> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Divanı Kebir > Dertli bir mektup yazdım
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Dertli bir mektup yazdım  (Okunma Sayısı 2415 defa)
20 Ekim 2010, 10:39:24
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 20 Ekim 2010, 10:39:24 »



1000. Seher vaktinde içim yanarak sana dertli bir mektup yazdım!

Mefa'îlün, Fe'ilatün, Mefa'îlün, Fa'îlün 

(c. IV,2084)

• Gel; gel ki, senin ayrılığın yüzünden bende ne akıl kaldı, ne de din! Bu zavallı, bu kimsesiz gönülden sabır da gitti, karar da!

• Yüzümün sararmasını, gönlümün derdini, içimin yanışını sorup durma! Onların halleri anlatılamaz, anlatışa sığmaz! Gel de, ne halde olduklarını kendi gözlerinle gör!

• Senin hararetinle, senin ateşinle pişmiş somun gibi kızarmış yüzüm, şimdi, bayat ekmek gibi ufalanmada, yerlere saçılmadadır!

• Ben, önceden, senin güzel yüzünden ayna gibi hayaller toplar, hayallere dalardım! Gel de, sararmış benzime bak, bumburuşuk olmuş yüzümü seyret!

• Derede eğri büğrü, sağa sola akıp duran su gibiyim! Ayrılık, peşimi bırakmıyor; sağımda solumda pusu kurmuş, beni gözlüyor!

• Yerlere ve göklere sığmayan güzelliğine aşık olduğum için, yüzümü, yeryüzü gibi, gece ve gündüz göklere çevirmişim!

• "Allah aşkına, bu seferden dön ve bize doğru gel!" diye seher vaktinde içim yanarak dertli bir mektup yazdım ve götürüp sana vermesi için onu seher rüzgarına verdim!

• 0 mektubumda dedim ki: "Başında kil bile olsa yıkama, gel! Ayağına diken bile batsa, onu çıkarmak için oturma, vakit kaybetme!"19

19-Eski devirlerde insanlar sabun bilmedikleri için hamamlarda bir çeşit beyaz renkli, yağlı çamur olan kili kullanıyorlardı. Şeyh Sadî de Gülistan'ında;

"Bir gün hamamda hoş kokulu bir kil parçası, bir dostun elinden bana geldi!" der.

1001. Zaten dünyada garipsin;  seni candan seven kimsen yok!

Mefülü, Fa'ilatü, Mefa'îlü, Fa'ilat 

(c. IV, 2054)
• İşittim ki, sefere çıkmayı düşünüyormuşsun; bu düşünceden vazgeç! Bir başkasını sevmeye, bir başkasını dost edinmeye niyet ediyormuşsun; bunu yapma!..

• Zaten dünyada garipsin, yalnızsın; seni candan seven kimsen yok! Böyle olduğu halde neden gurbete düşeceksin; hangi zavallıya, hangi dertliye kasdediyorsun? Bunu yapma!..

• Bizden ayrılıp yabancılara gitme! Gizlice başkalarına bakıyorsun; bakma!..

• Ey ay yüzlü sevgili; gök bile, senin aşkınla alt üst olmuş! Bizi yıkıyor, yerlere seriyor, alt üst ediyorsun; etme!..

• Neden vaadlerde bulunuyorsun? Niçin yeminler ediyor, yemin ve işveyi kendine kalkan ediniyorsun? Böyle yapma!..

• Bana verdiğin söz, benimle ettiğin ahid nerede? Bu kulla ettiğin ahdi bozuyorsun; bozma!.. Verdiğin sözden dönüyorsun; dönme!..

• Ey kapısı varlıktan da, yokluktan da üstün olan sevgili! Sen, varlık ülkesinden geçip gidiyorsun; gitme!..

• Cennet de, cehennem de senin elinde, senin emrinde; sana kul köle olmuşlar! Sen, cenneti bize cehennem ediyorsun; etme!..

• Senin şeker yurdunda zehirden kurtulmuşuz ama, sen, o zehiri şekere katıyorsun; katma!..

• Canım, sanki ateşlerle dolu bir ocak; bu yaptığın, yakıp yandırdığın yetmez mi? Ayrılıkla yüzümüzü sararttın, soldurdun; soldurma, etme!..

• Sen yüzünü gizleyince, ay bile derdinle kararır! Ayın tutulmasını mı istiyorsun, kastın bu mu; yapma!..

• Sen bize kırılıp darılınca, bizim dudaklarımız kurur! Neden gözlerimizi gözyaşları ile ıslatırsın; bu işi yapma!..

• Mademki aşıklar topluluğuna tahammülün yok, neden aklını şaşırırsın? Sen, aşıklara hiç bakma, onları görme!..

• Perhiz yüzünden hastaya helva vermiyorsun, tatlı bir yüz göstermiyorsun ama, hastayı daha fazla hasta ediyorsun; etme!..

• Şu haramlar yemeye alışmış gözüm, senin güzelliğinin hırsızı! Ey benim canım sevgilim! Sen, göz hırsızına ceza veriyorsun; verme!..

• Ey yol arkadaşı; söz söyleme sırası değil! Zaten, aşkın başı yok! Hal böyleyken, neden başını kesmeye kalkışıyorsun; yapma bu işi, kesme!..

 

1002. Kendinden geçmeyen kişi hoş olmaz!

Müfte'ilün, Fa'ilat, Müfte'ilün, Fa'ilat 

(c. IV,2060)

• Ey yüzü muma benzeyen, mum gibi ışık saçan güzel! Kalk, aramıza gel; şurada hazır olanlar hakkında, onları anlatan bir gazele başla!..

• Nurlar saçan iki yanağınla, ortalığı aydınlatan muma nur bağışla; cana benzeyen kadehinle bu topluluğu canlandır!..

• Elini kadehe uzat; hepimizi o sevgi şarabıyla mest et! Kendinden geçmeyen kimse hoş olmaz, iyi adam sayılmaz!

• Kendini bırakıp kendinden geçince, hemen şu kirli ve kötülüklerle dolu olan dünyadan kaç; aklını başına al ve bir daha yüzünü geriye çevirme!

• Ey düşünce; yeter artık, yeter! Her nefeste; "Acaba ona ne oldu?" "Ah, o filanı ne edeyim?" diye endişeye kapılma! Sevgili, sana herşeyi söyler!

 

1003. Kendini görmediğin halde ne zamana kadar başkalarının peşinde koşacaksın?

Müfte'ilün, Fa'ilat, Müfte'ilün, Fa'ilat 

(c. IV, 2059)

• Dudağımdan, ansızın, güle ve gül bahçesine ait bir laf çıktı da, o gül yanaklı yanıma gelip ağzıma bir tokat attı!

• Dedi ki: "Padişah da benim, gül bahçesinin canı da benim! Benim gibi bir padişahın huzurunda filandan bahsediyorsun!  20

  - 20 Mevlana, bir rubaisinden de şöyle buyuruyor:"Sevgili ile gül bahçesinden geçiyordum; habersizliğimden, dalgınlığımdan dolayı gözüm güle baktı. Sevgilim bana; 'Yazıklar olsun sana! Benim   yanağım burada iken sen güle bakıyorsun!" (dedi).

• Sen, benim defimsim; kendine gel de, her adam olmayanın tokadını yeme! Sen, benim neyimsin; aklını başına al da, herkesin nefesi ile feryad etme!..

• Kem gözler benden uzak olsun! Benim gibi bir hükümdarın, benim gibi bir padişahlar padişahının huzurunda değersiz kişilerden bahseden utanmaz mı?

• Gül bahçesinde harabeleri, ancak baykuş yad eder; bahar mevsiminde de karga hatırlar sonbaharı!..

• Sen, benim kucağımda çengimsin! Mızrap vurulan tel gevşer; sen de, bari gevşe!..

• Dünyanın arkasını görmüşsün; bir de yüzünü gör! Bir de kendine arka çevir de, dünyanın yüzünü seyret!.."

• Ey bulut altında gizlenen ay; yazıklar olsun sana! Kendini görmediğin halde ne zamana kadar başkalarının peşinde gölge gibi koşup duracaksın?

• Yeter artık; şiir tuzağı bir hile yaptı! Av, ansızın elimden fırlayıp ormana kaçtı!

 

1004. Benim mevki ve şerefim, iki dünyada da aşktır!

Müfte'ilün, Fa'ilat, Müfte'ilün, Fa'ilat 

(c. IV, 2062)

• Padişahıma bakmaya, onun güzelliğini seyretmeye göz de, gönül de doymadı! Sen de, benim şu uyanık gönlümün güzelliğine doyma!

• Ne zamana kadar yeryüzü gözyaşlarıyla ıslanacak; ne zamana kadar gökyüzü benim ahlarımın, feryadlarımın harareti ile tutuşacak, yanacak?

• Ne vakte kadar gönlüm; "Vay gönül, vay gönül!" deyip duracak; ne vakte kadar dudaklarım benim padişahlar padişahımın sırlarını söyleyecek?

• Her an dalga dalga coşup gelen ve benim çadırımı, varımı yoğumu kapıp götüren o büyük, sonsuz denize doğru yürü, yürü!..

• Dün gece yarısı evimden hoşça bir dalga coştu, köpürdü! Ansızın, güzellik Yusufu kuyuya düştü!..

• Bu Yusufun yanağından coşup gelen bir sel, benim harmanımı aldı götürdü; gönülden ateşli bir ah yükseldi ve sabrımın samanı yandı gitti!..

• Harmanımın yanıp kül olmasından benim korkum yok! Çünkü, o ay yüzlümün harmanı, benim gibi yüzlercesine yeter!

• Aklım yok ama, ben akıl istemiyorum; sevgilinin bilgisi ve hüneri bana yeter! Vakitsiz gelip beni karanlıklar içinde bırakan geceme de, onun yüzünün nuru aydınlık olarak yeter!

• Birisi bana dedi ki: "Bu güzel sesler, mevkii kaybettirir, edebi giderir!" Ben, mevki istemiyorum; iki dünya da da benim mevkiim ve şerefim aşktır!

• 0 uyanık, herşeyden haberi olan padişahım sözü aklımdan alıp götürüyor da, bu yüzden ben, her beyti söyleyince; "Sonu geldi!" deyip duruyorum!

 

1005. Beden ne iş yaparsa yapsın, o işi asıl yapan candır!

Fa'lü, Fe'ulün, Fa'lü, Fe-ulün 

(c. IV, 2071)

• Sen, her ne yapıyorsan bil ki, o benim işimdir; beden ne iş yaparsa yapsın, o işi asıl yapan candır!

• Sen, benim gözümsün; sen, benim kulağımsın! Ben, sadece bu ikisini söyledim; ötesini sen bil, sen anla!..

• 0 gizli hazine dünyada olmasaydı, dünyada yıkık bir ev olur muydu? Çünkü hazineler, daima yıkık yerlerde bulunur!

• Babacığım; sen, define iste! Elini oynat, elini oynat!..

• Onun güzel kokusu, bizim yol göstericimiz oldu; güllere, fesleğenlere kadar bize yol gösterdi!

• Varlık alemi, zerre zerre sana müşteridir; aklını başına al da, sende bulunan inciyi ucuza satma!

• Aşk olunca, can kaybolmaz! Sevgilinin gölgesi, başımızdan uzaklaşmasın!

 

1006. Yüzlerce karakış ötesinden sen, ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Dertli bir mektup yazdım
« Posted on: 29 Mart 2024, 00:49:15 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Dertli bir mektup yazdım rüya tabiri,Dertli bir mektup yazdım mekke canlı, Dertli bir mektup yazdım kabe canlı yayın, Dertli bir mektup yazdım Üç boyutlu kuran oku Dertli bir mektup yazdım kuran ı kerim, Dertli bir mektup yazdım peygamber kıssaları,Dertli bir mektup yazdım ilitam ders soruları, Dertli bir mektup yazdımönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes