> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Divanı Kebir > Aşıkların baharı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Aşıkların baharı  (Okunma Sayısı 1135 defa)
22 Ekim 2010, 18:18:27
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 22 Ekim 2010, 18:18:27 »



471. Aşıkların baharı

Müstef'ilün, Müstefilün, Müstef'ilün, Müstefilün

 (c. II, 536)

• Yeryüzünü bağlar bahçeler haline getirmek, her tarafı yeşilliklerle, çiçeklerle süslemek için aşıkların baharı ötelerden çıkıp geldi!

• Bu gelen bahar, bildiğimiz bahar değildir; bu, aşıkların baharıdır! Bu bahar gelince, deniz incilerler dolar; acı sular, cennette akan kevser ırmağı kesilir; bütün taşlar la'l olur; şu topraktan yaratılmış olan beden de, baştan başa can halini alır!

• Aşıkların canları ve gözleri tufan bulutlan gibi yağmurlar yağdırsa da, beden bulutu içinde bulunan gönülleri şimşekler gibi çakmada ve etrafı aydınlatmadadır!

• Biliyor musun, aşıkların gözleri aşkla neden tufan bulutu oldu, ağlamaya başladı? 0 ay, önce bulutlarla gizlendi de ondan!..

• Ne neşeli, ne hoş andır ki, o an, bulutlar ağlar; ne mübarek, ne tatlı bir zamandır ki, bulutlar ağlarken bulutların arasından şimşekler güler!

• Ne şaşılacak şeydir ki, ötelerde, can aleminde yağan aşk yağmurunun yüzbinlerce damlasından tek bir damla yeryüzüne düşemez! Eğer düşse, bütün dünya baştan başa yıkılır, harap olur!

• Aşk yağmurunun bir damlası yüzünden yeryüzü harabeye döner! Bir damlanın meydana getirdiği tufanda, niceleri Nuh aleyhisselamla birlikte aynı gemiye biner, niceleri de boğulur gider!

 

472. Gönlümün evini boşalttım, içinde bulunan her şeyi dışarı attım!

Mef'ulü, Mefa'îliin, Mef'ulü, Mefa'îlün

 (c. II, 622)

• Birisi seninle ilgilenmeye, seninle konuşmaya cesaret eder diye can, kıskançlığından ötürü her saat, senin önünde ölüyor, diriliyor!

• Sen ayağını nereye bassan, topraktan bir insan baş kaldırır, hayat bulur! Hal böyleyken, kim kendindeki bir baş için senden vazgeçer, kim sana canım vermez?

• Senin latîf, manevî kokunu alarak uçtuğu gün, senden nasıl bir koku aldığını, ancak can bilir; başkası bilemez!

• Senin mahmurluğun bir an için başımda azalsa, başım feryada başlar ve başımda bulunan her kıl da, yana yakıla ağlar!

• Gönlümün evini boşalttım; içinde bulunan her şeyi dışarı attım da, orayı senin eşyanla doldurdum, döşedim! Aşkın günden güne artsın, çoğalsın diye ben, eriyip gitmede, eksilmedeyim!

• Şimdi canım, Tebrizli Şems'in aşkı ile denizdeki gemiler gibi ayaksız koşuyor!

 

473. Benim karanlık gecem, senin yüzünden bana gündüz oldu!

Mef'ulü, Mefa'îlün, Mef'ülü,

(c. II, 620)

 

• Selvi ağacından, senin uzun boyunun kokusunu alıyorum; ay da bana, senin parlak. güzel yüzünün rengini haber veriyor!

• Dünyada görünen her parıltı, her nur, senin yüzünün nurundan doğuyor! Şarap da, yarın güneş doğunca her tarafın senin nurunla aydınlanacağı müjdesini veriyor!

• Bize, senin hiç kimseye benzemeyen tatlı gülüşünü hatırlatan gül, susene hoca oldu!

• Ne zaman senden kaçsam, uzaklaşsam aşkınla savaşa girerim; her taraftan başıma senin sevdan hevesi gelir! içime bir ateş düşer de, senden kaçtığım halde, seni özler dururum!

• Haksızlıklarla, zulümlerle dolu olan şu dünyadan yücelince, ötelere gidince yok olurum fakat, yokluk aleminde bile kulağıma yine senin sesin, senin hey hey nefhaların gelir!

• Gönlümde duyduğum coşkunluklarla, fitnelerle dolu olan her feryad, her Figan, biliyorum ki, senin "ney"inden gelmektedir!

• Benim karanlık gecem, senin yüzünden bana gündüz oldu ama, gam çekmeye, üzülmeye, bu halden şikayet etmeye yer yok! Çünkü, senin sevgi deryan, koşarak bana gelmededir!

• Şu gökkubbenin altında aklı başında kimse kalmadı! Çünkü, sağdan soldan, inden arkadan senin mana şarapların sunulmaktadır!

• Senin cevrinden cefandan korkarım, ürkerim fakat, cevrin, cefan gelip beni bulunca görürüm ki, o acı nesneler, senin denizinden geldikleri için tatlılaşmışlardır!

 

474. Ben kendimi, kendi benliğimi inkar ettim de, ona inandım, iman getirdim!

Müfte'ilün, Müfte'ilün, Müfte'ilün, Müfte'ilün

(c. II, 543)

• Sevgili beni göğsüne bastırmış, sıkıp durmada; beni, başımı kaşımaya bile bırakmıyor!

• Bazan beni deve katarı gibi arkasından çekip götürüyor; bazan da, baş komutan gibi öne sürüyor!

• Benim bedenimi kan halinden geçirir, erlik suyu yapar; erlik suyundan geçirir, beni insan şekline sokar, bana akıl verir! Böylece, nasıl da derlenip toplandığımı, haşir sırrını açığa vurur! 

"Mü'minun Süresi 23/12, 13, 14. ayetlere işaret edilmektedir."

• Bazan yaşadığım vatandan beni güvercin gibi ötelere uçurur, sevdiklerimden ayırır; bazan da tutar, yüzlerce nazla niyazla yokluktan beni alır, huzuruna çıkarır!

• Bazan gemi gibi denizin üstünde sefere çıkarır; bazan da demir yapıp çapasına bağlar, beni denize atar!

• Bazan temizlenmek isteyenler için beni su yapar; bazan bahtsız kulunun yolunda beni diken eder, onu bana yaralatır!

• Ebedî sekiz cennet bile o padişaha yurt olamadı da, ne şaşılacak şeydir ki, ne mutlu haldir ki, şu gönlüm ona yurt oldu!

• Ben, o can güzelinin birliğini, varlığını dilimle söyleyerek ona inanmadım, iman sahibi olmadım; kendime kafir oldum, yani kendi benliğimi inkar ettim de o vakit inandım, iman getirdim!

• Ben, Cibrîl'le beraber uçuyordum; benim de altıyüz kanadım vardı! Mademki ona ulaştım, onu manen buldum, artık kanadı ne yapayım?

• Ben, geceleri, gündüzleri can incisinin bekçisi idim; onu koruyordum. Şimdi, inci denizinin dibinde, kendi incimden vazgeçmiş bulunuyorum!

 

475. Denizde inciden başka ne acaip yaratıklar, ne şaşılacak şeyler var!

Mef'ulü, Mefa'îlün, Mef'ülü, Mefa'îlün 

(c. II, 605)

• Dostum! Şeker mi daha iyidir, yoksa şekeri yapan mı? Ay mı daha güzeldir, ayı yaratan mı?

• Şekerden vazgeç, ayı da bırak; o yaratan bambaşka şeyler biliyor, bambaşka. şeyler yaratıyor!

• Denizde inciden başka ne acaip yaratıklar, ne şaşılacak şeyler var fakat, denizi yaratan, incileri, o acaip balıkları, çeşit çeşit varlıkları yaratan padişah bambaşka bir padişahtır!

• Şu ırmağın üstünde gördüğün dolaptan başka, akıl almaz, öyle görülmemiş, şaşılacak bir kainat dolabı var ki, bu sudan başka bir su ile bir an bile durmadan dinlenmeden dönmede, sayısız mahlukata can gıdaları hazırlamadadır!

• Hamamın duvarına çizilen resim bile akılsız çizilmezken aklı, haberi yaratanın bilgisi nicedir; onu sen düşün!

• Canlar vardır ki, sevdalıdırlar; seher vaktinde kurulan o manevî, acaip meclis için şaşırmışlar, yememişler, içmemişler, uyumamışlardır!

* Sustum, sustum; artık sözü bıraktım! Kulağa görüş kabiliyeti veren, ona ötelerden ses duyuran sevgili söylesin!

 

476. Bu paramparça olan gönlümü senin hayalinin önüne koydum da;

"Vefa böyle mi olur?" dedim!

Müfte'ilün, Mefa'îliln, Müfte'ilün, Mefa'îlün 

(c. II, 551)

• Ey benim canım, ey benim cihanım! îki dünyada da senin yüzüne benzer bir yüz nerededir? Acaba böyle bir yüz var mı? Sen cana sitem edersen et;  senden gelen sitem de yerindedir, tatlıdır!

• Mademki her tarafta senin yüzünün nuru var, senin zamanında, sen varken cihanda iki tane yüz olamaz! Çünkü, yeryüzünde bulunan yüzleri nurunla kaplamışsın, aydınlatmışsın! Artık senin yüzünden başka bir yüz bulunur mu?

• Senin yüzünü gören kişinin gözüne senden başka her şey, yeryüzünün definesi, gökyüzünün ayı da olsa, sönük ve değersiz görünür!

• Yüzü böyle nürlu ve güzel bir varlık, bir de aşk hevesine düşmüşse, o kul bile olsa, padişah onun kulu kölesi olur!

• Bu parça parça olan gönlümü senin hayalinin önüne korum da, vefaya ait sözler söylerse; "însaf et; vefa bu mudur?" derdim?

 

477. Ben, tamamıyla yok olmuşum, kendimden geçmişim, sen kesilmişim!

Mef'ulü, Mefa'îlün, Mef'ülü, Mefa'îlün 

(c. II, 1031)

• Benim canımla senin canın birbirlerine öyle bağlanmışlar ki, bu halimizle biz, ister hayır olsun, ister şer, aynı renge boyanalım, birbirimizin aynı olalım!

• Ey şuh, neşeli dilberim; ey rengimin, halimin aslı; ey yükümdeki şeker; ey şeker yükümden de tatlı ve güzel dostum!

• Ey vuruşu sağlam ve yerinde; ey nükteli sözleri yarama merhem olan sevgili! Ben, tamamıyla yok olmuşum, kendimden geçmişim de, baştan başa sen kesilmişim

" Arifane söylenmiş olan şu beyit, Hz. Mevlana'nın bu tamamlıyor:"

• Ey güzel ay; ey ay yüzlü sevgili! Yüzünü gösterdikçe bizim komşumuz idin! Şimdi evi birleştirdik; komşuluktan çıktık, aynı evde oturuyoruz!

• Sen, şimdi bir padişah gibi saldırı...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Aşıkların baharı
« Posted on: 26 Nisan 2024, 07:33:45 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Aşıkların baharı rüya tabiri,Aşıkların baharı mekke canlı, Aşıkların baharı kabe canlı yayın, Aşıkların baharı Üç boyutlu kuran oku Aşıkların baharı kuran ı kerim, Aşıkların baharı peygamber kıssaları,Aşıkların baharı ilitam ders soruları, Aşıkların baharıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes