Konu Başlığı: Ye se Düşmek mi asla Gönderen: Sümeyye üzerinde 21 Temmuz 2010, 16:36:55 Ye'se Düşmek mi? Asla! Tevhid mücadelesinin esası ; beşer fıtratının kula kulluktan kurtulup, alemlerin rabbi olan fıtratın yegane sahibi ALLAH'ın otoritesine teslim olmasını saglamaktır Bu ise bu uğurda savaşım vermekten ziyade savaşım başlatabilmekle mümkündür Herkes savaşım verebilir lakin savaşımın niteliği ayrı bir önem arzetmektedir Kimin adına savaşım verdiğimiz kadar savaşım verdiğimiz mihenkde önemlidir Savaşımın seyri beşeri hissiyat ve endişelerden kaynaklanmamalı Muvahhid kimliğini alemlerin rabbi olan ALLAH'dan alan kimsedir ki; onun duruşunda, savaşımında vahyin sunduğu bireysel ve toplumsal yasaların tahakkukunu gözlemleriz Muvahhidi kimlik; duruşunun yasalarını, alemlerin Rabbi olan ALLAH'dan alır Onun hayatında bu noktada ne bir ifrat nede bir tefrit gözlemleyemeyiz Onun mücadele surecinde zaman zaman zafer, kimi zamanda hezimet sözkonusu olabilir Lakin başarıyla sevinen bu gönüller, kimi zaman yenilgiyle karşılaştıklarındaki teslimiyetçi tavırları ile de imtihan olduklarının bilincindedirler Lakin fıtratın sahibi olan ALLAH;"o günleri biz insanlar arasında döndürü dururuz(Zaferi bazen bir topluma bazen öteki topluma nasip ederiz)"(Al_i İmran-140) buyurmaktadır İşte bu rabbani idrak bize zaferinde yenilginin de sünentullahın bir gereği olduğu bilincini verir Nuh (as) ın rabbine yakarışı belkide bugün bizim içerisinde bulunduğumuz cahili ortamdan çıkışımız için adeta bir yol göstermektedir Küresel istikbarın topyekün kuşatma altına aldığı beşer fıtratının bugün ne kadar böylesi bir duaya, yakarışa ihtiyacı vardır "Bunun üzerine rabbine:" ben yenik düştüm, bana yardım et!" diyerek yalvardı"(Kamer_10) Dokuzyüzelli yıllık dolu dolu bir mücadele seyrinden sonra, yalnızlığını, adeta yenilmişliğini rabbine arzeden bir ruhYeise kapılmaksızın, kavmini terkeedip gitmeksizin, yıllarca ugraştım adam olmuyorlar işte demeksizin sadece ve sadece yenik düştüğünü ifade eden bir bilinçÖyleki bu yakarış onu daha bir rabbine yaklaştırmakta, onun sığınağına sığınmak istemekten öte bir şey değildir Savaşım başlatıp ilkelerle hareket eden bir peygamber, yine yeise kapılmaksızın rabbine rücu etmekte, ona sığınmakta, ondan çözüm aramakta Bu yöneliş beraberinde gaybi yardımları getirmekte, savaşımının önü açılmaktadır Bu durum bize gaybi yardımlar neden gelmiyor handikapına kapılan gönüller için cevap mahiyeti arzetmektedir Bugün ümmetin içerisinde bulunduğu durum Nuh(as) hayatında belirdiği şekilde yenilgi şeklinde değil de yeise düşme şeklinde idrak edildiğinden muvahhidi gönüller içerisinde bulundukları durumdan bir çıkış yolu bulamamaktadırlar Halbuki yenilgi terkedip gitmenin gerekçesi olmamalı Mağlubiyet mucadeleyi terke götürmemeli Çünkü yeise düşen birey yada toplumun hayata dair verebileceği ne olabilir ki? Halbuki muvahhid her durumda dik durabilmeli, varlığının gereği duruşunu sürdürebilmelidir Kur'an talut ve calut kıssasında duruş örneği vermektedir "bugün bizim Calut'a ve askerlerine karşı koyacak gücümüz yoktur dediler"(bakara-249) İşte bir topluluğun yenilgi psikolojisi Daha sahaya cıkmadan maglubiyeti kabullenen güruh Ama bir topluluk daha varki tarihin her döneminde var olan ve varolacak muvahhidlerde varki onların tavrı bambaşka Kur'an bize onların tavırlarınıda sunmakta, bu kıssayı evrenselleştirmektedir "Allh'ın huzuruna varacaklarına inananlar;Nice az sayıda bir birlik ALLAH'ın izniyle çok sayıdaki birliği yenmiştir ALLAH sabredenlerle beraberdir'dediler"(Bakara-249) Bu düşünce insana galibiyet ve mağlubiyetin yegane merciini tanıtmakta Yeise düşmeyi değil sabrı kuşanmayı tavsiye etmektedir Allaha sığınan onun rızası için yaşananlara sabreden muvahhidi gönüllerin yeise düşmesi dusunulebilir mi? Nitekim bu sabrın gereği Davut(as) attığı taş calutun işini bitirmekte gaybi yardım tekrar beşer hayatında cereyan etmektedir İşte Davut (as) attığı o taşlar bugün filistinde, Lübnanda intifada hareketlerinin de ilham kaynağı olmakta intifadanın taşları adeta Davut (as) örneğinde olduğu gibi küresel calut olan işgalci siyonist İsrail ve onun ortağı Amerika'nın gücünü bu bölgede sarsmaktadır ALLAH rasulünün hayatınıda mercek altına almalı, yenilgi, mağlubiyet psikolojisinin yeise dönüşmemesini sağlamalıyız Ki ALLAH rasulü Bedirde ki kazanımınnın akabinde Uhudda yenilgiyle karsılaşması gerekçesi irdelenmelidir Yenilgi, ye'se düşmek arasındaki en belirgin fark direniş bilincinin kaybolmasıdır Yenilgiyi tadan muvahhid gönüller bir zaman sonra bunu galibiyete çevirebilirler, ye'se düşen gönüllerde ise direkt bir teslimiyet, değerlerden inhiraf gözlemleyebiliriz Bugün ortadoğuda yıllardır süren bir filistin gerçeği vardır İşgalci siyonist israil askerlerine karşı taşlarla, sopalarla mücadele veren bir bilinç Çağın en modern silahlarıyla donanmış ordusu karşısında teslimiyet göstermeyen bir ruh Ye'se düşmekse belki de en fazla hakkı olan onlar Ama yenilgi'yi direnişe, intifada'ya dönüştüren toplumların Ye'se düşmesi düşünülemezo halde ne yapmalı? Halihazırdaki duruşlarımızı tekrar gözden geçirmeli, yegane mihengimiz olan kur'an ile sağlamasını yapmalıyız ki; bireysel ve toplumsal yaşantımızda zafer ve yenilgi kavramları yerini bulabilsin Hz Zeynep(ra) düşünelim Kerbela çöllerinde tüm yaranlarını kaybeden zeynep yinede hakkı haykırmakta, peygamberi duruşunu sürdürmektedir Bu mektep Ye'si kabullenmez Bir köşeye çekilip, zaman kendini kurtarma zamanıdır düşüncesinide meşru görmezBu din aksiyon dinidir Öyle ki iman fıtratın derinliklerinde atıl kalamaz Aksiyona dönüşmeyen, her an aksiyon halinde olmayan bir iman tevhidi bir imanda olamaz İman bilenen bir bıçak gibidirKörelmeye terk edilmesi düşünülemez Hayatı topyekün kuşatan bir iman beraberinde direniş bilincini verecektir Direndikçe bilenecek, adeta tarihin derinliklerine hapsedilen o güzide sahabe nesli gibi yeniden yaşanılan zamana damgasını vuracaktır Çünkü cahiliye ölü değildir Bilakis herzamankinden daha diridir Ye'se düşmemekte, bilenmiş bir şekilde muvahhidi dünya görüşünün karşısında durmakta, tarihte olduğu gibi bugünde savaşım vermektedir Hendekler kazılıp içerisi kor ateşlerle doldurulsada, bedenler demir taraklarla taransada, aklın sınırlarını bile zorlayan işkencelerle çepeçevre sarılsakta, davet yolunda dökülüp bir kısmımız gerisin geriye dönsede, küresel güçlerin hile ve desiseleriyle ekonomik muhasara altına alınsakta, velhasıl tek başımıza kalsakta direnmeyi bilmeli daha bir keskinleşmeliyiz Ümidi yitirmek, köşemize çekilmek bizim düsturumuz olmamalı Hele Ye'se düşmek mi ASLA! Mükerrem BULUT |