๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dinler Tarihi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 28 Ekim 2010, 00:17:39



Konu Başlığı: Budizm'in Yayılması
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 28 Ekim 2010, 00:17:39
5. 9- Budizm'in Yayılması


Budizm, her ne kadar rahiplik hareketi ise de, bir dinin yaşayabilmesi için geniş halk kitlelerine ihtiyacı vardır. Daha önce gördüğümüz gibi, rahiplerin yaşayabilmeleri de inanan halk tabakasına bağlıdır. Geçimlerini kendileri kazanamazlar, halkın sevgi ve sadakasıyla yaşarlar. Yine, halkın da kurtuluş yoluna girebilmesi için kendilerini sorumlu tutarlar. Öğretinin (Dharma'nın) başkalarıyla da paylaşılması gerektiğine inanırlar. Bu sebeple, kuvvetli bir misyoner faaliyeti vardır. Kral Aşoka, örnek bir hükümdar olarak, gerçeği başkalarına da tanıtmak için konışu ülkelere, misyonerler göndermişti. Buda henüz hayatta iken havarilerinden Puma kendisini Sronaparanta adındaki barbarlar ülkesine misyoner olarak göndermesi için, Üstad'tan izin ister. Buda, Onu bu düşünceden vazgeçirmeye çalışır ve aralarında geçen aşağıdaki konuşmadan sonra O'nun misyoner olarak gitmesine izin verir:

“Buda: Sronaparanta halkı vahşidir, zor kullanır ve zalimdir. Birbirlerine hakaret etmek, iftira etmek ve diğer insanları töhmet altında bırakmak onların karakterindendir. Eğer sana kötü ve kaba sözlerle hakaret ederler, iftira ederler ve töhmet altında bırakırlarsa, ne yaparsın?

Puma: Böyle bir durumda Sronaparanta halkının hakikaten iyi ve sevimli olduklarım düşünürüm. Çünkü beni dövebilir ve taşlayabilirlerdi de.

Buda: Seni döver ve taşlarlarsa ne yaparsın?

Puma: Böyle bir durumda, onların iyi ve sevimli insanlar olduklarını, benim üzerime kırbaç ve silahla yürümediklerini düşünürüm.

Buda: Eğer üzerine kırbaç ve silahla yürürlerse ne yaparsın?

Purna: Onların   sevimli  ve   iyi   insanlar  olduklarını   ve   beni öldürmediklerini düşünürüm.

Buda:    Purna, seni Öldürürlerse ne yaparsın?

Purna: Böyle bir durumda, yine de onların iyi ve sevimli insanlar olduklarım, fazla zahmet vermeden beni bu kötü cesetten ve vücuttan kurtardıklarını düşünürüm. Vücutlarından utanan nefret eden rahiplerin kendilerini bir silâhla öldürdüklerini, zehirlediklerini, astıklarını veya bir uçuruma attıklarını biliyorum.

Buda: Purna, büyük bir cesaret ve nezaket kabiliyetine sahipsin. Sronaparanta ülkesinde yaşayabilirsin. Oraya git ve öğret, dilediğin gibi serbest ol. [219]

Bazıları Hinayana'nın Mahayana kadar misyon faaliyetlerinde bulunamadığını iddia ederler. Fakat bu teşhis, isabetli değildir. Hinayana da Mahayana gibi Seylan'a, Burma'ya, Tibet'e, Çin'e, Cava ve Sumatra'ya kadar yayılmıştır. Çin'de ve Tibet'te Mahayana'nın tutunması ise, bu mezhebin o bölge halklarına daha uygun olmasındandır. Mesela, Tibet Kralı o zamanlar Keşmir ve Orta Asya'da yaygın olan Hinayana mezhebinden Sarvastivadin'i, 750 yıllarında Tibet'te davet etti. Fakat, halkın ekseriyeti büyüyle ilgili bir din arzu ettikleri için, Sarvastivadin Tibet'te başarılı olamadı.

İmparator ve kralların himayesi olmasaydı, Budizm'in Asya'daki zaferi de mümkün olmazdı. Hint hükümdarlarının en büyüklerinden biri olan Kral Aşoka (m.ö. 274-236), Budizm'i Hindistan'a, Seylan'a, Keşmir ve Gandhara'ya yaymıştır. Hatta, zamanın Yunan saraylarına misyonerler göndermiştir. Daha sonraları Budistler, Kuzey Hindistan'da hakim olan İskit Hükümdarı Kanişka'nın (m.s. 78-103) himayesini de görmüşlerdir. Bengal idaresinde bulunan Harshavardha'na (606-647) ve Pala Sülalelerinin imkanlarından istifade etmişlerdir. Hindistan dışında ise, Çin İmparator ve İmparatoriçelerini, Moğol Hanlarını, Japonya'da ileri gelen devlet adamlarını Budizm'e kazanmışlardır.

Pek çok devlet adamı da politik sebeplerle Budizm'i desteklemiştir. Mungka Han, Budistleri himaye ettiği kadar, Nesturi Hıristİyanları ve Taoistleri de himaye etmiştir. Ona göre, bütün dinler bir elin parmaklan gibi idi. Kubilay Han, Nestoryanizm'e Öncelik tanımakla beraber, Budizm'e de meyil göstermiştir. Kral Kanişka bastırdığı paraların bir tarafını İran ve Hint tanrıları ile süslerken, diğer tarafına da ayakta duran Buda resimleriyle süsletmiş ve altına Yunan harfleri ile Boddo ve Boudo kelimelerini yazdırmıştır. Gupta kralları, Budizm gibi Vişnuİzm'e de yardım etmişlerdir. Hükümdarların, her şeyden önce hakimiyetlerini sürdürme gayretinde bulundukları şüphesizdir. Budizm'e karşı kolaylık göstermelerinin sebebi az veya çok inançları yanında hakimiyetlerini düşünmeleridir. Çünkü Budistler, dünyada bir sükûnet isterler, dünyayı isteyenlere de kolaylık sağlarlar. Dünyanın ızdirap yeri olduğu, fenalıkların düzelti I meleri gerektiği görüşüyle, idarecilerin kusurlarını Örterler, tenkitte bulunmazlar. Hatta, kendilerine yardım eden kralları, Bodhisattva olarak görürler. 1326 yılından kalma bir Uygur yazısında, Cengiz Han, Bodhisattvanın en son doğumu olarak vasıflandırılır. Moğol rivayetlerine göre, Kubilay Han bir Cakravartin, bir kutsal kişidir. Seyyahlar, Moğol ve Tibet hükümdarlarını genellikle “Yaşayan Buda” olarak anlatırlar.