Konu Başlığı: Gül yüzlülerin hevesine düşmüşsün Gönderen: Safiye Gül üzerinde 22 Ekim 2010, 17:14:49 600. Gül yüzlülerin hevesine düşmüşsün, ahmakça sözler söylersin. Müfte'ilün, Fa'ilatü, Müfte'ilün, Fa'ilat (c. III, 1277) • Hocam! Sen sevgilinin huyunu, vasfını yanlış anlamışsın. îşin sonucu hakkında gevşek bir zanna, kötü bir şüpheye kapılmışsın. • Gülyüzlülerin hevesine düşmüş, ahmakça sözler söylüyorsun. Ne olurdu, bir de nar çiçeğine benzeyen kendi güzel yüzünü görseydik. • Korkudan topallıyasın da yolundan kalasın diye, yol kesenler aşka ölüm adını taktılar. • Bana kulak ver ki, sözümü senin kulağına küpe yapayım. îşte ben kulağıma küpe ettiğim sözlerden ötürü söze doydum. • Yanıma gel, ben hoşum, güzelim, seni bağrıma basayım. Çünkü benim gelirim, varım yoğum hep senden gelmededir. 601.Aşk ve akıl! Mufte'iliin, Fa'ilatü, Müfte'ilün, (c. III, 1276) • Dün sevgili kendinden geçmiş, mest bir yoldan geldi. Ey tevbe edenler! Dün sevgiliyi bu halde görünce, sizin tevbelerinizi sel aldı götürdü. • Dün aşk, elinde bir demir tokmakla geldi. Aklın kafasını ezdi ise ne oldu? Aşkın yüceliğinden başımız göklere erdi. • Dün yeni bir devlet belirdi de, dünya tuzağını yırttı. Şükürler olsun ki güzel aşk kuşu kafesinden kurtuldu. • Yedi kat göğe sığmayan, meleklerden bile gizlenen aziz varlık, dün bu kirli toprakta, yeryüzünde kendini gösterdi. • Elsiz, ayaksız olan aşk, dün arslanların bile boyunlarını koparan aklı tuttu da boynunu bağladı. • Gökyüzünün şişesi, güneşin alevli ışıkları ile canlandı da, gölgesi olmayan birisinin gölgesini gördü. Dün dayanamadı kırıldı. • Aşıklar gibi güneşin peşinde koşup duran ay, uzun bir ayrılıktan sonra dün sevgiliyi görünce gizleniverdi. 602. Herkesin gönlüne gelen aşk, nasıl bir ateştir? Müfte'ilün, Fa'ilatil, Müfte'ilün, Fa'ilat (c. III, 1273) • Bizim Süleyman ile aramız pek hoş, devler, periler varsın olmasın! Güzelliğin haddi aştı. Edan, cilven olmasa ne olur? • Ey ömrümün hasılı, ey benim varım, yoğum! Senin sevgin gönlümün sağlığıdır. Altın gibi değerli olan canım bana yeter. Altın mühürüm varsın olmasın, ne çıkar. • Herkesin gönlüne gelen aşk nasıl bir ateştir? Ona kul köle olmak ne kadar da güzeldir, ne kadar da hoştur. Mülküm, saltanatım yokmuş, olmasın ne çıkar? • Sen istersen elini birdenbire işten çek, sözden vazgeç! Dudağını istersen kuru bırak, varsın ıslaklığı hiç olmasın, ben sana minnet etmek istemiyorum. • Benim canım aşkın canının yüzünden baştan başa aşk madeni kesildi. Aşk yolunda yürüyenlere yol arkadaşı olan erkek de, dişi de olmasa ne çıkar? • Gölgen önümde, arkamda canıma yardımcıdır. Fidanın gölgesi yeter. Meyvesi yokmuş, olmayıversin! 603. Dün gece ben yedinci kat gökten aşıkların feryadlarını duydum. Müfte'ilün, Fa'ilatü, Müfte'ilün, Fa'ilat (c. III, 1270) • Bugünkü sarhoşluğun dünküne benzemiyor. Bana inanmıyorsan şarap kasesini al, iç! • Ben şarap içmedim. Sanki şaraba battım, gark oldum. Aklımı sel aldı gitti. Akıl bana; "Elveda, Allaha ısmarladık!" dedi. Ben bir daha kendime gelemedim, akıllanamadım. • Akıl da, fikir de delirdi. Dünyalara sığmaz oldu. Dünyadan da dışarı çıktı. Üzerinde yaşadığı dünyayı da bıraktı, gitti. Tencere kaynadı, baştan çıktı, coşkunluk haddi aştı. • Şu divane sarhoş gönül, delilik bağını koparıp fırladı. Ey gönül, sarhoşların dolaşıp durma; yürü, sus hiçbir şey de söyleme! Çünkü bu hal anlatılamaz. • Dama çıkan gece bekçisi, seher vakti merdivenden bana şöyle seslendi: "Dün gece, ben yedinci kat gökten aşıkların feryadlarını, coşkunluklarını duydum." • Gözünü aç da her tarafta, altı yönde de parıl parıl parlayan nuru gör! Ey gözü, kulağı keskin kişi! Gökyüzüne kulak ver! Ötelerden gelen coşkunluk seslerini duy! • Canın selamlarını duy da, artık sözden kurtul! "0l !" kelamının manasına bak da şekillere kapılıp kalmaktan kendini kurtar! 604. Kim aşıkların gözlerinde gözbebeği olursa, o bakış, onu insanın özüne çeker. Fe'ilatiin, Fe'ilatiin, Fe'ilatün, Fe'ilün (c. III, 1252) • Eyer örtüsünü ayın köle gibi taşıdığı o güzel sevgiliyi, belki bizim himmetimiz bahçeye doğru çeker getirir. • Canda o güç kuvvet yoktur. Onda o cüret olamaz. Ama belki de bu işi sevgilinin yardımı sayesinde yapabilir. • Ermiş kişiler, varlarını yoklarını "yokluk" diyarına çekerler de "varlık" da lütfeder, onları kendine doğru çeker. • Nice canlar Yakub (a.s.) gibi daima zehirler tadarlar da sonunda can Yusufu onları tutar, şeker diyarına; tatlılıklar, hoşluklar yurduna çeker götürür. • Kim aşıkların gözlerinde gözbebeği olursa, o bakış onu alır, insanın özüne doğru çeker götürür. 605. Sen kendi güzelliğine aşıksın, fakat kendinden de gizlisin. Müfte'ilün, Fa'ilatü, Müfte'ilün, Fa'ilat (c. III, 1271) • Yine hekim hastasının kapısından içeri girdi. Elini kendisinden ayrılmış aşığının başına koydu. • Yine o sevgili bir defa daha o garibin yanına geldi de, onun ciğeri bol bol deva şerbeti içti. • 0 şerbeti dostun elinden kapıp içince varlığından geçti. Bakan da, bakılan da, vahdet sakisi de hepsi bir oldu. • Onun tatlı şerbetinde acılık yoktur. Olsa bile ben razıyım. Bal yiyenin arının iğnesine katlanması gerek. • Bu ayrılık gecesi neden uzundur? Sana söyleyeyim: 0 güneş örtünmekle kendi örtülü yüzüne sıkıntı oldu da ondan. • Her güzelin kendi yüzünden, gözünden, kendi güzelliğinden gafleti, haberi olmayışı bir rahmettir. Yoksa ortada görünüp duran yüzünü himmeti örtü altında gizlerdi. • Sen kendi güzelliğine aşıksın, fakat kendinden de gizlisin. Şu çıplak bedenine buluşma elbisesi giyiver. • Ey sakî, bu şiiri tamamlamamı istiyorsan, mahmur dudağıma bir söyletici şarap sun! 606. Biz şekeri, şekerin özünü, şeker kamışlığından değil, kendi şeker alemimizden yiyip dururuz. Müfte'iliin, Fa'ilatii, Müfte'ilün, Fa'ilat. (c. III, 1272) • Yine padişahımızın kapısına geldik. Yine can kolunu, can kanadını bir hoşça açtık. • Yine mutluluk geldi, eteğimizi çekti. Biz yine çadırımızı gökyüzüne kurduk. • Devin de, perinin de yüzü gözü sayemizde yüceldi, şereflendi. Can hüdhüdü döndü, Süleyman'a kavuştu. • Sarhoşlarımızın sakîsi bizim şeker yurdumuz oldu. Can Yusufu dağınık saçlannı açtı, salıverdi. • Dün sevgili bana dedi ki: "Dünya ile aran nasıl?" "Gülen bahtını gören kişi dünyada nasıl olursa, biz de öyleyiz." dedim. • Mısır'ın bile göremediği o şekeri, şükürler olsun ki ben dişimin dibinde buldum. • Biz altınsız, ihtişamsız ölü bir kişiyiz. Ordusuz, ihtişamsız büyük bir varlığız. Şekeri, şekerin özünü, şeker kamışlığından değil, kendi şeker alemimizden yiyip duruyoruz. • Sen eşi bulunmaz nadir bir altınsın. Kimse cesaret edip de sana müşteri alamaz. Sen ancak o kuyumcunun işine yararsın. 