|
Konu Başlığı: Yapmayacağımız seyleri konuşmak Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 03 Aralık 2010, 16:31:31 Yapmayacağımız Şeyleri Konuşmak “Hayallerinizi büyük tutun” diye nasihat verirdi eğitimciler; ama “küçük işleri küçük görmeyin, dağları oluşturan küçük çakıl taşları” derlerdi. Bu nasihatleri dinleyenlerden kimileri nasihati tuttu, kimileri de kulak ardı ederek kendine yazık edenlerden oldu. Kimileri de tersinden okudu bu sözü. Küçük düşünüp gözünü büyük işlere dikti. Ne büyük işleri başarabildi ne de küçük düşüncesini hayata geçirebildi. Eğer zirveye çıkmak istiyorsak dağın eteklerinden yola çıkılması gerektiğini göz ardı etmemeliydik. Sadece dağın eteklerine gelip zirveye tırmanmaya başlamak da yetmezdi. Elimizde dağı tanıtan bir broşür, zirveye götüren bir yol haritası olması gerekirdi. Ve dahi kendi kalp atışlarımızın da buna müsait olup olmadığı da test edilmeliydi ki zirveye çıkılabilsin, hesaplanamayan zorlukların üstesinden gelinebilinsin. Bir hatip: “kişinin ameli imanını aşmamalı” diyordu. Örneklendirirken, peygamberimizin “malımın hepsini infak etmek istiyorum” diyen bir sahabeye, “hayır, sen malının üçte birini getir”; Yine aynı teklifte bulunan bir başka sahabeye, “sende yarısını getir”, Bir başkasına ise “sen dörtte üçünü getirebilirsin” dediğini rivayet ediyordu. Bunun sebebini merak edip soranlara “kişinin ameli imanını aşmamalı, verdiği infakın üzerinde gözü kalacaksa kendisini sıkmayacak olanı infak etmesi gerektiği” cevabını veriyordu. 1. Evet, bugün hamasi söylemlerin yapıldığı oturumlarda insanlar heyecana kapılarak büyük işlere talip olabiliyorlar. İmanları bu işlerin zorlukların taşıyacak olgunlukta değilse çabuk vazgeçebiliyorlar. Hâlbuki Kur’an, Lokman a.s şahsında oğluna nasihat eden bir baba modelinde sonunda şöyle dediğini bize nakleder: “ …bunlar azmetmeye değer işlerdendir” İmanı büyük olanların ortaya koyacağı bir kararlılıktır bu hal. Yoksa küçük düşünüp büyük işlere talip olanlar zorluklar karşısında ilk vazgeçenlerden olacaklardır. Bu hastalıklı hal toplumlarında zarar görmesine sebebiyet verecektir. Öyleyse bir işe talip olurken öncelikle alt yapımızı test etmeli ona göre üzerine bina kurmalıyız. Günümüzde sosyal ortamlarda sağlıklı yapılanmaların oluşmasını istiyorsak öncelikle bir etüt yapmak zorundayız. Asr-ı saadeti gıpta ile okuyanların nebevi metodu çok iyi tahlil etmeleri gerekir. Bugünün kişisel gelişimcilerin herkese aynı nasihati yapması “Sınırsız Güç” telkinleri verenlerin bu yanılgıya düşmemesi gerekir. Her insan her şeyi yapamayacağı gibi her insanda aynı güçte olmayabilir. “kendini bilen Rabbini bilir” derler. Ya da en tehlikeli insanın “bilmediğini bilmeyen” olduğunu söylerler. İnsan atacağı adımda ve yapacağı her işte öncelikle kendini çok iyi tanımalıdır. Ya da görevlendirme yapanların görev vereceği kişinin özelliklerini çok iyi tanıması gerekir ki üzüntüyle sonuçlanacak girişimlerde bulunulmasın. Bu tespitler beraberinde “benim gücüm bu kadar” deyip kişinin kendisine haksızlık yapmasını getirmemeli. Çoğu zamanlarda iş yaptıkça gücümüzün arttığını ve elde ettiğimiz tecrübelerle becerimizin geliştiğini gözlemlemişizdir. Küçüğü veremeyenlerin büyüğü verecek ruha da sahip olamayacakları; ama hep küçükle yetinenlerinde gelişme göstermeyeceği bilinmektedir. Yapamayacakları büyük iddialarda bulunanların sonrasında küçük işlerde takılıp kalması hep acı vermiştir bana. Devasa tesislere sahip olan bir fabrikatörün bakkal işletir gibi imkânları atıl hale getirmesi nasıl kendisiyle beraber insanlığa da zararsa; dava konusunda yapamayacakları büyük iddialarda bulunup kahraman geçinenlerin yapabileceği küçük işleri bile yapmadıklarını görüyoruz. “kıl beşini yap işini, cennete gidersin” gibi daraltılmış hayatların sahibi olamaz iman sahibi. Adaletin yeryüzünde hâkim olacağı zamana kadar büyük düşünüp, büyük işlere doğru yol alabilmek için küçük işlerin kıymetini bilecektir. “yarım hurma dahi olsa infak edin” davetine icabet edecek yarınlarda hurma bahçelerini infak etmek için gayret gösterecektir. Ferda Kılınç |