๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dinler Tarihi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 23 Ekim 2010, 11:19:07



Konu Başlığı: Mani
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 23 Ekim 2010, 11:19:07
2. 1- Mani


m.s. 216'da Güney İran'da doğan Mani, Hıristiyanlarca sapık sayılan Elkesai mezhebine mensup bir aile içerisinde yetişti. Babasının ismi Patik, annesinin ismi Meryem idi. Kaynaklar Mani'nin doğum yeri hakkında görüş birliğine varamazlar. Ancak Biruni, Mani'nin doğum yerinin, Mardinû köyü olduğunu haber verir. Mani'nin yetiştiği yöre ve civarında Mani'nin de mensubu olduğu Hıristiyanlığın Elkesai mezhebi yanısıra, Sabitlik ve Mecusilik gibi inanç sistemleri de yaygındı ve bunlar Mani'nin düşünce sisteminin oluşmasında çeşitli^ şekillerde etkili oldular. Manihaist metinlere göre Mani henüz 5-6 yaşlarındayken, ağaçların kendisinin önünde eğilip yüceliğine şahadet etmeleri gibi çeşitli tecrübeler yaşıyordu. 12 yaşındayken Mani, “İkizim” adını verdiği, “Kutsal Ruh” olarak da yorumlanan ilahi bir elçi vasıtasıyla çeşitli ilhamlar aldı. Yaklaşık 20 yaşında bu İlham alma tecrübesi tekrar başladı ve bundan sonra Mani, inanç sistemini şekillendirmeye ve bunu etrafa yaymaya başladı. İlk tebliğini babasına ve diğer aile büyüklerine yaptı ve onları kendi dinine kazandı. Kral I. Şapur zamanında Mani'nin hareketine oldukça geniş bir tolerans gösterildi ve bu sayede o, başta İran olmak üzere çeşitli yörelerde dinini yayma fırsatı buldu. Nitekim I. Şapur'a olan minnet borcunu, ona atfen yazdığı Şapuragan isimli eserle bir bakıma ödemeye çalıştı. Zerdüşt ve Mani taraftarlarının birbirlerine karşı olan rekabeti Şapur'un 30 senelik saltanatı süresince fiili bir durum yaratmadı. Mani öğretisini yaymak için   İmparatorluk     sınırlan   içinde  seyahatlar yaparak  cemaatlar  kurdu.

Öğrencilerini Doğuya, Batıya göndererek misyon çalışmalarını genişletti. Horasan Maniheizmin merkezi oldu. I. Şapur sonrası dönemde Manihaizm'e gösterilen tolerans bir müddet devam etti. Ancak I. Behram döneminde (274-277) buna son verildi. Özellikle imparatorluğun Mecusi baş rahibi Kartir'in yayınladığı bir genelgede yer alan, Mecusilik dışında aralarında Manihaizm'in de bulunduğu bütün dinlerin takibat altına alınmasıyla, Manihaistlere karşı yoğun bir sindirme kampanyası başlatıldı. Nihayet Mani yakalandı, zindana atıldı ve 26 günlük zindan hayatı sonrası 216'da başı kesilmek suretiyle öldürüldü. Cesedi taraftarlarınca Ktesifpon'a gömüldü.Mani'nin öğrencileri, dinlerini tebliğ için gittikleri yörelerde onun misyonunu başarıyla temsil ettiler. Onu, Mecusilere “Zerdüşt'ün manevi oğlu” (Saoşyant), Budistlere “Geleceğin Buddha'sı” (yani Mahraya) ve Hıristiyanlara “Paraklit” diye isimlendirerek anlattılar.