0 kuyumcunun güzel eserisin. Senin bu dünya pazarında ne işin var? Yürü; aslına, madenine git! 607. 0 benim suyumdur, o benim ekmeğimdir. Müfte'ilün, Fa', Müfte'ilün, Fa' (c. 111, 1280) • 0 benim canımdır, onu yanımdan almayın. 0 benimdir, onu benden almayın. • 0 benim suyumdur, o benim ekmeğimdir, Onun ümit bağı eşsizdir. • Onun gül bahçeleri, onun cennetleri, onun akar suları, onun elmalarının kırmızılığı, onun söğüt ağaçlarının yeşilliği nerede vardır? • 0 ayrı değildir, bitişiktir. 0 mutedildir. 0 gönlün ışığıdır, onu bağrınıza basınız. • Kavgasından, sevdasından ötürü o burada. Ona baş çekenin, ondan yüz çevirenin başını kesiniz. • Kırmızı şaraptan zevk almayanın önüne köpeğin yemek çanağını koyunuz. • Avamdan, bilgisiz kişilerden birisi onu bilgili ve aydın kişi yapsın. Ham adam gelirse onu pişkinleştirirsin. • İşte o hidayet şahı, o şah tarafından, sevinç tarafının müjdesini verdi. • Ab-ı hayattan zekat verdi. Ansınlar diye şeker kamışından bir dal uzattı. 608. 0, zamanın Nuh(a.s.)'dır. Ebedî aşk da onun gemisidir. Fe'ilatü, Fa'ilatiin, Fe'ilatü, Fa'ilatün (c. III, 1250) • Tatlı gülüşü ile canı bile alsa değer. Büyülü bakışları ile imanı bile alıp götürse bir şey söylemez. • Dev ve peri orduları onun fermanına boyun eğerler. Bu üstünlükle, bu güçle Hz. Süleyman'ın saltanatını bile ele geçirse yerindedir. • Onda Kenan İli'nin Yusufuna yaraşan öyle bir şeref, öyle bir üstünlük var ki, yüzbinlerce mahzun gönülleri onunla canlıdır, neşelidir. *Hz.İsa vasıflı dudağı, nefesi ile ölüyü diriltir. Eğer can kanatlarını açıp ;uçarsa zuhal yıldızına ulaşır. O ,zamanın Nuh(a.s.)'dır. Ebedî aşk onun gemisidir. Tufan bütün cihanı kaplasa bile o aşıkları kurtarır. 609. Bu aşk yolunda İsmail gibi kurban ol! Mefa'îlün, Mefa'îliin, Fe'uliin (c. III, 1237) * Ey doğru yolda yürüyen dost, benden bir öğüt duy; "Dervişin işi gönül kanı ile başa çıkar, gönül kanı ile elde edilir." *Bunu iyi bil ve inan ki, Allah gönlü yaralı dervişin duasını duyar, ve kabul eder, *Ne olduğu bir türlü bilinemeyen o padişahı gönlünde bulunca, zenginleştin, azdan çoktan kurtuldun demektir. *Bu aşk yolunda İsmail gibi kurban ol, sen koyun değilsen bir ermişe, bir bağlan! Ona gönül ver! * Sen Tebrizli Şems'in havasında yetiştiğin için boş yere şu hamları düşünme, kendi hallerine bırak! 610. Kendini başkası sanma, kendini bırakıp da gitme! Fe'ilatii, Fa'iiatün, Fe'ilatii, Fa'ilatiin (c. III, 1254) • Ey dost! Ben, senim. Sen de bensin. Kendini bırakıp da kendinden gitme! kendini başkası sanarak kapına geleni kapıdan kovma! • Gölge gibi senden hiç ayrılmayan biri varsa o da benim. Dostum, kendi hançerini kendi gölgene çekme! • Ey mana ağacı! Her yana binlerce gölgen serilmiş. Gölgelerini okşa. Aslından onları ayırma! • İlahî nurunda gölgelerin hepsini gizle! Onları yok et, parlak güneşe benzeyen yüzünü aç, göster! • Gönül ülkesi, senin iki gönüllülüğün yüzünden perişan olmuş, çık, tahtına kendi minberinden ayak çekme! • "Akıl tacdır." Hz. Ali temsil yolu ile böyle buyurmuştur. Sen de kendi için ile, kendi özün ile taca bir başka güzellik ver, yeni bir parlaklık bağışla! |