Maddîyunluk tahtındaki insanlık
“Hani ona bir ikindi sonrası (bir ayağını tırnağı üzerine kaldırıp diğer) üç ayağı üzerine duran ve sür’atli koşan atlar arz edilmişti. Bu yüzden demişti ki: “Doğrusu ben Rabbimin zikrinden (cihada yarayışlı hayvanlar olmasından) dolayı hayra muhabbeti (o atları) sevdim.” Nihâyet (eğitilen o atlar sür’atle koştular da sanki ufukta) perdenin arkasına gizlendiler. (gözden kayboldular).” (Sâd, 31-32)
Bu âyeti ilk okuduğum zaman tanıdık bir ses de bana içimden aynısını söylüyordu. Ben bana verilen güzel şeyleri Allah’ı hatırlattıkları için seviyorum. Tıpkı Hz. Süleyman’ın söylediği gibi… Sâd suresinde Hz. Süleyman’ın safkan Arap atlarından bahsedilir ve Süleyman (as) onların başlarını ve bellerini sıvazlarken “Muhakkak ki ben bunları cihatta kullanıldıkları için seviyorum” der, onlara binip ufukta kaybolurdu.
Ama bir gün onlara binerken ikindi namazını geçirince, malı ona Rabbini unutturduğu için Rabbi tarafından tahtında hareketsiz bir ceset gibi bırakılarak imtihana tabi tutulur. Öyle zayıflamıştır ki kemikleri belli olur haldedir. Sonra bir duâ gelir ardından ve şöyle der Hz. Süleyman: “Rabbim! Bana mağfiret buyur ve bana benden sonra hiç kimseye nasib olmayacak bir saltanat ihsan et! Şüphesiz ki Vehhab (çok ihsan edici) olan ancak sensin!.” (Sâd, 35) Asuman CİHAN[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın