๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 21 Kasım 2010, 15:22:34



Konu Başlığı: Üzülme 3
Gönderen: Sümeyye üzerinde 21 Kasım 2010, 15:22:34
Üzülme - 3


HARAM PARAYI NASIL KARŞILARSIN?

 

Kendini bilmezler rızık veren, ondan başka ilah bulunmayan yüce Yaratıcıya sövdüler. Bizler bu zalimlerden başka ne bekleyebiliriz? Güçlü, etkili ve yapıcı olduğun sürece haram ve haksız kazanç, planlı ve projeli parçalama, kasıtlı ihanet noktasında müsamahasız ve şiddetli olan bir savaş ile karşılaşacaksın. Yerde bir delik açıp veya göğe bir merdiven dayayıp kaçmadıkça bunlar senden vazgeçmeyecekler. Aralarında olduğun müddetçe onlardan seni üzecek, ağlatacak ve yerinden edecek kötülükler bekle.

“Oturan kişi yere düşmez ve insanlar ölü köpekten çekinmezler.”* Fakat onların elinden silahı, bilgiyi, edebi veya malı aldığın için sana düşmandırlar. Yüce Allah’ın sana bağışladığı nimetleri bırakmadığın, övgüye değer bütün iyiliklerden soyutlanmadığın ve akılsızlık edip ahmaklaşmadığın sürece sen onların yanında tövbesi kabul olunmayan bir günahkârsın. Onların tam olarak istedikleri budur. Öyleyse sözlerine, paralarına, teşvişlerine ve tahkirlerine diren ve mukavemet göster. Varlığını ve gücünü göstermek için üzerine düşen dolu danelerini parçalayan sert ve heybetli taş gibi ol. Onların söylediklerine kulak verir ve dediklerini yaparsan yaşantını ve ömrünü bulandırma noktasındaki emelleri gerçekleşmiş olur. Onlara aldırma ve onlardan vazgeç ve kurdukları düzenlerden de endişe etme. O değersiz paraları senin samimiyetini belirleyecektir. O haram para teklifleri senin sebatına göre artabilecektir.

Sen onların ağızlarını kapatacak güçte değilsin. Dillerine de kilit vuramazsın ama paralarını yere gömebilir ve uzaklaşarak korunabilir, yaptıklarını boş verebilir, sözlerine kulak asmayabilirsin.

Onlara, kininizle ölünüz de. Bilakis iyiliklerini fazlalaştırarak, terbiyeni güzelleştirerek ve eğrililikleri düzelterek ağızlarını tıkayabilirsin. Herkesin yanında makbul, herkesçe sevilen, tüm insanlar yanında kusursuz olmak istersen, o zaman imkânsız olanı istiyorsun demektir.

HİÇ KİMSEDEN TEŞEKKÜR BEKLEME


Yüce Allah, onu ansınlar diye bütün insanları yaratmış, şükretsinler diye de onları rızıklandırmıştır. Fakat çoğu ondan başkasına kulluk ve teşekkür etmiştir. Çünkü inkâr, eziyet verme ve nimete nankörlük etme tabiatı, birçoğuna galebe çalmıştır. Yaptığın iyilikleri tanımadıklarını ve unuttuklarını gördüğünde sarsılma. Bilakis çoğu kez başka bir şey için değil, sadece iyilik ettiğin için sana düşmanlık gösterir, kin mancınıklarıyla atış yapabilirler. “Bu öç almaya kalkışmaları da ancak Allah'ın ve Peygamberinin, lütfedip onları zenginleştirmesine karşılıktı”. Varlık âleminin kayıtlarına bir bak. Sayfalarında oğlunu büyüten, yediren, giydiren, içiren, terbiye eden, bilgi öğreten, uyuması için uykusuz, doyması için aç kalan ve rahat etmesi için yorulan bir baba göreceksin. Fakat bu çocuk, genç ve güçlü olunca bir de görürsün ki babasına karşı onu hafife almak, hor ve itici görmek yönünden azgınlaştırmıştır.

Yaptıkları güzellikler, fıtratları tersyüz olanlar yanında kaybolanlar, müsterih olsunlar ve hazinesi bitmeyenin mükâfatı sayesinde sevinsinler.

Bu sıcak hitap, seni iyilikleri terk etmeye ve başkasına yardımcı olmamaya çağırmıyor. Bilakis yaptığın bu iyiliklerin insanlar tarafından inkâr edilebileceğini anlatıyor. Sen onların yaptıklarına üzülme.

İyiliği Allah için yap. Çünkü o zaman her halükarda kurtulursun. Sonra da küçümseyenlerin küçümsemeleri ve nankörlerin nankörlüğü sana zarar vermez. İyilik eden olduğun için rabbine şükret. Veren el alan elden daha hayırlıdır. Biz sizi ancak Allah rızası için doyuruyoruz, bir karşılık ve teşekkür beklemiyoruz.

Birçok akıl sahibi, kargaşa anında görülen nankörlük cibilliyetini gözden kaçırmışlar ve sanki ilahi vahyin bu sınıfın zülüm ve inadı hakkındaki beyanını hiç duymamışlardır. İnsana bir darlık gelince, yan yatarken, oturur veya ayakta iken bize yalvarıp yakarır; biz darlığını giderince, başına gelen darlıktan ötürü bize hiç yalvarmamışa döner. İşlerinde tutumsuz olanlara, yaptıkları böylece güzel görünür. Bir ahmağın kendisine hediye ettiğin kalemle sana sövmesini veya kaba birinin dayanması ve ihtiyacını gidermesi için kendisine hibe ettiğin bastonla kafanı kırmasını sürpriz görme. Çünkü yüce Yaratıcılarına karşı nankörlük kefeninde mumyalanmış bu insanların yanında asıl olan budur. Yaratıcılarına karşı böyle davrananların sana ve bana farklı davranmalarını bekleyebilir misin?

BAŞKALARINA İYİLİK ETMEK FERAHLAMAYA VESİLEDİR

Güzellik adı gibi, hayır da tadı gibidir. İnsanların mutluluğundan ilk olarak faydalanan onlara bu mutluluğu ilk olarak sunandır. Bunun meyvesini benliklerinde, ahlaklarında ve içlerinde hemen hissederler ve bir ferahlık, genişlik ve huzur bulurlar.

Başına bir gam ve keder geldiğinde başkalarına iyilik et. Ferahlık ve huzur bulursun. Olmayana ver. Mazluma yardım et. Sıkıntılıyı sıkıntısından kurtar. Aç olanı doyur. Hastayı ziyaret et. İşte o zaman mutluluğun seni her taraftan kuşattığını görürsün.

İyilik yapmak miske benzer. Taşıyıcısı, satıcısı ve müşterisinden her biri faydalanır. İyiliklerin getirisi bereketli akarlar gibidir ve kalplerini iyilik ve güzelliklerle dolduranların eczanesinden dağıtılır.

Ahlak fakirlerine ışıldayan tebessümler dağıtmak değerler manzumesinden sadaka-i cariyedir. Asık surat başkalarına karşı şiddetli bir savaş ilan etmek gibidir.

Köpeğe bir yudum su içirmek genişliği yerler ve gökler kadar olan cennete girmeye vesile olabilir. Çünkü sevapları kabul eden Allah merhametli, şükürleri çok kabul eden, zengin ve övgüye layıktır.

Ey kendilerini bahtsızlık ve korku kâbusları tehdit edenler iyilik bahçelerine gelin ve başkalarına hizmet ederek ve yardımcı olarak meşgul olun. İşte o zaman mutluluğu her yönüyle bulursunuz. “O yaptığı iyiliği birinden karşılık görmek için değil, ancak yüce Rabbinin hoşnutluğunu (rızasını) gözeterek yapmıştır.” (Leyl: 19,20)

Devam edecek…

*Bunlar birer Arapça deyimdir.

 
‘Aid El-Karani

Tercüme: Selahattin YILDIRIM