> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Yumurta fırlatan gençlik kimin eseri?
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yumurta fırlatan gençlik kimin eseri?  (Okunma Sayısı 650 defa)
11 Aralık 2010, 09:01:08
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 11 Aralık 2010, 09:01:08 »



Yumurta fırlatan gençlik kimin eseri?



Işıklar söndü, film başladı. Bir el gördüm, tabancalı. Yaşlı bir kadının şakağına uzanmıştı. Bir el gördüm, damardan eroin enjekte ediyordu. Bir el gördüm, saatli bombanın vaktini ayarlıyordu. Bir el gördüm, başka bir elden zarf için de yüklüce bir para alıyordu. Bir el gördüm, kasanın şifresini kurcalıyordu. Bu gördüklerimi bir filmi seyrederken görüyordum. Sonra bir el daha gördüm, minik bir el, büyük bir eli tutmaya çalışıyordu. Ne yazık ki  o büyük el, o minik eli tutmuyordu. Anladım ki yahut o film anlatmak istiyordu ki, bütün o zikredilen olumsuzluklar, uzanan minik ellerin, zamanında tutulmamasından kaynaklanıyormuş, asıl suçlular da o minik elleri zamanında tutmayan büyüklerin elleriymiş.(1)

 

Peyami Safa demiş ki: “Sokaklarda küfürbaz bir gençliğe rastlıyorsanız, şaşırmayınız; onlar bizim öğrencilerimizdir.”(2)

 

Büyüklerine yumurta fırlatan bir gençlikle karşı karşıya kaldıysanız, şaşırmayınız; onlar bizim öğrencilerimiz, çocuklarımız ve vatandaşlarımızdır.
 
HANİ BİR OKUL BİN HAPİSHANE KAPATACAKTI?

 

“Bir mektep bin hapishane kapatır” diye bir atasözümüz vardı. Bunca okul ve üniversiteye rağmen neden hapishaneler kapanmıyor? Neden hapishanelerin müşterisi azalmıyor, artıyor? Eğitim ve öğretimimizi gözden geçirmenin, hatalarımızı itiraf etmenin, eksiklerimizi görmenin zamanı gelmedi mi?

 

Gençliğimizin ve milletimizin gerçek ve sürekli huzuru yakalayabilmesi için birbirinden ayrılmayan iki önemli sebep vardır:

 

Biri ekonomik refah, yani herkesin onurlu ve helal yoldan işe, aşa ve eşe kavuşması; diğeri de manevi refah, yani yaratılışının ve vicdanının huzuru olan hakiki imana kavuşması, İslâm’la tanışması ve ibadet şuuruyla yaşamasıdır. Bizim ülkemizde bir asra yakın bir zamandır bunlar, insanımıza doya doya verilmemiştir. Ne kâmil iman verilmiştir ki gencimiz ve insanımız aza kanaat etsin, bulamadığı zaman sabretsin; ne de yeterli maddi imkân verilmiştir ki kötülüklere teşebbüs ve tenezzül etmesin.

 

İnsanımıza acilen bu ikisi  lazım: Yani hem din ve hem de dünya. Bizim inancımız bize, din ile dünyanın bir bütün olduğunu söylemektedir. Dünyasız din olmaz, dinsiz de dünyada yaşanmaz.

 

Ahireti ve ebedi saadeti kazanmanız için dünya lazımdır. Çünkü dünya ahiretin bir tarlasıdır. Tarlada çalışan, ekip biçen kimseler ancak evinde kemal-i afiyetle yer, içer, saadet ve sefayı bulur. Dünya huzur ve cennetini kazanmanız için de din lazımdır. Çünkü dinin olmadığı bir dünyada hayır ve bereket, sefa ve saadet, huzur ve afiyet olmaz. Dinsiz bir dünya hiçbir zaman anarşi ve terörden yakasını kurtaramaz.

 

DEVLET KENDİSİNE İSYAN EDİLMESİNİ İSTEMEZ

 

Bir zamanlar, etkili ve yetkililerden biri şöyle demişti: "Hangi devlet kendisine düşman nesiller yetiştirir?"

 

Evet, hiçbir devlet kendine düşman yetiştirmek istemez, bu doğru. Ama bir doğru daha var: Devlet düşman yetiştirmek istemez de Allah yarattıklarının kendisine, gönderdiği dine ve kitaba, görevlendirdiği Peygamberine birilerinin düşman olmasını ister mi? İstemez. Düşman olanlar çıkarsa, Allah onlardan razı olur mu? Olmaz. Devletin vatandaşlar üzerinde bir hakkı varsa, Allah'ın bin hakkı var. Çünkü her şeyimiz Allah'ın. Yerde ve gökte olan her şey Allah’ın. Vatandaşların devlete karşı bir sorumluluğu varsa Allah'a karşı bin sorumlu­luğu vardır. Çünkü hepimizi yaratan ve bizi nimetlerle donatan Allah'tır.

 

MEVLÂN  MEVLA’NIN UYARISINA DİKKAT ÇEKİYOR!

 

Dünya çapında bir mürşid olan Mevlana’nın şu sözü ne kadar düşündürücüdür; diyor ki: “Çocuk yedi yaşına kadar hoş kokulu bir reyhan, on yaşına kadar itaatkâr bir asker, on yaşından sonra  ya candan bir dost, ya da can alıcı bir düşmandır.” Yüce kitabımız Kur’an’ın da bu doğrultuda çok ciddi uyarıları vardır. “Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşmanlar çıkabilir. Böyle olanlara karşı dikkatli olun”(3) der.

 

Hayret böyle şey olur mu? demeyin. Yüce yaratıcının rızasına ve çocuğun fıtratına uygun eğitimler vererek onu büyütmezseniz, kendi ellerinizle onu, hem kendisine, hem ailesine, hem milletine, hem de devletine düşman olan ve zarar veren insan haline getirirsiniz.

 

Terörde kullanılan gençler, bu ülkenin çocukları değil midir? Yanında kız arkadaşıyla alkol alıp eğlenen, sonra da direksiyonun başına geçip gazlayan ve trafik kazasına kurban giden, trafik canavarı olan, aids ve uyuşturucu ile ömrünün baharında solup tükenen gençler, bu ülkenin çocukları değil midir?

 

Annesini-babasını gücendiren, evini ve ailesini terk edip kaçan, çaldığı ve kapıp kaçtığı paraları eğlence âlemlerinde tüketen gençler, gençliklerini kötü kullanmaları yüzünden ya hapishaneye, ya hastaneye ya da kabristana düşen gençler, bu ülkenin evlatları ve bizim çocuklarımız değil midir? Eşini öldüresiye dövenler, yuvasını terk edip, çocuklarını anasız-babasız bırakanlar, namusunu pazarlayanlar, tacize ve tecavüze tenezzül edenler, kapkaççılar, hortumcular, gaspçılar, intihar edenler, satanistler, cinayet işleyenler, orta ve lise çağlarında uyuşturucuya müptela olanlar, kız arkadaş uğruna birbirini öldürenler bu ülkenin çocukları ve insanları değil midir? Mevlana’nın dediği gibi neden böyle can alıcı düşman oldu bunlar? Bunları kim bu hale getirdi?(4)

 

Efendiler! Gençliğimizi dejenere eden ve ülkemizi karıştırıp, bulanık suda balık avlamak isteyenlerin şerrinden ülkeyi, devleti ve milleti kurtarmak ve kurtulmak istiyorsak;

1-Hayatımızı imân ile hayatlandırmamız,

2-Allah’ın emrettiği farzlarla süslememiz,

3-Günahlardan kaçınmakla korumamız,

4-Örgün ve yaygın eğitimde din ve ahlak mekanizmalarını daha etkin bir şekilde işler hale getirmemiz gerekmektedir. Bu istikamette Allah, yar ve yardımcımız olsun, devletimize ve milletimize zeval vermesin.

 

DİPNOTLAR:

1-bkz. Ayhan, Halis, Eğitim bilimine Giriş, s.9 (yayıncının sunuşundan)

2-Safa, Peyami, Objektif II, s.353

3-Teğabün, 64/14

4-Geniş bilgi için bkz. Vehbi Karakaş, Nasıl Bir Eğitim, Cihan Yayınları, İstanbul-2007


Vehbi KARAKAŞ

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yumurta fırlatan gençlik kimin eseri?
« Posted on: 18 Nisan 2024, 11:19:22 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yumurta fırlatan gençlik kimin eseri? rüya tabiri,Yumurta fırlatan gençlik kimin eseri? mekke canlı, Yumurta fırlatan gençlik kimin eseri? kabe canlı yayın, Yumurta fırlatan gençlik kimin eseri? Üç boyutlu kuran oku Yumurta fırlatan gençlik kimin eseri? kuran ı kerim, Yumurta fırlatan gençlik kimin eseri? peygamber kıssaları,Yumurta fırlatan gençlik kimin eseri? ilitam ders soruları, Yumurta fırlatan gençlik kimin eseri?önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes