๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dinler Tarihi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 29 Ekim 2010, 02:54:19



Konu Başlığı: Hz Mûsâ
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 29 Ekim 2010, 02:54:19
1- Hz. Mûsâ


Hz.Mûsâ, Yahudi dînînin kurucusu sayılır. Bu sebeple bu dîne Musevîlik de denir. Genel görüşe göre, Hz.Mûsâ m.ö. 1250 yıllarında yaşamıştır. İsmi çeşitli şekillerde açıklanır. Tevrat'ın Huruç bölümüne göre, “Sudan çıkarılmış” anlamına gelir. [259] Muhtemelen İbranca Moşe kelimesi, Eskî Mısır dilinde “Tanrı verdi” anlamına gelen bir kelime olabilir.

Tevrat rivayetlerine göre, Mûsâ (a.s.) Levî Kavmindendir. Annesi Yohebed, babası Amran'dır. Beşinci batından Hz. İbrahim'in torunudur. Mısır'da doğmuştur. O zamanlar İsrail oğullarından doğacak bir çocuğun Mısır'a hâkim olacağı kehâneti üzerine Firavun erkek çocukların öldürülmesini emretmişti. [260] Musa'nın annesine de çocuğunu teslim etmemesi ve emzirmesi, tehlike sezerse nehre bırakması ilham edildi. [261] Yaklaşık üç ay kadar emziren annesi onu bir sepetin içine yerleştirerek nehrin kenarına bıraktı. Nehirdeki sepet (sandık) Firavun'un kızı tarafından görüldü ve getirildiğinde içinde bir çocuk bulundu. Çocuğun sevimliliği karşısında öldürülmeye kıyılamayıp, evlâtlık olarak sarayda büyütülmesine karar verildi. [262] Kararı Firavun'un karısı da destekledi. [263] Bu suretle Mûsâ bir prens gibi, o zamanki dünyanın en güçlü imparatorluklarından birinin sarayında çağının en üstün eğitimini alarak, idareci ve komutan olarak yetiştirildi. Yazıyı ve çağının ilimlerini öğrendi. Hikmet-i İlâhiye ona dolaylı yoldan istikbalde verilecek vazifede ihtiyacı olacak eğitimi aldırttı.

Gençlik çağma erişince, bir gün şehirde dolaşırken angaryada çalışan bir Yahudi'ye bir Mısırlı'nın kötü davranışına dayajıamıyarak attığı tokat üzerine, Mısırlı ölmüş, kendisinden öc alınacağı endişesiyle korkuya kapılıp kaçmıştı. Kendisini bulamamaları için Medyen tarafına gitti [264] ve Kur'an'a göre, orada ihtiyar, sâlih bir zatın, Tevrat'a göre, rahip Yesro'nun kızı Zippora ile evlenerek çobanlığa başladı. [265] İslâmî litaratür bu zatın Hz. Şuayb olabileceği üzerinde durmuş ve Hz. Şuayp'le özdeştirmiştir. Medyenli sâlih zatın kızından Hz.Mûsâ'nın Gerşenı ve Eliezer isimli iki oğlu olmuştur.” [266] Medyen'de ulaştığı 40 yaşına kadar Hz.   İbrâhîm   soyundan   gelen,   İbrâhîm   inancındaki   akrabalarıyla   yakınlık kurmuştur. [267] Âdil ve sâlih kişinin kayın pederi oluşu onu Medyen'de de ön plana çıkardı. Doğa hayatının yollarını, iklimini, yaşama  kaynaklarını öğrendi. Muhtemelen sarayda öğrenemediği vahdaniyeti öğrendi. Mısır'daki soydaşlarını, ailesini düşünme fırsatı buldu. Günün birinde çölde soğuk bir gece parlayan bir çalı gördü ve ısınmak, bir parça kor getirmek için gittiğinde ilâhi hitaba muhatap oldu. Peygamberlik görevine çağrıldı. [268] İlâhi emirle ailesiyle birlikte Mısır'a geri dönmek için yola çıktı. Kendisindeki ifâde güçlüğünden çekinerek, kardeşi Harun'u da yardımcılığına istedi  ve duası  kabul  oldu.  Mısır hükümdarı Firavun'u vahdaniyete davetle, halkını kölelikten kurtarmakla görevlendirildi. [269]

Tekrar Firavun'un sarayına geri döndü ve aldığı vazife gereği Firavun ve çevresindekileri vahdaniyete davet etti ve kavmini Mısır'dan çıkarmak için izin istedi. Firavun bir ara izin verme eğilimi gösterdiyse de sonradan kararından caydı. Hz. Musa, peygamberliğine kanıt olarak mucizeler gösterdi. Fakat kabul edilmedi ve sihirbazlıkla itham edildi. Siyasi güç ve devleti ele geçirmek isteğinde olmakla itham edildi. [270] Çünkü Firavun onları serbest bıraktığı takdirde, ülkenin iş gücünü kaybedeceğine,  yapılmakta olan işlerin yarım  kalacağına ve  ülkenin zarar göreceğine inanıyordu. Diğer bir tehlike de, Mısır'dan ayrılan İsrail Oğullarının Mısır'ın kuzeyindeki düşmanlarıyla işbirliğine girişerek, Mısır'ı güç durumda bırakabileceği idi. Kendisine izin verilmeyince Hz. Mûsâ, İsrail Oğulları'nı Mısır'dan çıkarma işini gizliden gizliye yürütmeye başladı ve gizlice Mısır'ı terketme teşebbüsünde bulundular. Süveyş sahillerine vardıklarında Firavun'un da kendilerine ordusuyla yaklaşmakta olduklarını gördüler. Bu kritik anda, Hz. Musa'nın mucizesi olarak, Kızıldeniz yarıldı ve İsrail Oğullan'na yol verdi. Hz. Mûsâ ile beraberindekiler Kızıldeniz'fn verdiği geçit sayesinde kurtuldular. Onları takip eden Firavun ve askerleri (m.ö. .1224) ise, denizin dalgaları içinde boğuldular. Mısır'a yaklaşık 70 kişi  olarak giren İsrail Oğıılları'nın 220 sene sonraki çıkışlarında yüz binleri buldukları tahmin edilir.

İsrail Oğulları'na baskı yapan Firavun (m.ö.1301-1234) II.Ramses'dir.

Yahudilerin Mısır'dan ayrıldıkları sırada hükümdar olan Firavun ise, II.Ramses'in oğlu Minfıtan (m.ö.1290-1224)dır ve Hurûc olayı m.ö.1224 yıllarına rastlamalıdır. [271]