> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Üşüyoruz ve Sebepsiz Sanıyoruz Üşümelerimizi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Üşüyoruz ve Sebepsiz Sanıyoruz Üşümelerimizi  (Okunma Sayısı 1241 defa)
17 Eylül 2009, 07:16:25
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 17 Eylül 2009, 07:16:25 »



Üşüyoruz ve Sebepsiz Sanıyoruz Üşümelerimizi

Vakt-i evvelde yalnız üşürdük. Şimdi, topluca üşüyoruz. Bahara rağmen üşüyoruz. nisan ay bile üşütüyor.

Ellerimiz, eldivenlerimiz, kar başlıklarımız bile üşüyor.

Paylaşsaydık mevsimleri, iklimleri, kalın bir çizgi çekmeseydik “öteki”yle aramıza, üşümezdik.

Kalın bir duvar örmeseydik, soluğumuz yeterdi hepimizi ısıtmaya.
Lâkin, ötekinden kendimizi sorumlu saymadık.
Canımız yanınça kadar feryat etmedik, etmiyoruz.
Çığlıklar, şikayetler, itirazlar çoğaldı, bakın. Hem üşüdük hem oksijensiz kaldık birlikte.

Birlikte; yani ben, sen, öteki…Peki ama, kendi evimizde, kendi yurdumuzda, kendi yuvamızda niye üşüyoruz.
Belki de yanlış sorular üşütüyor, kim bilir.
Yanlış sorulara bulduğumuz yanlış cevaplar üşütüyor olmasın.
Doğru soru, “niye üşüyoruz?” olmalıydı.
Oysa yanlış soru yanlış cevaba bizi mecbur bırakıyor.
Doğru cevap doğru sorunun içinde. Doğru soru ise yanı başımızda.
Ama, yitiğimizi yitirdiğimiz yerde aramıyoruz; insanız işte!
İnsanız, unutuyoruz. Teşekkür etmiyoruz, kendi hakkımız görüyoruz iyiliği.
Şükretmiyoruz, tabii hakkımız görüyoruz nimeti.
padişah ın ziyafetinde garsona teşekkür ediyoruz da, padişaha teşekkür etmiyoruz.

İnsanız, sıkılıyoruz, arada bir üşüyoruz.
Sıcacık bir merhabada teselli arıyoruz. Sıcacık bir merhaba arıyoruz ısınmak için.

Dün, bir merhabanın, bir acı kahvenin kırk yıl hatırı vardı. Dile kolay kırk yıl!.. Ya şimdi?
Şimdi üşüyoruz, merhabasız, kahvesiz, köpüksüz üşütüyoruz.

Dün, eller kalbin üzerine konur ve cemaate rahmet dilenirdi. Şöyle:

- selamûn Aleykûm, rastgele. Ya da:
- selamûn Aleykûm, bereketli olsun.
- Ve Aleykûm selam, Merhaba..!
- Merhaba, cemaate rahmet.
- “Siftah senden, bereket ALLAH’tan (c.c.)”dı ticaret sabahının ilk sözü.
- “ALLAH (c.c.) bereket versin”di son söz. “Bereketini gör”dü karşılığı.

Ne hoş, ne muhteşem gelenekti. Bir yerlerde yaşıyor mudur şimdi? Yaşıyordur, kim bilir.
Sıcak bir merhaba: “Benden size zarar gelmez, emin olun benden” anlamındaydı.
Karşı merhabanın anlamı da aynı: “Sen de bizden emin ol.”
Vakt-i evvelde “merhabamız vardır” sözü, “güvenilir insandır” anlamınaydı.
Ve her güzel temenninin, her özel duanın ardından “ecmain” denirdi.

“Ecmain”, yani: “cümlemiz.”
“Ecmain”, “Ümmet-i Muhammed ”ti.

Biz bıraktık, ecmain de bizi bıraktı. Güzel temenniler, özel duâlar da.
Dilimizi dönüştürdük, ecmain çevremiz oldu. Çevremiz, yani müşterimiz. Velinimetimiz.
Ama bakın, nasıl da bizi yalnız bırakıyor çevremiz, müşterimiz, velinimetimiz.
Söz senet olmaktan çıkınca, merhabalar aşınıyor. Çekler, senetler dönüyor.

Önce içi boşalıyor merhabanın, ardından kesiliyor bıçak gibi.
Öyle ya, karşılıksız merhabayı kim ne yapsın? Öyle ya, esas kriz bu değil mi?

Dostsuz, merhabasız kalınca krize giriyor, üşüyoruz.
“Ağustosta balta kesmez buz” oluyoruz. Kimseye içimizi açamıyor, sırrımızı paylaşamıyoruz.
Saçaksız, sığınaksız, şemsiyesiz, korunaksız kalıyoruz.
İçimize, dışımıza kapanıyoruz, kimse çözemiyor şifremizi. Kimseyi çözemiyoruz.

