> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Din ve Mezheb Eserleri > Dinler Tarihi  > Hidayet Ve Kurtuluş Öğretileri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hidayet Ve Kurtuluş Öğretileri  (Okunma Sayısı 1516 defa)
28 Ekim 2010, 00:09:27
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 28 Ekim 2010, 00:09:27 »



5. 4- Hidayet Ve Kurtuluş Öğretileri


Buda'nın düşüncelerinin Hint din felsefesiyle yakın bağlara sahip olduğu şüphesizdir. Buda'nın yetiştiği çağlarda çoğu tanrılaştırılmış tabiat kuvvetleri olan Veda Tanrıları, kuvvetlerini kaybetmeğe başlamışlardı. Yeni bir manevi güç aranıyor ve bu güç iki kavram ve isimde toplanıyordu. Atman ve Brahman. Brahman, kutsal sözlerdeki kuvvet, kurbanlardaki tabiat üstü büyüklüktü ve nihayet kainatın yaratıcısı ve taşıyıcısı oldu. Atman ise, şahsiyete hakim “Ben” tasavvuru olarak, kainata hakim ve kainatta da mevcut “Ben” tasavvurunu doğurdu. Zamanla, her ikisi de bir birine yaklaşarak, ayrı iki açıdan bakılan aynı mutlak güç olarak görüldüler. Tanrı fikri burada kayboldu, kuvvet fikri ağır bastı.

Tanrı fikrinin zayıfladığı Buda öncesi Hindistan'da, kurtuluş ve hidayet fikirleri önem kazanmaya başladı. Varlık, ruhsal bir prensibin maddeye bağlanması, maddeye sarılması olarak düşünülüyordu. Neticesi ızdıraptı. Duyular hayatı da, ızdırap, hayal ve şaşkınlık olarak görülüyordu. Hastalık, ihtiyarlık, ölüm gibi dünyevî eksiklikler, ruhsal prensibin madde içindeki ezikliğinin deliliydi. Artık, bu bağ ve ızdıraptan kurtulma arzusu, günden güne canlanıyordu. Ölüm ise, canlıyı dünyadan kurtaramıyordu, çünkü tenasüh buna mani oluyordu. Vücudun yok oluşu, yeni bir vücudun var olmasını zorunlu kılıyordu. İnsan, bir hayvanda, bir bitkide, yeniden vücut bulabilirdi. Ruhun, bir vücuttan diğer vücuda, bir varlıktan diğer varlığa, ebedi olarak dolaşması, acı bir esaret anlamından başka bir şey değildi. Bu doğum ve ölüm okyanusundaki şaşkınlığa “Sansara” denir. Ruhun, insan ve hayvan vücutları arasındaki yerini, ahlâkî davranışlar belirler. Bu tasavvura “Karma” (amel, iş) denir. Karma, bir hayatın bütün amellerinin yekûnudur, daha sonraki vücuda etkisidir. Artık burada, ilâhî bir hüküm görülmez. Karma'nın mahkemesi tabiat kanunu gibidir. İşte bu Karma tasavvuru da varlıktan, vücuttan kurtulma yollarını arama düşüncesini kuvvetlendirdi. Verilen cevaplar iki yönde toplanıyordu: Birincisi, Yoga yolu idi ki, fiziksel ve ruhsal denemelere dayanıyordu. İkincisi, varlıkların gerçek yönünü tanımaya, bilmeye yönelikti. Burada varlığın mahiyeti tanınıyor. Maddenin hile ve kurnazlıklarla ruhu nasıl esareti altına aldığı öğreniliyor, ruhu bu esaretten kurtarma yolları aranıyordu.

Yukarda zikrettiğimiz bu ortam içinde yetişen Buda, bulduğu kurtuluş ve hidayet yolunu, dört kutsal hakikat olarak aşağıdaki vaazıyla ilan etmişti:

“Ey Rahipler: Burada iki aşırılık var, teslim olmak zorunda olmadığı dünyayı reddetmemek. Hangileri mi? Biri duyuları sevindiren, aşağı, kaba, kötü, asaletsiz ve gayesiz zevklere teslimiyet; diğeri kendini ızdıraplı, asaletsiz ve gayesiz nefsi işkenceye teslim etmek. Evet, Ey rahipler, Tathagata burada her iki aşırılıktan da uzak durdu, gözü açan, aklı aydınlatan Orta Yolu tanımaya gitti. Bu yol sükûnete, tanımaya, aydınlanmaya, Nirvana'ya götüren yoldur. Fakat bu nedir ey rahipler! Tatagata 'yi aydınlığa götüren, gözünü açan, anlayışını berraklaştıran ve sükûnete, tanımaya, aydınlanmaya Nirvana'ya götüren orta yol nedir?

Bu asil, sekiz kısımh yoldur, yani: doğru görüş, doğru istek, doğru konuşma, doğru fiil, doğru hayat, doğru irade, doğru düşünce (sati), doğru tefekkür (samadhi)dir. Evet, Tatagata'yı aydınlanmaya götüren, gözü açan ve anlayışı berraklaştîran ve sükûnete, tanımaya, aydınlanmaya, Nirvana'ya götüren Orta Yol budur, ey Askerler!

Ey Rahipler, ızdıraplar hakkındaki asıl gerçek şudur: Doğum ızdıraptır, yaşlılık ızdıraptır, hastalık ızdıraptır, ölüm ızdıraptır, sevilmeyenle birlikte olmak ızdıraptır, sevilenden ayrılmak ızdıraptır, arzu ettiğine ulaşamamak ızdıraptır, kısaca bunlar ızdırabın beş varlık sebebidir.

Ey rahipler, Izdırapların kaynağı hakkındaki asıl hakikat şudur: zevk ve ızdıraba bağlı, burada-şurada zevk arayan, yani oluş ve yok oluş peşinde koşan duyusal zevkler arayan, Tekrar Doğumlara götüren hırstır.

Ey rahipler, Izdıraplan Bastıran asıl hakikat şudur: Tüm ızdırapsızlıklarda bu hırsın bastırılmasıdır. Bu hırstan vazgeçmek, reddetmek, geçip gitmesini sağlamaktır, barındırmamaktır.

Ey Rahipler, Izdırabı Bastıran Yolun asıl hakikati şudur: Aynı şekilde bu sekiz kısımh yoldur. Yani: Doğru bakış, doğru konuşmak, doğru fiil, doğru hayat, doğru azim, doğru düşünce, doğru tefekkürdür” [215]

Öğretinin temelini oluşturan bu vaaz daha sonralan şöyle geliştirilmiştir:

Birinci Hakikat. Izdırabın ne olduğudur. Buda'ya göre doğum, hastalık, yaşlılık ve ölüm ızdıraptır Nefret edilenle beraber olmak da, sevgiliden uzak olmak da ızdıraptır Arzu edilene, istenilene ulaşamamak da ızdıraptır Kısacası dünyaya sarılmak ızdıraptır

Bazen bize zevk veren şeyler, diğerlerine ızdırap verebilir. Genelde zevklerimiz karşısındakör oluruz. Halbuki, başkalarının ızdıraplanna ortak olabildiğimiz ölçüde, hissettiğimiz acıların alanı da genişler. Mesela, kızarmış bir güvercin lezzetlidir, fakat bu lezzet bizde güvercinin hislerini unuttuğumuz nispette devam eder. Eğer biz kendi arzularımız için, bir başkasının saadetini yıktıysak, bizdeki başarı ve üstünlük sevinciyle beraber, şuur altında bir suçluluk hissi de duyarız.

Sevindirici olmakla beraber, kaybetme korkusu ve muhafaza endişesine bağlı olan şeyler de kişiye ızdırap verirler. Budistler buna “Dönüş ızdırabı” derler. Mesela, çok sevdiği mücevherlerinin çahnabileceği korkusuyla uykularını kaçîran kimseler gibi. Ancak, kendini bu his bağlarından kurtarabilenler korkuyu atar, manevi saadete kavuşurlar.

Dünyevi zevkler gönlümüzün derin arzularını susturmaya yeterli olamazlar. Her ne kadar kendimizi tatmin etmeye çalışsak da, hayalin sonsuzluğunda gerçek tatmine ulaşamayız. Zevklerin geçiciliği duyumsuzluğa yol açar, ruhu da rahatsız eder.

İkinci Hakikat. Izdırapların Kaynağı Meselesi. Izdırabın kaynağı, canlıları doğumdan doğuma sürükleyen zevk ve ızdırapların refakat ettiği, yaşama arzusudur, yani zevkleri tatmin etme arzusudur. Hayata karşı sevgi, susuzluk ve yaşama isteğidir. Ağır, ızdıraplı hastalık duruaılarında dahi, biraz daha çok yaşayabilmek için büyük fedakârlıklar da bulunuruz.

Üçüncü Hakikat, Izdırapların Kaldırılması Meselesi. Varlığın ızdırap olduğunu tanıyarak, his ve duygularla beslenen yaşama arzusunu dindirmektir. Nasıl ki, lâmbanın alevi yağ gelmeyince, beslenemeyince sönerse, hayat ve “Ben” denen şey de, yaşama arzularının dindirilmesiyle sona erer. Fakat nefsi arzular, kin ve hayranlık gibi, insanın üç büyük eksikliği, insani zafiyetleri yeniden meydana çıkarır ve hayat alevini yeniden yakar. Bütün yaşama istekleri, Karmanın ağırlığını daima artİran nefsin, hayata olan susamış lığından gelmektedir. Böylece hayat ebediyete doğru, ebedi bir tekrarla akıp gitmektedir. Buna karşı Skandhas'ı (dünyanın ve hayatın ızdtrap olduğunu) tanımak, dünya bağlarını zayıflatır. Yaşamaya karşı olan susamışlık ise, dünyanın dört temel fenalığını, yani şehvanî zevkleri, varolma zevklerini, yanlış inanç ve cehaletleri kaldırmakla giderilir, dindirilir.

Dördüncü Hakikat. Izdırapları Kaldırmaya Götüren Yofun ne olduğudur. Bunlar, sekiz kutsal yoldur:

 

Doğru  inanç,
 
Doğru  istemek,
 
Doğru  konuşmak,
 
Doğru  hareket,
 
Doğru  yaşamak,
 
Doğru  karar,
 
Doğru  düşünmek (sati),
 
Doğru  tefekkürde bulunmaktır

 

Yukarda anlatılan dört kutsal gerçekten birincisi, bize büyük bir yük yüklemez. Fakat diğerleri, nefsimizin tepkisiyle karşılaşır. Normal olarak, biz ızdırablarla meşgul olmayı pek sevmeyiz. Onları, his perdemizin ardına atmaya çalışırız. Onlarla meşgul olmanın, hayatı çekilemez hale getireceğine inanırız. Hatta, onları doğrudan doğruya ifade etmekten kaçınarak, kapalı bir şekilde anlatmaya çalışırız. Bu sebeple ölüm, cinsi hayat, hastalık, sindirim hayatı vs. ile ilgili kavramların pek çok çeşitli, kapalı ifade şekillerine her dilde rastlarız. Mesela, ölümle ilgili ifadelerde, insan ölmez, son nefesini verir, ebedi uykuya dalar, dünyadan ayrılır, yaratıcısına döner, öte tarafa gider, Hakk'ın rahmetine kavuşur vs. ölüm gerçeği ile karşı karşıya gelmek, alışılmamış bir sıkıntıyı ifade eder, gerçeği dolaylı şekilde ifade etmeye çalışırız. Üzücü olaylar karşısında gerçeği görmemek için, gözlerimizi kaparız. Cesede bakmaktan sıkılırız, yüzümüzü çeviririz. Başka bir ifade İle, hayatın tadını alabilmek için, ızdırablardan uzak kalabilmek için, avcıyı gören deve kuşu misali, başımızı kuma sokarız, gözlerimizi kapatırız. Buda da, sözünü dahi etmekten kaçtığımız bu gerçeklerin, dünyadaki her şeyin izdirap olduğunu söylüyor. Bu hakikatları anlamanın çok zor olduğunu anlatabilmek için, şöyle bir misal veriyor:

“Çok uzaktan bir biri ardınca atılan iki oku, bir anahtar deliğine isabet ettirmek çok zordur. Yüz kısma bölünmüş bir kıl tanesini, yine o kadar çok bölünmüş başka bir kıl tanesine tesadüf ettirmek ve delmek daha zordur. Fakat, dünyadaki her şeyin ızdırap olduğu hakikatim anlamak, bunlardan çok daha zordur”.

Bilhassa halk için beş ahlâkî yasak vardır: “Canlı varlıkları öldürmekten uzak duracağım; Jsmetsizlıkten uzak duracağım; Verilmeyeni almaktan uzak duracağım; Yalandan uzak duracağım; Tüm uyuşturucu ve sarhoş edici maddelerden uzak duracağım”. [216]

Daha sonra rahipler bunlara beş yasak daha ilave etmişlerdir. Bunlar:

“Zamansız yemekten uzak durmak; dans, şarkı, müzik ve sahne oyunculuğundan uzak durmak; her türlü süsten ve çelenklerle, güzel kokularla ve kremlerle süslemekten uzak durmak; yüksek ve büyük yataklara yatmaktan uzak durmaktır.” [217]

Budizm kast sınıflarını kabul etmez. “Ne...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hidayet Ve Kurtuluş Öğretileri
« Posted on: 29 Mart 2024, 08:57:01 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hidayet Ve Kurtuluş Öğretileri rüya tabiri,Hidayet Ve Kurtuluş Öğretileri mekke canlı, Hidayet Ve Kurtuluş Öğretileri kabe canlı yayın, Hidayet Ve Kurtuluş Öğretileri Üç boyutlu kuran oku Hidayet Ve Kurtuluş Öğretileri kuran ı kerim, Hidayet Ve Kurtuluş Öğretileri peygamber kıssaları,Hidayet Ve Kurtuluş Öğretileri ilitam ders soruları, Hidayet Ve Kurtuluş Öğretileriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes