> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Divanı Kebir > Buluşma günü için kendine çekidüzen ver !
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Buluşma günü için kendine çekidüzen ver !  (Okunma Sayısı 1759 defa)
25 Ekim 2010, 15:11:09
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 25 Ekim 2010, 15:11:09 »



80. Buluşma günü için kendine çekidüzen ver!

Fe'ilatün, Mefa'îlün, Fe'ulün
 (c.I, 246)

• Bu dünyada yaptığımız işlerden ötürü, gönlümüzde yüzlerce davul çalınıyor, kıyametler kopuyor. Yarın, yani ölünce davulların gümbürtülerini duyacağız.

• Bugün gaflet, kulağımıza pamuk dolmuş, onu tıkamış; göze de, hakîkati göstertermeyen kıl kesilmiştir. Bu yüzden, biz, sevda vesvesesine kapılmış ve yarının gamı ile, endişesi ile çırpınıp duruyoruz.

• Hallac-ı Mansur gibi, safa ehli gibi, sen de, hakîkati duyurmayan gaflet muğuna aşk ateşi düşür, onu yak da, sağırlıktan kurtul.

• Aşk ile buluşma zamanı yakınlaştı, bu sebeple kendine çekidüzen ver,buluşma günü için güzelleş!

• Bizim ölümüz, her ne kadar sana matem olursa da, aslında, hakla buluşma vakti olduğu için, bizim en neşeli, en mutlu zamanımızdır.

• Çünkü bu dünya, bizim zindanımızdır. Zindanın harap oluşu, yıkılışı, zindandakileri sevindirir. Yani bizim bedenimiz, ruhumuz için bir zindan kesilmiştir. Ölüm, bedeni yıkınca, toprağa düşürünce, ruh zindandan kurtulaçak, Hakk'a kavuşacaktır. 

• Aklını başına al da, fanî olan bu dünya zindanında kimsede vefa arama!bu dünyanın vefası bile vefasızdır!

81. Ey vefalı kişi, bizden, benden vazgeç!

Fa'iiatiin, Fa'ilatün, Fa'ilün
(c.I, 251)


•Ey vefalı kişi, gel, gel, daha yakına gel! Beni, benliği, bizi, bizliği bırak! Çabuk, vakit geçirmeden gel!

•Gel daha yakın gel! Biz'den, ben'den vazgeç, gel, gel. Sen'lik ve biz'lik yok oluncaya kadar gel. Ne "sen" kalasın, ne de "biz" kalalım!

• Kibri ve kendini beğenmeyi bırak da, yere göğe sığmayan o büyükler büyüğüne gönlünde yer ver!

• Cenab-ı Hakk, ezel aleminde  "Ben sizin Rabbiniz değil miyim" diye buyurdu. Sen de ona; "Evet, Rabbimiz sensin!" diye cevap verdin.

• Evet sözün şükrü nedir? Yani o emri nasıl yerine getireceksin? Bu dünyada, şikayet etmeden, Hakk'tan gelen belalara, ıstıraplara sabretmektir. Ses çıkarmamaktır.

"burada 7 ci araf suresinin 172. ayetine işaret var. Arapça "Evet" kelimesi, ses olarakıstırap sesini  verdiği için Mevlana eski edebiyatta sık sık yapılan "tevriye sanatını hatırlatmaktadır.

• Bela'nın bir sırrı da; ben fakr, yokluk dergahının kapısmı çalıyorum demektir.

• Sen, kendinden kurtul, benliğinden temizlen, toprak ol, ayak altına seril de toprağından otlar bitsin. Ot gibi benliği üstünden atar, kurursan hoş bir şekilde aşk ateşine yanarsın.

• Senin yanışınla meydana gelen kül, toprak, kimya gibi dertlere deva olur.

• Illetlerle, nefsanî arzularla dolu olan hayvanî rühunu ona ver de sonsuz olan, hoş olan insanî rühu elde et!

 

82. Garip olan rüh, mekansızlık aleminin özlemini çeker.

Müstefilün, Müstef'ilün, Müstefil, Müstef'ilün
(c. I, 26)
•Her an gökyüzünden gönüllere gizli olarak şöyle vahiyler gelmede: "Ne zamana kadar, tortu gibi yeryüzünde çöküp kalacaksınız? Göğe yükselin, göğe yükselin!"

• Ancak tembel olanlar, ağır canlılar şarap tortusu gibi dibe çökerler. Tortudan kendini kurtaran, arınan, temizlenen ise küpün üstüne çıkar.

• Hemen balçığı, çamuru karıştırma! Suyunıı bulandırma da arınsın. Tortun aydınlansın ve derdine derman bulunsun.

•İnsanda şu'le gibi bir can var. Fakat onun dumanı, nurıından daha fazla. Duman haddini aşınca, fazla olunca, gönül evinde bulunan Hakk ışığını göstermez olur.

• Eser, gönül evindeki dumanı azaltırsan yani günah kiılerinden arınırsan, senin nürun ile her iki dünya da, bu dünya da, öteki dünya da aydınlanır.

• Bulanık bir suya bakarsan, orada ne ay görebilirsin, ne de gök! Hava kararınca güneş de gizlenir, ay da!

• Güney rüzgarı esince, havayı tertemiz eder. Bu yüzdendir ki, sabahın erken saatlerinde seher yeli eser. Adeta dünyayı cilalar, parlatır.

• Alıp verdiğimiz nefes de gönüldeki sıkıntıyı, derdi temizler, arıtır, adeta insanın içini cilalar. însan bir an bile nefes alıp veremezse, varlığına yokluk gelir çatar.

•Bu dünyada garip olan rüh, mekansızlık aleminin özlemini çeker. Hayvan nefis ise bilmem ki, ne diye şu dünya otlağında otlar durur? Geldiği yeri unuturda dünya nimetleri için çırpınır durur.

 

83. Allah'ım canı yarattın ama ona cefalar verdin!

Müstef''ilüıı. Müstef'ilün. Müstef''ilün. Mıistef''ilün
 (c,1,28 )

• Ey bedenimizin padişahı; ey bize acıyarak, bizi neşelendiren, güldüren aziz varlık! Ey gözlerimize görüş kabiliyeti veren, ey can gözümüze tutya çeken, parlatan Rabbimiz!

• Canı parlattın ama ona cefalar verdin, onu deliye, divaneye çevirdin. Bazen onu yalnızlığa aşık ettin. Bazen, bir güzel yüzlünün peşinde koştuıdun, üryan düşürdün.

• Bazen top olduk, çöğeninin eğri ucuna uyduk, onun önünde başı dönmüş bir top gibi kah neşeye, eğlence yerine, kah belaya, cefaya, derde, ıstıraba doğru yuvarlandık durduk.

• Bazen gaflet uykusuna daldırırsın, bazen sebeplere doğıu sürersin, bazen de yoklıık çölünde bizi süründürürsün.

• Bazen yüksek mevkî, altın taç sevdasına düşürürsün. Bazen de tutar basına topraklar saçarsın. Bazen kendini kayzer, padişah sanır, bazen de yoksullar gıbi yamalı hırkalara bürünür.

• Kah diken olur, kah gül! Bazen sirke olur, bazen şarap; kah davulcu olur. davul çalar, kah davul olur, tokmaklar yer.

• Bazen acaip bir ağaç gibi elma verir, bazen kabak yetiştirir. Bazen zehir verir bazen şükür; bazen dert verir, bazen derman.

• Hayat  ne acaip bir ırmaktır ki, bazen su olur, bazen kan; bazen la'l renkli şarap kesilir, bazen süt; bazen de şifalar veren bal.

• Bazen çeşitli renklerden sıyrılır. Hz. îsa'nın küpüne girer, bir renge bürünür böylece bazen "Allah'ın boyası" meydana çıkar. "Allah dilediğini vapar

"Hz. İsa'nın bir küpü varmış. oraya atılan kumaslar çeşilli renklerde de olsa tek renk olarak çıkarmış. Bu "Allah boyası"dır. Allah'ın takdirine uymayı ifade eder. Bu beytte 2. Bakara suresinin138 çi ayetine işaret edilmektedir"

.

 

84. Benim canım mana helvası istiyor.

MefS'îlün, Mefa'îliin, Fe'ulün
 (c. I, 106)

• Canım mana helvası istiyor, helva! Helva vadini yarına bırakma!

• Bu mana helvası ne de güzel, sıcak, hoş; onun kokusu her an yücelerden ötelerden geliyor.

• Sen bu mana helvasını ağızla yiyemezsin, bu sebeple, incir gibi ağzını kapa da, o nefis hoş kokulu, sıcak helvayı gönülden ye; ona dudaklarını, elini değdirme.

• Bu helva, dünyada yapılan helvalardan değildir. 0 taraftandır. Onu görünmez el pişirmiştir. 0 eldendir. 0 helva, o görünmez alemde süt içti, hurma yedi de tatlılaştı. Bu yüzden o, ötelerin helvası oldu.

• Biz hepimiz Akl-ı Küll'ün oğullarıyız. Bu sebepten de ötelerden "Ey babasının canı!" diye sesler gelip durmadadır.

 "Akl-ı Küll", Allah'ın kudretinden, Akl-ı Evvel'den yani ulühiyyet mertebesinden evvel ortaya çıkan akıl mertebesidir. "Arş-ı Azam", "Cebrail" Hz. Muhammed'in nüru gıbı, Aklı Küll'ün, Akl-ı Evvel'den sonra gelen bir mertebe olduğunu bilmek gerek. Çünkü, "Allah'ın ilk yarattığı şey akıldır." hadîsi ile Akl-ı Evvel'e işaret vardır. Arifler, bütün bu meıtebeleri, Kur'aıı ve hadîslerden yararlanarak, biz aciz insanlara Cenab-ı Hakk'a dair bilgiler vermeye çalışmaktadırlar. Şinasi merhumun dediği gibi:

"Akıl biliyor ki, var bir Allah,
Mahiyeti anlaşılmıyor, ah!"

 

85. Dudağını her öpüşe verme onu kirletme.

Mef'ulü, Mefa'îlü, Mefa'îlii, Fe'ülün
(c.1, 96)


• Sevgilinin dudağından anlatılamaz zevkler duyarak mest olmak istiyorsan, dudagını her öpüşe verme, kirlenme, her yemeğe onu bulaştırma!

• Bövle yap da senin dudağından başkasının kokusu gelmesin; o dudaklar yalnız ve yalnız aşk kesilsin. Lekesiz; hiçbir dudağa dokunmamış, tertemiz kalsın da eşsiz bir hale gelsin.

• Sunu iyi bil ve ibret gözü ile bak da gör ki: kadîm olan, evveline evvel olmayan Allah'ın nürundan başka ne varsa hepsi de bir mezbelede, yani pislik dolu bir yerde bulunan kokmuş pislikten ibarettir.

• Sen, manen kirlenip pislik olunca, kutsallığın, takdîsin üstünlüğünü, manevî tadını ne bilirsin? Aklını başına al! Pislik olmaktan kurtul, temizlen de kutluluk, yücelik tarafına git!

• Hz. Musa, Firavun'un nimetinden elini çekti. Ağzını yıkadı da Allah ona nürlu el ve kerem denizini bağışladı.

• Kendine gel, gözünü kapa ki, o göz, pek kıskançtır. Aklını başına al, madeni boş tut ki, senin için hazırlanmış bir mana yemeği var!

 

86. Gaflet pamuğunu kulağından çıkar, aşk gözünü aç!

(Bu gazel bir yazma nüshadan alındı.)
<...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Buluşma günü için kendine çekidüzen ver !
« Posted on: 24 Nisan 2024, 17:37:40 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Buluşma günü için kendine çekidüzen ver ! rüya tabiri,Buluşma günü için kendine çekidüzen ver ! mekke canlı, Buluşma günü için kendine çekidüzen ver ! kabe canlı yayın, Buluşma günü için kendine çekidüzen ver ! Üç boyutlu kuran oku Buluşma günü için kendine çekidüzen ver ! kuran ı kerim, Buluşma günü için kendine çekidüzen ver ! peygamber kıssaları,Buluşma günü için kendine çekidüzen ver ! ilitam ders soruları, Buluşma günü için kendine çekidüzen ver !önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes