๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 18 Haziran 2010, 12:32:51



Konu Başlığı: Zalimler cehennemî azabı daha dünyada yaşarlar
Gönderen: Sümeyye üzerinde 18 Haziran 2010, 12:32:51
Zalimler, Cehennemî azabı daha dünyada yaşarlar


Cennetin tarif edilmez lezzetlerinden ve Cehennemin kahredici azaplarından bir kısmı dünyada numuneler ve gölgeler şeklinde yaşanıyor Bu türden acılar ve lezzetler ise genel olarak maddî âlemin kurallarının dışında işliyor Dünyada Cennet lezzeti yaşatan haller daha çok fedakârlık, feragat, işte öne atılıp mükâfatta geri çekilmek, çıkar beklemeden vermek gibi hallerle yaşanır Tüm bu haller maddî açıdan kayıplar üzerine kuruludur Oysa maddî âlemin mutluluk felsefesi daha fazlasına sahip olmak üstüne kurulmuştur Daha fazlası, çok daha fazlası şeklinde kazandıkça artan bir hırsla maddeye ve sahiplenmeye yönelen benlik ve madde ile bağlantılı hazlarında hedonizm bataklığına uzanan bir nefis, aslında bir zan üzerinde hareket etmekte, gerçek mutluluğu yalancı ve geçici lezzetlerde aramaktadır

"Daha yok mu (Hel min mezid?" diyen benliğin en bariz örneği, kendinden kilometrelerce uzaktaki topraklara göz dikip, savaşla, saldırganlıkla ele geçirmeye çalışan zihniyet olmalıdır Binlerce masum insanın hayatının zehir edilmesi, vatanından, hürriyetinden, evlatlarından ya da anne babasından ayrılığı, acıları, feryatları ve çığlıkları üzerine tesis edilmeye çalışılan bir mutluluk arayışı, benliğin alçalabileceği en aşağı konumu ifade ediyor olsa gerek Oysa, sahip olduklarının kıymetini bilip, bunların aslında birer ihsan olduğunun farkında olarak, bir hediye almanın mutluluğu ile talepkarane tevekkül ve Kâinat Sultanı tarafından ödüllendirilmeye mukabil teşekkür hali, dünya saadetlerinin en güzeli olmalıdır Gücünü kendinden bilip, vehmi kuvvetle insanların mal, can ve ırzlarına kastetmek ve sonucunda mutlu olacağına inanmak, ancak insanın kendini tanımamasının sonucu ortaya çıkabilecek bir düşünce olabilir Mutluluğu maddî güçte, daha çok toprakta, petrolde, teknolojide arayan anlayışlar kendilerine ve insanlığa hayatı zehir etmektedirler

İnsanların göz ardı ettiği önemli bir nokta; dürüst, namuslu, yardımsever bir ferdin maddî pozisyonu ne olursa olsun huzur ve mutluluk hali yaşadığı, diğer taraftan mutluluk ve iyi bir yaşantı amacıyla hedeflenen hiçbir maddi konumun, elde edildiği noktada beklenen mutluluğu vermediğidir Dünyada gerçek mutluluğun kaynağı güzel ahlâk; insanları içten içe kahreden asıl zehir ise ahlâksızlıktır Son zamanlarda televizyonlarda seyrettiğiniz dehşet verici manzaralarda, insafsız bombaların kurbanı olan cesetlerin yüz ifadelerinde masumluğun ve mazlumluğun verdiği derin mutluluğu dikkatle baktığınız da görebilirsiniz Maddi çekişmelerin, kuvvet yarışlarının, hırsla yürüyen menfaat çatışmalarının olmadığı bir alemden yansıyan bir mutluluk ve rahmani bir huzurdur sanki gözlenen Aynı mutluluğu yardım ettiğiniz bir insanın müteşekkir bakışlarında ruhunuza ve kalbinize akan ılık bir sıcaklık ya da tatlı tatlı esen bir meltem rüzgarı gibi hissedersiniz Yine acziyetinizi tam hissedip, sebeplerden ümidinizi kesip Rahmanü'r-Rahim'in dergâhına yöneldiğinizde çaresizliğin gerisinde büyük bir gücü hisseder, bütün kâinatı ve sayısız zerreleri idare eden sonsuz kudretin emniyetini yanınızda hissedersiniz Bu, en sıkıntılı anlarda yaşanan tarif edilmez bir mutluluktur Bu türden haller Cennet saadetlerinin dünyada numuneleri olmalıdır

Aynı savaş tablosunu izleyen ve dehşet verici manzaranın sebebi olduğunu düşünen insanların ruhlarında ve kalplerinde gerçek mutluluğu bulabilmeleri mümkün mü? Hangi zafer hırs, saldırganlık ve haksızlık zehirleri ile kemirilen ruhlarına bir inşirah, kararmış kalplerine bir aydınlık verebilir? Bu kişilerin yüzlerine bakıldığında da derinlerden gelen bir huzursuzluk, kasavet, ateşler içinde yanan bir ruh, karanlık içindeki zulmet halinin zulüm şeklinde insanlığa yansıtıldığı bir manzara ruhunuza yansır Bu hali, çocuğunuza tokat attığınızda, personelinizi azarladığınızda ya da kavgada birini fena halde patakladığınızda siz de yaşarsınız Böyle zamanlarda kendinizi çok mutlu ve huzurlu hissettiğiniz oldu mu? Bu durumlarda içinizi kemirircesine size azap veren boğucu ruh hali, Cehennem azaplarından bir numune olmalıdır Bir çocuğa attığınız tokadın ruhunuza verdiği sıkıntıdan, dünyayı bir savaş meydanına çeviren zalimlerin yüzlerce masum çocuğun cesedi karşısında neler hissedebileceğine pay biçin İçinde zerrece insanlık duygusu kalmış ve aklî melekeleri yerinde her insan, bu kahredici azabı ruhunun derinliklerinde hissedecektir

Savaşlar, menfaat çatışmaları, paylaşım kavgaları garip bir şekilde mutluluğa yönelik çelişkili bir ruh halinin sergilendiği hallerdir Mutluluğu maddî lezzetlerde ve maddî güçte arayanların, gerçek mutluluğu bulma şansları yoktur Hayatını ve mutluluğunu maddeye ve daha fazlasına bağlamış insanlar en büyük zaferlerde ve maddi kazanımlarda bile hasarettedirler, hırslarının ve sonu gelmez arzularının kölesidirler Bu, insan ruhunu içten içe kahreden, şatafatlı saraylar, ışıl ışıl dünyalar içinde alemini karartan bir haldir Daha dünyada yaşanan bu Cehennemî ruh halinin Mahkeme-i Kübra sonrasında alacağı şekil, akıllara durgunluk verecek mahiyette, tarifi imkânsız bir azap olmalıdır

Bu noktadan bakıldığında her zaman; fakir kalınsa da gasp edenlerden olmak yerine izzetle malına sahip olmak, eziyet görülse de zalim değil mazlum olmak, dünyayı paylaşamayan aç canavarlar olmak yerine, elindekilerle mutluluğu yakalayan ve Veren'i bilmekle teşekkür ve ondan talep etmenin hazzını yaşayan mütedeyyin kullar olmak tercih edilmelidir İnsanlık tarihine şöyle bir göz attığınızda Firavun, Hülagu, Cengiz Han veya Karun olmayı mı, yoksa başta Hazret-i Muhammed (asm) olmak üzere nübüvvet silsilesini, peygamberler yolunu takip ederek Hazret-i Hasan, İmam-ı Azam, Gavs-ı Geylani, Bediüzzaman mı olmayı arzu ederdiniz?
 

 
ALINTI