> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Varmı Bana Yan Bakan
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Varmı Bana Yan Bakan  (Okunma Sayısı 715 defa)
06 Temmuz 2010, 10:35:16
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 06 Temmuz 2010, 10:35:16 »



VARMI BANA YAN BAKAN ?



Hayatta her şeyi bilmek zorunda değilsiniz ama her şeyi bilmediğinizi bilmek zorundasınız Bilmediğiniz mev-zularda ahkam kesmeyin Bir in-san her şeyi bilmekle mükellef de-ğildir, öğrenmekle mükelleftir Bilmediğiniz bir mevzuda size bir soru sorulduğu zaman "bilmiyo-rum" demek de bir erdemdir Ne-zaketle bilmediğinizi söylemek si-zi küçültmez aksine karşınızdaki insanın gözünde daha da büyür-sünüz İnsanların bir kısmı bilgisiz-dir, cahildir, bilmez Ama daha esef verici olan diğer bir kısım ise cahildir lakin cahil olduğunun da cahilidir Yani bilmez ama bilme-diğinden de habersizdir İnsanla-rın bir kısmı her konuda kendile-rini bir şeyler söylemek zorunda hissederler Aslında bu, o insanın kendisini isbat çabasından başka bir şey değildir Kendinizi isbat et-mek için aşırı bir gayret göster-menize gerek yok, olduğunuz gibi görünün yeter "Ayinesi iştir kişi-nin lafa bakılmaz" Sizin yansıma-nız, aynanız yaptıklarınızdır, lafa bakılmaz Hz Ali (ra) der ki: "Sözle herkese kılavuzluk etmeye kalkar ama amelde herkesten ge-riye kalır" İnsan, susturuluncaya kadar konuşmaktan ziyade adam gibi bir şey konuşuncaya kadar susmasını bilmelidir Konuşmayı bilip de susmayı bilmeyenler gün olur başkaları tarafından susturu-lurlar

Meşhur bir fıkra vardır, ko-nuşmayı seven ama dinlemeyi be-ceremeyen "geveze" diye tabir edilen bir zat-ı muhterem bir se-çimde milletvekili seçilir Fakat daha sonraki dönemde seçimi kaybeder, seçilemez Her toplu-luktaki konuşmalarında mevzu-sunun ana maddesi milletvekili iken yaşadıklarıdır "Ben milletve-kili iken" diye başlayan konuş-malardan çevresindekiler bıkıp usanırlar ve konuşturmamaya, susturmaya karar verirler Yine bir gün "Ben milletvekili iken" diye söze başladığı bir anda, çevresindekiler hep birden üze-rine yürüyüp sustururlar O da şöyle der; "Böyle susturmuşlardı bir gün beni, milletvekili iken!"

Hata yapmışsanız ve bunun hata olduğunu anladığınız anda özür dilemekten çekinmeyin
Küçülmezsiniz bilakis büyür-sünüz
Her özür dileyiş, hayat merdivenlerinde bir basamak daha yükselmektir "Kişi hatasını bilmek gibi erdem olmaz" demiş büyükler İnsan hata yapmamalı demiyoruz, insan hata yapabilir ama hatasını anladığı zaman, bi-lerek veya bilmeyerek kırmış ol-duğu insanlardan özür dileye-bilmelidir Bu kimseler sizden bü-yük olabildiği gibi, yaş, makam-mevki ve maddiyat olarak sizden aşağı bir durumda olsalar da özür dilemekten çekinmeyin İnsanlar-dan özür dileyemeyen bir fert Allah (cc)'tan da dileyemez İn-sanlara karşı hatasını kabul ede-meyenler, Allah(cc)'a yönel-mekte, tövbe ve istiğfar etmekte çok zorlanırlar Çünkü nefis, ok gibi dimdik ayaktadır ve eğilmek istemez
İnsanlara karşı daima nefsi mücadeleye girip haklı çıkmak için uğraşanlar, şeytanın iğvala-rıyla Allah (cc)'a karşı da isyan ederek günah işlemekten çe-kinmezler
Kırgınlık ve dargınlıklarınızda özür dileyen siz olun, hiçbir şey kaybetmezsiniz ama çok şey ka-zanırsınız Peygamber (sav): "Haklı da olsa (nefsi) münakaşayı bırakanlara cennette bir köşk veri-leceğine ben kefilim" buyurur
Diğer taraftan hatasını anla-yıp özür dileyenlere karşı hilmle davranın "zaten ben haklıy-dım" veya "sonunda dediğime geldin" vs gibi yaklaşımlarla karşınızdakini rencide etmeyin, özür dilediğine pişman bir hale getirmeyin
Size karşı saygılı davrananlara nezaketle davranmak bir hüner değildir Maharet, size kaba dav-rananlara da aynı şekilde neza-ketle davranabilmektir
Bugün içinde bulunduğumuz toplumda bilhassa gençler patla-maya hazır bir bomba gibidirler En ufak bir hareket fazlasıyla kar-şılık görecektir Tv ve gazeteler, kendisine yan baktı diye karşısın-dakini bıçaklayanların haberle-riyle dolu En ufak bir tartışmanın sonu cinayetlere kadar gidebil-mekte Kanaatımızca bunun birinci sebebi eğitimsizliktir, bil-gisizliktir Allah (cc) ve Peygam-ber (sav)'den uzak bir yaşantı-dır Allah (cc)'ı tanımayan, Pey-gamber (sav)'in ahlak ve yaşan-tısını bilmeyen toplumlarda maa-lesef bunlar kaçınılmazdır Kız ço-cuklarını diri diri toprağa göme-bilecek kadar kültürsüz ve bedevi bir toplumu, karıncayı incitmek-ten imtina eder bir hale getirip, onları gökteki yıldızlar gibi yü-celten İslam değil midir?
Diğer taraftan Batı toplu-muna baktığınız zaman insanlar birbirleriyle kavga ederler, bağı-rırlar-çağırırlar ama vuruşmazlar Kavga eden kişiler çok iyi bilirler ki, bir yumruk atmak demek, üç-dört aylık maaşınızı karşınızda-kine ceza ve acı parası olarak öde-meniz demektir Allah (cc) ve Peygamber (sav) inancının ol-madığı toplumlar huzuru ve gü-venliği maddî cezalar ve polis zo-ruyla sağlamaya çalışırlar Fakat bu da bir çözüm değildir Her in-sanın başına bir polis dikemez-siniz Yeri gelir huzuru sağlamak için diktiğiniz polisin başına da bir polis koymanız gerekir Gönülleri İslam şelalesinin o leziz, berrak pınarında yıkayamadığınız müd-detçe kesin ve köklü çözümlere ulaşamazsınız İnsanların kalbine "Her yerde ve her zaman gören, bilen, işiten bir Allah (cc)" inancı yerleştiremediğiniz müddetçe çabalarınız hep yetersiz kala-caktır
Ömür treni bizi hızla son is-tasyona doğru sürüklerken, varı-lacak o "son durağa" günbegün yaklaşırken, hayatı, kavga, gürül-tü, kırgınlık ve isyanlarla hem ken-dimize ve hem de çevremizdeki insanlara zehir etmenin mantıklı bir açıklamasını ben bulamıyorum
Her doğan gün batar ve her yeni eskir Cıvıl cıvıl gençlik çağı da göz açıp yummadan eldeki bir sabun gibi hiç farkında bile ol-madan kayar gider Unutmayın ki, insana en fazla eyvah dedirtecek olan yıllar gençlik yıllarıdır
Kim derdi ki; selvi boylu, taşı sıksa suyunu çıkartacak kadar güçlü-kuvvetli, dağ gibi bir deli-kanlının, elden-ayaktan düşüp, iki büklüm olup, yerinden kımılda-maktan aciz, çocukların eline ba-kan bir ihtiyar haline geleceğini!
Ve kim derdi ki, cıvıl cıvıl ha-yat dolu bir genç kızın güzelliğin-den eser kalmayıp, derisinin çizgi çizgi buruşacağını, kimsenin ilgi-lenmediği ve bir köşede oturup nemli gözlerle ufukları seyredip maziye dalan bir ihtiyar nine ola-cağını kim derdi ki, kim


İlker Çakır

 
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Varmı Bana Yan Bakan
« Posted on: 23 Nisan 2024, 18:30:05 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Varmı Bana Yan Bakan rüya tabiri,Varmı Bana Yan Bakan mekke canlı, Varmı Bana Yan Bakan kabe canlı yayın, Varmı Bana Yan Bakan Üç boyutlu kuran oku Varmı Bana Yan Bakan kuran ı kerim, Varmı Bana Yan Bakan peygamber kıssaları,Varmı Bana Yan Bakan ilitam ders soruları, Varmı Bana Yan Bakan önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes