> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Divanı Kebir > Dilsiz söz söylemeyi huy edin!
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Dilsiz söz söylemeyi huy edin!  (Okunma Sayısı 1450 defa)
23 Ekim 2010, 13:05:25
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 23 Ekim 2010, 13:05:25 »



371. Dilsiz, dudaksız söz söylemeyi huy edin! Hayat fanî,
 insan ölünce ne dudak kalır ne de dil!

Fe'ilatün, Fe'ilatün, Fe'ilatün, Fe'ilatün
 (c. 11, 762)

• Ben ölmüş olsam da, beni mezara koysalar, bu haldeyken sevgilimizden bir haber gelse, hemen kefenimi yırtar, mezarımdan çıkarım.

• Diri de, ölü de ondan bir şey elde edince neler yapmaz? Dağ bile onu görse yerinden sıçrar kalkar, daha ileri, daha yakına gelir.

• Seni sevdiğim için beni çekiştirirlerse, kınarlarsa, ben bu kınanmaktan kaçmam, kaçınmam. Senden gelen acılık cana şekerden daha tatlı gelir.

• Sana, Hakk'ın nîmetlerinden ne gelirse ye, iç, bir tarafta dursun deme! Akıp giden bir ırmaktan su içtikçe arkası gelir. 

• Hakk'ın yaratma gücüne, güzel sanatına bak, gönüllere gelen vahyi seyret! Baştan başa görüş nüru ol! Çünkü bütün zevkler, bakış ve görüşten gelir.

• Ömrüm geldi, geçti de sevgiliye kavuşamadım diye ümitsizliğe kapılma, o vakitli, vakitsiz, ansızın gelebilir, her şey seher vaktinde gelmez.

• Bekle, gözetle, sabret! Zamanlı zamansız, ansızın değerli bir sürme gibi o azîz varlık, o eşsiz varlık gözümüze gelir.

• 0 bu göze gelince, bu göz deniz halini alır. Denize bakınca da denizin bütün suyu inci olur.

• 0 inci, aslını kendi inciliğini bilmeyen ölü inci gibi değildir. 0 daima söyler, daima arar, daima diridir.

• Senin aslın nedir? Sen nasıl bir madensin? Sen nasıl bir cansın? Bunu ne bileceksin? Senin insanî hünerini, marifetini ancak Allah bilir, Allah bilir.

• Fazla konuşma, dudaklarını kapa, dilsiz, dudaksız söz söylemeyi huy edin! Çünkü dünya geçip gidince, ne diş kalır, ne dudak kalır, ne de dil!

 

372. Gönül kapısında otur bekle, o gizlenen sevgili,
ya gece yarısı, yahut seher vakti gelir.

Mef'ulü, Mefa'îlün, Mef'ulü, Mefa'îlün
 (c. II, 595)

• Hakk aşığı olan, gönlünde bir istek bulunan kimse, gönül kapısına gider de gönül ona kapı açmazsa, elbette bunun bir sebebi vardır. Kapı açılmadı diye üzülme, git!

• Gönül kapısında otur bekle, çünkü, o gizlenen sevgili ya gece yarısı, yahut seher vakti gelir.

• Her şeyden ayrılan, yalnız Allah'ını arayan can, az bulunan eşsiz bir candır. Şaşılacak bir candır!

• Bulunduğu dünyadan başka bir dünya gören göz, görüş sahibidir. Onun hoş bir lakabı vardır.

• Böyle olan kimse, rühun en yakın dostu olur da, ölümden bile korkmaz. Can verme saatinde, onun tuhaf bir zevki, anlatılmaz bir neşesi vardır.

• Ayağı taşa çarpsa, avucuna bir inci düşer. Canı dudağına gelse, bir şeker dudaklı ile buluşur.

• Sus, sırlan her yerde açığa vurma. îyi röhlu olmayan kişilerin toplantısında Ebü Leheb de bulunabilir.

 

373. Aklını başına al da isteyen, isteneni bir bil!

Mefa'îlün, Fe'ilatün, Mefa'îlün, Fe'ilün
(Yazma bir dergiden)

• Ey Allah'ım, önünde secde etmeme müsaade et. 0 imkanı lütfet de, secde edenin başı secde edilene yaklaşsın.

 "Secde et Allah'a yaklaş!" mealindeki Alak Suresi, 96/19. ayete işaret var.

• Duygular alemi (duygularımız) toprağa benzer. Hakkı bulmak, onu istemek arzusu da rüzgar gibidir. Rüzgar, her an toprağı yerden, aşağılardan alır, gökyüzüne, ötelere doğru yükseltir. Yani duygularımızı, topraktan yaratılan bedenimizi, hakkı istek ve sevgi rüzgarı alır, yücelere doğru yükseltir.

• İstek atına binip yükselen bu toprak ne mübarektir, ne kadar kutludur. Balçıktan onu çekip alan bu isteğin yükselttiği beden ne mesuttur!

• 0 ne kadar güzel bir istektir ki, bu cihan onunla canlıdır. Onunla yaşamaktadır. Bütün güzellikler, nergis gibi gözler, gül gibi yanaklar hep ondandır. Onun cemalinin tecellîsindendir.

• Sen aklını başına al da, isteyenle isteneni bir bil! Ayrı görünüyorlarsa da, sakın ayrıdır deme, iki görme, onlar birdir.

• Şunu iyi bil ki: Rüzgar havaya savurduğu toprağa, tozlara karışmıştır, kirli gibi görünür, ama aslında tertemiz rüzgardan başka bir şey değildir. Bu hususta hata etme, yanlış görüş sahibi olma!

• Allah birdir. Ona yalvaran, ona hamd ü senada bulunan diller, zarflar gibı ayrı ayrıdır. Yani diller, içinde aynı su bulunan çeşitli zarflara, kaselere benzerler. Türkü de, Kürdü de, Rumu da ayrı ayrı dillerle hep onu isterler.

 

374. Bu güzel koku can bahçesinden mi geliyor?

Fe'ilatün, Fe'ilatün, Fe'ilatün, Fe'ilün
 (c. II, 806)

• Ya Rabbi! Bu güzel koku can bahçesinden mi geliyor? Yoksa bu, ötelerden, gayb aleminden dünyaya doğru esen hoş kokulu bir rüzgar mıdır?

• Ya Rabbi! Bu ab-ı hayat, hangi yerden coşmada? Ya Rabbî! Bu sıfatların nüru, hangi diyardan parlamada?

• Acaba bu gürültü, göklerde yaşayanların gürültüsü müdür? Acaba bu kahkahaları, cennet hürileri mi atıyor?

• Bu ne çalgı, bu ne ahenktir ki, insanın rühunu oynatmada? Bu ne ıslıktır ki, gönül kanat çırparak uçmada?

• Ey aşıklar, müjde müjde! Hepiniz de el çırpın; o elden çıkan güzel varlık, ellerini çırpa çırpa geliyor.

• Baht gözü, bahtınızı görmüş de mahmurlaşmış, bu da bir delil, bir iz! Bu baht, apaçık bir gözden, ezelî varolandan ve varedenden geliyor.

• Candan tatlı ne vardır? Can gidecekmiş, gitsin! Korkma! Gideceğinden ne diye üzülüyorsun, gam yiyorsun? Ondan daha iyisi geliyor.

 

375. Gaflet pamuğunu kulağından çıkar!

Müfte'ilün, Mefa'îlün, Müfte'ilün,
(c. II, 550)

• Gaflet pamuğunu kulağından çıkar! Kurtuluş sesi geliyor. Günahın kara suyuna dalma, ab-ı hayat geliyor.

• Müşteri yıldızının aşk nöbetini gökyüzünde çalıyorlar. Aşıkların ruhlarına yüzlerce salavat geliyor.

• Günahlardan arın da baştan başa mana balı ol, süt ol! Kendinden, kendi benliğinden fakir ol, yok yoksul ol! Çünkü ancak fakir ve yoksul olunca padişahtan vergi gelir, zekat gelir.

• İnsanın maddî varlığı olan balçık, gönül olmayı ister durur. Bu istek onun rahmetindendir. Kuluna acıdığındandır. însanın namaz kılmayı arzu edişi, oruç tutuşu, hep Hakk'ın kulunu kendine çekişindendir.

• Başına gelen dertlere, musîbetlere, belalara uğrayış karanlıklarına sabret! Çekinme, çünkü Hızır (a.s) da, ab-ı hayat, karanlıklar diyarından geliyor.

 

376. Öd Ağacı.

Mefulü, Fa'ilat, Mefa'îlii, Fa'ilat
 (c. 11, 863)

• Ateş, dün dumanın kulağına eğildi de, gizlice dedi ki: "Öd ağacının benimle arası pek iyidir. Onun bensiz bir yerde kararı yoktur. Benden ayrı düşmeye hiç dayanamaz.

• Benim kaderimi ancak o bilir. Bana o, şükreder, çünkü, öd ağacının karı, benim kucağımda yanarak yok olmasındadır. Onun değeri güzel kokuları etrafa yaydığı zaman belli olur.

• Öd ağacı, baştan ayağa kadar düğüm düğümdür. Görünüşü öteki ağaçlar gibi hoşa gitmez. Fakat yanarak yokluğa açılıp saçılınca, o düğümler de çözülür, açılır, saçılır."

• Ateş öd ağacına der ki: "Ey benim alevler yiyen, ışıklar yutan dostum, hoş geldin, merhaba, merhaba! Ey yanarak benim kucağımda yok olan, bana can veren şehidim! Ey beni görenlerin tattıklarımın kendisiyle avundukları azîz varlık, sevgili dost!

• Senin gibi yanarak yok olmadan, hiç kimsecik yokluk levhinden nasibini alamaz, faydalanamaz." Ey seven ve sevilen Allah'ım, benim de yoklukla aramı uzlaştır, beni onunla barıştır. Ben de sende yok olmak arzusundayım.

• Ekmek, yemek, midede yanar yok olursa, o zaman akıl olur, can olur, hasetçilerin bile hasret çektikleri bir hale gelir.

• Geri kalanları benden gizli olarak, sana aşk söylesin! Sen, Ashab-ı Kehf gibi hem uykudasın, hem de uyanık!

 

377. Sen başka bir alemden mi geldin;
burada leş yiyen köpeklerle uzlaşamıyorsun!

Fa'ilatiü, Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilat
(c. II, 745)

• Yüzümü sevgilinin ayaklarına sürmeye geldim. Yaptığım bir hatadan ötürü özür dilemeye geldim.

• Yeniden onun gül bahçesine bahçıvan olmaya geldim. Onun aşkından ateş olup kendi dikenlerimi yakmaya geldim.

• Temizlenmesi mümkün olan tozu, kiri temizlemeye, sevgilim için iyi işi, daha iyisini yapamadığım için kötü saymaya geldim.

• 0 vefasız güzelin sevgisi uğrunda döktüğüm göz yaşlarını görsün diye ona ağlayan gözlerle geldim.

• Ey hiçbir şeye benzemeyen, eşsiz olan aşk, kalk, sevgiye yeni baştan başla, merhamete yeni baştan giriş! Ben öldüm, ikrarımdan da inkarımdan da vazgeçtim.

• Çünkü senin saflığın, lekesizliğin olmadan varlık aleminde saf olmaya imkan yok! Sensiz gamdan kurtulmak, iyileşmek de mümkün değildir.

• Zahirde, görünüşte ben sustum. Sen bilirsin ki, kan ağlayan gönl...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Dilsiz söz söylemeyi huy edin!
« Posted on: 02 Mayıs 2024, 01:08:31 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Dilsiz söz söylemeyi huy edin! rüya tabiri,Dilsiz söz söylemeyi huy edin! mekke canlı, Dilsiz söz söylemeyi huy edin! kabe canlı yayın, Dilsiz söz söylemeyi huy edin! Üç boyutlu kuran oku Dilsiz söz söylemeyi huy edin! kuran ı kerim, Dilsiz söz söylemeyi huy edin! peygamber kıssaları,Dilsiz söz söylemeyi huy edin! ilitam ders soruları, Dilsiz söz söylemeyi huy edin!önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes