๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dinler Tarihi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 28 Ekim 2010, 00:24:08



Konu Başlığı: Uzak Doğu Dinleri
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 28 Ekim 2010, 00:24:08
UZAK DOĞU DİNLERİ


Coğrafi bir deyim olarak doğu ve güney-doğu Asya ülkelerinden olan Çin, Japonya, Kore, Vietnam ve Okyanusya Adalarında yaşayan insanların din ve inançlarına Uzak Doğu Dinleri diyoruz. Aralarında kendilerine özgü önemli etkileşimlerin de olduğu dikkati çekmektedir. Bu geniş bölgenin inançlarını, öğretimde kolaylık olması bakımından, bîr gurup olarak inceleyeceğiz. Bölgede Budizm'in etkinliği sebebiyle de bazen bizim ayrı bir gurup olarak Hint Dinleri içinde incelediğimiz konuların Uzak Doğu Dinleri içinde de yer aldığına şahit olacağız.

 

1- Çin Halk Dini

 

Çin  Halk Dini,  Konfüçyanizm'in  ve  Budizm'in  bir karışımıdır. Yaklaşık bir milyara yakın insanın dinîdir. Kökleri eski zamanların efsanevî karanlıklarında  kaybolur. Tasavvurların ana hatları yer, su ve havada bulunduğuna inanılan ruhlara, büyülü kuvvetlere tazim ve hürmet etmek, aynı zamanda  dua, kurban vs.  yoluyla  dostluklarını kazanarak  şerlerinden korunmaktır. Ruhlara ve  onların  etkilerine  inanç,   eski  Çin  kültürünün kalıntıları ve mirasıdır. Toplumdaki ideal ahlâk elementleri, Konfüçyüs'ün öğretilerinden, mistik tasavvurlar Laotse'nin derin öğretilerinin yüzeysel etkilerinden gelmektedir. m.s. I. yüzyılda Mahayana Budizm'inin Çin'e ayak basmasından sonra, mahalli inançlar ve öğretilerle birleşmiş ve kendisine has yeni mezhepler oluşturmuştur.

Çin'in toplu bir inancına tarih boyunca rastlanmaz. Dindar halk kitlesi, beraber bir hayat hissi, belirli merasimler, atalara hürmet gelenekleriyle, çevre ve insanın içten birliği şuuruyla birbirlerine bağlanırlar. Her bir Çinli hayatını kâinatın âhengine uydurmaya gayret eder. Çünkü kâinatın ahengi, kendisine dua edilen ulûhİyetlerden, tek tek insanlardan daha önemlidir. İnsan bu ahengi idare eden kuvvetlere derin tefekkürle ulaşabilir. O Tao'dur ve sırdır, Tao, “Yin ve Yang” denen pasif dişi ve aktif erkek elementin uyumlu birliğidir. Bunlar dairesel şekilde birbirine girmiş, kâinatın ezelî kuvvetleridir. Aralarında hiçbir düşmanlık ve zıtlık yoktur, her yerde beraber ve ahenkle görülürler. Dişi Yin ve erkek Yang, yeri ve göğü temsil ederler ve her ikisi de dünya nizamı için gereklidir. Müspet ve doğru yolda devam edildiği sürece İyidirler. İnsan kötü yola saparsa, gök ve yer öfkelenir, bitkiler yetişmez olur.

Kâinat nizamının kaynağı sayılan Tao kavramına çok eski Çince yazılarda da rastlanır. Ancak kelime, filozof Laotse ile kozmik nizamın ana kavramı olarak Çin düşüncesinin merkezine itilmiştir. Çin düşüncesinde insanla tabiat arasındaki ahenk dâima bîr özlemdir. Dağlara ve nehirlere hürmet, bu değişen ilişkilerin tezahürüdür.

Çin köylerinin girişinde, yerin verimliliğini temsil eden, bir toprak duvar bulunur. Baharda bu duvar, tabiatın verimliliğinin artması için yapılan, dans ve şarkılarla kutlanan törenlerin merkezi olur. Güzün ise, burada hasat bayramı yapılır. Bugün dahi Çin çiftçileri kurban sunarak, dinsel âyinler yaparak, Su ve Yer Tanrılarının  merhametlerini,   ihsanlarını   kazanmaya çalışırlar.

Herkes göğe ibâdet edebilir, fakat gök kültü daha çok göğün oğlu sayılan imparator tarafından uygulanırdı. İmparator, gök ve halk arasında ki aracı olarak, politik ve dinî vazifeleri yapardı. Kış dönümünün (23 Eylül) gecesinde Gök Mabedinde kurban sunardı ve bu yılın en önemli ibâdeti sayılırdı. Bu devlet kültü 1911 de Mançu Sülalesinin tahttan indirilişine kadar sürdü. Nihayet ruhlara ve cinlere iman yanında, cemiyetin çekirdeği olan aile ve atalara hürmet, Çin halk dininde önemli bîr yer alır. Her bir aile atalarının ruhlarına, kendi koruyucuları olarak hürmet eder. Evlerinin güney batı köşesinde, ölülerine hizmet için kutsal bir köşe bulunur. Bu âdet m.ö. 1776-1122 yıllarında hüküm süren Şang Sülâlesi zamanından beri devam eder. Ataların İsimleri, her bir evin atalar listesinde yazılıdır.