> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Yürek yandı kalem tutuştu
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yürek yandı kalem tutuştu  (Okunma Sayısı 1168 defa)
19 Aralık 2010, 16:34:47
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 19 Aralık 2010, 16:34:47 »



Yürek yandı, kalem tutuştu


YANDI YÜREĞİM; yanmak ki, ateşi yok.. Bir ateş ki, dumanı bile yok.. İçten içe bir yanış, bir kavruluş bu. Çifte kavruluş. Bir yanda dünyanın onca hadde hesaba gelmez sıkıntıları, mihnet keşan vaziyeti, diğer yanda da Yaratanına karşı verdiği ve tutamadığı sözlerin ağırlığı altında yanan bir yürek. Nasıl kurtulur bu yangından, nasıl serinler ki? Bir çare, bir ümit arıyorum. Dilimde dualar kuşlar gibi konacak dallar arıyor, ümit arıyorum. Kim bilir kaç kaç yıldır bu yüreğin yanışı, ruhun dualara duruşu. Kim bilir kaç vakittir tutunacak bir dal arıyorum. Her an başıma bir şeyler gelecek gibi... Ömrüm sönüp bitecek, pamuk ipliğiyle bile bağlı değil bu hayatım, bir yerden kopup tespih tanesi gibi dağılacak, saçılacak. Bir korku var ki, yakıyor yüreğimi. Aşamadım gitti bu korkuyu. Atamadım gitti bu derdi, kederi. Ama birden bir ümit kapladı içimi, âniden oldu bu. Nasıl mı? Anlatayım.

Geçtiğimiz haftalarda bir davet üzerine Bursa’ya sohbete giderken, İznik yolu üzerinden geçiyorduk. O kadar güzel manzara ki kendimden geçmişim âdeta. Bahçeleri, tarlaları seyre dalmışım. İşte tam o sırada bir bahçenin yeşillikleri arasında bir ay çiçeği, ama koca bahçede tek bir ay çiçeği gördüm. Yüzü güneşe doğru yönelmiş, sanki o boynu bükük bir derviş. Tam bir insan silueti gibi, belki öyle göründü bana. İşte o serin sular o zaman aktı içime, bir ümit güneşi, ona baktığım anda doğdu yüreğime. Işığa ihtiyaç duyan bu bir tek ayçiçeği için güneşi yaratan Rabbim, benim kalbimi yakan o sonsuz zulümatı gidermek için ebedî bir aydınlığı yaratmaz mı, nurdan bir sabahı bana lütfetmez mi? Hemen o anda yarattı bile. Her sabah, yeniden yeniye yarattığı nimetlerle bana da cevap veriyor, Rabbim ruhumu yıkılmaktan, yanmaktan kurtarıyor. “Boş yere yanma, tutuşma. Adımı an serinle, gözünün önündeki eserlerime bak, rahmetimi seyret. Her şey senin için ve seninle güzel” diyordu adeta.
İşte o an yeni bir sayfa açıldı gözlerimin önünde. Gökyüzü ilk defa bu kadar güzel göründü, dalgalı göl ilk defa bu kadar şahaneydi. Ağaçlar, meyveler ilk defa bu kadar güzel göründüler gözüme. Baktığım ve gördüğüm an eşya, yeniden yaratılıyor benim için. İşte o zaman gözlerim öyle bir göz, kulaklarım öyle bir kulak oluyor ki, ne görüyorlar ne işitiyorlarsa hepsi kalbime marifet olup akıyor; Yaratanını tanıtıyor, ruhumun ateşi serinliyor. Yeryüzü esrarlı bir bahçeye dönüşüyor âdeta. Kâinat küçülüyor gözlerimin önünde, gözlerim yetmiyor artık dokunmaya. Çok daha ötelerde kalan güzelliklere ise hayalimin eli ile uzanıyorum. Yüreğimi hafifleten o sesin, o ilhamın haber verdiği gibi her şey…
Yürek yandı, kalem tutuştu o an... İşte bu yazıyı yazmak arzusu o zaman doğdu içime.

Hangi yolculuğa çıkarsak çıkalım, nereye gidersek gidelim yolculuğumuz O’na ve O’nun için olmalı. O’ndan uzaklarda ruhum hep gurbette. Gurbet ki, adı üstünde garabet gariplik gibi bir şey. Cennetten yer yüzüne gönderildiği gün başlamış soyumuzun gurbeti. Bunun içinmiş demek ki bu pişmanlık, bu yürek yangını, bu sıkıntı. Dünya zindanında cenneti, öz yurdunu arıyor ruhum. Allah’tan uzak kalışın ateşini marifetullahtan başka bir şeyin söndüremediğini yakînen gördüm. Ve sonra çok hayret ettim kendime. Gezmeler, yemeler, içmeler, görüşmeler ne varsa yapa geldiğimiz her şey, O’nun adına değilse eğer, bir yangın yeridir yüreğimiz. Acaba, ondan mıdır, kırk yıl günahların içinde debelenen bir ruh, bir türlü çıkıp kurtulamıyor bulunduğu bataklıktan. O’nun rahmet kapısına doğru koşamıyor, ellerini açıp da rahmet dileyemiyor, acaba ondan mıdır? Şeytan ve nefsim hiç akla hayale gelmedik bir yerimizden yakalamış, yakalamış da sıkıştırmış kalbimizi. Söyleniyor yüzümüze karşı. “Sen bitmiş, tükenmişsin. Kırk yıl Allah’tan uzak yaşamışsın, şimdi kalkıp O’ndan af diliyorsun, huzuruna duruyorsun, rahmetine ermek niyetindesin. Ne haddine senin? Daha neler neler söylüyor.
Kalbim ses verecek kadar güçlü değil, susmuş, pusmuş. Bu vesvese çok iş görmüş olmalı. Bu tuzağa milyonlarca insanı düşürmüş olmalı şeytan ve nefis. Ben de aldanmıştım bu sabah işin iç yüzünü bilmeme, görmeme rağmen. Benim hâlim bu tuzağa yakalananların hâlini hissetmek içinmiş demek ki. Bu sabah yakînen bildim bunu. Oysa ki Allah kulunu affetmek için bir bahane arıyor, o ise Allah’tan uzaklaşma gayretinde. Şeytan, olan bitenin farkında. Tam burada devreye giriyor işte. Kendi mahrum kaldığı o rahmetten insanları da uzaklaştırmak istiyor. Ey kalbim, nereye gidersen git, nereye kaçarsan kaç O’ndan uzaklaşabilir misin ki? O’ndan kaçabilir misin ki? Şeytanın bu tuzağına düşenlere bir ümit ışığı tutmak gerek. Hâlâ yüreğimizi ayar etme mevsimi gelmedi mi? Aklınıza, kalbinize O’nu anmak, O’nu düşünmek, O’nun sevgisi ile gönlünüzün coştuğu bir an, gözlerinizin yaşardığı bir an, bu an neden olmasın? Gecikmeyin rahmetinin kapıları size açıktır, huzuruna davet ediliyorsunuz. Zamanı yaratan Allah, zaman ve mekândan münezzeh olan Rab, sizi her türlü zaman kaydından azade olarak affedecek, mutlaka mağfiret edecektir.
Yüreğinizi yakan bu ağır gaflet ateşinden sıyrılmanın yegâne vaktidir işte o an. Günahlarımızın çokluğuna bakıp, rahmetinden uzaklaşmak asla çare değil. O da ayrı bir dert, o da ayrı bir acı. Madem ki aziz olan O, zelil olan biz, düşkün kullarıyız. Elimizden tutacak yine O’nun rahmetidir.
Ey nice düşkünlerin ve düşmüşlerin, her türlü zillete ve ezilmişliğe mahkûmların Rabbi olan Allah’ım! Düştüğümüz yerden bizi Sen kaldır, bu çıkmazlardan bizi Sen çıkar lütfen. Bir yol göster de gönlümüzün ateşini serinletelim. Tövbe sularında yıka ki yüreğimizi, tertemiz olup temizlenelim. Senden uzaklarda koyma bizi, rahmetinden ırak eyleme bizi. Ben Seni unutsam bile Sen beni unutma Allah’ım ne olur. Gönlümüzü rahmetinin ışığı ile kuşatsın nurun, nefsin ve şeytanın kalmasın hilelerinden hiçbir eser. Karanlık köşelerde günahının ağır baskısı altında eriyen, çürüyen ruhlar, kırk yıl ağır günahlar altında, sönmeye yüz tutan kalpler, ancak Sana kırk yıl ibadetle kurtulacağını zannediyorlar. Ne kadar da aldanıyorlar. Bu kadar ömürleri var mı ki?
Allah’ım; Sen ki hiçbir şeye, hiçbir ibadete muhtaç değilsin, Samed’sin, her şeyden münezzehsin. Biliyorum, görüyorum, şeytan peşimi burada da bırakmıyor. Kaç yıl günahla geçmişse hayatım, ancak o kadar yıl ibadet etmekle kurutulabilirsin diyor, kulağıma fısıldıyor, kalbime vesvese veriyor, ümitsizliğe düşürüyor beni. İşin gerçeği bu değil ki? “Ey benim günahkâr kullarım, Benden asla ümidinizi kesmeyiniz” diye buyuran Sen değil misin Allah’ım?

Kendime güvenmekten ve benlik iddiasından vazgeçtiğim gün, tövbe ve istiğfar ettiğim an bütün kötülüklerimi iyiliklere çevirmeyi vadeden Sen değil misin Allah’ım? Şeytana ne oluyor, nefse ne oluyor? Kim ki bunlar Senin rahmetin karşısında bana yanlış adresler göstermek cüretinde bulunabiliyorlar? Şükür ki şu saniyede bana uzattığın Kur’an’dan bu nurlu ve ışık saçan ümit dolu âyetlerinin dallarına tutunuyorum. Düştüğüm bu günah bataklığından çıkıp kurtulmak istiyorum. O kadar uzun zaman kapında bekletme, dayanamam. Senden ayrı kalmanın ateşine yanarım, tutuşurum. Yardım et, lütfet, kerem et. Yangınlarda bırakma beni. Kalemim hâlime ne kadar tercüman, olabilir bilemiyorum, bu hâlimi sadece sana arz ediyorum. Hâli hâlime uygun olanların adına senden af dileniyorum.

Yürek yandı kalem tutuştu. Dağlardan yuvarlanıp düşen bir toz zerresi gibi hadisatın dağlarvari dalgaları içinde yuvarlanıp gidiyorum.
Adım adım, bu karmakarışık perişan hâlimle kabre yaklaşıyorum. Sermayem hiç, ömrüm bir çok günahla geçmiş. Bundan sonrası için de elimde yapacak hiç bir şey yok. Acizim zayıfım. Kudretine ve sonsuz rahmetine güveniyorum. Elimde sadece niyetim var. Yaşarsam eğer, Rabbim, sadece bir niyetim var; kalan ömrümün tamamını mayalayacak, bu güne kadar yaşadığım bütün anlardan ve zamanlardan bundan sonrasını daha mânâlı kılacak bir tek güzel niyetim. İşte bu niyetle, geçmiş günlerimi bir anda temizlemek istiyorum. O günlerde yapamadığım eksik bıraktığım nice tefekkürler, düşünceler varsa tümü için şu an “Sübhanallah” diyorum ve seni takdis ediyorum. Hamdini, şükrünü eda edemediğim tüm nimetlerin için şu an “Elhamdülillah” diyorum. İzzet ve azametine lâyık ne varsa yaşadığım, ibadetlerimin baş tacı olan namazın girizgâhı olan ve her ibadetin sertacı olan “Allahuekber”i diyorum şu an. Hayatımın tüm geçmiş ve gelecek günleri için söylüyorum bunları. Adını, adına asla kimseyi katmayarak, ortak etmeyerek tertemiz bir ağızla söylemek istiyorum şu an; yeni doğmuş bir yavrunun diliyle.

Sevgili Peygamberimin adını da o ism-i azamınla beraber, o lâfza-i celalinle beraber söylemek istiyorum şu an. İzin verir misin, bunu bana lâyık görür müsün? Allah’ım bir an nasip et ki, o anda Senin razı olduğun her şey gerçekleşsin, ömrümüzün tüm günlerinin affı ve beratı o günde bizlere nasip olsun. O gün ki, o an ki upuzun bir ömür, başlı başına bir ömür olsun hayatımızda. Bunu istiyorum, bunu diliyorum, bunu bekliyorum Senden; yalvarıyorum, rica ediyorum rahmetinden. Benim bunca günahımın üstesinden gelmem içim bu kadar ömrüm yok Allah’ım. Hastaların, ihtiyarların, tüm çaresizlerin hâli ve dili ile dualarımı sana arz ediyorum. Bitmiş, tükenmiş bir halde belki de melül melül bakıyorlar. Onların bu hâline dayanamıyorum. Halleriyle hallenip ellerimi duaya veriyorum. Sen ki onlara rahmetinin kapısını ardına kadar açmışsın. Allah’ım izin verme bu berat bayramında, bu miraç bayramında, ayların en güzelinin içinde izin verme. Yaklaşan Ramazan ve o büyük bayram hürmetine tüm anlarımızı dünyada manevî bir bayram yap Allah’ım.

Ömrüm dur duraksız koşarak gidiyor. Yapacak bir şey de yok. Tek bir niyetim var geçmişimi ve geleceğimi Sana olan bağlılığımla yeniden yepyeni bir şekle sokacak olan. Tek ümidim, bu niyet...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yürek yandı kalem tutuştu
« Posted on: 20 Nisan 2024, 04:35:22 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yürek yandı kalem tutuştu rüya tabiri,Yürek yandı kalem tutuştu mekke canlı, Yürek yandı kalem tutuştu kabe canlı yayın, Yürek yandı kalem tutuştu Üç boyutlu kuran oku Yürek yandı kalem tutuştu kuran ı kerim, Yürek yandı kalem tutuştu peygamber kıssaları,Yürek yandı kalem tutuştu ilitam ders soruları, Yürek yandı kalem tutuştuönlisans arapça,
Logged
14 Nisan 2011, 20:00:18
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 14 Nisan 2011, 20:00:18 »



      Allah razı olsun...Rabbim hepimize böyle bir umut,böyle bir diriliş nasib etsin,inşaallah..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes