> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Önderlerin Sorumluluğu
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Önderlerin Sorumluluğu  (Okunma Sayısı 700 defa)
21 Kasım 2010, 15:23:26
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 21 Kasım 2010, 15:23:26 »




Önderlerin Sorumluluğu


Prof. Dr. İsmail Lütfi Çakan


Sevban radıyallahu anh'den nakledildiğine göre Resulullah Salellahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

"Ümmetim hakkında saptırıcı önderlerden endişe duymaktayım."1

Emir, reis, başkan, halife, önder, öncü, lider, yönetici gibi anlamlara gelen imam (çoğulu, eimme), her seviyedeki insan toplulukları için vazgeçilmez yönetim unsurunu temsil etmektedir. İmam'ın en belirgin vasfı da kendisine uyulması, yani onun mukteda bih, metbu' olmasıdır. Her önderin sorumluluğu, ferdî sorumluluğu ve yönettiklerinin sorumluluğundan oluşmaktadır. Bu sebeple "imam, çobandır ve güttüklerinden (yönettiklerinden) sorumludur"2 buyurulmuştur.

Herkes Sorumlu


Aslında bilindiği gibi, dinimiz hiç kimseye sorumsuzluk ya da dokunulmazlık gibi bir ayrıcalık tanımamıştır: "Kendilerine peygamber gönderdiklerimize de, gönderdiğimiz peygamberlere de elbette hesap soracağız"3 Bu sebeple hiç bir yöneticinin kendisini kural üstü yani Kitap ve Sünnet dışı görme ve gösterme hakkı yoktur. Öte yandan "Kıyamet günü her grub kendi önderleriyle çağrılacaktır".4 Bu da dünyadaki liderliğin dünyada bitmeyip ahirete de uzanan ciddî bir sorumluluk çizgisine sahip olduğunu göstermektedir. Nitekim vefatından önce "kendine bir halife tayin et" dedikleri zaman Hz. Ömer, şu cevabı vermiştir: "Sorumluluğunuzu hayatımda olduğu gibi ölümümden sonra da mı üstleneyim?"5

Sorumluluk bakımından önderlerin en büyük şansı, yönettikleri kişilerin kalitesidir. "Bizi takva sahiplerine önder kıl"6 ayeti ve "Allahım, beni muttekîlerin imamlarından eyle"7 hadisi, bu çok önemli noktaya dikkat çekmektedir. Yalnız takva sahibi olmak değil, takva sahiplerine önder olmayı istemek de her önderin düşüncesi, dileği olmalıdır. Zira her grubun önüne ya da başına geçilip kılavuzluk edilemez. Aynı şekilde her öne geçenin peşinden de gidilemez. Zira bu ilişkiler her iki taraf için, hem dünyada hem de ukbada yükümlülükler ve sorumluluklar, mutluluklar ya da pişmanlıklar vesilesi olacaktır. Nitekim valilik isteyen Ebû Zerr hazretlerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Ya Eba Zer, sen zayıfsın. Emirlik büyük bir emanettir. Gereğini yerine getiremeyenler için Kıyamette utanç ve nedamet (vesilesi) olur."8

Toplumların İstikameti


Açık bir gerçektir ki, toplumların istikameti ve bekası, öncelikle önderlerin doğruluklarına, hak şinaslıklarına bağlıdır.9 Bu sebeple de önderlerde, başta adalet olmak üzere bazı üstün niteliklerin bulunması gerekli olmaktadır. Fedakarlık bunlardan biridir: "Kim mü'minlerin yönetimini üstlenip de onlar için samimiyetle çalışmazsa, onlarla birlikte cennete giremez"10 hadisi, bunun delilidir. Yönetimi altındakilere zorluk çıkarmamak da önemli bir yönetici sorumluluğudur. Hz. Peygamber bu noktaya şöyle işarette bulunmuşlardır: "Allahım, kim ümmetimin yönetimini üstlenir de onlara zorluk çıkarırsa, sen de onu zora koş. Kim ümmetimin yönetiminden bir görev üstlenir de onlara kolaylık gösterir, yumuşak davranırsa, sen de ona kolaylık göster."11 Öte yandan "yönettiklerini sevmek" önderlerin hayırlılıklarının işaretidir. Hz. Ömer'in haber verdiğine göre Peygamber sallellahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Önderlerinizin en hayırlı ve en şerlilerini size haber vereyim mi? Sizin kendilerini sevdiğiniz ve sizi seven; sizin kendilerine dua ettiğiniz ve size dua edenler liderlerinizin en hayırlılarıdır. Sizin kendilerini sevmediğiniz ve sizi sevmeyen; sizin kendilerine la'net ettiğiniz ve size lanet eden önderler de liderlerinizin en kötüleridir."

Saptırıcı Önderler


Hadisimizde geçen saptırıcı önderler diye tercüme ettiğimiz el-Eimmetu'l-mudillûn ifadesini ulemamız, "halkı bid'atlara çağıran önderler" olarak yorumlamıştır. Bid'at, Kitab ve Sünnet temeline dayanmayan, İslâm kültürüne ters düşen, yani İslâm sistemi içinde yeri bulunmayan ve fakat ondanmış gibi müslümanlara takdim edilen her şeydir. Böyle olunca ümmeti Kitab ve Sünnet dışına yönelten, müslümanları İslâm dışına yönlendiren, onları İslâm'dan, İslâm'ı müslümanların hayatından dışlayan her önder saptırıcıdır. Zira bid'at, başlı başına bir sapıklık sebebidir.

Alimlerimizin bu yorumuna kaynaklık ettiğinde şüphe bulunmayan ve "saptırıcı önderler"e açıklık kazandıran bazı tesbitleri şöylece sıralayabiliriz. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

"-Gerçek odur ki, namazı vaktinden sonraya bırakacak imamlar (önderler) zuhur edecektir."13

"Benden sonra namazı öldüren önderler olacak..."14

Bu hadisler, önderlerin saptırıcılığının, ümmetin ibadet görevi ve hakkı noktasında kendisini göstereceğini ortaya koymaktadır. Bu, dinin günlük hayattaki tesirinin azaltılması, savsatılması demektir. Bundan sonra din, inanç ve ibadeti önemsememek, Allah'ın kullarına, Allah'dan başkalarına kulluğu telkin ve hatta buna zorlama safhası gelir ki, bu tam, anlamıyla saptırıcılıktır. İnsanların inanç ve ibadet hürriyetlerini kısıtlayan, ibadet mahallerinin, mescidlerin harab olmasını ve fonksiyonlarını icra edemez statülere ve kullanımlara mahkum edilmesi, liderlerin, yönettiklerine yapabilecekleri en büyük haksızlık olacağı gibi liderler için de en büyük sorumluluktur. Şu ayetler bu noktayı aydınlatmaktadırlar:

"Allah'ın mescidlerinde, Allah'ın adının anılmasına engel olan ve onların harab olmasına çalışandan daha zalim kim vardır? Bunların, oralara korka korka girmeleri gerekir (başka türlü girmeye hakları yoktur). Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük azab vardır."'15

"Allah'ın ayetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalim kim olabilir?"16

"İslâma çağrıldığı halde Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim kim vardır?"17

"Onlara "rabbınız ne indirdi?" diye sorulsa, "evvelkilerin masalları" derler. Böylece Kıyamet günü kendi günahlarını tam olarak, bilgisizce saptırdıkları kimselerin veballerini de kısmen yüklenirler. Bak ne kötü yük yükleniyorlar!"18

Hiç kuşkusuz bu kötü yük ve sonuç, hem dâll hem de mudıll (sapık ve saptırıcı) olmanın bedelidir.

Endîşe-i peygamberî


Buraya kadar naklettiğimiz ayet ve hadis mealleri, İslâm ümmetinin biricik lideri Resûlullah sallellahu aleyhi ve sellem efendimizin hadisimizde dile getirdiği endişesinin boyutları hakkında bizlere yeterli ipuçları vermektedir. Bu endişe-i peygamberî, ümmetin hayatı açısından en hassas noktayı gündeme getirmektedir. Bu sebeple de fevkalade ciddî bir mesaj olarak iyi anlaşılması gerekmektedir.

Unutulmamalıdır ki, Hz. Peygamberin endişesi, hiç bir zaman ümmet fertlerinden herhangi birinin endişesi gibi değildir. Ondan çok daha ciddidir. Hele de bu endişe, hadisimizde görüldüğü gibi çok özel ifade kalıplarıyla ortaya konmuşsa, konu üzerinde fevkalade hassasiyet gösterilmesi gerekecektir. Hadisin bir başka rivayetinde Hz. Peygamber konuyu, "inne ahvefema ehafu" ümmetim hakkında duyduğum en ciddî endişe..." şeklinde ifade buyurmuşlardır.

İtiraf etmeliyiz ki, şu veya bu ölçüde başlangıçtan beri tarih, Hz. Peygamberin bu endişesinin haklılığına şehadet edegelmiştir. Yani saptırıcı önderler hep gündemde olagelmişlerdir. Dinî konularda baskıcı, yasakçı ve inkarcı tutum ve uygulamalarla müslümanları bunaltan, yanıltan ve onları inançları doğrultusunda kulluk yapmaktan alıkoyanlar, sürekli bulunagelmişlerdir. Bundan böyle de bulunacaktır.

Müslümanların inançlarını paylaşmayıp onları başka dünyalara peşkeş çekme gayretleri içinde bulunacak önderlerin, gerçekten ağır sorumluluklarını hatırlayıp, önce kendilerine sonra da yönettiklerine acımalarını beklemek -bunca tecrübeden sonra- İslâm ümmetinin hakkıdır. Aksi halde dünyanın en zavallı ve en acınacak varlıkları bu saptırıcı önderler olacaklardır.

Dipnotlar: 1. Ebu Davud, fiten 1; İbn Mace, fiten 9; Darimî, Mukaddime 23; Ahmed b. Hanbel, l, 42; V, 278, 284; VI, 441; 2. Buharî, Cum'a 11; 3. el-A'raf (7), 6; 4. el-İsra (17), 71; 5. Müslim, İmare 11; 6. el-Furkan (25), 74; 7. Muvatta, Kur'-an 43; 8. Müslim, İmare 16; 9. bk. Darîmi, Mukaddime; 10. Müslim, İmare 22; 11. Muslim İmare 19; 12. Tirmîzî, Feten 77; 13. Müslim, Mesacîd 26; Ahmed b. Hanbel, l, 455,459, IV, 147; 14. Ahmed b. Hanbel, IV, 124; V, 159; 15. el-En'am (6), 157; 17. es-Saff (61), 7; 18. en-Nahl (16), 24-25.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Önderlerin Sorumluluğu
« Posted on: 28 Mart 2024, 18:46:08 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Önderlerin Sorumluluğu rüya tabiri,Önderlerin Sorumluluğu mekke canlı, Önderlerin Sorumluluğu kabe canlı yayın, Önderlerin Sorumluluğu Üç boyutlu kuran oku Önderlerin Sorumluluğu kuran ı kerim, Önderlerin Sorumluluğu peygamber kıssaları,Önderlerin Sorumluluğu ilitam ders soruları, Önderlerin Sorumluluğuönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes