> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Ya Hayat Ya Evrim
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ya Hayat Ya Evrim  (Okunma Sayısı 927 defa)
26 Eylül 2010, 18:29:05
Eflaki
Gökte oturan melek
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.997


« : 26 Eylül 2010, 18:29:05 »



Ya Hayat, Ya Evrim


Bir fare kapanı ne zaman fare tutar? Bir uçak ne zaman uçar? Bir göz ne zaman görmeye başlar? Bu soruların cevabını aşağı-yukarı tahmin edersiniz. Yine de, bu yazıda çıkacağımız uzun ve muhtemelen zorlu yolculuk için, cevapları beraber verelim. Bir fare kapanının fare yakalayabilir olması için en azından tam bir fare kapanı olması gerekir. Fare kapanının yarısı fare tutmaz. Bir uçağın da uçuyor olabilmesi için tam bir uçak olması gerekir. Uçağın üçte biri ya da üçte ikisi uçmaz. Sözgelimi, uçağın üçte biri uçmaya yetseydi, o ‘üçte birlik’ kısmına ‘uçak’ diyecektik ve uçağın diğer üçte ikisine ihtiyaç duymayacaktık.

Buraya kadar, az-buçuk muhakemesi olan bir insanla anlaşabilirsiniz. Ancak, fare kapanı ve uçak için sorduğumuz soruyu bir de göz için sorarsak, bazı akıllı insanlarla—en azından evrimcilerle—anlaşamayabilirsiniz. Gözün yarısı görebilir mi? Gözün yarısı görmeye yetiyorsa, diğer yarısına ne ihtiyaç var? Görmeye yeten bir ‘yarım göz,’ neden kendini illa da tamamlamak istesin? ‘Yarım göz’ denen şey görme işlevi görmüyorsa, yarım da olsa, göz olarak nitelendirilemez ki, göz olmaya doğru ‘evrimleşiyor’ olsun.

Evrim teorisinin mimarı Darwin’in korktuğu da tam bu durumdu: “Eğer çok sayıda ardarda gelen ve gözle görülür küçüklükteki değişikliklerle oluşamayacak kadar kompleks bir organın var olduğu ortaya konulmuş olsaydı, benim teorim yerle bir olurdu. Ama ben böyle bir organ bulamadım.” (Türlerin Kökeni, Charles Darwin)

Darwin’in bulamadığı organı artık bütün dünya biliyor: hücre. Darwin’in zamanında bütün canlı yapıların temelinin bir hücrenin karmaşık ve bütüncül işlevlerine dayandığı bilinmiyordu. Bir hücre, Darwin’in korkarak belirttiği gibi ‘kompleks bir organ’dır; dolayısıyla ‘ardarda gelen ve gözle görülür küçüklükteki değişikliklerle’ oluşması mümkün değildir. Tıpkı bir fare kapanının fare tutması, bir uçağın uçması gibi, ancak tamam olduğunda işlev görür. Eksik olduğunda işlevsizdir. Bir diğer deyişle, yarım hücre diye birşey mevcut değildir. Bir hücre ya vardır, ya yoktur. Bir hücrenin fonksiyonlarını yarıya bölmeniz mümkün değildir.

Darwin ve takipçilerinin, biyokimyacıların bugünlerde ‘eksiltilemez karmaşıklık’ ya da ‘indirgenemez karmaşıklık’ diye seslendirdiği bu gerçekten haberlerinin olmaması ya da biraz daha kötümser bir bakışla, haberli olmamak istemeleri normal karşılanmalı. Çünkü, onların evrimin ‘doğal seleksiyon’una olan inançları bir hücrenin işleyişine olan inançlarından daha kuvvetli görünüyor. Doğal seleksiyon, tam da hücrede görünen gerçeğin tersini, bir sistemin zaman içinde kendi kendine deneye yanıla birbirine eklenebilen rastgele olumlu değişikliklerle oluştuğunu öngördüğüne göre, evrimcilerin önünde, görülmemesi gereken bir hücre var demektir. Ne çare ki, her canlı hücrelerden ibarettir.

Aslında, Darwin’in ‘doğal seleksiyon’ fikrinin temelleri Darwin’den de öncesine dayanıyor ve Darwin’den sonra da sürmesine şaşırmamak gerek. ‘Evrim teorisi’ gibi bir anlayış, herşeyi parçalarına ayırarak anlamaya çalışan ‘indirgemeci’ bakış sayesinde başını gerçeğin arasından uzatabiliyor. Çünkü, hayatın bütünlüğe dayalı gerçeği, bu parçalanmışlık içinde unutuldu; kendi-kendine, rastgele, zaman içinde, yavaş yavaş, dereceli olarak gelişen bir hayat senaryosunun üretimine kapı açıldı. Gerçekte ise, hayatın hiçbir yanı parçalanmaya izin vermiyor. Hiçbir hücre, parçaların üstüste yığılması, rastgele biraraya gelmesi, uzun zaman içinde seleksiyonla seçilip ayakta kalması şeklindeki bir sanal tarihin uzantısı olmaya müsait değil.

Hücrelerin moleküler yapısına dair bilgilerin ortaya çıkması, yeryüzünde canlılığın tâ başından beri bir ‘belirlenmişlik’ içinde olduğunu gösterir. Meselâ, canlı organizmaların karbon atomu üzerinde inşa edilmesi, karbon atomunun tâ başından beri var olan net özellikleriyle ilişkilidir. Örnek vermek gerekirse, suyun hayatı ağırlamaya müsait oluşu, tâ öteden beri kesin olarak belirlenmiş moleküler özelliklerine bağlıdır. En azından, karbon ve su için konuşursak, bu iki mikro-yapının hayata elverişliliği tıpkı bir bilgisayar komutunun dijital kesinliğine benzer. Bilgisayarda bir komut ya 0’dır ya da 1’dir. Bilgisayarın yapısı ne kadar karmaşık olursa olsun, ne kadar çok bilgi işleniyor olursa olsun, bilgi aktarımında 0 ve 1 arasında bir komut yoktur. Şu halde, karbon ve suyun özel yapılarının hayatın gerçekleşmesi için olumlu bir komutu temsil ettiklerini görüyoruz. Karbon ve suyun yapısı hayata ‘evet’ anlamında ‘1’ diyorlar; yani hayatın var olması yönünde başından beri var olan kesin bir iradenin olduğunu gösteriyorlar. Bu iradeden sonrası, hayata doğru giden kasıtlı bir inşadır, iradeye dayalı bir varediştir; rastgele, kendiliğinden, sürpriz biçimde, deneye yanıla süren bir ‘evrilme’ tasvirine denk düşmez.

Ne var ki, evrim teorisinin öne sürdüğü ‘doğal seleksiyon’ anlayışı, ‘1’ ve ‘0’ arasında bir boşluk icad ediyor. Tüm bir hayatın bir belirsizliğin içinden geçen uzunca zamanların ‘hoşgörüsü’ sayesinde, ardarda gelen ‘şanslı’ kazanımların birikmesiyle gerçekleştiğini öne sürüyor.

Darwin’in Kara Kutusu (Aksoy Yayıncılık, 1998) adlı kitabı yazarak aklı başında bilim adamlarının var olduğunu da hatırlatan biyokimyacı Michael J. Behe, son birkaç yıldır aklı evrimde kalmış meslektaşlarına işte bu 0-1 netliğini anlatmaya çalışıyor. Hayatın karmaşasının indirgenemez bir bütün olduğunu hatırlatıyor. Behe, özetle, bir hücrenin ya bütün olarak tâ başından var olması gerektiğini ya da hiç var olamayacağını söylüyor. Bir hücrenin fonksiyonlarının karmaşık ve birbirini sıkı sıkıya tamamlayan görüntüsü, hücrenin yarısının ya da birazcık azının evrim süreci içinde bir zamanda gerçekleşmesine izin vermiyor. Çünkü, bir hücre ancak yüzde yüz tam olduğunda fonksiyon görür, yoksa fonksiyonsuz kalır, fonksiyonsuz olduğu için de,—eğer varsa—doğal seleksiyon sürecinde işe yaramadığı için eleniyor olmalıdır. Behe’nin ‘eksiltilemez fonksiyon’ dediği bu gerçek, evrimcileri hayli şaşırtıyor ve ürkütüyor; çünkü Behe ne klasik evrim karşıtları gibi çok eskilere gidip fosillerden delil getirmeye kalkıyor, ne de Batılı ‘yaratılışçı’ların yaptığı gibi düşüncelerini evrenden kopuk, eşyadan ayrık olarak öne sürüyor. Behe ‘şimdi ve burada’ gördüklerinden hareketle evrimin rastgeleliğine karşı duruyor.

Dr. Behe, Darwin’in evrim teorisinin bir haricî yakıştırmadan ibaret olduğunu, hayatın aslını ve özünü kaçırarak biçimlendiğini anlatırken bilgisayar örneğini veriyor. Bilgisayarın içini hiç bilmeyen biri, bilgisayarın düğmesine basıldığında, prize takıldığında, klavyesinin tuşlarına basıldığında ekranında birtakım işlemler yapıldığını zaman içinde öğrenebilir. Zaten, birçok bilgisayar kullanıcısı için bilgisayar dış kasasından ibarettir. Çoğu insan, kasanın içinde ne olup bittiği, işlemlerin nasıl sürdüğü konusunda kafa yormak zorunda değildir. Aynı şekilde, Darwin de, hayatı hep dışarıdan bir kasadan seyredegeldi. Sadece gördüklerinden yola çıkarak, hayatın oluşumuna kendince bir senaryo çizdi. Kasanın dışından, bazı şeylerin rastgele olabileceği, uzun zaman içinde şans eseri gelişebileceği izlenimine izin veren bir görüntü çıkarsadı. Ancak kasanın içinde olup bitenler kesin hesap ve kasıtlı tasarım işidir. Kasanın dışarıdan görünen fonksiyonu, kasanın içindeki eksiltilemez karmaşıklığa bağlıdır. Kasanın dış görüntüsü ne olursa olsun, kasanın içi her zaman için tamamlanmış durumdadır; çünkü bilgisayarın birazı ya da az eksiği fonksiyon görmez.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ya Hayat Ya Evrim
« Posted on: 18 Nisan 2024, 23:50:10 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ya Hayat Ya Evrim rüya tabiri,Ya Hayat Ya Evrim mekke canlı, Ya Hayat Ya Evrim kabe canlı yayın, Ya Hayat Ya Evrim Üç boyutlu kuran oku Ya Hayat Ya Evrim kuran ı kerim, Ya Hayat Ya Evrim peygamber kıssaları,Ya Hayat Ya Evrim ilitam ders soruları, Ya Hayat Ya Evrimönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes