Vuslat necat ve gözyaşı günü

VUSLÂT, NECÂT ve GÖZYAŞI GÜNÜ

“ Ramazan Ayından sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur. “ ( Hadis-i Şerif )

Âdem ile Havva’nın özlemle bekledikleri gün olmuştu Aşûre onlar için… Kolay değil şeytanın bir anlık isteğine uymak, iki sevgili için hem cennet nimetinden mahrum olmalarına hem de uzun süren bir ayrılığa sebep oluyordu.

Cennetten çıkarıldıklarından beri ilk kez bir araya gelmenin, birbirlerine olan hasretlerini gidermenin ilk adımıydı o gün… Arafat’ta meydana gelecek olan büyük buluşmanın ilk adımıydı… İnsanlık neslinin yeryüzünde egemen olmasının ismiydi Aşûre…

Tıpkı daha çocukken ayrı kaldığı Yusuf’unun hasretinden gözleri kör olan, oğlunun özlemiyle her günün yanıp kavrulan Yakup Peygamberin, yıllar sonra oğluna kavuştuğu gününde aynı gün olan Aşûre günü olması gibi...

“ Vuslat “ günü olduğu kadar “ kurtuluş “ günüdür Aşûre, kimi Peygamberler için de olduğu gibi…

Tam dokuz yüz elli sene boyunca insanları hak dine çağıran, kendi eşinin ve oğlunun bile inanmaması ile imtihan edilen Hz. Nuh’un karada gemi yaparak rabbinin kendisine yağan yağmurlarla denizi getirmesiyle hem kendisini hem de dünya neslini kurtardığı ” büyük necât “ günüdür Aşûre…

Vücudunda çıkan yarar ve kurtlara rağmen hiçbir zaman Rabbine şikâyette bulunmayan ancak yaranın diline kadar inmesi dolayısıyla artık Rabbine ibadet edemeyecek hale gelen ve sonunda “ Ey Rabbim bana zarar dokundu, dilimdeki kurtlardan, yaralardan artık seni zikredemiyorum “ diye niyazda bulunan Eyyüp Peygamberin “ hastalıklarından azâd günüdür “ Aşûre…

Nemrutun ateşine atılacağı anda bile Allah’tan başka kimseden gelen yardımı istemeyen, “ Ateşte onundur, her şey de. Nasıl dilerse öyle yapsın “ diyebilecek kadar yakîn bir imana sahip olan Halilullah’ın “ ateş çukurunu gül bahçesine çevirdiği gündür “ Aşûre…

Kavminin kendisine inanmamasından bunalıp, Allah’a danışmadan kendi kafasına göre ülkesini terk eden Yunus Peygamberin, balığın karnında iken yaptığı hatanın farkına varıp, “ Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni tenzih ederim. Şüphesiz ki ben kendime zulmedenlerden oldum “ diyerek yaptığı samimi duanın semeresini aldığı, “ balığın karnından karaya çıkarıldığı gündür “ Aşûre…

İsrail oğulları ile Firavun’un zulmünden kaçarken, karşısına çıkan Kızıldenizi asasıyla ikiye yararak arasından geçtiği, en büyük Allah düşmanı olan Firavunun bile artık kurtulmaya ümidi kalmayınca “ ben de Musa’nın Rabbine inandım “ demek zorunda kaldığı, kâfiri bile secdeye kapatan “ ibret verici bir gündür “ Aşûre…

Veee… Gözyaşı, matem günüdür Aşûre… Hâlâ her hatırlanıldığında ve anıldığında yüreklerin sızlamasına sebeb olan Kerbela olayının yaşandığı gündür Aşûre…

İktidar hırsının gözleri bürüdüğü bir ortamda Peygamber torununa ve Ehl-i Beyt’e yapılan “ acımasız saldırının, vahşetin ve katliamın gözyaşlarıdır “ Aşûre…

Bizler içinde Aşûre’nin en sevgiliye kavuşacağımız bir “ vuslât “ , günahlarımızdan kurtulacağımız bir “ necât “ ve gözyaşı olmayan bir “ sürûr “ günü olması dileğiyle…

NOT ETTİKLERİM:

İbni Abbâs buyurur ki; “ Peygamberimiz Medine’ye gelince Yahudilerin Aşûre Günü oruç tuttuğunu gördü. Sebebini sorunca O’na “ Bu gün ulu Allah Hz. Musa ( A.S. ) ile İsrail oğullarını Firavunun kavmi karşısında üstün çıkardı. Biz de Hz. Musa’ya (A.S.) duyduğumuz hürmete dayanarak bu gün oruç tutuyoruz. ” diye cevap verdiler.

Bunun üzerine Peygamber imiz onlara “ Biz Hz. Musa’ya (A.S.) sizden daha saygılıyız “ diye buyurarak ümmetine Aşûre günü oruç tutmalarını emretti.

İzzet EKER
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın