๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dinler Tarihi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 23 Ekim 2010, 11:11:19



Konu Başlığı: Tarihçesi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 23 Ekim 2010, 11:11:19
1. 2- Tarihçesi


Her ne kadar Sabitler, kendi dinlerinin Hz. Adem'le birlikte başlayan bir “İlk-din” olduğunu iddia etseler de Sabitliğin tarihçesi günümüzden yaklaşık iki bin yıl önce başlar. Sâbiîlik m.ö. son iki yüzyıl içerisinde Filistin-Ürdün bölgesinde mevcut olan heterodoks Yahudi akımları içerisinde filizlenir. Bu tarihte Kudüs'teki ana cemaat tarafından temsil edilen, resmi Yahudilik anlayışına karşı çıkan birçok cemaat mevcuttu. “Kumran Cemaatı” olarak da bilinen Esseniler, Vaftizciler ve Nasuralar, bunlar arasında en önemlileriydiler. Sâbiîlik açısından özellikle Nasuralar dikkat çekicidir. Zira kutsal kitaplarında Sabitler, Filistin'deki atalarından Nasuralar olarak bahsederler ve onların Yahudilerle olan mücadelelerini anlatırlar. Nasuralar ekolü, resmi Yahudilik anlayışına karşı çıkan gruplar arasında en önemlisiydi. Bu nedenle Yahudiler, o dönemde kendi içlerinden ortaya çıkan her yeni hareketi Nasuralardan olmakla suçladılar. Nitekim o dönemde Hz. İsa ve cemaatı da onlar tarafından ilk zamanlar Nasuralar ismiyle isimlendirildiler.

Sabitler tarafından “Büyük bir önder” ve “Bir ışık peygamberi” olarak adlandırılan Hz. Yahya da büyük ihtimalle Nasuralar cemaatıyla ilişki içerisindeydi. Hz. İsa'nın çağdaşı olan Yahya, Yahudi toplumunun bir üyesi olarak doğmuştu. Ancak sonradan bir peygamber olarak Yahudiliğe karşı çıkmış ve Kudüs dışında kendi cemaatını kurmuştu. Hz. İsa, risaleti öncesi zaman zaman, yaşça kendisinden büyük olan Hz. Yahya'nın vaazlarını dinlemeye gelirdi; hatta bir defasında bizzat onun eliyle gusül abdesti aldı. Yahya'nın faaliyetleri resmi Yahudi teşkilatını telaşlandırmıştı. Böylelikle onlar, Roma'nın bölgedeki valisi olan Herodos Antipas'ı çeşitli gerekçelerle Yahya aleyhine kışkırttılar ve neticede Yahya tutuklandı. Birçok eziyet ve işkenceden sonra Hz. Yahya, başı kesilmek suretiyle idam edildi ve taraftarları sıkı takibat ve katliama tabi tutuldu. Bu katliam olayına Sabitler kutsal kitaplarında geniş yer verirler. Ginzanın ifadesine göre Yahudiler, başta 365 ileri gelen olmak üzere binlerce Nasurayı (Sabitlerin atalarını) katlettiler. Katliamdan kurtulanlar ise, zamanın Arsakid kralı himayesinde kuzey Mezopotamya'ya doğru kaçtılar. Sâbiî kutsal kitapları bunların sayısının 60.000 civarında olduğunu vurgular. Bir müddet sonra Nasuralar-Sâbiîler buradan güney Mezopotamya'ya göç ederek yerleştiler. Mecusiliğin İran'da resmi din olarak kabul edildiği m.s. 3. yy'ın ilk yarısına kadar Sabitler bu bölgede altın çağlarını yaşadılar. 7. yy'da Irak'ın Müslümanlarca fethedilmesi üzerine, diğer yöre halkı gibi Sabitler de zımmi statüsüyle islam hakimiyeti altına girdiler.

Bu tarihi süreç içerisinde Sabitler, değişik inanç ve kültür mensubu çeşitli halklarla komşuluk ilişkileri içerisinde yaşadılar. Doğal olarak zamanla bu geleneklerden çeşitli alanlarda etkilendiler. Kendi temel Yahudi kültürleri yamsıra İran dinlerinden (ölü ile ilgili bazı törenler, ayin yemekleri ve yıldızlarla ilgili çeşitli tasavvurlar konusunda olduğu gîbİ), Babil-Asur dininden (sihir ve büyü formülleri vb) ve Hıristiyanlıktan (Pazar gününün kutsallığı gibi) çeşitli unsurları aldılar. Ancak Filistin'deki katliam ve takibat nedeniyle Yahudilere karşı birçok polemik geliştirdiler ve zamanla Yahudilikten iyice uzaklaştılar.