๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 30 Kasım 2010, 17:19:07



Konu Başlığı: Yaşamın çeyrek kıyıları
Gönderen: Sümeyye üzerinde 30 Kasım 2010, 17:19:07

Yaşamın Çeyrek Kıyıları


Yaşamın umuda dönük tarafından bakıyorum geleceğe.

Atacağım her adım geçmişimin ötesinde,

Yalnız ve çaresiz kalmış bir kimsesizliğin önünde…

Geride kalan kimi tatlı kimi acı hatıralar.

Kurtulamadığım tek şey ise yalnızlık…

***

Dört duvar arasında bir sevdanın onulmaz yarasını çeken;

Kanayan bir yüreğin yalnızlığı…

Kaybolan yılların ve yaşanan onca şeyin ardından

Kendine yabancılaşan bir adam…

Belki de tüm oyuncaklarını kaybetmiş,

Ve uçurtması bulutlara takılmış masum bir çocuk.

Belki de bir hastane odasındaki yaşlı ve yorgun bir ihtiyar.

Bir otel odasında gideceği şehri bir türlü bulamayan,

Gittiği yerlerden arkasına bakmadan kaçan bir yolcu belki de…

Kaybettiği yollarda,

Bulamadığı yerlerde,

Kocaman bir şehirde,

Kalabalık bir caddede,

Bir yığın insan ve bir adam…

***

Başını yastığa koyduğunda,

Bir damla gözyaşı ve ıslak bir battaniye sırdaşı.

Belki de en çok o dört duvar bilir onun ne yaşadıklarını.

Sevgiyi, özlemi, kaybetmeyi, vazgeçmeyi

Ama en çok da unutmayı bilir.

Kaybetmeyi en çok arzuladığı şey ise yalnızlığı…

Arkasına bakmadan giderse bir gün,

Yaşamının çeyrek kıyılarına vurmuş ölümün soğukluğu ile

Geride bıraktığı kimsesizliği…

Yorgun ve yalnız, kimsesiz bir adamın yıkılışı…

Yılların yorgunluğunu taşıyarak;

Geçmişte yaşadığı tüm her şeye inat,

Bıkmadan, usanmadan, yoluna devam eden,

Hayattan çok şey de beklemeyen,

Tüm beklentisi geride bıraktığı hatıralarının ve yaşadıklarının,

Kaybolan yanlarında kendini bulmaktı.

Çocukluğunu, gençliğini,

Umursamadan geçen onca yılını ve yılmışlığını…

Geride kalan koca bir ömür,

Geçip giden zaman ve kaybolan yanlarını…

Geride bıraktıklarını…

Kaybettikleri…

Yıktığı…

Bitirdiği…

Kaçırdığı…

Unuttuğu…

Başarıları az da olsa;

Kazandıkları zor da olsa;

Yaptıkları yarım da kalsa;

Geçen bir hayat ve kaybolan bir adam…

Yalnız, kimsesiz bir adam…

Yitik yanlarının acısını kimsesizliğinden çıkarırcasına,

Hırsla yanan bir adam…

Umutlarına gem vurmuş,

Sakınan yanlarında kayıplara uğrayan bir adam,

Yarınların kayıplarını ağır bilânçoyla ödeyen bir adam,

Umursamadığını sandığı her şeyde,

Umutlarını yok eden bir adam…

*

Yarınların kaygısıyla yaşarken

Yarınsız günlere kaldı bu hayat.

Kırık dökük bir yaşamın yalan yanlış hikâyesi.

Umut edecek hiçbir şeyi kalmamış,

Yaşama tutunacak hiçbir dalı kalmamış,

Her şey yarım,

Her şey bitmiş,

Hiç bir şey yok geride.

Tek şey var:

Kaybolan bir adam…

Nerede, nasıl ve ne zaman kaybolduğunu bilmeyen;

Ama bir yerlerde olan bir adam…

Hiçbir şeyi geri getiremeyeceğini bildiği halde;

Kaybolduğu yerden başlamak isteyen bir adam…

***

“Hiçbir şey için geç değil;

Ve geç değil bir şey için hiçbir şey…”

Dizeleriyle yaşamın çeyrek kıyısından,

Son bir ümitle hayata tutunan bir adam…

Çocukluğunu, gençliğini, eşini, sevdiklerini ve tüm her şeyi,

Geri getiremeyecek olsa da,

Yanlış bir yaşantının;

Yanlış bir kahramanı olduğunu düşünen,

Dünyaya tekrar gelemeyeceği için de,

Hiç vakit kaybetmeden,

Hatalarını düzeltmek isteyen bir adam…

Sonsuz bir pişmanlık…

Yok olan bir ego/benlik…

Paramparça olan kibir…

Teslim olan, boyun büken bir duruş ile…

Kaybolmuşluğun dayanılmaz acısıyla,

Kimsesizliğin onulmaz yarasıyla,

Yok olmuşluğun esaretinden kurtularak

Olması gereken kapıda…

Geç de olsa…

Hayatının çeyrek kıyısında da olsa…

Olması gereken kapıda…

O’nun huzurunda…



İdris Bilen