Konu Başlığı: Yahudi Hıristiyanlar Veya Ebionitler Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 30 Ekim 2010, 02:09:42 7- Yahudi Hıristiyanlar Veya Ebionitler Geniş bir ifade ile Yahudi-Hıristiyan, Yahudi kanından olan bütün Hıristiyanlardır. Fakat bir gurubun veya mezhebin tarifi olarak, bu isim çeşitli anlamlara gelebilir. Bu isimden gaye, bir zamanlar putperestlikten dönen Paulus taraftarı Hıristiyanların büyük kilisesi yanında, ayrı bir gurup teşkil etmiş ve onlardan ayrılmış, özel kaderleri olan bir guruptur. Özellikle, Paulus teolojisi üzerine bina olan kiliselerce, zındıklıkla itham edilmişlerdir. Artık bu isim, Yahudi kökenli bir gurubu değil, bir mezhebi işaret etmektedir. Büyük Kilise'de kalmış Yahudi kökenli kimseler için, bu isim söz konusu değildir. Bunlara Ebionitler de denir. Meşhur kilise tarihçisi Epifanyus, Yahudi-Hıristiyanlarm çıkışını Kudüs'ün fetih yıllan olarak tarihlendiriyor. Başlangıçlarını ise, hemen İsa'nın ölümünden sonraki ilk Kudüs cemaatına kadar götürürler. Havariler Konsili diye adlandırılan 40/41 veya 48/49 yıllarındaki genel toplantıda, Paulus sebebiyle ortaya çıkan görüşler, ilk cemaatta bir Yahudi-Hıristiyan gurubunun varlığını göstermektedir. Bunlar, daha sonraki yüzyıllarda tarih sahnesinde kîsa bir süre görülecek Yahudi-Hıristiyanların, yani Ebionitlerin ataları sayılabilirler. Çünkü, bu gurup bir müddet sonra Paulus'u zındıklıkla suçlamıştır. Havariler Konsilindeki tartışma sorusu, din değiştireceklerin yeni Hıristiyan cemaatında Yahudi adetlerine uyup veya uymayacakları idi; çünkü havariler hidayeti amele bağlı görüyorlardı. Fakat, hareket noktalan kendini kabul ettiremedi. Konsil, Paulus ve taraftarlarına tavizler vermek zorunda kaldı. Cemaatın başkanı olarak Hz. İsa'nın kardeşi Yakub bulunuyordu, paulus'la aynı fikirde olmamakla beraber, cemaatın tehlikeye düşmemesi için uzlaştırıcı bir yol takip ediyordu. Yakub'un ölümüyle Hıristiyanlar arasında bölünmeler başladı. Daha sonraları Yakub, Yahudi-Hıristiyan efsanesinin kahramanı olmuştur. Onu bir vejetaryen, bir riyazetçi olarak gösterirler. Rivayete göre O, cemaatının günahlarının affı için, Mabette o kadar uzun süre kalmıştır ki, dizlerinin derisi deveninki gibi kat kat olmuştur. Bu aşırı dindarlığından dolayı O, bir nevi Paraklet olarak görülmüştür. [427] Yakub'un şehit ediliş tarihi hakkında farklı iki haber vardır. Biri, 62/63 senesini, diğeri 66 senesini gösterir. Ebionit rivayetleri, Yakub'un ölümünü, kendi dağılışlarının, göçlerinin başlaması olarak gösterirler. Yahudilerin başına gelen 70 senesi felaketini, Yakub'un öldürülmesine bağlarlar. Aynı zamanda bunu, Tanrının Yahudilere gönderdiği bir ceza olarak tefsir ederler. Yakub'un ölümü ise, Ebionitlerin hicretleri takip etmiştir. Çünkü, 70 senesinde meydana gelecek felaketlerin yaklaşan gölgeleri, Yahudilerin düşmanlığı, Paulus taraftarlarıyla olan iç çekişmeler, onların anavatanları olan Kudüs'ten ayrılma kararını hazırlamış olabilir. Ebionitler, henüz harp çıkmadan Kudüs'ü terk ettiler. Hicret 66/67 senelerinde Doğu Ürdün'e yapıldı. Hicret hedefi, putperest Pella veya diğer ismiyle Dekapolis idi. Artık Ebionitler, uzun zaman bu sapa gölgede sükunetle yaşayacaklardır. İkinci ana yerleşme merkezleri ise, Kohba şehridir. Burası, Pella'dan sonra kurulmuş olmalıdır. Muhtemelen, bugünkü yerinin Tel el-Amarna olabileceği kanaati hakimdir. Pellanın 30 km. kuzeyine düşer. Daha sonraları Halep ve Şam bölgelerine de yayılmışlardır. IV. yüzyıla kadar suları bol Ürdün yaylalarında veya çöl kenarlarına giren Doğu Ürdün'de yaşamışlardır. Peila'da ilk Katolik piskoposluktan V. yüzyılda söz edilecektir. Yahudi-Hıristiyanlann, Yahudilerle ilişkileri pek iç açıcı değildir. Yahudiler onları ihanetçiler olarak görüyorlardı. Hatta harpten sonra, onları Havra'daki ibadetlerinden de uzaklaştırmaya başladılar. Artık, Yahudi Cemaatının dışında sayılıyorlardı. Haham Samuel, Sanhedrium'un teklifi üzerine zındıklara lanet duasını yazmıştı. Yahudiler onları, milletlerine ihanetle suçlarken, Romalılar da onları Yahudilerden ayırmıyor ve yedek isyancılar olarak görüyorlardı. Hatta, Trayan'ın 10. senesinde, yani 107 senesinde politikaya karıştırılmış bir şikayet üzerine, yaşlı piskoposlarını vali Atticus çarmıha gerdirmişti. 135 yılında meydana gelen Bar-Kohba isyanına kadar Ebionitlerin 15 piskoposları birbirini takip etmiş olmalıdır. Fakat bunlar hakkında fazla bilgi sahibi değiliz. Üç buçuk sene süren isyanın sonunda, Kudüs'teki Yahudi-Hıristiyan cemaatı fiilen son bulmuştur. Bundan sonra cemaatın başına geçen piskoposun ismi, Markos'tur ve Yahudi asıllı değildir. Tabii ki, Ebionitler Bar-Kohba isyanına karışmamışlardır. Fakat, hainler olarak hem Romalıların hem de Yahudilerin takibatlarına uğramışlardır ve Kudüs cemaatları son bulmuştur. Doğu Ürdün'de ise, varlıkları 450 yılma kadar bağımsız olarak sürmüştür. Daha sonra görüş ayrılıkları ve bölünmelerle güçleri zayıflamış ve tarih sahnesinden kaybolmuşlardır. Ancak, Salman-ı Farisi'den nakledilen bir rivayetin, bize Yahudi Hıristiyanların sonu hakkında ışık tutabileceği düşünülebilir. Bu rivayete göre, Salman-ı Farisî henüz Hıristiyan iken, üstadına kendisinin ölümünden sonra kime tabi olması gerektiğini sorar. O da kendisi dışında Hak Dine mensup kimse kalmadığı için, Allah'ın bir peygamber göndermesinin muhtemel olduğunu söyler ve eğer görebilirse ona tabi olmasını tavsiye eder.[428] Salman-ı Farisi'nin İslam'a girişi ve İslamiyet'le Yahudi-Hıristiyanlar arasındaki büyük paralellik bu zatın en son Yahudi-Hıristiyan mümini olabileceği İhtimalini uyandırmaktadır. Bu zat, İslamiyet'ten az önce, yani 550-600 yıllan arasında vefat etmiş olabileceğine göre, Yahudi-Hıristiyanların bu tarihlere kadar varlıklarını koruyabildikleri tahmin edilebilir. |