> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Düşünceler IX
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Düşünceler IX  (Okunma Sayısı 653 defa)
03 Aralık 2010, 14:38:46
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 03 Aralık 2010, 14:38:46 »



Düşünceler IX


Kınayıcıların kınamasından korkmamak Kitab’ın doğru yolda kalma konusunda kendi içinde yanlılarına sunduğu bir mekanizmadır. Bir ilahî yol işaretidir. Şahsi olanı dışlamaktır. Allah dininin yardımcısı olma, Kitab’ın ifadesiyle Ensarullah olmaktır. Kitap buna benzer pek çok doğru yol alametini sunmuştur bağlılarına. Öfkesini yutmak… Belli şartlarda baskılara karşılık vermeme… Zalime bile ilk etapta yumuşak söz… Allah için var olmak. Var olmanın Allah’a göre olanı. Yahudi ulemasının kıble konusundaki tavrının yanlışlığını anlamak hidayet için hayati önemdedir. Şekle verilen önem onları aldatmıştır. Bu durum her zaman tekrarlanabilmektedir. Herkes bu duruma düşebilir. Bu idrakten yoksun olmak, öze sırt dönmek pahasına bile olsa, şekle önem vermeye mahkûm etmektedir insanları. Atalar Dini’ne bağnazca bağlılık yoldan çıkma ve kaybetme sebebidir. Aydınlığı kaybetme sebebi…
Yaşanan sorunların kökeninde ahlaki duyarlılık noksanlığı yatmaktadır.
Fikri sorunlar bile ahlaki değerler içselleştirilmediği için çözülemiyor. Kuralların dışında yol alınabileceği zannı ciddi sorunlara yol açmaktadır.
Birlikte yürümek ve iş yapmak gerekir. Birlikte hareket etmek ahlaki değerlerin insan şahsiyeti için kurucu ilkeler olarak işlev görmesiyle mümkündür. İstişareye dayalı bir kişilik, hayati önem taşımaktadır. İstişare, vazgeçiş, olgunluk, birlikte hareket etmek ve diğer Müslümanların düşüncelerine duyarlılık göstermek gibi özellikleri gerektirir. Sahip olduğumuz bakış açılarını mutlaklaştırarak bir yere varamayız.
Ehliyetin, liyakatin, tevazunun, samimiyetin, anlama amaçlı dinlemenin, vazgeçme olgunluğunun; gıybet, zan ve tecessüsten kişiliği arındırmanın, doğruya isabetin başka Müslümanlarda da bulunabileceği düşüncesinin, hak vermenin, öne geçeni takdir etmenin, makam ve konumlara yenilip onları amaçlaştırmamak gibi değerlerin ortak bir kültür hâline gelmesi, içselleştirilmesi ve yaşanması hâlinde Müslümanların aşamayacağı engel yoktur.
İmanla ahlak arasında kopmaz bir bağ vardır. Ahlak ne kadar sağlamsa iman o denli güçlüdür.
Cedel (sözlü tartışma), ahlaki amaçlarla yapılmadığı gibi ahlaki kriterlerle yürütülmüyor da. Cedelin sonucunda ortaya çıkacak hususları kabullenmeye hazır olmadan yapılan tartışmalar, faydasız ve çürütücüdür. Tartışmalarda ahlaki bir elzemiyet olarak öne çıkan üslup zarafeti, hayati önemde bir gerekliliktir. Belirtmek gerekir ki başta, tartışma, yanlış bir vaziyet alıştır. “Söz”le ve “Söz”ün içinde kalarak her soruna çözüm aramak gerekir. Kendini merkeze koymak ahlak dışıdır ve sorun kaynağıdır. Müslümanların ortak bir ilim ve kültüre ulaşmanın yollarını aramaları gerekir. Haddini ve yerini bilmek ve bu konudaki samimiyet, hayata doğru değerleri kazandıracaktır. İçimizdeki ihtiras gürültülerini tartışabilmeli ve susturabilmeliyiz. İnsanın tatminsiz doğasına, ahlaki değerler rehberlik edebilir. Ahlaki değerlerin kurucu ilkelerini akidemiz belirler. Ahlaksal prensiplerin dışında hiçbir kaygının yol bulmadığı kişilikte insanlar yetiştirmek gerekmektedir. Fikre ve söze kayıtsız kalınamayacağını ahlaki değerlerden öğreniriz. Ahlak, gereklerine uyulmadığı zaman ciddi sorunların belirdiği yasa kesinliğinde kurallardır. Ortak değerlerin Müslümanlar arasında gerçekleşmemesi, ahlak davasının içselleştirilmemesiyle ilgilidir. Sorunları çözmek “isteyenler” çözerler. Görüşlerine aşırı önem verenler hep sorun kaynağı olmuşlardır. Bir şeye aşırı bağlılık yani taassup, ahlaki kişiliği her zaman tehdit etmiştir. Örneğin ırkçılık sorunu, ahlaki tutarlılık ve dürüstlüğe en çok gereksinilen bir sorundur. Ahlaki doğrular içinde sorunun çözümü son derece bellidir. Ahlak dışılığı besleyen nedenlerin başında ideolojik yapılar gelmektedir. İdeolojiklik, insan fıtratını ve kişiliğini kemiren en önemli nedenlerden biridir. Ahlak davasının bir hassasiyet olarak içtenlikle yaşatılması bu sorunun çözümüdür.
Halkın akidesi üzerinde direkt etkide bulunan tarikatlardır. Şeyhlerin yüceltilmesi ve tarikatın etkisi problemine karşı halkı aydınlatma görevi, bu sorunun farkında olan Müslümanların omuzlarındadır. Tebliğin içeriğini yaşanılan coğrafyadaki insanların inançsal sorunları belirler. İç sorunlar, sorun sıralamasında öncelikli bir yere sahiptir. Firavun, Karun ve Samiri’den oluşan sistem toplumla Samiri aracılığıyla ilişki kuruyor. Dünün ırkçı Yadudileri bugünün ırkçı tarikat oluşumlarına tekabül ediyor. Kur’an’ı Kerim’in önemli bir kısmı din kaynaklı ve kutsalı kullanan telakkileri ve öncülerini işlemektedir. Fravun’u mağlup eden Hz. Musa’nın, muharref din anlayışlarını İsrailoğullarının zihninden atamaması üzerinde durulmaya değer bir husustur. Tebliğ, kişinin zihnindeki otoriteyi hedef almalıdır. Necip Fazıl’ın Mevdudi’yi, Nakşî Tarikatının İran Devrimi’ni, Hüseyin Hilmi Işık’ın Seyyid Kutub’u ve Mevdudi’yi yıpratma çabaları, muharref din anlayışının önemsenmesini gerektirir. Sistem savunucuları, tarikatları sistemin emniyet subabı olarak görüyor. Hristiyan Süryanilerle tarikat ehlinin devlet anlayışı aynıdır. Devletin İslam düşmanlığı tarikat mensuplarınca halktan saklanmaktadır. Türkiye’deki halkın din anlayışının rengi tasavvuftur. Hz. İsa’nın mücadelesinin ve tebliğinin odağında muharref din anlayışı vardır. Diyanet kayıtlarına göre 40 bin türbenin bulunması toplumun zihin röntgeni olarak okunmalıdır. Genelleştirmemek kaydıyla modernizme İslam’ın içinden destek arayışlarına tasavvufun dayanak kılınmak istenmesi düşündürücüdür. Aldatmacanın en üstesinden gelinemez olanı ve fark edilmeyeni kutsala/ilahiliğe dayanılarak yapılanıdır. Ahbar ve Ruhban sınıfının kimlerden oluştuğunu aramak anlamlı bir çaba olacaktır. Mal ve can sınavı kadar aklın tabi olduğu sınav da önemlidir. Ve bu sınavın içeriğini tarikat, tarikat öncüleri ve tarikat kaynakları oluşturmaktadır. Sabatay Sevi, Evrenesoğlu ve A. Kalkancı gibilerinin her zaman etkili olabileceği bir toplum yapısı mevcuttur.
Hakikatin insan için uygun gördüğü yer en doğru yerdir ve insana düşen, bu yere rıza göstermektir.
Dinlemek, üslupta titizlik, anlamakta samimiyet, diyalog ve ülfette devamlılık, İslam birliğinin önemli gerekleridir. Anlamak yargılamadan önce gelir. Fikrî fedakârlık da bazı durumlarda elzem hâle gelmektedir.
Varoluşun tatminsiz doğası, kanaat ve tevazuu biricik çözüm hâline getirir. “Vahdet ilkelerde olur.” yargısı sözü edilen ilkenin İslami olması hâlinde geçerlidir. Din bizden kendi yüceliğine yaraşan bir üslup ister. Tevazu hayatın ısrarlı çağrısıdır. Teslimiyetin gerçekten olması sorun adına bir şey bırakmaz. Sözün belirleyici olması ahlaki olgunluğun işaretidir. Sözün dışına çoğu zaman kibir, konumunu kaybetme ve çıkar gibi nedenlerle çıkılır. Eşsiz ve bütünsel olarak dinin temsil edilmesi sanıldığı kadar kolay değildir.
Keyfî olmayan öfkeye duyarlı olmak kemal belirtisidir.
Akide, amel ve ahlaki değerlerden oluşan İslami hayat tarzını tüm çabaların odağında görmek gerekir.
Tasavvufu tümüyle mahkûm etmek gerekmez. İrfani derinliği olan tasavvufun katkıları görmezden gelinemez.

Demokrasiye yönelik çağın kabullerine uymayan görüş ve inançlarımızı komplekssiz açıklayabilmeliyiz. İnsanı yasa koyucu olarak gören yönüyle Demokrasi küfürdür. Bunun basit bir slogan olmadığının altı çizilmelidir. Belli ağızlarda değer yitimine uğrasa da bu tespit önemini koruyacaktır. Allah’ın yasa koyduğu aynı alanda onun yerine ve ona zıt yasa koymak ve buna inanmak, dini meşruiyet kaynağı ve referansı olarak görmemektir. Bu durumun, bağımsız bir yapı ve dünya görüşü olarak din nezdindeki niteliği apaçıktır. Bir gerçek daha var ki o da demokrasinin bundan ibaret olmadığıdır. Bu ise başka değerlendirmelerin konusudur. Yine de, demokrasinin bir azınlığın, seçkin bir zümrenin, ekonomik ve askerî anlamda gücü elinde tutanların hükümranlığı şeklinde oluştuğu bir vakıadır.     
Aslında dine ve ahirete inanmayanlar da bazı gerçeklerin gün yüzüne çıkmasına vesile olmaktadırlar. Bugün M.Bakır Es- Sadr ve Cevdet Said’in “Sünnetullah” kavramı etrafında serdettikleri görüşler, Marksizm kökenlidir. “Tarihin Yasaları’’ şeklindeki idrakin kökleri -yanılmıyorsam– oradadır. Bilim ve teknoloji alanında inançsızların/inkârcıların katkısını biliyoruz. Tarih ve toplum konusunda da ciddi açılımlar yapabileceklerini ise verdiğimiz yukarıdaki örnek açıklıyor. Esasen Allah’ı inkâr etmekle doğru bir fikir ve icatta bulunmanın kökleri aynı değildir. Birinde zihnin bir yanılgısı, dış dünyayla ilgisi olmayan bir şüphecilik varken diğerinde başarılı zihnî ve gözlemsel çabalar söz konusudur. Bunları ayırırsak, “yanında ve karşısında’’ olacağımız hususları daha iyi saptayabiliriz aslında. Taassup da böylece kırılmış olur. “Hilafet’’ kavramı bağlamında bu fikre ulaşılabileceği bile söylenebilir. Hilafetin açıklandığı ilahî bildirimde, kan dökücülük ve fesat çıkarıcılık hilafetin önünde bir engel teşkil etmemiş hâlde ortaya konuyor. Şunu hem de Kur’an’daki kelimeyi kullanarak ifade etmek isterim ki, kâfir Marks düşüncelerinde her zaman yanılmak zorunda değildir. İsabet de edebilir. Bugün Marks ismi yerine burada başka bir ismi de koyabilirsiniz. Esas olarak ihtiyacınız olan şey serinkanlılık ve içtenliktir.’’Sözü dinlemek ve en güzeline uymak’’ çabalarımızın odağında olmalıdır. Korkumuz kendimizi bir yere bağımlı kılacak şekilde konumlandırmak noktasında ve de tartışmaların bizi komplekse düşürmemesi konusunda yoğunlaşmalıdır.

Çoğunlukla korkulacak en büyük şeyin korkularımızın kendisi olduğunu göremiyoruz. Kaybedilmesi gereken şeyin kaybedilmesinin lehimize olduğunu görmeliyiz. İnsan olmayı endişelerimizin merkezine taşımamız hayati önemdedir.


Abdulkadir Satış
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Düşünceler IX
« Posted on: 24 Nisan 2024, 03:27:38 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Düşünceler IX rüya tabiri,Düşünceler IX mekke canlı, Düşünceler IX kabe canlı yayın, Düşünceler IX Üç boyutlu kuran oku Düşünceler IX kuran ı kerim, Düşünceler IX peygamber kıssaları,Düşünceler IX ilitam ders soruları, Düşünceler IXönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes