> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Yaşlı bir muvahhidin dilinden
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yaşlı bir muvahhidin dilinden  (Okunma Sayısı 558 defa)
25 Kasım 2010, 15:39:34
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 25 Kasım 2010, 15:39:34 »



Yaşlı Bir Muvahhidin Dilinden

 
Gam değildir gide dünya, kala din

Gam odur ki kala dünya, gide din…’

 

Dedem vefat edeli, bir seneden fazla oluyor… Bu eski evde bir başına yaşayan anneannem namazda, geldiğimin farkına varamıyor önce.

Israrla, ‘Yemeğe kal yavrum, diyor, soğumasın. Hava karardı, hem bu vakitte nereye gideceksin?...’

Akşamın ardı sıra yürüyen dingin gece, bizimle beraber uyumayacaktı. Evet, zor dinleyicilersiniz, bu kendinizi biraz da toparlayarak bize kulak vermek için dikkat kesilmenizden hemen anlaşılıyor. Anneannemin en sevdiği şey, kendisini her an umutlandıran anılarını anlatmaktı. Kelimeler dilinden ırmak gibi aktı:

“Henüz kanıksama illetine yakalanmadığımız zamanlardı…

Gökyüzü camgöbeği mavi rengi kadar berraktı. Hayata selam duran kelebek, bize cevher değerindeki kısa ömrü hatırlatırdı. Çocuklar, bir tarafımızın hep saf kalması gerektiğini fısıldayarak, büyük adam olmaya koşardı. Her birimizin Elçi Erkamın öğretisinin ayrı bir maddesi olduğumuz zamanlardı…

Dostlarımız vardı gözlerine bakmaya korkmadığımız… Derdimizi anlar, avuçlarımızı eline alır ‘bu defa da olmadı’ dese de umuda bakan tarafları bizi ayakta tutardı. Suçluluk duygusu yaratmada sorumluluklarımızı yapmaya davet eder, eksik kalmaktan ‘tamam’ olmaya çağırırdı. Sözler yetmese bakışları ruhumuzda canlanır, iradeye hayat katardı. Mazeretlere, meşru olmayan sebeplere, gözlerimizdeki mesafeyle, uzaktan baktığımız zamanlardı…

Geceleri, ah ne güzel zamanlardı, ne büyük bir ‘imtiyaz’dı. Ruhlarımız ne denli büyük bir huzur duyardı. Alınlarımız, ayaklarımız görevini yerine getirmenin sevincini yaşar, kalp tatmin olup atardı. Hayatı, ölümü, hikmeti düşünür, gündüzleri nasıl olup da gereksiz işlere daldığına şaşardı. Sisler içindeki anılar gibi değil, hayatın tam ortasında kaldığımız zamanlardı…

Sözler O’na matuf, gözlerimiz güzel olana meyyal’di. Dualarımız bizi ‘işe yarar’ kılar, kalpler ısrarla O’na yalvarırdı. Canımızı acıtan her düşüş, daha sağlam adım attırır, hatalarımız ‘Rahman’nın sevgisini kaybetme tehlikesinin ne dehşet verici olduğunu’ hatırlatır, günahlarımız bile bizi O’na yaklaştırırdı.

Henüz örtbas etme hastalığına tutulmadığımız zamanlardı…

***

Öyle sanıyorum ki, vakit bir hayli ilerlemişti. Bundan sonra pek az geçmişinden bahsetti, ya da ben anımsayamıyorum. Yalnız bazen sesinin tonundaki uygunluğun gücenme tonuna karıştığını belli belirsiz fark edebiliyordum. Gecenin de kulak verdiği ara ara sertleşen nasihatlerine şöyle devam etti:

‘Şimdi, söyle bana yavrum, yaşamını hiç tehlikeye atmadan yaşamak mümkün müdür?

Dinle! Ne olursa olsun, hayatının amacında sapma olmasın, evladım. Eylemlerin ısmarlama olmasın, haksızlıkların tesadüflerle düzeltilebileceğini umma sakın!

Yalnızca O’na güvenip dayan yavrum. Allah’ın senin işlerini birçok şeyi garanti altına alan kâğıt parçaları kadar koruyamayacağından korkma. Yalnız O’nu vekil tanı, hayatını yalnızca O’na has kıl…

Sessiz kalma yavrum, içimizdekilerin tek tek yitip gitmesine bir yabancı gibi sessiz kalma… Yanlışa müdahale et, fenalıklardan vazgeçirmeye çalış, itiraz etmeyi öğren bir başına kalsan da…

Bir işin yanlış olduğunu fark edince onu yapmaktan yüz çevir. Hem bize O’nun rızasından ayrı bu cihanda ne lazım? Hayat artıklarından sana bir hayat denkleştirmeye çalışmalarına rıza gösterme, dikkatli ol, gökten aldıklarını sakın çaldırma…

Emrolunduğun gibi dosdoğru ol, inandığını yaşamakta zorunlu olduğunu hatırından çıkarma. Aslında bilirsen zor, evet direnmek zor ama, başka türlü davranmak daha zor olsa gerektir.

Söylemlerinle eylemlerin arasında derin bir çatlak olmasın. Yapamayacağın şeyleri söyleme, bir de iddialarla hayat arasında açılan uçuruma düşüp telef olma. Doğrularla beraber olmaya çalış, kaybolma!

Önce dava… Bundan böyle gevşeme, korkma ama mahsun da olma.

     Bil artık

     Aldırmamayı öğrenene kadar, imtihan devam edecek evladım, teslim olmayı öğrenene kadar, direnmeyi öğrenene kadar…

     ***

     Sabah yaklaşıyordu, öylece akıp giden zaman, beni düşünmeye sevk etti. Vahyin devasalığı ve gerekliliği tam ortada duruyordu işte, bunu itiraf etmek sabahın olması gibi bir gerçeklikti… Fakat artık gidişatını denetleyemediğimiz zamanın/çağın dayatmalarına maruz kalmadan, vahye nasıl bağlı kalabiliriz? Sadakati ruhlarımıza nasıl öğreteceğiz?

     Bir gece vakti, yalın bir imanla bana söylediği sözler, ettiği nasihatler bazı şeyleri dehşetle fark etmeme sebep oldu.

     Başımı yavaşça dizinin üstüne koydu. En yakınımda bildiğim anneannemle aramda ne denli büyük bir mesafe olduğunu anlamak için artık bir ömür boyu vaktim vardı.

     Kuşluk vaktiydi, içimde uyanan tuhaf duyguyu nasıl adlandıracağımı bilemiyorum. Kaçırılmış bir sabah namazı ardından güneşin üstümüze doğmasıyla yaşadığımız o tuhaf duygu, işte düpedüz buna benzetebileceğim bir hisle hıçkırıklara boğuldum. Sanırım bunlar aylardır önlediğim gözyaşlarımdı. Yaramın tekrar kanaması, alabildiğine yıpranan duyarlılığım, hiç teselli kabul etmeyen şuurum, hafifçe söylenmiş bir sözün bile beni sarsmaya yetiyor olması…

     Artık, sarsıla sarsıla ağlıyordum. Anneannemin gözleri açıldı hayretten, beni bu denli ağlatan şeyin ne olduğu? Yüzüne bakamadım ama içim gök gibiydi. Yüzündeki o ışıltılı halin son bulmaması için, yaşlı yüreğinde anlam bulamayacak hiçbir şey söylemeden, bana sarılmasına izin vermeden,

     Ayrıldım evinden…




Nigar Turan

 
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yaşlı bir muvahhidin dilinden
« Posted on: 24 Nisan 2024, 14:29:10 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yaşlı bir muvahhidin dilinden rüya tabiri,Yaşlı bir muvahhidin dilinden mekke canlı, Yaşlı bir muvahhidin dilinden kabe canlı yayın, Yaşlı bir muvahhidin dilinden Üç boyutlu kuran oku Yaşlı bir muvahhidin dilinden kuran ı kerim, Yaşlı bir muvahhidin dilinden peygamber kıssaları,Yaşlı bir muvahhidin dilinden ilitam ders soruları, Yaşlı bir muvahhidin dilinden önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes