> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Divanı Kebir > Davulu çalan olmazsa ses vermez
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Davulu çalan olmazsa ses vermez  (Okunma Sayısı 1267 defa)
21 Ekim 2010, 15:43:34
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 21 Ekim 2010, 15:43:34 »



660. Davul çalan olmadıkça, davul nasıl ses verir?

Mefa'îliin, Fe'ilatün, Mefa'îlün, Fe'ilün 

(c. III, 1358 )

• İlahî rahmet gönlün kulağına gizlice dedi ki: "Ne istersen yap, fakat bizden ayrı düşme, bizi unutma!"

• Tıpkı gözle gündüz gibi; sen bizimsin, biz de seniniz. Ne diye bizden ayrılır, kötü işler yapan, kötü kişilerin yanına gidersin?

• Gönül dedi ki: "Sana darılmaya, senden incinmeye imkan var mıdır? Davul çalan olmadıkça, davul nasıl ses verir?"

• Bütün dünya davuldur, sen de davul çalan! Bütün yollar zaten kapanmış, seni bırakıp da nereye gidebilirler?

• Can kımıldamadıkça şu zavallı beden kımıldayamaz. At hareket etmedikçe üstündeki, çul oynamaz.

• Gönlün Allah arslanıdır, nefsin ise at. Akıl meydanı ata dar geldi de o daracık meydandan sıçradı "Söyle" alanına vardı.-

"Söyle!": Kur'an'da bir çok sürelerin başında geçer. Dünyanın fanî, gelip geçici olduğu ayetlerle haber verilir, .

• Sözden harften geç de su gibi nakışlar kabul eder ol, şekilden şekle gir'. Cünkü harf de dünyadandır, ses de'. Dünya da zaten bir köprüden ibarettir.

 
661. Gül, can bahçesinden gelmiş bir habercidir.

Mef'aiü, Fa'iiaiü, Mefa'îlü, Fa'ilat

(c. III, 1348 )

• Bugün, bu bahar günü, neşe günü, sevinç günü. Güllerin çok açtığı bir yıl, gül yılı. Bu bahar mevsiminde halimiz, durumumuz çok iyi! Bizim gibi gülün    de hali iyi olsun!

• Ötelerden dostun yüzünün gül bahçesinden güle yardım geldi. Bu sebeple    artık gözlerimiz, gülün solduğunu, dökülüp saçıldığını görmez.

• Gülün güzelliğinden, letafetinden, ihtişamından, renginden, kokusundan nergisin gözleri mest oldu, bahçede ağzını açmış gülüyor.

• Süsen selvinin kulağına, bülbülün aşkının sırlarını ve gülün güzel huylarını    fısıldıyor.

*Gül bize iyilik etmek, lutuflarda bulunmak, bize kokusunu daha iyi duyurmak için elbisesini yırtarak koştu, geldi.

*Biz de güle kavuştuğumuz için, ona daha yakın olmamız için elbisemizi yırtıyoruz.

*Gül ötelerden geldi; o cihandandır. Bu yüzden bu cihana sığmıyor. Gül o kadar latiftir, o kadar güzeldir ki, hayal alemi bile gülü hayal etmeye dar geliyor.

*Gül denilen varlık kimdir? Akıl bostanından, can bahçesinden gelmiş bir haberci. Gül nedir? Solmayan, dökülmeyen, hakîkat gülünün güzelliğini, yüceliğini bildiren bir bilge.

*Gülün eteğini tutalım, ona yol arkadaşı olalım da oynaya, güle gülün aslına. zevalsiz gül fidanına gidelim.

*Gülün aslı, zevalsiz gül fidanı Mustafa(s.a.v.)'in terinden bitti, yetişti, lütfundan meydana geldi. 0 büyük varlığın yüzünden hilal halinde iken, bedir haline geldi.

"Bazılarının mevzu saydıkları bir hadîse işaret var. Hadîs şöyle:

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki: "Miraç gecesinde gökyüzüne çıktığım zaman terlemiştim. Ter damlalarım yeryüzüne düşünce, topraktan gül fıdanları bitti, yetişti. Kim benim kokumu koklamak isterse, kokumu almak isterse gülleri koklasın."

*Siz gülün yapraklarını yolarsınız, dallarını kırarsınız ama, ona yeniden yeniye can verirler, onu diriltirler, ona yeniden yeniye kol kanat ihsan ederler.

*Gör ki gül baharın davetine nasıl icabet etti. Halil İbrahim'in öldürülmüş dört kuşu gibi ölü iken dirildi, koşarak geldi.

*Ey hoca sus! Dudağını açma! Gülün gölgesinde otur da gonca gibi dudak altından gizlice gülümse!

 

662. Sevgilinin dudakları ile gönlüm ne haldedir, bunu hiç sorma!

Mefa'îlün, Fe'iiatün, Mefa'îlün, Fa'ilün 

(c. III, 1355)

• Visal, buluşma güneşinin iki gözünü açtınsa, hakîkatler göğüne çık, artık hayalden hiç bahsetme!

• Karanlığın ve aydınlığın ötesinde, celal nuru ve içinde zerreler gibi oynaşıp duran yıldızları seyret!

• Her ne kadar zerre güneşe ulaşmazsa da, ışığının parıltısı ile nur kesilir; bu kafi değil mi?

• Aşka hizmet için kaş gibi beli bükülen gönlün bakışından yüzbinlerce kemal gözü açılır.

• Ağzını kapa da sevgilinin dudakları ile gönlümün arasının nasıl olduğunu, gönlümün ne halde olduğunu hiç sorma! 0 hali ancak Allah bilir, başkası bilemez.

• Gönlümü işaret etmeye kalkışma, o gönül senin bildiğin eski gönül değildir. Bu kanatlarla padişahın devlet kuşlarının yanına uçmaya heveslenme!

• Herkes yarasına tuz ekilince feryat eder. Bense onun tuzluğundan uzakta kaldığımdan ötürü, gönül yaram onun tuzundan mahrum kaldığı için feryad ediyorum.

 

663. Ötelere göç var!

Fa'ilatün, Fa'ilatiin, Fa'ilatü 

(c. III, 1347)
• 0 güzeller padişahının bulunduğu yere göç var! 0 sevgilinin güneşinin doğduğu yere göç var!

• Geri kalanların kervanı yola düştü. Haydi ey davrananlar, biraz çabuk olun, göç var!

• 0 erlik ve ölümsüzlük denizine doğru, haydi ey erler erkekçe göçün, ötelere göç var!

• Padişahın yüzünün güneşi doğdu, dünya aydınlandı. Ey bekçiler sabah oldu, göç var!

• Asıllarına, yani can denizine doğru dostlar topluluğu yağmur gibi yağıyor, seller gibi akıyor, ötelere göç var!

• Evi barkı, döşeği, yastığı bırak! Attan katırdan, süslü eğerden, semerden vazgeç, ötelere göç var!

 

664. Ben öyle bir çocuğum ki hocam aşktır.

Mefa'îlün, Mefa'îlün, Fe'ulün 

(c. III, 1523)

• Arslan değilim ki düşmanla savaşayım. Ben arslandan daha çetin bir düşman olan kendimle, kendi nefsimle savaşayım, bu bana yeter.

• Mademki aşkın ayakları altında toprak olmuşum. Şunu iyi bil ki; o topraktan ben gül ğibi, süsen gibi bitip boy atacağım.

• Aşkın gamı ile geceler gibi karalar giymişim. Fakat ben bu karanlık gecenin koynundan parlak bir ay gibi doğacağım.

• Ben aşk ateşi ile yanmışım, baştan başa duman haline gelmişim. Duman gibi bu pencereden çıkacağım; göklere yükselecek, ötelere gideceğim.

• Ben öyle bir çocuğum ki, hocam aşktır. Bırakmıyor ki başımı kaldırayım, boyumu göstereyim.

• Aşk gibi daima diri olayım, daima varlık sahibi olayım, yemeden, içmeden, yatmadan, uyumadan kesileyim.

• Kendine gel de Ebu Bekr-i Rebabî gibi sus, sus da ben can olayım, bedenden sıyrılayım.

 

665. Bir damlayım ki, hem damlayım hem deniz!

Mefa'îlün, Mefa'îliin, Fe'ulün 

(c. III, 1520)


• Bana nasılsın diye soruyorsun? Nasıl olduğumu ben söylemeyeyim, sen bak da gör! Harap bir haldeyim, kendimden geçmişim, deliler gibi aklını başımda değil, sarhoşum.

• Meğer gökyüzü gibi ay'ın evi olmuşum. Sevgilinin aşkı yüzünden gökler gibi kararsızım.

• Yanlış söyledim, ben aşkın mizacına sahibim. Bu yüzden dönüp dolaşmayı da, durup dinlenmeyi de bilmiyorum.

• Sevgiliden ayrıldığım için, sanki dünyanın direği olmuşum gibi ağır bir yük altında eziliyorum.

• Ben görünüşte bir zerrenin yarısından da küçüğüm. Fakat aşk bakımından alemden de genişim, dünyadan da büyüğüm.

• Bir damlayım ki, hem damlayım hem deniz! Çeşitli yönden, çeşitli şekilller ve hadiselerle denenmedeyim, imtihan edilmedeyim.

• Bu sözü ben söylemiyorum. Bu söz aşkın sözü; ben bu ince sözü bilmeyenlerdenim, ben bir hiçim, hiç!

• Bu hikaye, bu aşk macerası binlerce yıllık bir hikaye. Bunu ben nereden bileyim? Ben daha dünkü çocuğum.

• Fakat öyle bir çocuğum ki, ben evveline evvel olmayan, kadîm olan o ezelî büyük varlığa aidim. Beni o yarattı, bu çocuk yüzyıllardan onunladır.

*Bu sözler balçıktan doğan sözler, ormandaki dolambaçlı yollara benziyor kendimi nasıl bir renkte göstereyim ki, ben o dolambaçlı yollardayım.

*Hayır! Yanlış söyledim. Benim güneş gibi bir rengim var. Bu denî, alçak dünyanın bulutlan içinde kalmış.

*Sus, insanın toprağını tozutma! Çünkü ben peri gibi buralarda gizlenmişim.

 

666. Senin verdiğin şeyden başka benim neyim var?

Mefa'îlün, Mefa'îlün, Fe'ülün

 (c. III, 1521)

*Ben bu dünyada dost olarak yalnız seni seçtim. Böyle olmakla beraber, sen benim kederlere kapılmamı, gamlara düşmemi uygun bulur musun?

*Gönlüm kalem gibi senin avucunda, parmaklarının arasında, neşelerim de senden gelmede, hüzünlerim, gamlarım da sendendir.

*Senin dilediğinden başka ne olabilirim ki? Ben senin gösterdiğin şeyden başka ne olabilirim?

*Bazen benden diken bitirirsin, bazen gül. Bu yüzdendir ki ben bazen gül :koklarım, bazen diken toplarım. Bazen çok neşeliyim, bazen çok mahzunum, üzgünüm.

*Beni ne hale getirirsen o halde olurum. Sen mademki benim böyle olmamı istiyorsun, ben de öyleyim, başka türlü de...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Davulu çalan olmazsa ses vermez
« Posted on: 20 Nisan 2024, 14:12:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Davulu çalan olmazsa ses vermez rüya tabiri,Davulu çalan olmazsa ses vermez mekke canlı, Davulu çalan olmazsa ses vermez kabe canlı yayın, Davulu çalan olmazsa ses vermez Üç boyutlu kuran oku Davulu çalan olmazsa ses vermez kuran ı kerim, Davulu çalan olmazsa ses vermez peygamber kıssaları,Davulu çalan olmazsa ses vermez ilitam ders soruları, Davulu çalan olmazsa ses vermezönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes