> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Divanı Kebir > Aşk şehri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Aşk şehri  (Okunma Sayısı 2445 defa)
25 Ekim 2010, 13:06:26
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 25 Ekim 2010, 13:06:26 »



200. Aşk şehrinde kötü huylu insanların ne işi var?

MUfte'ilün, Fa'ilat, MUfte'ilün, Fa'ilSt
 (c.I, 470)

• Böyle güzel bir ay yüzlüyü görünce, şaşırıp kalmak gerek! Pervanenin neşelenmesi için, mum lazım, şamdan lazım!

• Senin gamının hazîn hazîn çaldığı çengden kulaklarım feryatlarla doldu. Her nefesimin gamının çengi ile "ten ten ten" demesi gerek!

• Ay yüzlü olan dilbere ulaşmak için ne yapmalı? Ona aşık olan kişinin çok iyi huylu olması, insan olması gerek. Kötü huyla güzele varılmaz.

• Ey benzeri olmayan güzel! Saçlarını elime ver. Aşk kuyusuna düşene ip uzatmak gerektir.

• Aşk güzel bir şehirdir. Güzeller şehridir. Fakat bu şehirde yabancıların, huysuz, ahlaksız insanların ne işi var? Böyle bir şehri kötü insanlardan korumak için akıl hisarı, iman burcu lazım!

• Bu gam yükleri altında ezilen gönlün gıdası nedir? Temiz kalpli güzel bir sevgili ile buluşmaktır. Yoksul bir devenin su içmesi, ıslak bir otlağa çökmesi gerek!

201. Gönül zamanenin kötülüklerinden kaçtı, aşkın koltuğunun altına sığındı

Mefte'ilün, Müfte'ilün, Fa'ilat
 (c.I, 508 )

• Gönlümün kuşu yine uçmağa başladı. Can dudusu yine şeker kamışlıgında... Benim deli divane sarhoş devem yine akıl zincirini kırdı.

• Yıne şu ırmakta sular aktı. Irmağın kıyılanndaki çimenler yeşermeye başladı.

• Seher rüzgarı yine bahçeye geldi. Gülleri, gül bahçelerini okşamaya başladı.

• Aşk bir ayıbımı gördü de beni sattı. Sonra acıdı. Yüreği yandı, yine beni satınaldı.

• Düşmanım, beni dostla beraber görünce haset etti de elini dişlemeğe başladı.

• Gönül zamanenin kötülüklerinden, hilelerinden kaçtı. Aşkın koltuğunun altına sığındı, orada emeklemeye başladı.

.• Aşk, gönlü kendi yanına çağırınca, gönül bütün insanlardan kaçmağa başladı.

 

202. Aşık olmayan kişi, padişah bile olsa, o, ipek bir kefene sanlmış bir ölüdür.

Müfte'ilün, Müfte'ilün, Fa'ilat
 (c.I, 504)

• Seni yakından görmek istiyorum. Ne olur, biraz daha yakına gel! Çünkü senin yüzün tamamıyla nürdan ibaret. Nurdan başka birşey değil. Dünyada senin aşkınla mahmur olmayan kimdir?

• Bu sözü yanlış söyledim. Canlar canını isterken; "Yakına gel!" denir mi? Sen uzakta değilsin, sen benim canımdasın, canımın içindesin. Kendinde bunana; "Yakına gel!" demek büyük bir hatadır.

• Düşünce, düşünceye perde olur. Bu sebeple, şu veya bu şekilde düşünceyi bırak! Zaten o gizli değil ki!..

• Senin ay gibi güzel olan yüzün meydanda iken, herkes tarafından görülürken senin yüzünü göremediği için gussaya dalan, derde düşen kişinin özrü kabul olamaz!

• Şunu iyi bil ki, aşksız gönüle sahip olan, aşık olmayan kişi, padişah bile olsa o, ipek kefene sarılmış, mezara gömülmüş bir ölüden başka birşey ğildir.

• İhtiyar olsun, genç olsun, ab-ı hayat için kişiye ölüm bir şey yapamaz. Onun ölümü kolay değildir!

 

203. İlahî şarap öyle bir şaraptır ki, güneş bile aydınlığını ondan alıyor.

Mef'ülü, Mefa'îlün, Fe'Olün
 (c. 1,517)

• Ruhum dostun hevasında göklere doğru yükselir de, arifler meclisinde sevgi şarabının kadehlerinin döndüğünü gördükçe daha neşeli olarak ötelere doğru uçmadadır.

• 0 alıp içmek için elini mana şarabına uzatıyor. Tarif edilmez olan o şarap, öyle bir şarap ki, güneş bile nurunu, aydınlığını ondan alıyor. Güneşi bile o aydınlatıyor.

Hz. Mevlana'nın bu beyti, Ibn-i Fariz hazretlerinin "Hamriyye" ismindeki ilahî şarabı öven şiirindeki şu beytini hatırlattı:

"İlahî şarap bir güneştir, ayın ondördüncü günü, bedir, dolunay da onun kadehidir. 0 şarabı hilal, genç ay dolaştırır, o şarabın karışmasından yıldızlar meydana gelir." Yani güneş gibi olan ilahî aşk şarabı, dolunay gibi olan ariflerin gönüllerinden, yıldızlar gibi olan Hakk sunulur.

• Ruh o şarabı içince, daha da ruh oluyor, hafifliyor, yükseliyor. Ötelerden bile ötelere uçmak istiyor.

• Ruh ötelerde rnana ayını bulup da onunla manen beraber olunca, güneş utancından gizleniyor, görünmez oluyor.

• Ruh onunla manen buluşunca, tazeleniyor, gençleşiyor, artık ne kimseye bakıyor, ne de birisine bir şey danışıyor.

 

204. Biz benlikten, senlikten kurtulunca hepimiz bir oluyoruz.

Fe'ilatün, Mefa'iliin, Fe'ilSt
(c.I, 497)

• Çalgı, saz nasıl insanı şarap içmeğe teşvik ederse, iyilerin yaptığı işler, iyiliklerde insanı iyilik yapmaya yöneltir.

Marifetname sahibi Erzurumlu îbrahim Hakkı hazretleri: "Musikî zahidin zühdünü, fasıkın fıskını artınr" buyurmaktadır. Yani müzik zahide manevî zevkleri verir, onu Hakk'a yaklaşır.. Zevkine düşkün insanı da içmeğe, şehevanî zevklere teşvik eder. Bu yüzdendir ki, eyhanelerde müzik olduğu gibi, eski tekkelerde de müsikî vardır.

•Allah, insanı iyiliğe teşvik için iyiliğe şükreder, kötülükten de şikayette bulunur. Firavun'dan bahs eder. Hz. Musa'nın şükrünü anlatır, bunlar hep bahanedir. Bunlar hep bizim halimizi hikayedir.

.• Benlikte olan, benlik güden Firavun cinsindendir. Benlikten yakasını sıyırmış, temiz, pak, günahlardan kurtulmuş kişi de Hz. Müsa'dandır. Onun cinsindendir.

• Şunu iyi bil ki, gamın, kederin arkasında neşe vardır. Neşenin arkasında da gam ve keder pusudadır.

• Ahmed (s.a.v.) toprak olmayı, yani mütevazi yaşamayı huy edindi de, o yüzden miraca yükseldi ve göklerin manevî padişahı oldu.

• Sen de toprak ol da, senden bitkiler yetişsin. Toprak olan, gönül hazinesini bulur.

.• Madem ki biz benlikten, senlikten kurtulunca hep bir oluyoruz. Yeter sus ! Sen bu sözleri kime söylüyorsun?

 

205. Tur Dağı seslendi ama, Müsa'nın gönlündeki gizli hazine sessiz kaldı.

Fe'ilatiin, Fe'ilatün, Fe'ilatün, Fe'iliin,
(c. I, 414)

• Gece gündüz elsiz ve ayaksız gönülle senin hizmetinde bulunmak ne hoştur! Senin mana şekerleri ile dolu olan yurdunda şeker yiyen kuş ne mutlu kuştur. Yani senin manevî nimetlerinden yararlanan Hakk yolcusu ne talihli kişidir.

• Senin manevî bahçende gizlice gülen goncanın başucunda bulunan uzun boylu selvinin gölgesinde bulunmak ne hoştur. Yani kamil bir insandan manen yararlanmak ne güzel şeydir.

• Karga gübreye aşıksa ona de ki: "0 sevgi ona yaraşır, ama gül bahçesinde yeşillikler içinde bülbüllerin gülü sevmeleri ne de hoştur." Yani şehvet peşinde koşarak fanî güzellere gönül verenler, koşsun dursunlar ama, sonu utanç olan kirli arzulardan kendilerini kurtararak gerçek sevgiliyi bulanlar ne mutlu kişilerdir.

• İnsanlar geceleri uykuya dalınca, gündüz kendilerini rahatsız eden düşüncelerden kurtulurlar ama, ibadetle geçirdikleri gecenin karanlığında, kuşluk vakti güneşinin nürunu bulanlar ne mutlu kişilerdir?

• Ey puta tapan kişi! Senin ayağın balçığa şaplanmış kalmış. Şu gökkubbenin derinliklerinde ne güzellikler bulunduğunu sen ne bileceksin? Ey fanî güzele gönül vererek beden balçığından, nefsanî arzulardan kurtulamıyan zavallı! Sen ötelerde mana göklerindeki güzelliklerden nasıl haberdar olabilirsin?

• Hz. Musa'ya olduğu gibi, Hakk'ın rahmetinden sana da bir tecellî olursa mana şekerleri yağdıran o manevî buluşmanın yüzünden Tur Dağı'nın göğsü, yani Hakk aşığının gönlü ne güzel bir hale gelir.

• Dağ ses verir ama, madende ses vermeyen, susan altın var. Bazen susmak, bazen de ona cevap verip konuşmak ne hoştur. Yani tecellîye mazhar olan Tur Dağı seslendi ama, Müsa'nın gönlündeki gizli hazine sessiz kaldı. Her iki hal de hoştur.

 

206. Allah kendini, yarattığı güzel eserlerin arkasında gizlemiştir.

Mefa'îlün, Fe'ilatün, Mefa'îlün,
(c.I, 477)

• Benim varlığım sevgilinin elindeki kadehten başka bir şey değildir. Eğer dilimle söylediğim bir söze inanmadınsa, gönülden söylediğimi anlaman için gözüme dikkatle bak!

• Gönlüm kadeh gibi kanlarla dolu. Zayıf düşmüş bedenim ise, hiç bir zaman zayıflamayan, sararıp solmayan, eriyip gitmeyen, daima güçlü ve kuvvetli olan aşkın elinde bulunmaktadır. 

• Benim varlığımı bir kadeh gibi elinde tutan, bazen dolduran, bazen boşaltan, o tek olan, eşi olmayan sevgilim, çok kudretlidir. Her an Adem gibi, havva gibi yüz binlerce insanı yaratır. Dünyaya getirir. Yine yüz binlerce insanı öldürür. Ötelere gönderir. Dünyayı yaptığı resimlerle, nakışlarla süsler, doldurur. Fakat o büyük yaratıcı, o eşsiz san'atkar kendini gizler, göstermez. akla. fikre sığmaz. Nasıl olduğu tasvir edilemez, anlaşılamaz.

  • Zerrenin de, ovanın da, katrenin de, deryanın da ne ile nasıl en iyi bir hale gelip düzene gireceğini bilir. Bütün kainatı, koyduğu şaşmaz değişmez kanunlarla saat gibi işle...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Aşk şehri
« Posted on: 18 Nisan 2024, 06:22:32 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Aşk şehri rüya tabiri,Aşk şehri mekke canlı, Aşk şehri kabe canlı yayın, Aşk şehri Üç boyutlu kuran oku Aşk şehri kuran ı kerim, Aşk şehri peygamber kıssaları,Aşk şehri ilitam ders soruları, Aşk şehriönlisans arapça,
Logged
17 Aralık 2013, 21:56:59
Rüveyha
Forum Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.764


« Yanıtla #1 : 17 Aralık 2013, 21:56:59 »

Ne faydalı bilgiler bunlar..Rabbim razı olsun paylaşan kardeşimizden..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes