> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Yaz göçleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yaz göçleri  (Okunma Sayısı 733 defa)
06 Eylül 2010, 21:13:21
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 06 Eylül 2010, 21:13:21 »



Yaz göçleri

Göçebe hayâtı yaşamak güçtür. Ama, kendine mahsûs bir lezzeti olduğu da açıktır. Özellikle, çocukluğundan beri böyle yaşamaya alışmış olan kişiler için terki mümkin olmayan bir alışkanlıktır. Hem de kim bilir, insanların daha yerleşik hayâta başlamalarından önce geçirdikleri, binlerce yıl sürmüş olması muhtemel îtiyadlarından arta kalan bir seciye olarak dem ve damarlarına yerleşmiş hâldir.

Kur’ân-ı Kerîm’de Cenâb-ı Hakk, Kureyş kabîlesine verdiği ni’metlerden bir kısmını sayar ve kışın Yemen, yazın da Şam tarafına emniyet içinde seyâhat ederek ticâret yaptıklarını hâtırlatır: “1) Kureyş’e verdiği emniyet ve kolaylıklar için, 2) Onları kış ve yaz seyâhatlerine emniyet ve kolaylık içinde muvaffak ettiği için, 3) Onlar bu Beyt’in Rabbi’ne kulluk etsinler. 4) O Rab ki, kendilerini açlıktan kurtarıp doyurmuş ve korkulardan emîn kılmıştır.” [Kureyş Sûresi]

Bendeniz de çocukluğumun geçtiği ilçede, her yaz bağ evlerine taşınmak ve orada 4-5 ay kalmak sûretiyle edindiğim alışkanlığı, kırk yıla yakın süren iş hayâtı dolayısı ile hep bir hayâl olarak hâfızamda sakladığımdan mıdır, nedir; emeklilikten sonra sâkin bir köyde kirâladığım evde yazları geçirmek şeklinde bu göç işini devâm ettirmekteyim.

İşin bu tarafı iyi olmasına rağmen, kışı geçirdiğimiz yerde toparlanıp evi bir düzen içinde bırakmak; gidilen yerde yeni mevsime hazırlık yapmak filan derken, yazma işini aksatmaktayım. Yaşlılıktan ileri gelen zihin ve beden yorgunluğu, gençler gibi her işi bir arada yapma imkânı da vermeyince, ister-istemez gazete ve bâzı sitelerdeki yazılarımı ihmâl etmeme sebep oldu. Ne ise ki, sonunda bilgisayar başına geçecek kuvvet ve fırsatı bulabildim. Bunun için Cenâb-ı Hakk’a ne kadar şükür etsem azdır.

Geçen zaman zarfında memleket ve dünyâda pek çok hâdise cereyân etti. Maalesef, bunların arasında kötüler, iyilerden daha çoktu. Bendeniz, günlük olayları tahlîl ile görüş beyân eden yazar tâifesinden olmadığımdan, gündemi tâkip edememekten ileri gelen bir kaybım yok. Ancak, dostları ile sohbete alışmış çayhâne müdâvimlerinin hissettikleri cinsten bir eksiklik duymadığımı söylemek kàbil değil… Kimlerin yazılarımla göz temâsında bulunduğunu, kimlerin fikirlerimi paylaştığını, kimlerin hissiyâtımla mütehassis olduğunu bilemem. Ancak, gazetemizi okurken, gözden geçirirken kendim yaşadığım şekilde, diğer yazarlarımızla olan hissiyât alış verişimin, okuyucularım tarafından da yaşandığını farzediyorum. Bu bakımdan, şu satırlar aynı zamanda dostlara bir özür beyânı sayılabilir…

Yeryüzündeki bu geçici konuş-göçüşlerin sonunda bir gün, gerçek vatana doğru son bir göç daha yaşanacaktır. Ancak, bu son göçün zamânı ve başlangıç noktası insanın elinde olmayacaktır. Hiç beklenmedik bir anda, daha yapılacak pek çok iş arkada bırakılarak; ne hesapları tasfiyeye, ne ortalığı düzeltmeye, ne gidilecek mahalli hazırlamaya fırsat kalmadan mecbûrî bir sevkiyât olacaktır. Dostların kimi: “Daha dün görüşmüştük!”, kimi: “Yâ Hû, adam sapasağlamdı!”, kimi de: “Ben zâten seziyordum, durumu iyi görünmüyordu” dese de, sonunda kadere rızâ ile: “İnna lillâhi ve innâ ileyhi râciûn!”dan başka söyleyecek söz bulamayacaklar…

Hayât tarzını Risâle-i Nurların verdiği derslerle tanzîme çalışan insanlar olarak, bizim dünyâya bakışımız başkalarından daha değişiktir. Günlük olaylardan ziyâde, ileriye müteveccih, bilhassa ebedî hayâtı alâkadar eden mevzûlara ehemmiyet vermeye gayret ederiz. Yaşadığımız âna ve güne bakan vazîfelerin hakkıyla yapılması; kendi âlemimizde bize düşenin îfâsı ile netîceyi Hakk Teâlâ’ya bırakmanın İslâmî bir tavır olduğunu bilir, ona göre davranırız. Kendi âlemimizi düzeltip yoluna koymakla, bütün âlemin de ıslâhına vesîle olabileceğimizi düşünürüz. Nefsimizde ve özel hayâtımızda hakka uyamadıktan sonra başkalarına söyleyebileceğimiz bir şey olmadığını biliriz.

Her hâdisede rahmetin izini görmek ve kâinâtta hiçbir şeyin kendi kendine meydana gelmediğini idrâk etmek, insana derin bir iç huzûru ve râhatı sağlar. Tenbellik ve terk sûretinde olmamak şartıyla, usûlüne uygun tevekkülün iktizâsını yerine getiren her mü’min bu huzûru hisseder. Kul kendisine düşeni bütün şartları ile yerine getirdikten sonrasında olacaklardan ne mes’ûldür; ne de böyle bir salâhiyeti vardır. Allâhu Teâlâ’ya hakkıyla kul olanın daha dünyâda iken âhiret saâdetine erişmesine vesîle olan dîn-i İslâm’dan ötürü ne kadar şükretsek azdır!

EKREM KILIÇ

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yaz göçleri
« Posted on: 27 Nisan 2024, 00:33:56 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yaz göçleri rüya tabiri,Yaz göçleri mekke canlı, Yaz göçleri kabe canlı yayın, Yaz göçleri Üç boyutlu kuran oku Yaz göçleri kuran ı kerim, Yaz göçleri peygamber kıssaları,Yaz göçleri ilitam ders soruları, Yaz göçleriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes