben gittim, fakat hekim gelir onun ağzını kapatır, bedeni söyletmez."

• Mahmurluğu, sersemliği ölüm şarabından bil! Menekşe şarabını, nar şarabım bırak, vazgeç onlardan, ölüm şarabı sana yeter.

• Eğer içersen adet olarak iç! Çünkü bu bir yüz örtüsüdür. Fakat bütün sırları bilen Allah'tan içyüzünü nasıl gizlersin? Nasıl örtersin?

• înabe şarabını yani pişman oluş, Allah'a yöneliş şarabını iç, hakkın sevgi ekmeğini ye, tövbeyi macun yap, günahın açtığı yaralara sür! îstiğfar gıdası ile gıdalan!

• Gönlünün, dininin nabzını tut, bak bakalım nasılsın? Bir kerecik de ibadet şişesini gözden geçir, manevî hastalığının ne olduğunu anlamaya çalış!

• Aklını başına al da Allah'a sığın, ona doğru kaç! Çünkü ab-ı hayat ondadır. Her nefeste ondan aman dile!

• Eğer bir kimse sana; "îstemek fayda vermez!" derse sen ona de ki: "îstek Allah'tan istenirse nasıl olur da fayda vermez?"

• Mürid nedir? Koşarak murad isteyendir. Dilek isteyenin, av avlayanındır.

• Sevgilim eğer beni istemediyse bana neden istek verdi? Ve o güzel yanaklarının hasreti ile yüzümü sararttı?

• Bakışları beni aşk okları ile paralamasaydı, neden şu gönlüm kan kesildi? Neden gözlerimden kanlı yaşlar akıyor?

• Sonbahar, ilkbaharı dilediği, özlediği için sararıp soldu, ah edip durmada. Bu sararıp solmalar, bu ah edişler sonunda bahar şeyhi onun baş ucuna gelip, îrişmedi mi?

• Baharı diledin, sonbahar dirildi, ölü bir halde kalmadı. Şu halde nasıl olur da Allah'ı dileyen leş kesilir, yol ortasında kalakalır, toprak olur gider?

• Bahçeye gel de; "Her şey nasıl yaptığını buluyor?" bir seyret! Her temiz tohum layık olduğu çiçeği açmadadır.

• Ey benim canım, ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İnanma !
« Posted on: 25 Nisan 2024, 20:40:22 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İnanma ! rüya tabiri,İnanma ! mekke canlı, İnanma ! kabe canlı yayın, İnanma ! Üç boyutlu kuran oku İnanma ! kuran ı kerim, İnanma ! peygamber kıssaları,İnanma ! ilitam ders soruları, İnanma !önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes