๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dinler Tarihi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 03 Kasım 2010, 00:49:47



Konu Başlığı: Nesturiler
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 03 Kasım 2010, 00:49:47
5- Nesturiler


Hıristiyanlığın, İran ve Mezopotamya gibi Ortadoğu ülkelerinde nasıl yayıldığı konusunda ayrıntılı bilgiye sahip değiliz. Miladi 3. yüzyılda Mezopotamya'da Arâmî kilisesinin ortaya çıktığı görülür. Çünkü bölgede İranlılardan çok Aramlar yaşıyordu. Her ne kadar İranlılar, Mecusîliği devlet dîni ilan ederek, Hıristiyanlığa ve Manihaizm'e karşı korumak istedilerse de, kendi gücünü kaybetmiş olan Mecusîliğin çöküşüne, yapay destekler fayda vermedi. Zaten, İslâm'ın 7. yüzyılda İran'a kısa zamanda hakim oluşu bunu kanıtlamaktadır.

Sasanî İmparatorluğu içerisinde yaşayan Hıristiyanlar arasında, Bizans'ta sürüp giden, İsa'nın zâtıyla ilgili tartışmalar pek ilgi görmedi. Ancak İstanbul Patriği Nestoryus'a bağlı Antakya Ekolünün görüşleri bütün Orta Doğu'da, özellikle Aramca konuşan bölgelerde tesirini gösterdi. Nestoryus 382 yılında bugünkü Maraş dolaylarında doğmuştu ve Antakya'da öğrenim görmüştü. Daha sonra intisap ettiği rahiplikte, üstün belagat ve zekâsıyla yükselerek, Patriklik makamına getirilmişti. Yetiştiği Okulun görüşlerini geliştirmeğe çalıştı. Buna göre; Meryem'e “Vanrı Anası” (Theotokos) denmemeli idi, O sadece Tanrı 'nın insanî tarafını doğurmuştu, bu sebeple Ona “Mesih Anas” (Kristotokos) denmeliydi. Halbuki daha önce Hıristiyanlar arasında ve ibadetlerde “Tanrı Anası” deyimi kullanılıyordu, cemaat buna alışmıştı. Nestoryus yeni formüle ifadesiyle alışılmış, kabul edilmiş bir kanaata karşı çıkmış oluyordu. Yine Nestoryus, İsa Mesih'in inkarnasyonunda iki tabiatlı özelliğini ve bütünlüğünü muhafaza ettiğini savunuyordu. Bu suretle ne logos İsa'nın insanî tabiatında kayboluyor, ne de insanî tabiat ilâhlaşiyordu. Yani her iki tabiat yan yana, fakat birbiriyle yakın ilişki içinde bulunuyordu. Nestoryus bunu şöyle ifade etti:

“Logos, Meryem 'den doğan insanda, sadece ikâmet etti, onunla yakından birlik halinde bulundu. Tabiatların bu yan yana bulunuşu, biri diğerini sıkıştırmadan, şahsiyet birliği şeklinde oldu”. [478] Bu görüşlerinden dolayı Nestoryus diofizitlikle (iki tabiatçıhkla) suçlandı, Patriklikten azledilerek sürgüne gönderildi ve 451 yılında Mısır'da öldü. İran ve Mezopotamya Htristiyanlannca benimsenen görüşleri Çin'e kadar yayıldı. Taraftarlarına Nesturîler denir.

Nestoryanizm diofizit inanca sıkı sıkıya bağlıdır. İsa'yı Tanrı'nın evlat edindiği, Tanrı'nın iki oğlu olduğu (İsa ve Kutsal Ruh) hakkındaki görüşleri reddederler. Logos ve insanoğlunun bir cevherde birleştiği görüşünü, Monofizit ve sapık görüşler olarak değerlendirirler. Meryem'e, Theotokos (Tanrı Anası) tabirinin kullanılmasından çekinirler. İsa hakkında, 612 yılında “İki tabiat, iki cevher, bir şahıs” şeklinde ifadesini bulan formülü, resmen kabul ederler. Ruhların, “İlk varlıklar” (Preexistenz) olduğu görüşünü de şiddetle reddederler. Nestoryanizm'e göre, her bir ruh Tanrı tarafından doğrudan doğruya yaratılır ve hamileliğin 40. günü ceninle birleşir. Ölümden sonra haşire kadar “Ruhlar uykusuna” girer. Adem'in Cennette işlediği günahın, zürriyetine de “Günah mirası” olarak kaldığı, görüşünü de reddederler. Hidayetin yalnız kendi kiliselerinde bulunduğunu, diğer mezheplerin sapık olduğunu kabul ederler. Havari Petrus'un halefinin Papa değil, kendi Patrikleri “Katolikos” olduğuna inanırlar.