> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Divanı Kebir > Hakk aşığın kanı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hakk aşığın kanı  (Okunma Sayısı 1501 defa)
20 Ekim 2010, 11:13:52
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 20 Ekim 2010, 11:13:52 »



971. Hakk aşığının kanı, gözyaşı oldu!

Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilat 

(Dîvan-l Kebîr, c. IV, 1940)

• Ey Hakk aşıklarının canı! Ay senin aşkınla oynamaya, Zühre def çalmaya  koyulmuş! Sanki, sana karşı duyduğumuz sevgiyi, oynayarak, çalarak aleme yayıyorlar!

• Aşk okunun açtığı yaradan, nice bağrı yaralı, nice avlanmış hasta var! Faka ortada ne ok görünüyor, ne de yay!

• Aşığın kanı gözyaşı olmuş da, gözyaşlarından yeşillikler bitmiş ve yeşilliklere de gül yüzünün aksi vurmuş, her taraf güllük gülistanlık olmuş!

• Kış gibi soğuk ayrılık, yolları kesmiş, bağlamıştı! Bu yüzden, bağın bahçen çiçekleri, yer zindanında hapsolup kalmışlardı!

• Baharın adaleti ile yol emin olunca, soğuklar gidip yol açılınca, yeşillikler, ellerinde yalın kılıçlarla göründü; gonca da, eline mızrağını almış, çıkageldi!

• Kalk, dışarı çık; bağa bahçeye gel! Onlar, uzak yoldan geldiler! Kalk! Binek atın var; ona bin ve kırlara sür, gülistanlara sür! Uzak yoldan gelenler karşılanır!..

• Yeşillikler ve çiçekler, yol yüklerini bağlayıp yokluk aleminden geldiler;  denizlere ulaştılar, denizlerden göklere yükseldiler!

• Burç burç bütün gökleri dolaştılar; her yıldızdan bir fayda, bir hüner elde ettiler ve nihayet, yağmur halinde toprak alemine düştüler!

• Su ve sıcaklık, her an, onlara gökyüzünden yardım etmektedir! Onlar, birkaç gün şu yeryüzünde misafir olarak kalacaklar, sonra geldikleri yere dönüp gideceklerdir! Bu, hep böyle sürüp gider!..

• Bu misafirlere rüzgarlar, başları üstünde sofralar taşırlar; seher yeli de, elinde kaselerle gelir, ikramda bulunur! Sofraya oturacaklardan başkalarının görmemeleri için, bu yemek kaplarının üstlerinde kapaklar vardır!..

• Can ehlinden, gönül ehlinden başkalarına kapalı olan bu tabakların içindeki yemekleri herkes merak eder; "Bu tabaklarda ne var?" diye sorarlar! Soranlara, hal dili ile derler ki:

• "Eğer herkes bu sırlara mahrem olsaydı, tabağın örtülmesine ne lüzum vardı? Herkes bilirdi ki, can gıdası, can gibi gizlidir; ten gıdası, beden gıdası da, ekmek gibi meydandadır!"

 

972. Güller, senin yüzünden gömleklerini yırtmışlar, dallar, senin lutfunla tomurcuklarla dolmuş, meyvelere gebe kalmışlar!

Müstef'ilün, Müstef'ilün, Müstef'ilün, Müstef'ilün 

(c. IV,1786)

• Sen, benim canımsın; canımın içinde, gönül evimde hırsızlar gibi sessizce gezip dolaşmadasın! Ey bağımın bahçemin aydınlığı! Sen, benim salına salına yürüyen bir selvimsin!

• Mademki gidiyorsun, bensiz gitme! Ey canımın canı; ben, senin bedenin değil miyim? Beni bırakıp bedensiz gitme! Ey parıl parıl parlayan ışığım; benim gözümden çıkma, ayrılma; sen, benim gözümün nuru değil misin?

• Sen, benim başı dönmüş canıma dilberler gibi sevgi ile bakarsan, ben, kabıma sığamam ve yedi kat göğü de yırtarım, yedi denizi de aşarım!

• Beni aldın, başsız ayaksız bir hale getirdin; uykudan, yeme ve içmeden vazgeçirdin! Ey benim Yusufum; mest bir halde gülerek içeri gir!

• Lutfunla kendimden geçtim, maddî varlığımdan kurtuldum; can gibi oldum! Ey varlığı gözlerden silinen, ey varlığı gönlümde gizlenen güzeller güzeli!

• Ey gözleri ile nergisi mest eden güzel; güller, senin yüzünden gömleklerini yırtmışlar, dallar, senin lütfunla tomurcuklarla dolmuş, meyvelere gebe kalmışlar! Ey benim ucu bucağı bulunmayan bağım bahçem!..

 

973. İki kerpiç parçası alırsın da, birinden Veysî, birinden Ramin yaparsın!

Mef'ülü, Mefa'îlün, Fe'ulün 

(c. IV, 1932)

• Ey aklın ve tatlı canın düşmanı, ey Hz. Musa'nın nuru ve Tur-ı Sînası!

• Senin nişanını, izini, nasıl olduğunu anlatmak için canda kudret, cesaret yoktur!

• Sensiz olan her zevk, ham incir şurubudur, ejderha sokmasıdır!

• Balçıktan yapılmış iki kerpiç parçası alırsın da, birinden Veysî yaparsın birinden Ramin.

• Şekiller yaratan sanatının karşısında şu padişahlar, sanki birer oyuncaktır!

• Geceleyin yolcunun uykusunu bağlarsın! Yani; "Uyuma; kalk, otur!" dersin!

• Gönlün hayal evinde otur, yaptığın çeşit çeşit şekilleri seyr et!

• Seyr et de, yalancı şekilleri gör, doğrusunu gönlünde bul!

• Kalemimi övesin, beğenesin diye bu şekilleri ben, senin için yaptım!

 

974. Yiğitliği pervaneden öğren!

Mefa'îlün, Mefa'îlün, Mefa'îlün, Mefa'îlün 

(c. IV,1848 )

• Aşığın, delilikten başka ne sanatı, ne hüneri vardır?

• Sevgililerin nazlanmaları da, kendilerini aşıklara yabancı gibi göstermekten başka ne olabilir?

• Nurun, ışığın önünde oynamayı, sıçramayı, dönüp dolaşmayı zerrelerden;   yiğitlikte bulunmayı, korkmadan kendini ateşe atıp yanmayı da pervaneden öğren!

• Sarhoş arslan gibi sıçra, atıl; ne evveli ne de ahiri, yani ne önü ne de sonu bil! Arslanlara, kedi ile savaşmak ayıptır!

• Sen, sırlar kadehisin; kulağını tıka, gözünü kapa! Çatlak kase, kadehlik edemez!

• Kim, keskin kılıcın önünde kalkan gibi çırçıplak durur da paralanmak ister;   kim, altın gibi, kuyumcunun tavasında ateşle bir evde oturabilir?

• Irmağın suyu tatlıdır ama, denizin heybeti nerededir! Nerede şaha vezir olmak, nerede her çeşit kayıttan, bağdan kurtulmak, hür olmak!

• Gece, yıldızlar ve ay yüzünden aydınlık olsa bile, gündüzün yerini tutabilir mi? Boncuk parlak olsa bile, incilik edebilir mi?

 

975. Allahım; Sen'i, gereği gibi anlıyamıyoruz! Sen, canda ve gönüldesin ama, canın da, gönlün de Sen'den haberi yok!

Mefa'îlün, Mefa'îlün, Mefa'îlün, Mefa'îlün 

(Mecalis-i Seb'a,s.34)

Dil ü canda nihansın gerçi her şey bîhaber senden

Cihan zatınla dolmuşken cihan da bîhaber senden

                       Nasıl bulsun seni can ve gönül senden ibaretken 

                      Gönülde candasın amma ki can da bîhaber senden

Hayalin dilde nakşı varsa da bilmez hayal zatın

Dilimde gerçi namın ah, dilim de bîhaber senden

                      Bütün mahluk ise nam u nişanın gerçi bilmekde 

                      Fakat gördüm ki ben nam u nişan da bîhaber senden

Ilahî künh-i zatın bilmeye sa'y eyleyen zümre

Yuvarlandı yakîn ile güman da bîhaber senden

                      Cihan durdukça şerh etsem seni mümkin degil zîra 

                     Seni îzah ve şerh aciz, beyan da bîhaber senden

Sinek Cibrîl kanadından nasıl bahs eyler Allah'ım

Seni ta'rif  eden ehl-i cihan da bîhaber senden

 

• Sen, canımda gizli olduğun halde, canımın Sen'den haberi yoktur! Cihan da zatınla dopdolu; fakat, cihanın Sen'den haberi yok!

• Sen, can ve gönülden ibaret olduğun için, can Sen'i nasıl bulabilir? Sen candasın, gönüldesin ama, canın da, gönlün de Sen'den haberi yok!

• Sen'in manevî hayalinin gönülde nakşı varsa da, hayal, zatını bilemez! Bu  yüzden hayalin de Sen'den haberi yoktur. Adın dilimde, Sen'i tesbih ediyorum, zikrediyorum ama, Sen'i zikreden dilimin de Sen'den haberi yoktur!

• Aslında, yarattığın herşey, bütün varlıklar namını nişanını bilmektedirler Fakat ben, şunu gördüm ki, nam ve nişan da Sen'den habersizdir!

• Allahım! Sen'in zatının ne olduğunu anlamak için uğraşan, gayret sarfeden bütün mütefekkirler, bilginler, inanç ve tahminlerinin derinliklerinde kayboldular! Yakîn, yani Sen'i tam olarak gereği gibi bilme de, şüphe de Sen'de !

• Dünya var oldukça bütün insanlar, yaşadıkları ömür boyu Sen'i anlatsalar, Sen'in yaratma gücünü, sanatını, kudretini açıklasalar yine bitiremezler! Çünkü, Sen'i etraflıca anlatma, açıklama Sen'den habersizdir!

• Sinek, Cebrail(a.s.)'ın açtığı zaman gökleri kaplayan, güneşleri göstermeyen kanadından nasıl bahsedebilir? Allahım; Sen'i tarif eden, anlatan insanların hepsinin de Sen'den haberleri yoktur! 14-   (14 Dîvan-ı Kebîr'de bulunmayıp Mevlana'nın Mecülis-i Seb'a adlı eserindin 34. sayfasında bulunan ve; ( ... ) mısraı ile başlayan bu gazelini, aslına sadık kalarak ve manzum olarak terceme eden Kitapçı merhum Hulusi Efendi "nun" kafiyesi ile tercerne ettiği için, bendeniz de bu gazeli "dal" kafiyesine almadım, "nun" harfıne tercemesini aldım.)

 

976. İçimde, alev alev yanıp duran gizli bir ateş var!

Fe'ulün, Fe'ulün, Fe'ülün, Fe'ul 
(c. IV,2087)

• Bu yakıp yandıran aşka bir ömek vereyim: Içimde, alev alev yanıp duran gizli bir ateş var!

• İster ağlayıp inleyeyim, ister ağlamayayım, inlemeyeyim; o ateş, gece gündüz içimde yanmadadır!

• Bütün akıllı kişiler, dünyalık düşünmekte, hırkalarını dikmekteler! Halbuki, aşıkların içlerindeki ateş, hırkaları yakıp durmadadı...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hakk aşığın kanı
« Posted on: 19 Nisan 2024, 17:42:12 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hakk aşığın kanı rüya tabiri,Hakk aşığın kanı mekke canlı, Hakk aşığın kanı kabe canlı yayın, Hakk aşığın kanı Üç boyutlu kuran oku Hakk aşığın kanı kuran ı kerim, Hakk aşığın kanı peygamber kıssaları,Hakk aşığın kanı ilitam ders soruları, Hakk aşığın kanıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes