Visal yolcusu

Visal yolcusu

Hamd, Âlemlerin Rabbine, salât ve selâm, O'nun Resûlü Muhammed -sallâllahu aleyhi ve sellem-'e, âline ve ashâbına olsun.
Allahü Teâlâ âyet-i kerimede şöyle buyuruyor:
"Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikâten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız?" ( Mü'minun Suresi,115)

Ankebût Suresi 2-3.âyet-i kerimelerde ise:

“İnsanlar imtihandan geçirilmeden, sadece -îmân ettik- demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar. Andolsun ki biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır.”buyuruluyor.
O halde insan başıboş yaratılmadı. Sadece “îmân ettik”demek de yetmeyecek. Îmânı bir ağaca benzetirsek îmânın kökleri kalptedir. Davranışlarımız, yaptığımız hayırlar ve ibadetler ise îmân ağacının dalları, yaprakları ve meyveleridir. Abdullah Tusterî-rahimehullah-îmân ağacının meyveye durması için şunlara dikkat edilmesi gerektiğini bildiriyorlar:

· Allah’ın emirlerine sımsıkı sarılıp yasaklarından kaçınmak, yani farzlara dikkat etmek.

· Rasûlullah-sallâllahu aleyhi ve sellem-‘in sünnetlerine sımsıkı sarılmak.

· Güzel ahlâk sahibi olmak.

· Allah’ın rızasını kaybetmekten korkmak.

· Allah’ın rızasını kazanmak için gayreti bırakmamak.

· Affedici ve cömert olmak.

Kâmil îmâna erebilmek için bu şartlara dikkat edilmesi gerekiyor. Îmân ameli,amel de ihlası gerektirir.İhlassız amel makbul değildir.

Îmân ilim sayesinde kuvvetlenir. Doğduğumuz günden bu yana bir şeyler öğrenmekteyiz. Fizik, kimya, matematik, felsefe derken acaba Kur’an-ı Kerim’e sıra geldi mi? Hayat rehberimiz olan Kur’an-ı Kerim’i öğrenmek ve anlamak için çaba sarfettik mi?Pek çok ünlü insanı, bilim adamını,sanatçıları tanıdığımız kadar Allahü Teala’yı da tanımaya ve bilmeye gayret ettik mi?Bilmek tanımakla başlar.Kaçımız Allahü Teala’nın isim ve sıfatlarını öğrendik?İlmihâlimizi öğrenmeye ve geliştirmeye,namazları kaçırmamaya ve huşu ile kılmaya gayret edebildik mi?

Yüce Rabbimiz Enfâl Suresi 2-3. âyet-i kerimelerinde şöyle buyuruyor:

“İnananlar ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalpleri titrer, Allah’ın ayetleri okunduğu zaman, bu, onların îmânlarını artırır ve Rablerine güvenirler, namaz kılarlar.Kendilerine verdiğimiz rızıktan yerli yerince sarfederler.”

Seven insan sevdiğinin adı geçince heyecana gelir, kalbi yerinde duramaz olur. Sevdiğinin sözleri ona olan hasretini ziyadeleştirir. Sevmek, sevmek, sevmek…O’nu seven nasıl olur?

Büyük Allah dostları Hazreti Üftâde ve Necmeddin-i Kübra-kuddise sirruh- şöyle buyurdular:

“Îmân tohumu gönül tarlasına ekildi mi, su yerini tutan sâlih amelle sulanırsa meyveli ağaç gibi olur. İşte, muhabbet o ağacın en tatlı meyvesidir. Bu ağacın birinci dalı, Allah’ı sevmektir. İkinci dalı, Peygamberimiz -sallâllahu aleyhi ve sellem-‘i sevmektir.Üçüncü dalı, gerçek âlimleri ve evliyâları sevmektir.Bu meyveli dallara yapışanların gönüllerine sevgi yerleşir.”

Burası imtihan yurdu. En büyük imtihan ise muhabbet ve mârifet imtihanı. Bu imtihanı kazananlar hem dünyada hem âhirette ilahî vuslata nail olacaklar. Önce îmân tohumunu gönül tarlasına ekmek gerek,salih ameller işlemek gerek.İşte o zaman Rabbimiz bize îmânın tatlı meyvelerini lütfedecektir inşâallah…

Visalyolcusunun en büyük gayesi dünyada ve âhirette Hakk'a vâ sıl olabilmektir.
Bu kolay değil elbet. Önünde dalgalı denizler, kasırgalar, dikenli yollar var.Ama onun bir gayesi,bir hedefi var artık... Bu gaye daha şuurlu yaşamasını sağlar. Bu gaye çalışma ufkunu genişletir. Bu gaye güçlüklere direncini artırır. Bu gaye kendisini ve kâinâtı okumasını kolaylaştırır.

Hepimiz bir visalyolcusuyuz. Ama bunun farkında mıyız?..Îmân özlemek ve ulaşmaktır. Ne kadar özlüyor, ne kadar ulaşmak için gayret sarfediyoruz? Ne kadar hasretlik çekiyoruz? İnleyen bir ney, inleyen bir hurma kütüğü kadar bile olamadık...
Hüdâyî Hazretleri şöyle söyler:

Tecelli-i cemâl ister,
Gönül eğlenmez, eğlenmez.
Teselli-i visal ister,
Gönül eğlenmez, eğlenmez.

Şu can kim buldu cânânı,
Nider mülk-i Süleyman'ı,
Kodu hayrette aşk ânı,
Gönül eğlenmez, eğlenmez.

Visalyolcusu gönlündeki sevgi- muhabbet temayülünü Rabbine hasredip, basamak basamak ilâhi muhabbete ulaşmayı ve Rabbimizin visali'ne nail olmaya çalışmayı düstur edinir. Bunun için şu dört şeyi tanımak için gayretli olur:

Mârifet-i İlahiyye (Rabbini tanımak),nefsi yani kendimizi tanımak, Allah’ın emir ve yasaklarını bilmek, Allah’ın ve nefsin düşmanlarından haberdar olmak.
Hakk'a vâsıl olmak için, bu yolda insana lazım olan muhabbet-i İlahîdir. Mecnun aşkla çölleri geçmedi mi? Ferhat aşkla dağları delmedi mi? Rabbim bize de muhabbetinden hisseler lütfetsin inşâallah...
Hazreti Mevlâna buyurur:

"Sen de mânâ ehli ile düş kalk da, onlardan hem lütuflar, ihsanlar elde et, hem de mânevi güç kazan, ilâhi muhabbetle genç ve diri kal!"

Rabbim mânâ ehliyle hemhâl olmayı nasip etsin cümleye. Zira bu yolculuğa yalnız çıkan yanılıp şaşırabilir. Bir rehbere ihtiyaç var. Güvenilir arkadaşlara ihtiyaç var. Allahü Teâlâ buyuruyor:

-"Sâdıklarla beraber olunuz."(Tevbe Suresi,119)

Rabbim Sırat-ı Müstakimden ayırmasın. Bizlere hakiki bir kulluk hayatı yaşamayı nasip etsin. Aciziz Rabbim, sen yardım eyle, bu yolda bizi yalnız bırakma. Darda kalmışlara yardım eden Sen'sin. Bizleri visalinle bahtiyar eyle. Hakiki aşk eri Gavsul Azam Abdülkâdir Geylanî -kuddise sirruh-'un sözleriyle bitirelim:

Son yolculuk durağı orasıdır. Oraya ulaştıktan sonra, sonsuz ve ebedî mülk ve devleti bulurlar…

İşte onların erdiği âlemi anlatan Âyet-i Kerime:

- “Baksan… Sonra dönüp yine baksan… Ne görebilirsin ki?… Nimet ve büyük bir saltanattan başka…” (76/20).

Bu varlığı yitirmek ne güzeldir… Çünkü bu yolda yitirilen varlığın karşılığı Hakk’ın visalidir..

Cenâb-ı Hak cümlemize bu varlıktan soyunmayı ve vuslatı nasib eylesin… Âmin!..

ALINTI
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın