๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 22 Kasım 2010, 14:31:47



Konu Başlığı: Üzülme boşluğu çalismakla terket
Gönderen: Sümeyye üzerinde 22 Kasım 2010, 14:31:47
Üzülme - 4




BOŞLUĞU ÇALIŞMAKLA TERK ET

Hayatta bir iş görmeyenler, iftiracılar ve dedikoduculardır. Çünkü bunların zihinleri dağınıktır. “Geride kalanlarla beraber olmaya razı oldular” (Tevbe: 93). Zihnin en tehlikeli zamanı, boş kaldığı andır. İşte o zaman kişi, sağa sola çarparak yokuş aşağı hızla inen şoförsüz arabaya benzer.

Hayatında boşluk gördüğün gün,  hüzün ve kedere kendini hazırla. Çünkü bu başıboşluk, geçmişin ve geleceğin tüm dosyalarını hayat çekmecesinden çekip getirir ve seni kargaşa ve endişeye sokar. Sana nasihatim, bu öldürücü gevşeklik yerine faydalı işler yapmandır. Çünkü boşluk, toprağa diri olarak gömülmek ve teskin olmak için içtiğin hap ile intihar etmektir.

Başıboşluk, daha çok Çin hapishanelerinde sakin ve yavaşça uygulanan işkenceye benzer; mahpus, her dakika bir defa düşen su damlası altına koyulur ve adam bu damlaların bekleyişi ile delirir.

Rahatlık gaflettir. Boşluk kurnaz bir hırsız gibidir. Bu vehimleri parçalayarak giderecek olan güç ise aklındır.

Öyleyse boşluğa son vermek için derhal kalk. Namaz kıl, oku, yaz, kitaplığını düzelt, evini toparla veya herhangi birisine faydalı bir şey yap.

Boşluğu, iş bıçağıyla boğazla. Yapacağın bu icraatlar karşısında tüm tabipler, sana yüzde elli mutluluk garantisi verir. Çiftçilere, fırıncılara ve inşaat işçilerine bir bak. Hepsi kuşların ötüşü gibi şarkı söyleyerek çalışıyorlar. Ama sen yatağında sıkılıyor ve gözyaşlarını siliyorsun. Çünkü sen bu boşluk ile zehirlenmiş gibisin.

 

ŞAHŞİYETSİZ OLMA

 

Başkasının şahsiyetini kendine giydirme. Onların kişiliğinde erime. Çünkü bu, sürekli bir işkencedir. Kendilerini, seslerini, hareketlerini, sözlerini, kısaca özelliklerini unutan ve başkalarının kişiliklerinde kaybolan birçok kimse vardır. Bu da zorlama,  özün ve kişiliğin idamı demektir.

Âdemden son insana kadar hiç kimse birbirinin aynı yaratılmamıştır. Özellik ve kişilikte neden bir olsunlar? Sen başkasın. Tarih boyunca benzerin geçmemiş ve bundan sonra da gelmeyecektir. Sen Zeyd ve Amr’den tamamen farklısın. Kendini taklit ve çözünme tüneline atma. Kendi şekil ve yapınla hareket et. “Her insan, meşrebini bildi” (Bakara: ). “Herkesin yöneldiği bir yön vardır. Hayırlı işlerde birbirinizle yarışın” (Bakara: 148). Yaratıldığın gibi yaşa. Sesini, aksanını ve yürüyüşünü değiştirme. Kendini vahiyle eğit. Fakat varlığını ilga edip istiklalini öldürme.

Senin sana özel tadın ve rengin vardır. Biz seni bu tat ve rengin ile istiyoruz. Çünkü sen böyle yaratılmışsın ve biz de seni öyle tanımışız.

İnsanlar, yapı olarak ağaçlara çok benzerler: tatlı ve acı, kısa ve uzun. Eğer tadın muz gibiyse ayva olmaya çalışma. Çünkü güzelliğin ve değerin muz gibi olmandadır. Renklerimizin, dillerimizin, özelliklerimizin ve değerlerimizin farklı oluşu yüce yaratıcının ayetlerindendir. Onun ayetlerini inkar etme.

 

KAZA VE KADER

 

“Yeryüzüne ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki biz onu yaratmadan önce o, Kitap’ta bulunmasın. Doğrusu bu Allah'a kolaydır” (Hadid: 22). Kalem kurumuş, sayfalar kaldırılmış, iş bitmiş ve takdirler yazılmıştır. “De ki: "Allah'ın bize yazdığından başkası başımıza gelmez. O bizim Mevla’mızdır, inananlar Allah'a güvensin" (Tevbe: 51). Sana gelecek olan senden sapmaz ve gelmeyecek olan da yanlışlıkla sana varmaz.

Bu inanç, sende yerleştiğinde ve kalbinde yer aldığında bela görünen şey bir vergi, sıkıntı bir nimet ve vakalar da birer hediye ve ödül olur. Allah hakkında hayır dilediği kişiye musibet verir. Sana dokunan bir hastalık, yakının ölümü, mali bir zarar veya doğal bir afet şüphesiz Allah onu katında takdir etmiş ve böylece gerçekleşmiştir. Seçim Allah’ındır. Karşılığında mükafatı alınmış ve günahlar bağışlanmıştır. Musibetlere duçar olanlara sabırları, Alan, Veren, Ruhları kabzeden, sıkan, daraltan, rızkı belli ölçülerde veren, Ruhları bedenlere yerleştiren, genişleten, açan ve bolluk veren Allah’a olan rızalarının mükafatı kutlu olsun. “O, yaptığından sorumlu değildir, onlar ise sorumlu tutulacaklardır” (Enbiya: 23).

Kaza ve kadere inanmadan damarların dinmez ve göğsünün vesveseleri gitmez. Karşılaşacağın şeylerin yazısı kurumuştur. “Artık onlara üzülerek kendini harap etme” (Fatır: 8). Duvarı yıkılmaktan, suyu akmaktan, rüzgarı esmekten ve camı kırılmaktan engelleyebileceğini sanma. Bana ve sana rağmen bu doğru değildir. Takdir edilen gerçekleşecek, kaza meydana gelecek ve yazılan vuku bulacaktır. Dileyen iman, dileyen de inkar etsin.

Kızgınlık, homurdanma ve çığlık ordusuyla kuşatılmadan önce kadere, pişmanlık seli seni yıkmadan da kazaya teslim ol. Esbabı yerine getirdiğin ve elindeki imkanı sarf ettiğin halde sakındığın başına gelirse kalbin rahat olsun. Çünkü bu olması gerekendi. Şöyle yapsaydım şöyle böyle olurdu deme. Bilakis Allah böyle takdir etmiş ve o dilediğini yapar de.

 

ELBETTE ZORLUĞUN YANINDA BİR KOLAYLIK VARDIR.

 

Ey insan! Açlıktan sonra tokluk, susuzluktan sonra suya kanmak, uykusuzluktan sonra uyku ve hastalıktan sonra sıhhat vardır. Kaybolan bulunacak, sapan yola gelecek, esaret bitecek ve karanlık dağılacaktır. “Olur ki Allah bir zafer verir veya katından bir emir getirir” (Maide: 52).

Geceyi, ufku aydınlatacak olan şafak ile gamlıyı ışık hızıyla ve göz açıp kapatacak bir sürede gelecek olan rahatlık ve gizli bir lütuf ile müjdele.

 Çölün çok uzun olduğunu görürsen arkasında yeşil bahçelerin ve gölgeliklerin olduğunu bil.

İpin çokça sıkıldığını görürsen onun kopacağını bil.

Gözyaşıyla beraber tebessüm, korkuyla beraber güven ve endişeyle beraber selamet vardır.

Ateş, İbrahim Halil’i yakmaz. Çünkü ilahi inayet “Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve zararsız ol” (Enbiya: 69) penceresini açmıştı.

Deniz, Rahman ile konuşan Musa’yı boğmaz. Çünkü güçlü ve doğru olan ses "Hayır; Rabbim benimle beraberdir, bana elbette yol gösterecektir" (Şuara: 62) ile konuşmuştu.

Masum peygamber, mağarada arkadaşına Allah’ın tek ve yüce olduğunu müjdeleyince güven, fetih ve selamet indi.

İçinde oldukları anın ve şartlarının kölesi olanlar ancak darlık ve mutsuzluk görürler. Çünkü onlar ancak odanın duvarına ve evin kapısına bakarlar. Gözlerini ve düşüncelerini perdenin gerisine uzatmazlar.

Öyleyse alanı daraltma. Bu böyle gitmez. İbadetlerin en faziletlisi rahatlamayı beklemektir. Günler sırayladır. Zaman değişkendir. Geceler gebedir. Gayb alemi örtülüdür. Hakim olan Allah, her an kainata tasarruf etmektedir. “Belki de Allah, bundan sonra bir iş çıkarıverir” (Talak: 1). “Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır” (İnşirah: 5-6).

Devam edecek…



Aid El- Karani

Tercüme: Selahattin Yıldırım


Konu Başlığı: Ynt: Üzülme boşluğu çalismakla terket
Gönderen: Hadice üzerinde 22 Kasım 2010, 16:29:16

Rahatlık gaflettir. Boşluk kurnaz bir hırsız gibidir. Bu vehimleri parçalayarak giderecek olan güç ise aklındır.


Senin sana özel tadın ve rengin vardır. Biz seni bu tat ve rengin ile istiyoruz. Çünkü sen böyle yaratılmışsın ve biz de seni öyle tanımışız.


Öyleyse alanı daraltma. Bu böyle gitmez. İbadetlerin en faziletlisi rahatlamayı beklemektir. Günler sırayladır. Zaman değişkendir. Geceler gebedir. Gayb alemi örtülüdür. Hakim olan ALLAH, her an kainata tasarruf etmektedir. “Belki de ALLAH, bundan sonra bir iş çıkarıverir” (Talak: 1). “Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır” (İnşirah: 5-6).

Allah razı olsun kardeşim Rabbim boşa geçen zamandan bizleri mesul tutmasın inş..