๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dinler Tarihi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 02 Kasım 2010, 01:55:50



Konu Başlığı: Hıristiyanlığa Baskılar
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 02 Kasım 2010, 01:55:50
4- Hıristiyanlığa Baskılar


Hıristiyanlığın İmparatorluk içinde gelişmeye başlaması tepkilerin de yükselmesine sebep oldu. Aslında Roma İmparatorluğu bütün dinler ve inançlar hakkında büyük bir hoşgörü sahibiydi. En azından Yahudilere gösterilen hoşgörü Hıristiyanlar için de geçerli olabilirdi. Müsamahasızlığın kökünde yatan sebep, ne imparator Kültü için kurban kesmemeleri, ne de Roma Tanrılarına ibadetten kaçınmaları idi. Bu sorunlara bir formül bulunabilirdi. Çözümsüz görünen problem Hıristiyanların kendi inançlarının hakimiyetini istemeleriydi, bu devletle Hıristiyanlar arasında bir uçurum meydana getiriyordu. Uzun zamanlar gizlenen sabır ve hukuksal durum, III. yüzyılda İmparator Dakyanus ve Valerian dönemlerinde İmparatorluğa yayılan feci takibatlarla ortaya çıktı ve Hıristiyanlar çok büyük kayıplar verdiler. İslam müfessirleri de Kur'an'ın Kehf suresinde sözü edilen Mağara Ehliyle (Ashab-ı Kehf le) ilgili anlatılan olayların Dakyanus zamanında meydana geldiği kanaatındadır.[432] Nevşehir dolaylarındaki yeraltı şehirlerinde rastlanan kilise kalıntıları da takibat zamanlarında inananların buldukları çözüm yollarının tarihi kalıntılarıdır. Zulümler yalnız roma imparatorluğunda değil, zaman zaman başka ülkelerde de olmuştur.

Mesela Buruc (85/4) suresinde zulme uğradığı beyan edilen “Ashab-ı uhdud” da Yemen'de Himyeri kralı Yahudi Zûnüvas zamanında (5.yy.) Yahudiliğe dönmeleri için ateş dolu hendeklere canlı canlı'atılan Necran Hıristiyanlarının kaderlerine işaret eder. [433]

Hıristiyanlara, dünyaya düşmanlık ve insanları küçük görme isnat ediliyordu. Takdis işlemlerinin ise, ahlâk dışı âyinler olduğu zannediliyor ve üzerlerine her türlü iftiralar atılıyordu. Çaresiz bir azınlık olarak, kendilerine her türlü aşağılama reva görülüyordu. Daha sonraki resmi makamların susması ise, eski tanrıların cezası ve intikamı olarak yorumlanıyordu. Tertulian umumi kin ve öfkeyi şöyle anlatır:

“Eğer Tiber Nehri surlar üzerinden dökülse, eğer Nil tarlaları sulamasa, hava değişmese, zelzele, kıtlık yahut bir salgın hastalık olsa, devamlı surette Hıristiyanlar aslanların önüne, deniyor!” Bu takibatlara kİsa bir süre ara verildiyse de, İmparator Diocletian (Dakyanus) zamanında (284-305), imparatorluğun yeniden düzenlenmesi ve kuvvetlendirilmesi gayesiyle, tekrar Hıristiyan takibatları başladı. 303 yılındaki üç emirnameye göre: Kiliseler yıkılmalı, Kutsal Kitaplar toplanmalı ve ruhaniler zindana atılıp öldürülmelidir”, deniyordu. Bu takibat iki sene sürdü. Sayısız şehitler verildi. Ama bir safhaya kadar geldî ve durdu. Hıristiyan yazarlar bunu “Dalgalar Petrus'un kayalarında parçalandılar”, şeklinde ifade ederler. Zamanla Hıristiyanların sayısı gittikçe arttı, Kilise toplantıları kuvvetlendi ve takibatların da, artık tesiri kalmadı. 313 yılında İmparator Konstantin'in, rakipleri Licinius ve Maxentius'u yenmesinden sonra, serbestlik fermanı ilan edildi. Bu imparatorluk merkezli kiliseye Apostolik (Havarisel) kilise de denmiştir.