๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dinler Tarihi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 19 Ekim 2010, 01:56:48



Konu Başlığı: Tarih Öncesi İnançlar
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 19 Ekim 2010, 01:56:48
1- Tarih Öncesi İnançları


Kabataş ve Yontma taş devirleriyle ilgili buluntulardan, o çağların inanışlarıyla ilgili bilgiler edinmek şimdilik pek mümkün olamamaktadır. Dinsel yorumlara imkan veren keşifler, Neolitek (Yenitaş) devirlerle başlamaktadır. Bu hususta bize İlk ışığı Çatalhöyük kazıları tutmuştur. Radyo-karbon metoduyla yapılan tarihlemelere göre, xıı. tabaka m.ö. 6800 yıllarına kadar inmektedir. I. tabaka da m.ö. 5700 yıllarına kadar gelmektedir. III-X tabakalar arasında bol miktarda rastlanan kült odalarında pişmiş kilden yapılmış Ana Tanrıça heykelcikleri, boğa başı ve boynuzlan, kadın göğsü rölyefleri bulunmuştur. Ana Tanrıça, genç kadın, doğuran kadın ve yaşlı kadın olarak tasvir edilmiştir. Heykelciklerden birinde Ana Tanrıça iki aslanın koruduğu bir taht üzerine oturmuş, ölüm ve hayatın sahibi olarak bir insan kafasını ayakları altına almış şekilde tasvir edilmiştir. Tanrıça heykelleri genellikle insan şeklinde (antropomorf) süratlendirilmiştir. ÇatalhÖyük'de ortaya çıkan Tanrıça heykellerinin benzerlerine ve daha gelişmiş örneklerine Burdur Hacılar ilçesi kazılarında da çok sayıda rastlanmıştır. Ancak Hacılar m.ö. 5700-5600 yılları ve daha sonrası olarak tarihlendirilmektedir. Bu arada Hacılarda, Çataihöyük'de oiduğu gibi Ana Tanrıçanın eşi olarak genç ve yaşlı şekillerde tasvir edilmiş erkek heykelciklerine de rastlanmıştır. Hacılara yakın bir bölge olan İsparta havalesinde ortaya çıkan Ana tanrıça sembolleri henüz Tunç çağına ulaşmaktadır. Kazıların ilerlemesiyle daha da eskilere inmesi muhtemeldir. Bafra İkiztepe kazılarında da Tunç çağından kalma pişmiş topraktan yapılmış Ana tanrıça figürlerine çok sayıda rastlanmıştır. Samsun Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedirler. Van bölgesinde Kayaaltı “Yedi Salkım” mağara resimlerinde de çok sayıda Ana Tanrıça, güneş, geyik figürlerine rastlanmıştır. Tarihleri günümüzden 15.000 yıl öncelere kadar götürülmektedir. [66] Filistin Bölgesinde İrem şehri çevresinde Nuh tufanı olurken, Anadolu'da da politeizmin ve putperestliğin ne derece yaygın olduğunun işaretleridir.

Genellikle eski yerleşim yerlerinin kült odalarında bulunan, özellikle cinsel organları belirli, çıplak kadın heykelciklerinin tapınmak için, dinsel maksatla yapıldıkları şüphesizdir. Bunların kesin örneklerine tarihi devirlerde bol miktarlarda rastlamaktayız. Taş-Bakır (Kalkolitik) devrine ait buluntularda, Ana Tanrıça tasvirleri daha da ağırlık kazanmaktadır. Ancak, bu arada erkek uluhiyet tasvirleri yavaş yavaş terk edilmekte, heykelcikler, tabiilikten sembolikliğe doğru ilerlemekte, stilize edilmektedir. Ana Tanrıça inancı, hayatın çeşitli sahalarında görülmekte, vazolar ve seramikler üzerinde Ana Tanrıçayı sembolize eden kadın göğüslerine rastlanmaktadır. Bu kanaatimizi m.ö.18. yüzyıla ait Kayseri, Kültepe Karum'da bulunmuş Ana Tanrıça göğüs tasviri de desteklemektedir. Kaplar, vazolar üzerindeki ana Tanrıça sembolleri kap içine konan yiyecek ve içeceğe bereket kazandırması, korunması dileğiyle yapılmış bir amulet (muska) da olabilir. Yine bazı toprak kaplar üzerine boyalı içice daireler, ağırşaklar üzerindeki dairesel geometrik şekiller Ana Tanrıça kültünü, verimlilik kültünü yansıtan stilize göğüs sembolleri olmalıdır.

Neolitik ve Kalkolitik devirlerde gördüğümüz bu Ana Tanrıça inançları, komşu ülkelere nazaran Anadolu'da daha çok gelişerek tarihi devirlerdeki meşhur Kübele kültünü hazırlamıştır. Ancak bu İnancın dışında ilkel kavimlerde gördüğümüz, sureti yapılan ilahlar dışında mücerret olarak düşünülen, yaratıcı, sonsuz kuvvet ve irade sahibi bir tanrı tasavvuru olup olmadığını bilemiyoruz. Geç devirlerde, Hititler öncesi Koloniler devrinde ise, komşu ülkelerin dini inançlarına paralel tanrı tasavvurlarının Anadolu'da da görülmeğe başladığına, Mısır ve Mezopotamya'daki gibi ana, baba ve oğuldan oluşan tanrı ailelerinin ortaya çıktığına, her tanrıya belirli bir kudret ve vazife verildiğine şahit oluyoruz.