> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Öğretmenlere örnek sahabi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Öğretmenlere örnek sahabi  (Okunma Sayısı 759 defa)
07 Aralık 2010, 20:53:04
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 07 Aralık 2010, 20:53:04 »



Öğretmenlere Örnek Sahabi


Değerli okuyucum.

Hz. Peygamber (sav) Efendimizin, "Ashabım gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine tutunsanız yolunuzdan şaşmazsınız" buyurduğu üzere, her biri farklı özellikte, farklı karakter ve kişilikte olsalar da, "sahabî" olmanın güzelliğini taşıyan bu "en hayırlı insanlar" topluluğu, asırlar geçse de, ışıl ışıl parlayan yaşantılarıyla gerçekten yolumuzu aydınlatmaya devam ediyorlar.
Bu yazımızda sizlere o güzide topluluktan, o gül demetinden henüz yaprak vermiş bir goncayı anlatmak istiyorum. Neden "gonca" deyişime ise -sanıyorum- yazıyı okurken sizler de hak vereceksiniz.

Kıymetli okuyucum.
Mekke'de İslâm'ı tebliğ etmekle mukaddes vazifesini büyük bir özen ve gayretle yürüten Sevgili Peygamberimiz (sav) Hazretlerine günün birinde Mus'ab isimli bir genç imân eder. Ancak Mus'ab farklıdır.

Umeyr'in oğlu Mus'ab, Mekke'nin sayılı zenginlerinden bir ailenin oğludur. Anne babasının, üzerine titredikleri bu gence, Allah ayrı bir güzellik bahsetmiştir. Adeta ailesi için bir prestij vesilesi olan Mus'ab, en güzel giysileri giyinen, en güzel kokuları sürünen bir gençtir. İşte Mus'ab zenginliğinin ve yakışıklılığının verdiği farklı konumuyla Hz.Peygamber (sav) Efendimizin ellerinde İslâm ile şereflenen bir gençtir.

Bu kısa girişten sonra, dilerseniz onun hayat hikâyesini başta İbn Sa'd'ın "Tabakat" adlı eseri olmak üzere, diğer kaynaklardan derlediğimiz bilgilerle takip etmeye çalışalım.

Hicretin 3. yılında milâdî 625. tarihinde yaşanan Uhud savaşında Mevlâ'sına kavuşan bu müstesna sahabi, Ashab-ı Kirâm'ın ileri gelenlerindendir. Künyesi Ebu Muhammed'dir.

Mekke'de o günün şartlarına göre zenginlik ve ihtişam içinde yaşarken, Hz. Peygamber'in (sav) insanları İslâm'a davet ettiğini öğrenir. Fazla dayanamaz ve Hz. Peygambere giderek imân şerefiyle şereflenir. O sırada Mekkeliler, Müslümanlara yoğun bir baskı uyguladığından, Hz. Mus'ab Müslüman olduğunu ailesinden gizlemek zorunda kalır. Ama Peygamberimizi gizlice ziyaret etmeyi de ihmal etmez. Ne var ki, onun namaz kıldığını görenler durumu ailesine bildirir. Ailesi Hz. Mus'ab'ı yakalayıp hapseder. Artık Mekke'nin bu nazlı ve zengin genci için çile dolu zor günler başlar.

Habeşistan'a hicret eden ilk kafileye katılıncaya kadar hapiste tutulan Hz. Mus'ab, hicret imkânı çıkınca, dinini daha rahat bir şekilde yaşayabilmek için Habeşistan'a hicret eder. Habeşistan dönüşü Hz. Mus'ab'ın durumu tamamen değişmiş ve bu nazlı delikanlının yerini, dine bağlılığı bir kat daha artan, inancında kararlı bir genç almıştır. Annesi ondaki bu kararlılık ve metaneti görünce, üzerindeki baskısını hafifletmek zorunda kalır.

Bu sırada Birinci Akabe Biâtı olmuş ve Medinelilerden bir grup, İslâm'ı kabullenmiştir. Medineli müminler kendilerine İslâm'ı anlatmak ve diğerlerine de tebliğde bulunmak için bir şahıs isterler. Hz. Peygamber de bu önemli görev için Hz. Mus'ab b. Umeyr'i vazifelendirir. Buna göre Hz. Mus'ab onlara hem namaz kıldıracak, hem Kur'ân öğretecek, hem de Medine'deki diğer insanlara İslâm'ı anlatacaktı.

Böylece aynı zamanda Medine'ye ilk hicret eden sahabi Hz.Mus'ab b. Umeyr oluyordu. Kaynaklar, Medine'de ilk Cuma namazını da onun kıldırdığını aktarmaktadır.

Kıymetli okuyucum.
Burada, yeri gelmişken Sevgili Peygamberimiz (sav) Efendimizin neden Ebu Bekr, Ömer, Osman, Ali (r.anhüm) Hazretleri dururken ya da diğer sahabiler içinde nice temayüz etmiş kişiler varken, henüz bu genç yaştaki sahabiyi Medine'ye öğretmen olarak göndermesinin üzerinde düşünmemiz gerekiyor. Gerçek hikmetini Allah ve Resulü daha iyi bilir, ancak kanaatimizce Hz.Peygamber (sav) Efendimizin bu seçimi, biz ümmeti için aynı zamanda bir tebliğ ve tavsiye niteliğindedir. Şöyle ki, Hz. Mus'ab yaşı henüz otuza varmamış genç biridir. O öteden beri giyimine kuşamına özen gösteren ve aynı zamanda yakışıklılığıyla da sempati duyulabilen biridir. Yanı sıra, yumuşak huylu ve insanlarla diyalog kurabilen, halkla ilişkiler hususunda âdeta "biçilmiş kaftan" gibi görülebilecek özellikler sahibidir. Kısacası Hz. Mus'ab, öğretmen olarak gönderilebilecek en uygun kişidir ve Hz. Peygamber onu gönderip bu seçimi soncunda başarılı sonuçlar elde ettiği gibi, öğretmen olacak kişilerin de bu özelliklere sahip olmasına dikkat edilmesini bir bakıma tavsiye etmiştir diyebiliriz. Nitekim bir yıl sonra Mekke'ye, hac mevsiminde yanında 70 kişi ile gelen Hz. Mus'ab, İslâm'ın Medine'deki hızlı yayılışının müjdesini verdi. Müslümanlar bu habere çok sevindiler. Peygamberimizin yanında iki ay kadar kalan Hz. Mus'ab, hicretten 12 gün önce Medine'ye geri döndü. Hicret sonrasında Hz. Peygamber onu Sa'd b. Ebî Vakkas (ra) ve Ebû Eyyûb el-Ensârî (ra) ile kardeş kıldı.

RESÛLULLAH'IN BAYRAKTARI

Bedir savaşında muhacirlerin sancağı onun elindeydi. "Resûlullah'ın Bayraktarı" olarak ün yapmıştı. Uhud savaşında da sancak yine onun elindeydi. Savaş esnasında bir ara Müslümanların gerilediğini gören Mus'ab b. Umeyr, atını sağa sola doğru sürüyor ve yüksek sesle şu âyeti okuyordu: "Muhammed (as) ancak bir peygamberdir. Ondan önce de birçok peygamberler gelip geçmiştir." (Âl-i İmran 3/144) Bu âyetin Uhud gününe kadar nazil olmadığı ve o gün indirildiği rivayeti, Hz. Mus'ab'ın, Allah katındaki değerini ifade eder.

Savaş esnasında sancağı taşıyan Mus'ab b. Umeyr'in önce sağ kolu kesilir. Hemen sancağı sol eline alarak savaşa devam eder. Fakat ardından sol kolu da kesilir. Bu defa koltuklarının altına alarak sancağa sımsıkı sarılır ve yukarıdaki âyeti okumaya devam eder. Sonunda müşriklerin mızrak darbesiyle şehit olur. Sımsıkı sarıldığı sancağı hemen Suveybit b. Sa'd ve Ebû'r-Rûm b. Umeyr adlı sahabiler alır.

Savaşın devam ettiği süre içinde Hz. Mus'ab şehit olarak yerde yatmaktadır. Ancak bu esnada olağanüstü bir durum yaşanır. Çünkü günün sonlarına doğru, Hz. Peygamber bir ara Hz. Mus'ab'ı elinde sancakla görür ve "İleriye git ey Mus'ab!" diye emreder. Fakat o kişi geri dönerek "Ben Mus'ab değilim!" deyince, Hz. Peygamber, onun Mus'ab kılığında savaşan Allah'ın meleklerinden biri olduğunu anlar.

Uhud'da savaş sona ermiş, ashab-ı kiram'ın ileri gelenlerinden birçoğu şehit olmuştu. Hz. Mus'ab b. Umeyr de şehitler arasındaydı. Hz. Peygamberin ne kadar üzüntülü olduğu yüzünden okunuyordu. Mus'ab'ın mübarek na'şının başucunda oturarak, Uhud şehitleri hakkında nazil olduğu bildirilen şu âyeti okudu: "Mü'minlerden öyle er kişiler vardır ki, Allah'a verdikleri sözde sadakat ettiler. Kimi adağını ödedi, şehit oldu. Kimi de (şehit olmayı) bekliyor. Onlar verdikleri sözü asla değiştirmediler." (Ahzab 33/23)
Sonra Hz. Peygamber diğer sahabilere, şehitlere yaklaşıp selâm vermelerini söyledi ve verilen selâmların şehitler  tarafından   alınacağını   ifade   etti.

Hz. Mus'ab şehit edildiğinde 40 yaşlarında idi. Bir zamanlar zenginlik ve refah içinde yaşayan bu değerli insanı kefenleyecek bir örtü dahi bulamamışlardı. Hz. Peygamber yanına geldiğinde Mus'ab b. Umeyr eski bir hırkanın içinde saçları dağılmış, vücudu ise kılıç ve mızrak darbeleriyle parçalanmış bir durumda yatıyordu. Hz. Peygamber üzüntülü bir hâlde şunları söyledi: "Seni Mekke'de gördüğümde, senden daha güzel giyinen, senden daha yakışıklı kimse yoktu. Şimdi ise, kefen olarak sarılmış hırkadan başın dışarıda kalıyor." Sonra onun için de bir kabir açtılar ve o mübarek sahabiyi de Uhud şehitleri arasına defnettiler.
Allah yolunda canını feda eden bu aziz şehit için Ashab-ı Kiram'dan Habbab (ra) şunları anlatıyor:
"Biz Hz. Peygamberle birlikte Medine'ye yalnız Allah rızası için hicret ettik. Artık mükâfatını Allah'tan bekleriz. Ancak, arkadaşlarımız arasında bu nimetlerden tatmadan ahirete gidenler vardır ki, Mus'ab b. Umeyr bunlardan biridir. O, Uhud günü şehit olmuştu da, kendisini saracak bir kefen dahi bulamamıştık. Yalnız şehidin bir hırkasını bulmuş ve bu aziz şehidi ona sarmaya çalışmıştık. Ancak başını örterken ayakları açılıyor, ayaklarını kapatırken de başı açığa çıkıyordu. Bu yoksulluk karşısında Hz. Peygamber bize şehidin başını örtmemizi ve ayaklarının üstüne de izhîr denilen kokulu ottan koymamızı emretti."
Her hac ve umre yolcusunun mutlaka ziyaret ederek dualarda bulunduğu Uhud şehitliğinde medfun bu şehid sahabiyi Rabbimiz rızasına nail kılsın, bizleri de onun şefaatine mazhar eylesin. Sağlıcakla kalınız efendim...

Mehmet Emin Ay

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Öğretmenlere örnek sahabi
« Posted on: 29 Mart 2024, 04:29:18 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Öğretmenlere örnek sahabi rüya tabiri,Öğretmenlere örnek sahabi mekke canlı, Öğretmenlere örnek sahabi kabe canlı yayın, Öğretmenlere örnek sahabi Üç boyutlu kuran oku Öğretmenlere örnek sahabi kuran ı kerim, Öğretmenlere örnek sahabi peygamber kıssaları,Öğretmenlere örnek sahabi ilitam ders soruları, Öğretmenlere örnek sahabi önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes