> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Yoksulluk ve açlık
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yoksulluk ve açlık  (Okunma Sayısı 1100 defa)
16 Ekim 2010, 14:38:14
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 16 Ekim 2010, 14:38:14 »



Yoksulluk ve Açlık


Günümüzde insanlığın karşı karşıya bulunduğu en büyük tehlikelerden biri yoksulluk ve buna bağlı olarak gelişen açlıktır. Başta Afrika olmak üzere çeşitli dünya ülkelerinde yoksulluğun gittikçe arttığı, açlığın daha büyük kitlelere yayıldığı gözlenmektedir. Dünyada 840 milyon insan hiç geliri olmadığından açlık çekiyor. 3 milyar civarında insan günde 2 doların altında bir gelirle yaşamaya çalışıyor. Her yıl 10 milyon çocuk açlık sebebiyle oluşan, fakat kolaylıkla önlenebilecek hastalıklar sebebiyle hayata veda ediyor. Bu konularda açıklama yapan uzmanların hemen hepsi problemin kaynağını dünya nüfusunun fazlalığı ve kaynakların yetersizliği olarak gösteriyor. Peki, bunların sebebi gerçekten dünya üzerindeki nüfusun çokluğu ve bunları besleyecek kaynakların yetersizliği midir?

Nüfus ile kaynaklar arasında dengesizlik öne sürenler kaynakların aritmetik, nüfusun ise geometrik arttığını, dolayısıyla kaynakların bu nüfusa yetmeyeceğini savunmaktadırlar. Bu iddiaya göre nüfus her 25 yılda iki katına çıkacaktır. Eğer böyle olsaydı 1800’lerin başında tahminen 900 milyon olan dünya nüfusunun 2000’lerin başında 230 milyara ulaşması gerekiyordu. Hâlbuki tarihî gerçekler bu tahminlerin bir yanılgı olduğunu göstermiştir. Zaten Allah (celle celâlühü) nüfusun aşırı artışının önüne birtakım tabiî ve sosyal engeller koymuştur. Ayrıca tarımda teknoloji kullanımında eskiye nazaran sayı ve nitelik bakımlarından bir gelişme olduğu ve teknolojinin gelişmesiyle kaynak üretiminin aritmetik değil, geometrik olarak arttığı da ortadadır. Bunun ötesinde dünyanın bugün ekilebilir verimli topraklarından ancak 1,4 milyar hektar arazinin kullanılmakta olduğu, kalan 1,79 milyar hektarlık arazinin el değmemiş olarak durduğu, bu verimli toprakların değerlendirilmesiyle dünyanın 30 milyar insanı daha besleyecek durumda olduğu da söylenmektedir (Sabri Akdeniz, Çağımızda Nüfusun Önemi, s.24–25). Bu veriler, yaşanan yoksulluk ve açlığın, nüfus fazlalığı ve kaynak yetersizliğinden kaynaklanmadığını açıkça ortaya koyuyor. O hâlde dünya üzerinde yaşanan yoksulluk ve açlığın sebebi nedir?

Bize göre yoksulluk ve açlık, iddia edildiği gibi kaynak yetersizliği ve nüfus çokluğundan değil, tembellik ve rahata düşkünlükten, haksız kazanca meyletmekten, kanaatsizlik ve israftan, yardımlaşma duygusunun eksikliğinden ve yöneticilerin suiistimalinden kaynaklanmaktadır. Bütün bunlar dengesiz bir ekonomik dağılım meydana getirmekte, servetin belli ellerde toplanmasına sebep olmakta ve böylece ortaya bir sömürge düzeni çıkarmaktadır. Nitekim dünya nüfusunun yüzde 20’lik kesimi en yüksek gelir düzeyine sahip bulunmaktadır ki bunların dünyadaki gayrı safi hâsılanın yüzde 86’sına sahip oldukları, en aşağıdaki yüzde 20’lik kesimin ise hâsılattan sadece yüzde 1’lik pay aldıkları söylenmektedir. Bu dengesiz dağılım dünya üzerinde sun’î bir kıtlık oluşturmaktadır. Görüldüğü üzere kaynakların yetersizliği değil, insanların ve devletlerin suiistimalleri söz konusudur.
Aslında dünyada bulunan kaynaklar insanoğlunun başlangıcından kıyamete kadar gelecek bütün insanlığa yetecek miktarda yaratılarak dünyamıza konmuştur. Ayrıca “Yeryüzünde hareket eden her canlının rızkı Allah’a aittir” (Hud Sûresi, 11/6) âyetiyle rızıkların garanti altına alındığı bildirilmiştir. Dünyamızda sadece insanın değil, diğer canlıların da beslenmesine yetecek miktarda kaynak olduğu bir gerçektir. Ancak bir kısım insanlar, doymak bilmez nefisleri ve suiistimalleriyle tüketemeyecekleri miktardaki kaynakları yığmakla meşgul oluyor, bazı güçlü devletler de zayıf devletlerin kaynaklarını sömürüyor. Bu sebeple müthiş bir gelir dengesizliği meydana geliyor, yoksulların sayısı gittikçe artıyor ve dünyada açlık krizleri yaşanıyor. Peki, bunların önüne geçmek mümkün müdür?

Şurası açıktır ki yoksulluğun nihayete erdirilmesi, tamamen bitirilmesi mümkün değildir. Zîrâ yoksulluk, istihdamın sağlanmasına ve ekonomi çarkının döndürülmesine vesiledir. Ancak yoksulluk seviyesinin azaltılması ve açlığın bitirilmesi mümkündür. Bu hususta İslâm’ın katkısının büyük olduğuna inanıyoruz. Bu problemin önüne geçebilme, İslâm’ın hükümlerini hayata hâkim kılmakla mümkün olabilecektir. Biz burada İslâmî perspektiften yoksulluk ve açlık hâdisesine bakmaya ve İslâm’ın bu problemler için vaz ettiği tedbirlerin neler olduğuna dikkat çekmeye çalışacağız. Yoksulluk ve açlık karşısında İslâm’ın öngördüğü tedbirleri, fertten topluma, toplumdan devlete doğru giden bir süreç olarak inceleyecek ve yukarıda topluca zikrettiğimiz problemleri ayrı başlıklar hâlinde vererek bu konuda İslâm’ın ortaya koyduğu çareleri dile getireceğiz.

1-Tembellik ve Rahata Düşkünlük

Yoksulluğun ve açlığın sebeplerinden biri, şüphesiz ki tembellik edip çalışmamaktır. Buna yeterince ve verimli biçimde çalışmamayı da ekleyebiliriz. Bazı insanlarda, rahatlık ve tembelliğe karşı bir meyil vardır, çalışma zahmetine katlanmak istemezler. Hazıra konmak ve başkasının sırtından geçinmek onlara cazip gelir. Bu meyil, insanın önüne, fakirliğe giden yolun kapısını açar. Bunun çaresi, çalışıp çabalamaktır. Bediüzzaman Hazretleri de tembelliğin sebeplerinden biri olarak umum meşakkatin anası ve umum rezaletin yuvası olan rahata meyletmeyi gösteriyor ve “İnsan için çalışmaktan başka yol yoktur” (Necm Sûresi, 53/39) âyetiyle çalışmaya teşvik ediyor (Münazarat).

İnsan hayatı için gerekli olan her şey Allah tarafından yaratılarak dünyamıza konulmuş, onun istifadesine sunulmuştur; ama hayat için gerekli şeyleri bulup çıkarmak, üretip kullanmak insana bırakılmıştır. Aksi takdirde hayatta kalması söz konusu değildir. Ayrıca insan, hem kendine, hem de yakınlarına karşı görev ve sorumlulukları olan bir varlıktır. Bedeni insana Allah tarafından emanet olarak verilmiş ve koruması istenmiştir. Aynı zamanda aile efradı da ona emanet olarak tevdi edilmiştir. Bu emanetleri korumak, kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin hayatını devam ettirmek maksadıyla çalışıp çabalamak, dinen ona yüklenmiş en temel görevlerdendir. İslâm nazarında hiç kimse bu emanetlerde dilediği gibi tasarrufta bulunma veya onları yok etme hakkına sahip olmadığı gibi görevini ihmal ederek yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakma hakkına da sahip değildir. Bu zaviyeden yoksulluk ve açlık çeken insanların bundan kurtulmak için atacakları ilk adım, yapacakları ilk görev, geçimliklerini temin için sebeplere başvurmak, çalışıp çabalamaktır. İslâm, yoksulluk ve açlığı gidermenin ilk adımı olarak çalışıp kazanmanın bir zorunluluk olduğunu öğretmenin ötesinde, “Hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir rızık yememiştir.” (Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, İcare 15) hadîsiyle, emek sarf etmenin bıktırıcı bir yük değil, şeref ve haysiyet vesilesi olduğunu da öğretir. Hattâ bu yolda insanın katlandığı zahmeti, “Helâl rızık temini için çalışma Allah yolunda cihad etmek gibidir” (Hindî, Kenzü’l-Ummâl, 4/6) hadîs-i şerîfi en sevaplı işlerden biri olarak telkin eder.

2-Haksız Kazanca Meyil

Dünyada iktisadî dengesizlik meydana getiren, yoksulluğu ve açlığı netice veren en önemli sebeplerden biri şüphesiz ki haksız kazanç arzusudur. İnsanların bir kısmı, çalışana hak ettiğini vermeme, hırsızlık, gasp, dolandırıcılık, tekelcilik ve stokçuluk gibi gayrimeşru yollarla kazanç elde etmeyi, başkalarının sırtından geçinmeyi mârifet sayar. Ancak bu yollarla elde edilen haksız kazanç, başkalarının fakirleşmesine ve açlığın artmasına sebep olur. Nitekim zaman zaman bazı gıda maddelerinde meydana gelen aşırı fiyat artışlarında temel sebebin kıtlık değil, stoklar, tekelcilik ve karaborsacılık olduğu bilinen bir gerçektir.

İslâmiyet insanın çalıştığı kadar kazanmasını ve hak ettiğini almasını mühim bir esas olarak vaz edip çalışana hakkını vermeme, hırsızlık, gasp, dolandırıcılık gibi birtakım gayr-ı meşru yollarla kazanç elde etmeyi haram saymakla gelir dengesizliğine yol açan bu ikinci sebebin tedbirini de almıştır. Yine bu çerçevede tekelcilik ve stokçuluk yaparak fiyatları yükseltme veya piyasaya arzı azaltmak gayesiyle üretilen malların bir kısmını imha ederek kalanları yüksek fiyattan satma eğilimleri de yasaklanmıştır. Neticede bu yöntemler bir taraftan dar gelirli insanların, ihtiyaçlarını giderebilecekleri maddeleri temin etmesine engel olurken diğer taraftan yoksulluğun artmasına sebep olurlar, bu yüzden haramdırlar. Fertler için hüküm böyle olduğu gibi toplumlar ve devletler için de böyledir. Milletlerin başka milletler, devletlerin de başka devletler sırtından haksız kazanç sağlamaları caiz olmaz. Kısacası İslâm’a göre ne insan, hakkı ve emeği karşılığı olmaksızın bir şeyi kazanç olarak kendine mal edebilir; ne de devlet, bir başka devlete tasallut ederek orayı sömürgeleştirebilir.


3-Tüketimde Kanaatsizlik ve İsraf


Yoksulluk ve açlığı doğuran sebeplerden en önemlisi de, tüketimde kanaat duygusunun yitirilmesi, iktisatlı yaşamanın unutulması ve kaynakların sorumsuzca israf edilmesidir. Maalesef modern dünyada görenek belâsı ve gösteriş sevdasıyla, gerçekte ihtiyaç olmayan şeyler bile ihtiyaçlar kategorisine girmiştir. Eskiden ihtiyaç sayılmayan şeyler, günümüzde ihtiyaç olarak addedilmektedir. İnsanlar kanaatkârlık duygularını yitirip, az ile yetinmeyi zillet sayar hâle gelmişlerdir. Bunun üzerine bir de lükse düşkünlük ve eğlence çılgınlığı eklenince insanın önüne müthiş bir israf kapısı açılmıştır. Bazı araştırmalar, her bulduğu metaı görgüsüzce sarf eden modern çağın insanının...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yoksulluk ve açlık
« Posted on: 28 Mart 2024, 21:19:35 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yoksulluk ve açlık rüya tabiri,Yoksulluk ve açlık mekke canlı, Yoksulluk ve açlık kabe canlı yayın, Yoksulluk ve açlık Üç boyutlu kuran oku Yoksulluk ve açlık kuran ı kerim, Yoksulluk ve açlık peygamber kıssaları,Yoksulluk ve açlık ilitam ders soruları, Yoksulluk ve açlık önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes