Üzülme 5

Üzülme - 5

Ekşi Limondan Tatlı Bir İçecek Yap

Akıllı kişi, zararı kâra dönüştürür. Cahil ise başına gelen bir musibeti ikiye katlar.

Hz. Peygamber (sav) Mekke’den hicrete zorlandı ama o, Medine’de tarihin gözünü ve kulağını dolduran bir devlet inşa etti.

İmam Ahmed bin Hanbel (r.a) hapse konuldu ve kamçılandı ama o, Ehli Sünnetin önderlerinden oldu. İbni Teymiye atıldığı hapisten dışarıya büyük bir ilim ihraç etti. Sarahsi bir kuyunun dibine bırakıldı. Oradan fıkıh ilminde yirmi ciltlik eser çıkarttı. İbnu’l-Esir tabi tutuldu zorunlu ikamette hadis kitaplarının en değerli eserleri olan Camiü’l-Usul ve En-Nihaye’yi yazdı. İbnu’l-Cevzi Bağdat’tan sürgün edildi gittiği yerde yedi kıraati öğrendi. Malik bin Rayb ölüm sıtmasına tutulunca Abbasi Devletinin tüm şiir divanlarına muadil olan o eşsiz kasidesini tüm dünyaya hediye etti. Ebu Züeyb’in çocukları ölünce onlara, zamanın susturan, insanları şaşırtan ve tarihi alkışlattıran bir mersiye yazdı.

Başına bir felaket gelince onun aydınlık tarafına bak. Birisi sana bir bardak limon sunarsa ona bir avuç şeker kat. Biri sana bir yılan hediye ederse onun değerli derisini al diğeri bırak. Seni bir akrep ısırırsa onun yılanların zehrine karşı bir koruyucu aşı olduğunu bil.

Kendi çetin kabında şekillen ve bizlere güller ve yaseminler yeşert. “İhtimal ki hoşlanmadığınız şey sizin iyiliğinizedir” (Bakara: 216).

Fransa, büyük ihtilalinden önce iki iyi şairi hapsetmişti. Biri iyimser diğeri kötümserdi. İyimser olan pencereden kafasını çıkartıp göğe ve yıldızlara bakıp gülümsedi. Kötümser ise sokaktaki çamura bakıp ağladı. Kötülüğün diğer yüzüne bak. Çünkü mutlak kötülük yoktur. Bilakis onunla birlikte iyilik, kazanç ve mükafat vardır.

(Onlar Mı Hayırlı) Yoksa Darda Kalana Kendine Yalvardığı Zaman Karşılık Veren Mi?

Kederlinin sığındığı, dertlinin yardıma çağırdığı, kâinatın yöneldiği, mahlûkatın istekte bulunduğu, dillerin tiryakisi ve kalplerin müştakı olduğu kimdir? Elbette ki kendisinden başka ilah bulunmayan Allah’tır.

Darlıkta ve genişlikte, rahatlıkta ve zorlukta ona dua etmemiz, musibet ve belalarda ona koşmamız gerekir. Yardımı geldiğinde, sıkıntıyı giderdiğinde de ağlayarak, tazarruda bulunarak el açarak kendimizi kapısına atmamız lazımdır. Darda kalana yalvardığında karşılık veren, boğulmak üzere olanı kurtaran, kaybolanı geri getiren, musibetliyi afiyete kavuşturan, mazluma yardım eden, sapanı yola getiren, hastaya şifa veren, kederliyi ferahlatan kimdir? “Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız Allah'a has kılarak O'na yalvarırlar” (Ankebut: 65).

Burada hüzün, keder ve sıkıntı anında yapılan duaları yazmayacağım. Fakat bu konuda onunla güzel hitap etmeyi öğrenmen ve güzel münacatta bulunman için sana sahih sünnet kitaplarını tavsiye ederim. Evet onu bulursan her şeyi bulursun. Ona imanını yitirirsen her şeyi yitirirsin. Rabbine dua etmen ayrıca bir ibadettir. Matlubun meydana gelmesinden öte ikinci büyük bir itaattir. Dua sanatını bulan bir kul, gam çekmemeli, endişe duymamalıdır. Çünkü onun ipi hariç bütün ipler kopar, onun kapısı hariç bütün kapılar kapanır. O, yakın olan, işiten ve cevap verendir. Sen fakir ve zayıfsın, o ise zengin ve güçlüdür ve dua etmeni emrediyor. “bana dua edin duanıza icabet edeyim” (Mümin: 60). Başına bir sıkıntı ve keder geldiğinde onu an ve ondan medet dile. Alın, ismini yüceltmek ve özgürlük tacına kavuşmak için toza bulandı. Burun, kurtuluş madalyasına kavuşmak için kulluk çamuruna süründü. Ellerini kaldır, avuçlarını aç ve dilini söylet, ısrarlı iste, çok ara, kapısından ayrılma, lütfünü bekle, fethini gözet, gönlünü ona tam bağla ve onun hakkında zannını iyi et. Ta ki mutlu olasın ve kurtuluşa eresin.

Evin Sana Yetsin

Şer’i ve sünnet olan uzlet, kötülük ve ehlinden, boş ve beleş kişilerden uzaklaşmaktır. Bu uzlet ile toparlanır, kalbin ve gönlün rahatlar, zihnin hikmet incilerini saçar, gözün bilgi bahçesini tarar. İyilik ve ibadetlere engel olan şeylerden uzlete çekilmek kalp doktorlarının deneyip başardığı ve tavsiye ettiği eşsiz bir ilaçtır. Kötülük ve yanlış düşünce aşılama saldırılarından kurtulmak ve takva huyunu nefsine yerleştirmek, Allah’a yönelişi pekiştirmek için uzleti tavsiye ederim. Seviyeli toplantılar, övgüye değer birliktelikler namaz, ilim ve hayırda yardımlaşmak için yapılanlardır. Tembel ve başıboş insanların toplantılarına sakın ha sakın yaklaşma. Böyle yerlerden kaç, hatalarına ağla, dilini tut ve evin sana yeterli olsun. Ayaktakımıyla haşir neşir olmak nefis emniyeti ve istikrarı için büyük bir tehlikedir. Çünkü o zaman dedikodu sultanları, iftira kahramanları, fitne ve musibet müjdecileriyle oturmuş olursun. Ölüm gelmeden önce her gün yedi defa ölüyorsun demektir. “Sizin aranızda onlar da çıksalardı içinizde şerri ve fesadı arttırmaktan başka bir şey yapamazlar” (Tevbe: 47)

Senden tek isteğim kendine dönmen, odana çekilmen, hayır söz ve hayırlı işten başka her şeyden el etek çekmendir. İşte o zaman kalbinin sana döndüğünü görürsün. Zamanını zayi etmekten, ömrünü heder etmekten, dilini gıybetten, kalbini endişeden, kulağını kötü söz dinlemekten, nefsini su-i zandan koru. Evhamlara dalana ve avam ile beraber olana selam ver ve yanından ayrıl.

Karşılık Allah’tandır.

Allah bir şeyi elinden alır ve sen de ona sabır gösterir mükâfatını beklersen mutlaka yerine daha hayırlısını koyacaktır. “Gözlerini aldığım kişi sabrederse onların yerine cenneti veririm”. Dünya ehlinden sevdiğini elinden aldığım kişi sabrederse ahirette onu veririm”. Oğlunu yitiren ve sabredene cennette beytül hamd inşa edilir. Bunlar birkaç örnektir. Diğerlerini buna kıyas edebilirsin.

Başına gelen musibetten dolayı esef çekme. Çünkü onu takdir edenin cenneti, sevabı, karşılığı ve büyük mükâfatı vardır.

Musibete duçar olan Allah dostları Firdevs cennetinde “Sabrettiğinize karşılık size selam olsun! Dünya yurdunun sonu (cennet) ne güzeldir!” (Ra’d: 24) ile övülürler.

Musibetlerin sevabını ve hayırlı halefini beklememiz gerekir. “İşte onlara rableri tarafından rahmet vardır ve onlar hidayete ermiş kişilerdir”. Musibetlere duçar olanlara bu müjdeler vardır ve bunlar onlara kutlu olsun.

Dünyanın ömrü kısa ve hazinesi değersizdir. Ahiret ise daha hayırlı ve kalıcıdır. Burada başına musibet gelen orada mükâfatını görür. Burada yorulan orada rahat bulur.

Dünyaya yapışan, ona aşık olan ve ona sırtını dayayanlara en zor gelen dünyalıktan kaybettikleri ve rahatlıklarını yitirmeleridir. Çünkü onlar ayaklarının ucuna bakıyor sadece onu istiyor ve bundan dolayı da musibetler büyük geliyor.

Ey musibete duçar olanlar! Gerçekte hiçbir şey elden gitmemiştir. Bilakis siz kârdasınız. Yüce Allah, satırları arasında lütuf, şefkat, sevap ve güzellik bulunan ilahi bir mesaj göndermiştir. Musibetzedeye düşen düşünüp neticeyi beklemesidir. “İnananlarla ikiyüzlüler arasına, kapısının içinde rahmet ve dışında azap olan bir sur çekilir”. (Daid: 13) Allah’ın yanında olan mükâfat daha hayırlı ve kalıcı, daha büyük ve daha yücedir.

Devam edecek…

A’id El-Karani

Tercüme: Selahattin Yıldırım
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın