> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Divanı Kebir > Devası ölüm olan dert
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Devası ölüm olan dert  (Okunma Sayısı 1676 defa)
20 Ekim 2010, 11:17:59
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 20 Ekim 2010, 11:17:59 »



961. îçimde, ölümden başka devası olmayan bir dert var!'3

Müstef'ilün, Fe'ulün, Müstefiliin, Fe'ülün 

<Dîvan-l Kebîr. IV, 2039)


• Git; başını yastığa koy, beni yaln z bırak! Geceleri dolaşıp duran, yanmış yakılmış müpteladan v .'?.geç!

• Biz, geceleri, yapayı 'nız, sabahlaı ı kadar sevda dalgaları arasında çırpımr dururuz! îstersen, pd bıa bağışla; istc sen, hicranınla bize cefa et!

13 Hz. Mcvlana'nın öl' nı ^iiseğinde söylediği .ın şiiri; oğlu Sultan Veled'e hitap ediyor!

• Sen benden kaç ki, sen de benim gibi dertlere düşmeyesin! Sen, dert ) lunu terk et de, kurtuluş yolunu seç!

• Biz, gam köşesinde gözyaşları dökerek sürünmekte, inlemekteyiz; isters gel, gözyaşlarımızla yüz yerde değirmen kur!

• Bizim, kalbi kara taş gibi sert, merhametsiz bir sevgilimiz var! 0, aşıkları dürür de, kimse ona kanının bahasını sormaz!

• Güzeller padişahı için, ahde vefa etmek gerekmez! Ey yüzü sararmış aş sen, sabr ederek ahdine vefa göster!

• tçimde, ölümden başka devası olmayan bir dert vardır! Ben, nasıl olur ı "Gel bu derde deva kıl!" diyebilirim?

• Dün gece rüyamda, aşk mahallesinde bir ihtiyar gördüm; "Bizim tarafa gel!" diye eliyle bana işaret etti!

• Eğer hakikat yolunda bir ejderha varsa, zümrüt gibi de bir aşk vardır! îç o aşk zümrüdünün saçtığı ışıklarla ejderhayı def et!

• Artık yetişir; birşeylerden bahsetme! Çünkü ben, kendimde değilim! Eğer  senin hünerin varsa, Ebu-Alî Sîna'nın tarihini söyle, Ebu'1-ala Mu'arra'nın   öğütlerinden bahset!

 

962. Biz, orucumuzu gök sofrası ile açarız!

Mef'ulü, Mefa'îlü, Mefa'îlü, Fe'ülün 

(c. IV, 1892)

• Her akşam sofra kurmak nasıl adetse, bizde de ey sevgili, orucumuzu senin  güzel hayalinle açmak adetimiz olmuştur!

• Senin hayalinle, seni düşünerek oruç bozanlara, lütfedersin, yüzlerce ihsanlarda bulunursun! Bu, Hz. İsa'nın yukarılardan gök sofrası indirmesi gibi olur !

• Gönlün gıdası senin aşk mutfağından olunca, yer sofrasından el çekerek  uzakta durmak gerektir!

• Gıda olarak bize, o gönül ateşinden hep ab-ı hayatlar sunulur! Biz, gönül  ateşinin üzerinde hoş kokulu ladin yağı gibi sevinerek yanarız ve etrafa güzel kokular  yayarız !

• Topraktan doğup tekrar toprağın içine girerek çürümek, hayvan işidir! Bu iş, gönlün ve canın işi değildir!

 

963. Akıllılar ve aşıklar

Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilün 

(c.IV, 1957)

• Akıllı kişi, her zaman kendini göstermek sevdasındadır; herkesin kendisini tanımasını, sevmesini arzu eder! Halbuki Hakk aşığı, her zaman kendinden geçmek, deli divane olmak ister!

• Akıllılar, kendilerini sevdikleri için, aşk denizine batmak istemezler! Aşıkların işi gücü ise, sevda denizine batıp yok olmaktır!

• Akıllılara rahat, rahata ermekten gelir; aşıklarsa, rahata kavuşmaktan utanırlar!

• Aşık, nerede olursa olsun, herkesten uzak ve manen sevgilisi ile beraberdir;   halk içinde ve halktan ayrı kalması, tıpkı zeytin yağı ile suyun bir arada kalmasına benzer!

• Aşıklara öğüt vermeye kalkmak, sevdaya mashara olmaktan başka bir şey değildir!

• Aşk, misk gibi kokar; onun için gizli kalmaz, belli olur!

• Aşk, ağaç gibidir; aşıklar da, ağacın gölgeleridir! Gölge gerçi ağaçtan uzak düşse de, yine orada kalmak gerektir!

• Bir çocuk, çocuk yaşta akıllı olursa, akıllılar gibi davranırsa, o çocuk yaşlanmış sayılır; yaşlı adam da aşık olursa, aşk makamına yükselirse, o kişi delikanlı olur!

• (Ey Tebrizli Şems!) Senin aşkına karşı kendini alçaltan kimse, aşkın gibi yücelir, şereflenir!

                                                                           

964. Senin aşkın bir deniz, gönlümse bir balık!

Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilat 

(c. IV, 1968 )

• Ey gönül verdiğim eşsiz ve yüce varlık; aşkına düşmüşüm, sevdana kapılmışım! Sen'in aşkın bir deniz, gönlümse bir balık! Bu sebeple, bir an Sen'den ayrı düşsem yaşayamam!

• Balıklar, suyun dışında bir an bile yaşayamazlar! Aşıklar da, gönül kaptırdıkları sevgilinin ayrılığına sabredemezler!

• Balığın canı sudur; balık, canından ayrı düşmeye sabredebilir mi? Can;  sabredilemezse, canın canına nasıl sabredilebilir?

• Sen'siz bana iki dünya da zindan kesilir; Sen'den ayrı olunca, ab-ı bile içsem bana dokunur, zarar verir!

• Çeşitli güzelliklerle süslenmiş şu dünya evinde görülen bütün güzel Sen'in güzelliğinin kırpıntıları  var! Fakat, hiç biri, Sen'in yerini tutmuyor Şekil, iz nerededir; şekilsiz olan, şekilden münezzeh olan güzeller güzeli  nerededir?

 

965. Bedenin, bu dünyadandır;gönlün de, o dünyadandır!

Fe'ulün, Fe'ulün, Fe'ulün,

 (c. IV, 2089)

• Bedenin, bu dünyadandır; gönlün de, o dünyadandır! Bedenin dostu heva, heves, şehvet, hiddettir; gönlün dostu da Hakk'tır!

• Senin gönlün, bu dünyada gariptir; onun da derdi, gamı gariptir! îkisi de ne şu yeryüzündendir, ne de gökyüzündendir!

• Eğer sen canın ve aklın dostu isen, hakiki dosta ulaştın, canını kurtardın demektir!

• Fakat, canın ve aklın dostu değil de bedenin, heva ve hevesin dostu isen, şu yeryüzünde kalmaya mahkumsun!

• Fakat, beklenmedik bir zamanda ansızın bir inayet, bir yardım, bir cezbe gelirse, o zaman yeryüzünde kalmaktan kurtulursun! İşte ben, ansızın gelen bu cezbenin kuluyum, kölesiyim!

• Çünkü, Hakk'ın bir cezbesi, yani kulu kendine çekişi, yüzlerce çalışıp çabalamalardan değerlidir! Herşeyin üstünde olan, izi olmayanın nişanlar, belgeler, izler ne işine yarar?

• Sen nişanı, izi, belgeyi köpük say; nişansız, izsiz olanı, kendini göstermeyeni deniz gibi gör! Nişan ve iz, sözle anlatışa benzer; nişansız ve izsiz olan da, apaçık görülmektedir!

• Güneşin arpa büyüklüğünde bir ışığı belirse, gökyüzünde, samanyolunda dönüp duran sayısız yıldızı siler süpürür! Yani, ilahî nurdan küçük bir ışın parlarsa, herşeyi alır götürür!

• Sus; sus ki, susuşta yüzlerce dil, yüzlerce anlatış vardır!


 

 
966. Aslında can vermek, cana kavuşmaktır!

Müstef'ilün, Fe'ülün, Müstefilün, Fe'ulün

(c. IV, 2037)
• Canı Sen alınca, ölüm, şeker gibidir; tatlı can, Sen'inle beraber olunca, ölüm bize tatlı candan da tatlı gelir!

• Ölmek, bu dünyaya mahsustur; yani, bu dünyada ölüm vardır! Öteki dünyada ölüm yoktur, doğmak vardır!

• Topraktan yaratılmış şu bedeni bırak da, can ol; öteki dünyaya oynaya  oynaya git! Ölüm, burada bize acı görünür, kötü görünür fakat, gerçekte değildir; sen, ölümden korkma!

• Ey can; ölümden ne diye korkalım, kaçalım? Aslında can vermek candır  ,cana kavuşmaktır! Madenden niçin kaçalım; ölüm, altın madenidir!

• Hakk seni çağırınca, kendine doğru çekince o emre uyup gitmek, cennet gibidir; ölmek ise, kevsere benzer!

• Eğer iman sahibi isen, tatlı isen, ölümün de eminliktir, hoşluktur; eğer  kafirsen, acı isen, ölümün de acıdır, kötüdür!

• Ölüm, bir aynadır; güzelliğin oraya vurur, akseder, orada görünür! seni sana gösterince de; "Ölmek, çok hoş bir şeydir!" der!

 

967. Kesretten (=çokluktan) kurtul, vahdete (=birliğe) ulaş; yükseldikçe daha çok yükselmeye, daha ötelere gitmeye çalış!

Mef'ülü, Mefa'îlün, Mef'ulü, Mefa'îlün 

(c.IV, 1876)

• Ey Hakk aşığı! Kesret (çokluk) aleminden kurtul, mekansızlık alemine git, vahdete ulaş! Böylece, iki görmekten halas ol ve ikilik inancını taşıyan başı kes, imansız kişinin boynuna tak!

• Sen sonsuzluğun mesti olunca, ezel kılıcını eline al ve yiğit bir Türk gibi varlık Hintlisini bozguna uğrat!

• Şu hayvana bak; başı yerdedir! Evet; otlamakla meşguldür! Sen, hayvan değilsin; Adem soyundansın! Başını göklere kaldır!

• Hz. Adem'in medresesinde Hakk'a mahrem olunca, gökyüzünün en üst kürsüsüne otur, ilahî isimlerden ders al!

• Eğer Hakk yolunda sefere çıkmak istiyorsan, mana atına bin, yüksel; yücelere çık!

• Hakikate susamış kişilerden ol! Çünkü onlar, suya kanmazlar; yükseldikçe daha çok yükselmek isterler!

• Mecnun gibi Hakk uğrunda savaşa giriş! 0 zaman aşk sana der ki:  "Akıldan yüz çevir; onu bırak, def olup gitsin!"

• Sen, hem yakıcı ateş ol, hem ham iken piş, hem de yan yakıl!.. Hem mest olup kendinden geç, hem de şarap ol!..

• Hem mahrem ol, hem sır ol; hem sohbet arkadaşı ol, bizimle beraber ol, hem de bizim kulluğumuzu yerine getir!

 

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Devası ölüm olan dert
« Posted on: 19 Nisan 2024, 06:24:17 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Devası ölüm olan dert rüya tabiri,Devası ölüm olan dert mekke canlı, Devası ölüm olan dert kabe canlı yayın, Devası ölüm olan dert Üç boyutlu kuran oku Devası ölüm olan dert kuran ı kerim, Devası ölüm olan dert peygamber kıssaları,Devası ölüm olan dert ilitam ders soruları, Devası ölüm olan dertönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes