๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dinler Tarihi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 20 Ekim 2010, 01:26:30



Konu Başlığı: Roma Tanrılar Dünyası
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 20 Ekim 2010, 01:26:30
2. 1- Roma Tanrılar Dünyası


m.ö. 753 yıllarından bize ulaşan rivayetlere göre, Romulus ve Romus ikiz kardeşler tarafından kurulan Roma şehrinin en eski ve yüksek tanrılar üçlüsü Jüpiter, Mars, Quirinus idi. Bu tanrıların her biri özel bir kült rahibine sahipti. Rahipler kült derecelerinde, kraldan sonra en yüksek mevkii alırlardı. Jüpiter tipik bir Hindu-Cermen tısıydı. Daha sonraki devirlerde Zeus'la eşit tutulmuştu. Işık tanrısı olarak kabul biliyordu ve dolunay günleri O'na atfedilirdi. Çünkü, o gün güneşin batmasıyla yer ve göğün ışığı sönmüyordu. Yine aynı günde Jüpiter rahipleri Roma kalesinde kendisine beyaz bir koyun kurban ederlerdi. Burada ancak kahinler için serbest olan bir meydan vardı. Kâhinler buradan göğün durumunu, kuşların uçuşunu gözetlerler, Jüpiter'in gelecek hakkındaki düşüncelerini ve arzularını öğrenmeğe çalışırlardı. m.ö. 509 yılında kalenin güney uçunda, büyük bir Jüpiter mabedi bina edildi ve daha önce burada Jüpiter Feretrius'un mabedi bulunuyordu. O, bir şimşekle suçluları öldürmüştü. Jüpiter rahipleri anlaşmaların koruyucuları sayılırlardı. Yine burada, eski bir fetiş (kutsal sayılan bir taş) bulunuyordu. Anlaşmalar bu taşın yanında yapılır, bu esnada da bir domuz okla öldürülmek suretiyle kurban edilirdi. Manası: “Nasıl ki ok domuzu öldürdüyse, anlaşmayı ve vazifelerini Roma halkı tutmazsa, aynı şekilde onları da Jüpiter öldürecektir” demekti. Zeus'un zevcesi Hera olduğu gibi, daha sonraları, Jüpiter'in zevcesi de Juno olmuştur. Romalılar atalarının inançlarını tamamen bırakıncaya kadar sadık kaldıkları en yüksek tanrı, Jüpiter optimus, maximus (en byüyük, en iyi) idi. Onun önünde halk titrerdi. Hatta Antiochuse Epiphanes gibi bir yabancı kendi başşehrinde bir mabet yaptırarak, O'nun kültünü yaymaya canla başla gayret etmişti. Jüpiter'e karşı yalnız Yahudiler, kendi inançlarını ve Allah'ın üstünlüğünü savunabilmişlerdi. Fakat, bu direnişleri fayda vermemiş, Hadrian zamanında Kudüs'teki Süleyman Mabedi yıkıntıları üzerine Roma baş tanrısı Jüpiter'in mabedi bina edilmişti. Hıristiyanlığın hakimiyetine kadar bu mabet ayakta kalmıştı.

Jüpiter gibi, diğer bir tanrı da Mars idi. O, halk tanrısı ve halkın, şehrin, mahsulün koruyucusuydu. Şehir duvarı dışında Mars Meydanı'nda adına bir mihrap yapılmıştı. Beş senede bir defa halk, manevi temizlik için O'nun ibâdet ve âyinlerine katılırlardı. Ekin tarlalarındaki kutsal temizlik işleri, yine O'nun ismiyle yapılırdı. Mars bayramında atlar, silâhlar ve savaş boynuzları temizlenirdi. İbâdet esnasında tanrıyı mihrapta duran bir mızrak temsil ederdi. Rahipleri silâhlar kuşanarak tılsımlı danslar yapar, Romanın zaferini, düşmanların mahvını sembolize ederlerdi. Yine, namına her sene pek çok defalar at yarışları düzenlenirdi.

Üçüncü tanrı Quirinus ise pek meşhur değildir. Muhtemelen, ilk zamanlarda Mars gibi bir rol oynamış ve daha sonra da Mars'la kaynaşmış olmalıdır.

Diğer Eski Roma tanrıları ev ve tarlanın koruyucuları idiler ve âyinler eski ziraat kültünü aksettirirdi. Tanrıça Tellus ekin toprağının, tanrıça Ceres ekinin ve mahsulün koruyucu tanrıçalarıydı. Tellus'a baharda (15 Nisan) ekin esnasında güzel bir inek kurban edilirdi. Birkaç gün sonra da (19 Nisan), Ceres için şenlikler yapılırdı. Flora ve Ops mahsulün koruyucularıydılar . Hakikatte her bir ziraat bölgesinin koruyucu özel bir tanrısı vardı. Bu tanrıların isimlerini, eskiden kalma dua listelerinden öğrenmekteyiz.

Faumıs, sürülerin tanrısı ve geyiklerin koruyucusuydu. Onun Lüperdi nammdaki rahipleri sürülerin kurtlardan korunması için etrafı törenlerle dolaşırlar ve merasimlere katılanlara kurbanın derisinden kesilmiş sırımlarla vurarak kutsarlardı. Dokundukları sürüde ve tarlada verimin artacağına inanılırdı. Bu tabiat tanrıları listesine, daha pek çoklarını da dahil edebiliriz. Mesela: Etrüsük'lerin verimlilik tanrısı Satürn (Chronos), ki namına 17 Aralıkta şenlikler yapılır ve o gün için bir deliler kralı seçilerek bir nevi karnaval tertip edilirdi. Su tanrısı Nepton (Posaydon), Ateş Tanrısı Vulkanus (Hephaistos) Yunan karakteriyle kendilerini gösterirler.

Roma dini için ev ve aile tanrılarının bulunması onun özelliklerindendir. Yanus ev kapısının tanrısıdır. İlkel inançlarda görüldüğü gibi, Romalılarca da ev kapısı gizli bir kuvvet taşıyıcı siydi. Daha sonraları Yanus her bir şeyin başlangıcının tanrısı oldu. Harp zamanlarında mabedi açılır, sulh zamanlarında kapanırdı. Vesta, evdeki ocak ve ocak ateşinin tanrısıydı. Bunun için evde yapılan bütün bayramlar ocak kenarında yapılırdı. Yemin ve adaklar da alevlerin dinen temiz olduğu anda yapılırdı. Devletin büyük bir aile olarak tasavvur edilmesinden sonra Yanus ve Vesta gibi tanrılar da devlet tanrıları arasına girdiler. Yanus rahipleri, rahipler sınıfının en üst tabakasını teşkil ettiler. Vesta'nın rahibeleri ise altı bakire kızdan ibaretti. Bunlar, devletin ocak ateşini devamlı yakmakla görevliydiler ve yüksek bir dereceye sahiptiler. Penatlar ve Larlar da ev tanrılarındandı. Yine ölen ataların ruhlarına hürmet de, ev kültlerine dahildi. Çeşitli zamanlar, kurban kesilerek onların hoşnutlukları kazanılmaya çalışılırdı.

Nihayet, Genius üreme gücü ve koruyucu ruh sayılırdı. Başlangıçta O Şahıslaştırılmış tenasül kuvvetiydi. Her bir erkek Genius'a ve her bir kadın Yuno'ya sahipti. Daha sonraları, Genius koruyucu ruh olarak kabul edildi. Eski Roma tanrılarının bir kısmı da (sadakat, devlet refahı vs. gibi) bazı kansız, mücerret tasavvurların vücutlaştınlmasından meydana geliyordu. Bazen mahalli yerlerin özelliklerine göre çeşitli tanrı tasavvurları da göze çarpıyordu. Meselâ, bataklık kenarlarında Febrİs isimli bir ateş tanrıçası takdis edilirdi. Fazilet, sadakat v.s. gibi ilk zamanların tanrıları sonradan imparatorun vasıfları olarak ilan edilmiş ve imparatorun şahsında kaybolmuştu.