İnsanız, yoksullaşıyor, yalnızlaşıyoruz.
“Teselliden nasibim yok, hazan ağlar baharımda” oluyoruz. İnsanız işte.
Modern zamanlardayız. Rekabet çağındayız. Tüketici ve üreticiyiz.
Eski yalın dünyamızdaki yalın sözler yetmiyor teselliye.
“Bir elin verdiğini ötekinden gizleme” ilkesi, yerini bir elin verdiğini bütün eller alkışlayacak şartına bıraktı. Teşhir ve reklam çağındayız. Herkes her şeyin bilinmesini istiyor; herkes, her şeyin.
“Sırrını sır edene aşk olsun / Sırrını faş edene yuh!” demiş Hz. Mevlâna.

Ama, çağdaş medeniyet “mahremiyet”i yollara döktü, “sır” fâş oldu.
Eski yalın cümleler dar geliyor dünyamıza. Denizler, havalar, karalar dar geliyor arzumuza.
Borsa, repo, tefeci, banker çağında “çok söz yalansız, çok mal haramsız olmaz” sözü demode artık.

Doğrudur, “fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştayız”, Akşemseddin’in yaşına erenler de var aramızda, ama biz peynir gemisini karada yürütüyoruz. Hem sözle yürütüyoruz. Anadoluhisarı’ndan Rumelihisarı’na, oradan Haliç’e… İthalat, ihracat yapıyoruz. Export, import ticaret.

Güçlü, daha güçlü olmamız öğütleniyor sürekli. Öğütlenmiyor, emrediliyor.

- Peki nedenmiş o?
- Çünkü, daha güçlü olacağız ki, daha güçlü olalım.

“Mutlaka izleyin”, “mutlaka alın”, “mutlaka biriktirin”, “sakın kaçırmayın” direktifleri alıyoruz her gün, her an.
Melek değiliz, etkileniyoruz, “mutlaka” değilse de izliyor, alıyoruz…
Alıyoruz…. eğer ki ortada bir hak varsa, en öncelikli olarak o hakkın kendimizde olduğunu düşünerekten,
Alıyor, izliyor, biriktiriyoruz. Peki niye? Güçlü olalım diye…!

Alttan ve üstten ısıtmalı apartmanlarımızda, villalarımızda Hz. ebubekir’in cömertliğinden söz ediyoruz.
Böyle yapıyoruz, sonra da üşüyoruz.
Üşürüz tabii. İki yanlı zatürree, tüberküloz bile oluruz.

“selamı yaymakla” emr olunduk ki, yeryüzü üşümesin.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Üşüyoruz ve Sebepsiz Sanıyoruz Üşümelerimizi
« Posted on: 26 Nisan 2024, 20:34:34 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Üşüyoruz ve Sebepsiz Sanıyoruz Üşümelerimizi rüya tabiri,Üşüyoruz ve Sebepsiz Sanıyoruz Üşümelerimizi mekke canlı, Üşüyoruz ve Sebepsiz Sanıyoruz Üşümelerimizi kabe canlı yayın, Üşüyoruz ve Sebepsiz Sanıyoruz Üşümelerimizi Üç boyutlu kuran oku Üşüyoruz ve Sebepsiz Sanıyoruz Üşümelerimizi kuran ı kerim, Üşüyoruz ve Sebepsiz Sanıyoruz Üşümelerimizi peygamber kıssaları,Üşüyoruz ve Sebepsiz Sanıyoruz Üşümelerimizi ilitam ders soruları, Üşüyoruz ve Sebepsiz Sanıyoruz Üşümelerimiziönlisans arapça,
Logged
27 Şubat 2011, 15:04:44
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 27 Şubat 2011, 15:04:44 »



     “Mutlaka izleyin”, “mutlaka alın”, “mutlaka biriktirin”, “sakın kaçırmayın” direktifleri alıyoruz her gün, her an.
Melek değiliz, etkileniyoruz, “mutlaka” değilse de izliyor, alıyoruz…
Alıyoruz…. eğer ki ortada bir hak varsa, en öncelikli olarak o hakkın kendimizde olduğunu düşünerekten,
Alıyor, izliyor, biriktiriyoruz. Peki niye? Güçlü olalım diye…!

     Bunu sesli ve görüntülü olarak yapanlara karşı elimizde bir silah var..Kumanda..Kanal değiştirirsiniz..peki 25.karelere koydukları mesajlarla insanların alt beynine hükmedenlere ne demeli..Çizgi filmlere sakıncalı görüntüleri yerleştirip tazecik beyinleri  kirletenlere..Siz rahatsınız..Nasılsa çocuğunuz çizgi film izliyor..Ama işin aslı öyle değilmiş..Siz farkında olmadan ..Neler neler kazınıyor akıllarına..Rabbim muhafaza etsin..Ama önce biz bu yönde bir adım atalım..Dikkatli olalım..Ve de seçici..İnşaallah..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes