๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dinler Tarihi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 28 Ekim 2010, 00:20:40



Konu Başlığı: Çan Tsung (Zen) Mezhebi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 28 Ekim 2010, 00:20:40
5. 11. 1- Çan-Tsung (Zen) Mezhebi


Tefekkürle iç aydınlanma yoluna yönelmiştir. Kökleri VI. yüzyılda Hint mistiklerinden Bodhidarma'ya kadar uzanır. Rivayete göre bu zat, dokuz sene bir duvarın önünde tefekkürle oturmuştur. “Kendi kalbine bak, orada Buda'yı bulacaksın” sözü, Onun meşhur sözlerindendir. Zen Mezhebindeki söylentiye göre Buda bir gün, doktrinini açıklamak, tefsir etmek yerine, altından bir çiçeği dinleyicilerine karşı kaldırmış ve çiçek gülümsemiştir. Fakat bunu, tebessüm den genç bir rahipten başkası görememiştir. Meğer buradaki gizem kelimelerde değil, çiçeğin kendini derinden müşahede etmesinde imiş.

İlmİ metotlar hakikati aramak için bir nesnenin durumuna çeşitli yönlerden bakarlar. Mesela bir çiçeği araştinyorlarsa, onu botaniksel, kimyasal ve fiziksel yönlerden incelerler, analizlerini yaparlar, nasıl ve ne olduğunu anlamaya çalışırlar. Ancak tüm objeyi çeşitli bağlantılar içinde anlamaları imkansızdır. Zen metodunda ise araştırıcı objenin içine girmeye ve ona objenin içinden bakmaya çalışır. Çiçeği tanımak demek çiçeğin kendisi olmak, çiçek olarak açmak, güneşte ve yağmurda sevinmek demektir. Böyle yapabilirsek o zaman çiçeklerle konuşur, onun tüm gizliliklerini, sevincini ve acılarını, tüm hayatını tanıyabiliriz. Bu yöntemle yalnız kâinatın gizliliklerini değil, kendi Ben'ini, hayatı boyunca kendinden uzakta duran kendini takip eden veya kendinin takip ettiği dualizm İçinde bölünmüş Ben'i nesne ve gölgesi olarak tanıyabiliriz. Çiçeği tanıdığımız gibi Ben'i de tanıyabiliriz.

Zen yaratıcı gücün kaynağına inmeye ve oradan hayatı içmeye çalışır. Yenİ bir şey bulmak içini ilim adamları öldürürken, sanatkarlar denerken, Zen objenin içinde yaşayarak gerçeği görmeye çalışır. Meditasyonla kurtuluş şuuruna ulaşmaya çalışır. Kurucusu Hintli Bodhİdarma 520' de Çin'e gelmiştir. Görüşleri daha sonra Kore ve Japonya'ya da yayılmıştır. Temrinleri dik oturma, nefesin düzenlenmesi ve ruhsal konsantrasyona dayanır. Zen'i yaşayan kişi oturur, oturur, oturur. Klasik “Lotos oturuşunda” bağdaş kurulur ve bu esnada dizler yere yaslanır. Bu esas üzerinde vücut dik tutulur, baş hafifçe eğilir, gözler açık tutulur ve yere bakılır, eller kucakta durur. Müntesip bu halde nefesini kontrol etmeye ve düzenlemeye çalışır. Bir ritimle nefes alış verişini sayar. Birden ona kadar her sayışını tekrar eder. Dikkatler nefes alışverişi üzerine yoğunlaşır. Sonra düşünceye, resimlere ve topluma çevrilir. Daha sonra da kişi kendi içine inmeye, derin ruhsal konsantrasyona çalışır.