๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dinler Tarihi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 29 Ekim 2010, 02:50:38



Konu Başlığı: Yeni Japon Dinleri
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 29 Ekim 2010, 02:50:38
5- Yeni Japon Dinleri


Yeni akımların bir kısmı geçen yüzyılda doğmuştur. Tenri-Dini ve Omoto-Dini bunlardandır. 1945 sonrası hızlı gelişme göstermişlerdir. Şintoizm devlet dini iken Budizm ve Hıristiyanlık devlet kontrolünde idi. Din ve devlet idarelerinin ayrılması, yeni din hürriyetinin gelmesi bir sıra yeni cemaatların toplum önüne çıkmasına yol açtı. Önceden 34 olan cemaat sayısı, 1946 dan sonra geçen sürede 400 üzerine çıktı. [234] Bu cemaatları ortak isimler etrafında toplamak zordur. Her birinde kendine özgü yeni gelişmeler vardır.

Yeni dinlerin göze çarpan özellikleri, “Hepsinin de yeni bir Tanrısal vahye dayanması ve kurucularını bu vahyin taşıyıcıları hatta Tanrısal İnkarnasyonu saymalarıdır. Bu gerçek yeni dinlerin başarı temelini teşkil eder. Her din Tanrısal tecrübenin güncelliğine değinir. Yeni bir hidayet klavuzunu tebliğ eder. Japon toplumundaki ataerkil yapıya rağmen vahiy taşıyıcıları arasında bir sıra kadınların da olması dikkate şayandır. Tenri-Dini kurucusu Miki Nakayama bir marangozun karısı idi. 1838 de tanrıların kendini hizmete çağırdıklarım ilan etti. Onun büyük torunu Zene Nakayama bugün sayıları üç milyonu aşan müminlerin lideridir. Aynı şekilde Omoto-Dini de Gök Tanrı ve kainatın yaratıcısının vahiy taşıyıcısı Nao Deguchi'ye dayanır ve torunu günümüzdeki cemaatın başkanıdır. Taraftarlarının sayısı bir milyonun üzerindedir.

Diğer din kurucularından bazıları Tanrısal vahiylerini Buda'nın yeni hidayet yoluna dayandırırlar. Örneğin Issay-Şu'nun kurucusu Baba Kakuşun bunlardan biridir. Yine Yasaka Kakusho, Budist Shingon Ekolü lideri Kobo Daishi'nin vahyine dayanır. Aynı şekilde Nempo-Shinkyo'nun kurucusu Ogura Raigan mezhebini Amida Buddha tezahürüne dayandırır. Bazıları da vahiylerini tazim edilen geleneksel Japon tanrılarına dayandırırlar. Örneğin “Dans Edenler Dini” denen cemaatın kurucusu Kitamura Sayo, bir erkek ve bir kadın uluhiyetin kendisini yeryüzünde Tanrısal Hakimiyeti kurmakla görevlendirildiğini iddia etmektedir. Başka bir kısmı da kendilerinin İnsanlarla ruhlar arasında aracı oldukları ve insanlara doğru yolu göstermek için görevlendirildikleri iddiasındadırlar. [235]

Dinlerin dayandıkları köklere göre, vahiy tasavvurları da değişmektedir. Genelde semavi alemin elçisi durumundaki yeni vasıtalar, üstün gücün günümüz ihtiyaçlarına göre önerdiği uygun yeni çözümlerini insanlara getirdikleri kanaatindadirlar.

Yeni dinlerin önemli bir yönü, dinsel hidayet ile bedensel sağlık ve şifa arasında içten bir ilişkileri olmasıdır. Yeni hidayet elçileri, hidayete ulaşmanın yolu olarak yalnız manevi hidayeti değil, aynı zamanda ruhsal ve bedensel şifa da dağıttıklarını vurgularlar. Yeni dinlerde şifa dağıtma mucizeleri çok yaygındır. Maddi ve manevi şifa, insan beden ve ruhunun yenilenmesi olarak telakki edilir. Tanrısal alemle ilişki içinde bulunduğunu iddia eden bu şahısların şaşırtıcı, hayret verici işlerine şahit olunur.” [236]

Bu yeni dinlerde sosyal ahlak da vurgulanır. Şifa ve hidayetle birlikte, fakirlik ve savaşların getirdiği sosyal çöküntülerin çözümleri beklenir. Bu dinlerin büyük bir kısmı pasif tutum sergiler. Cemaat içi sosyal ahlak faaliyetleri çok kuvvetlidir, bu yönde en modern vasıtaları kullanırlar. Örneğin Tenri ve Omota dinleri çocuk yuvalan, yetimhaneler, hastaneler, dinlenme evleri vs. gibi tüm sosyal alanlarda tesisler kurmada birbirleriyle yarışırlar. Dîni tesislerde dikkati çeken özellik, eski Japon büyük ailesinde fertlerin sosyal koruyuculuğu ve emniyeti aile içinde sağlanırken, modern endüstrileşme ile birlikte yıkılan büyük ailenin yerini dini cemaatların almasıdır. Burada fertler yalnız manevi doyum değil, aynı zamanda cemaat içi sosyal dayanışma ve sevgi bulmalarıdır. [237] Tarikatlarda görüldüğü gibi, dini liderin temsilciliğinde ruhsal ve idari idealler yaşanır.

Yeni dinler sadece Kutsal Yazılar ve Kutsal kitaplar şeklinde tezahür etmez, yeni vahiy ve şahsiyetler, manevi kuvvetin temsilcileridir. Bu liderler cemaat içindeki maddi ve manevi sorunların çözümünde büyük rol oynarlar. Henüz hiyerarşik sistemler teşekkül etmemiştir. Cemaat ve lider arasındaki ilişki tabiidir.

Lidere  gösterilen  yüksek  saygı  ve  sevgi,  fertlerin  özel  sorunlarını   lidere götürmelerine, liderin de onlarla ilgilenmesine engel değildir.

Bu sosyal hareket, ahir zaman beklentilerine de bağlıdır. Temel hedef yalnız İnsanın yenilenmesi değil, toplumun da yenilenmesidir. Canlı bir gelecek beklentisi vardır ve bu beklenti açlık, sefalet ve savaşlar gibi tüm sosyal felaketlerin bertaraf edilmesi ve ideal toplumlarının kurulmasıdır. Bu gaye için ideal toplumun yaşayacağı yeni cemaat şehirleri kurulmaktadır. Dindarlık ölçüsü cemaat içindeki sevgi ve saygıdaki başarıdır. [238]