yenil yenil

Yenil! Yenil!

Gerekirse bir daha yenil!

Ve korkma yenilmekten!

Unutma!

Yenilmek zenginliktir

Ve unutma ki;

Asıl mağlup, kazandığını zanneden,

Zavallı, SEFİLDİR!

Bismillah…

Evet, Bismillah der başlarız söze, muradımız söylemimizin ve yazdıklarımızın bizi Hakk’a götürmesidir Rabbimiz yolumuzu aydınlatsın!

“Bilinçli bir bilinçsizlik!”Yıllardır üzerinde durulan bu meselenin ne olduğu önemli doğrusu Yani ısrarla kör, ısrarla sağır davranma isteği…”Israrla kör, ısrarla sağır davranmak!”Kur’an mesajını savunmanın en güzel yönteminin onu yaşanan bir hayata dönüştürmek olduğunu Resulümüzün en güzel örneklerinde görüyoruz Kelamın kendisi olan bir Peygamberden bahsediyoruz Yolumuzu aydınlatan ikinciden Bir’i aydınlatan, tefsir eden iki’den… Öyleyse insan kendisi olmayacağı kelamı etme(me)li! Değil miki vefatından sonra

HzAişe validemize(rha) ALLAH Resulünün ahlakı sorulduğunda şöyle demişti:

“Siz hiç Kur’an okumazmısınız? Onun ahlakı Kur’an dı”Evet, Kur’an’ı hayatın merkezine oturtmaktan söz ediyordu Aişe anamız Kur’an’ı hayatsız, hayatı Kur’ansız bırakmanın tehlikesini haber veriyordu bize ki; çok geçmeden anlaşıldı zaten! Anlaşıldı ki, hemde nasıl! Koyu bir karanlık içerisinde yolunu bulmaya çalışan, kalabalık gruplar oluverdik Öyleki geldiğimiz nokta da “bilinçli bir bilinçsizlikten” konuşuyoruz Ve şunda hemfikiriz ki; İslam’ın bütünlüğünün kavranması ve uygulanması alanında bilincimizi yenilememiz gerekiyor Tam da burada Rabbimiz bize sesleniyor:

“İman edenlerin kalplerinin, ALLAH’ın zikrine inen hakka karşı yumuşayarak saygı ile boyun eğecekleri zaman ve kendilerine önceden kitap verilip de üzerlerinden uzun bir zaman geçti diye kalpleri katılaşmış bulunanlar gibi ki(onların çoğu fasık kimselerdir)olmamaları zamanı gelmedi mi?”(Hadid:16)

Ayetin “ısrarla kör,ısrarla sağır davranmak”(olmak değil davranmaktan bahsediyoruz)durumuyla alakasını daha iyi anlamamız için,ayetin nüzul sebebine de bakmamız gerekirKurtubi, “ayeti kerimenin ashabı kiramın Medine de nispeten müreffeh bir hayata kavuşmaları üzerine indiğini”söyler…Yani iman ettiğini söyleyen bir topluluğa,saygı ile ALLAH’ın indirdiklerine(emir ve yasaklarına)boyun eğmelerinden söz ediliyor…Kimse imanını,şimdi ve buradasın dan uzaklaştıramaz!Yada daha yaygın bir hastalık olması hasebiyle,kimse inandığı hakikati içerisinde bulunduğu çağı ve şartları bahane göstererek deforme edipte istikametten saptıramazBu ALLAH’ı(haşa)kandırmacadır… “Bak Rabbim ben hakikati inkar etmiyorum ama…”onu kendi tasavvurumda çağın(güya)gerekliliklerine uygun bir deformasyondan geçirip kendi istikametime uygun,kendi istek ve arzularıma uygun yaşıyorum

Kuran’ı Kerime ve ALLAH Resulünün sünnetine bakıldığında görülür ki,müminde “ideal duruş”önemlidirHakikati olduğu gibi kavrayıp kabul eden bir ideal duruş!Ve elbette bu ideal duruşu sergileyebilmek içinde imanın yüreklerde yer etmesi önemlidirNitekim vahyin indiği ilk dönemlere ve sonrasında on üç yıllık Mekke dönemine genel itibariyle bakıldığında görülecektir ki,imanın yüreklerde ki iktidarı aranan ilk şarttırİnanış öylesine bir inanış olmaktan ziyade bilinçli bir inanıştırVe öylede olmalıydıGelinen her çağda ve karşılaşılan her olayda kavi bir duruş sergileyebilme adına ki(bu duruş Rabbimizin bizden istediği bir duruş)bu gerekliydi

“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”(Hud:112)

Ve bu dosdoğru olma, bu ideal duruş bir sonraki adımda “kimlik bilinci”olarak çıkıyordu karşımıza İman kalbinde yer ettikten sonra kendi değerlerine güven duyan bireyler… Biz bugün Müslümanlar olarak hem iman problemi yaşıyoruz, hem kendi değerlerimize güven problemi Çözümün bir parçası olabilmemiz için bilinçli bir şekilde hareket edip, okunması gerektiği gibi okumamız gerekiyor Ancak o zaman doğru anlayıp doğru tavrı sergileyebiliriz

“Doğru anladıktan sonra, doğru tavrı almak! Takva!”

İslam’ın bütünlüğünün kavranması ve uygulanması alanında bilincimizi yenilememiz gerekiyor Hayattaki duruşumuzu belirlerken ALLAH’ın buyruklarını ve Resulün yaşantısını göz önünde bulundurmalı ve yolda ilerlerken gücümüzü direkt ondan almalıyız ALLAH’ın bizden istediği kavi duruşu sergileyebilmemiz için elbette O’na dayamamız, O’nun sonsuz gücüne dayamamız gerekmektedir Ancak o zaman bizden istenen Müslüman, ideal duruşu sergileyebiliriz Bizden istenilen ve yıllarca üstümüze oturtulan süklüm-püklüm tavrından çıkıp artık cesur tavır sergileyip haykırma vaktidir

Niye cesur olmayalım ki; ğari hira’da ikinin üçüncüsü olan ALLAH hep bizimle ve birin de ikincisi değil mi?

ALLAH yüreklerimizden tutsun!

alıntı
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın